Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'PE' sonuçları
Çeviri pea
i. (çoğ. -peas, -pease) bezelye, bot. Pisum sativum; bezelye türünden herhangi bir sebzenin içi, nohut, börülce; bezelye içi şeklinde herhangi bir şey. pea green bezelye yeşili, açık yeşil. pea soup bezelye çorbası; koyu sis. as like as two peas tıpkı birbirine benzer, bir elmanın iki yansı. blackeyed pea, cowpea i. börülce, bot. Vigna sinensis .everlasting pea kedi çanağı, bot. Lathyrus latifolius. green pea bezelye. sweet pea ıtırşahi, bot. Lathyrus odoratus.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri peace
i. huzur, sükun, rahat; barış, hazar, sulh, selâmet; asayiş; sukunet; barış anlaşması; barışma, uzlaşma; iç huzuru. Peace be with you Selâmünaleyküm. peace offering barış ve uzlaşma gayesiyle verilen hediye. peace pipe dostluk ve banş çubuğu (Kızılderililerde). at peace barış halinde; huzur içinde, rahata kavuşmuş. hold one's peace susmak, bir şey söylememek. justice of the peace sulh hâkimi. keep the peace sulhu korumak. make peace with bir kimse ile barışmak.
 
Çeviri peaceable
s. sulh taraftarı, barış sever; sakin. peaceableness i. barışseverlik. peaceably z. sulh ile, sükunetle. Peace Corps Barış Gönüllüleri.
 
Çeviri peaceful
s. rahat, asude, sakin; mulâyim, yumuşak başlı, uysal. peacefully z. sükunetle, uysallıkla. peacefulness i. sükunet, uysallık.
 
Çeviri peacekeeper
i. arabulucu kimse veya grup.
 
Çeviri peacekeeping
i. ateşkesten sonra tarafların antlaşma koşullarına uymasını sağlama.
 
Çeviri peacemaker
i. barıştırıcı kimse, uzlaştırıcı kimse.
 
Çeviri peacetime
i. hazar, barış, sulh dönemi.
 
Çeviri peach
i. şeftali: şeftali ağacı; şeftali rengi; (argo) çok güzel şey veya kimse, özellikle güzel kadın. peach blossom şeftali baharı; açık pembe renk. peach blow açık pembe porselen cilâsı. peach tree şeftali ağacı, bot. Prunus persica.
 
Çeviri peach
f. (argo) ihbar etmek, ele vermek, haber vermek.
 
Çeviri peachy
s. şeftali gibi; (eski), (argo) mükemmel, âlâ.
 
Çeviri peacock
i., f. tavus, zool. Pavo cristatus; f. kurum satmak slang. kasılmak. pea cock blue tavusun boynunda olduğu gibi çok parlak mavi renk.
 
Çeviri peafowl
i. tavus.
 
Çeviri peahen
i. dişi tavus. pea jacket göğsü çift düğmeli kalın yünden kısa gemici ceketi.
 
Çeviri peak
i. sivri tepe, dağ zirvesi, zirve; can alacak nokta, en mühim nokta, en başarılı zaman; den. gizin cundası, yelkenin çördek yakası; den. demirin tırnak ucu. peak load elek. en fazla tahmil miktarı. peaky s. sivri tepeli.
 
Çeviri peak
f. eriyip zayıflamak.
 
Çeviri peak
f., den. sırığın ucunu serene yaklaşacak vaziyette dik durdurmak.
 
Çeviri peaked
s. zayıf düşmüş, bitkin halde. peakedness i. bitkinlik, zafiyet.
 
Çeviri peal
i., f. birkaç çanın bir arada veya birbiri arkasından çalınması; birkaç çandan ibaret takım; yüksek ve devamlı ses; top veya gök gürlemesi gibi ses; f. ses vermek, (çan) çalınmak.
 
Çeviri peanut
i. Amerikan fıstığı yerfıstığı, bot. Arachis hypogaea; k.dili önemsiz kimse; çoğ., A.B.D., (argo) önemsiz miktarda para. peanut brittle yerfıstığından yapılan sert bir şekerleme. peanut butter çekilmiş fıstıktan yapılmış tuzlu ezme. peanut gallery k.dili sinemada en arka balkon. peanut oil yerfıstığından çıkarılan yağ.
 
Çeviri pear
i. armut; armut ağacı, bot. Pyrus communis. wild pear ahlat.
 
Çeviri pearl
i. inci; inci gibi şey; inci rengi; sedef; matb. beş puntoluk harf. pearl barley kabuğu soyulmuş ve yuvarlak hale getirilmiş arpa. pearl diver, pearler i. inci avcısı. pearl fish incibalığı, zool. Alburnus lucidus. pearl fishery inci avcılığı; inci avlanan yer. pearl gray inci rengi, mavimtırak açık gri . pearl oyster inci istiridyesi. pearlweed, pearlwort i. mercan otu, bot. Sagina procumbens pearly s. inci gibi; incilerle süslenmiş pearly gates cennet kapısı.
 
Çeviri pearl
f. incilerle süslemek; inciye benzetmek; inci avlamak. pearlash i. kalya taşı.
 
Çeviri pearlite
i., mad. bir nevi sert karbonlu pik demir.
 
Çeviri peasant
i. köylü, rençper; k.dili budala kimse. peasantry i. köylüler, köylü takımı.
 
Çeviri pease
i., çoğ. bezelye. peasecod i. bezelye kabuğu.
 
Çeviri peashooter
i. üflenince bezelye atan oyuncak boru.
 
Çeviri peat
i. çürümüş bitkilerden elde edilen yakacak, yer kömürü turba. peat bog turbalık. peat moss turba hasıl eden yosun. peaty s turbalı.
 
Çeviri peavey
i. ormancılıkta kütük çevirmek için kullanılan ucu demir çengelli sopa.
 
Çeviri pebble
i., f. çakıl taşı, ufak yuvarlak taş; gözlük camı yapımında kullanılan bir çeşit neceftaşı; pürtüklü deri; f. deriyi pürtüklü hale getirmek. pebbled s çakıl döşeli. pebbly s. çakıllı; üstü pürtüklü.
 
Çeviri pecan
i. Güney A.B.D.'ye mahsus ve cevize benzer bir ağaç, bot. Carya illinoensis; bu ağacın meyvası.
 
Çeviri peccable
s. günah işleyebilir. peccant s. günahkâr; kabahatli, suçlu; fasit; tıb. hastalık getiren.
 
Çeviri peccadillo
i. hafif suç, kabahat.
 
Çeviri peccary
i. Güney Amerika'ya mahsus ve domuza benzer bir hayvan.
 
Çeviri pechemelba
peşmelba, şurup ve şeftalili dondurma.
 
Çeviri pechysandra
i. sütleğene benzer bir bitki, bot. Pachysandra terminalis.
 
Çeviri peck
i. kilenin dörtte biri miktarında bir hacim ölçü birimi, 0,009 metre küp; kayda değer miktar, büyük bir miktar.
 
Çeviri peck
f., i. gagalamak; gaga ile vurarak delik açmak; gaga ile toplamak; sivri uçlu bir şey ile çabuk çabuk vurmak; i. gagalama; sivri uçlu bir şey ile vuruş. peck at kuş gibi az yemek. pecking order üstün asta hükmettiği ast-üst düzeni.
 
Çeviri pecten
i. (çoğ. pectines) zool. ibik; kuşların ve sürüngenlerin gözlerinde bulunan renkli perde.
 
Çeviri pectin
i., kim. bazı ham meyvalarda bulunan jelatinli bir madde, pektin.
 
Çeviri pectoral
s., i. göğüs boşluğuna ait; göğüse veya akciğer hastalıklarına ait (ilaç); göğüs üzerinde taşınan, boyuna asılan (süs): göğüsten veya gönülden gelen.
 
Çeviri peculate
f. iç etmek, zimmetine geçirmek. peculation i. zimmetine geçirme.
 
Çeviri peculiar
s., i. mahsus, hususi; acayip, garip, tuhaf, alışılmamış; i. acayip insan, garip huy ve davranışlan olan kişi. peculiarness i. acayiplik, tuhaflık.
 
Çeviri peculiarity
i. hususiyet, özellik; acayiplik.
 
Çeviri peculiarly
z. özel olarak, bilhassa; alışılmışın dışında.
 
Çeviri peculium
i. özel mülk; (Roma huk.) aile reisi tarafından kendisine tabi olanlara verilen mülk, efendinin kölesine bağışladığı mülk.
 
Çeviri pecuniary
s. paradan ibaret, parayla ilgili, maddi; karşılığı para cezası olan. pecuniar'ily z. paraca, para yönünden.
 
Çeviri pedagogical
s. çocuk terbiyesi ile ilgili, pedagojik; kurumlu peda.
 
Çeviri pedagogically
z. pedagojik olarak. pedagogy i. pedagoji, eğitim bilimi, çocuk terbiyesi. pedagogics i. pedagoji ilmi.
 
Çeviri pedagogue
i. pedagog, terbiyeci; dar görüşlü öğretmen.
 
Çeviri pedal
i., f. (-ed, -ing veya -led, -ling) s. pedal, ayakla işletilen manivela; bisiklet pedalı; org veya piyano pedalı; f. ayakla işletmek (bisiklet, makina); s. ayağa ait, ayak ve benzeriyle ilgili. pedal notes müz. sürekli olarak kalın perdede çalınan notalar. pedalpushers i., çoğ. balıkçı pan tolon.
 
Çeviri pedant
i. bilgiçlik taslayan kimse; lüzumsuz teferruat üzerinde ısrarla duran ilim adamı. pedan'tic s. bilgiçlik taslayan. pedan'tically z. bilgiçlik taslayarak. ped'antry i. bilgiçlik taslama.
 
Çeviri pedate
s. ayağı olan, ayaklı; bot. ayaksı, pedat.
 
Çeviri peddle
f. seyyar satıcılık yapmak; önem siz şeylerle meşgul olmak; bir yerden bir yere dolaşarak satmak, azar azar satmak. peddling s. önemsiz, ehemmiyetsiz, çok az miktarda. Peddle your papers A.B.D., (argo) Defol buradan! çek arabanı!
 
Çeviri peddler , ing. pedlar
i. seyyar satıcı, gezici esnaf, çerçi.
 
Çeviri pederast
i. kulampara, oğlancı, ibne, homoseksüel (erkek). pederasty kulamparalık, ibnelik.
 
Çeviri pedestal
i., f. heykel veya sütun tabanı, kaide; esas, temel; f. sütun üstüne koymak. set on a pedestal idealize etmek, yüksek paye vermek.
 
Çeviri pedestrian
i., s. yaya, yayan giden kimse; s. yürümeye ait, yaya yürüyen, piyade; ağır, sıkıcı; adi. pedestrianism i. ağır ve adi yazı üslubu.
 
Çeviri pediatric
s., tıb. çocuk bakımına veya tedavisine ait. pediatrics i., tıb. çocuk bakımı veya tedavisi ilmi.
 
Çeviri pediatrician
i. çocuk doktoru, çocuk hastalıkları mütehassısı.
 
Çeviri pedicel
i., bot. çiçek sapı, pediçel.
 
Çeviri pedicle
i., anat. büyük bir cismi destekleyen ufak sap gibi uzuv.
 
Çeviri pedicular
s. bite ait. pediculosis i. bitlenme.
 
Çeviri pedicure
i., f. pedikür, ayak ve tırnaklarının bakımı; ayak ve hastalıklarının tedavisi; pedikürcü; f. ayak hastalıklarını tedavi etmek.
 
Çeviri pedigree
i. şecere, nesep, asıl, soy; nesep şeceresi. pedigreed s. soyu belli, nesebi sahih.
 
Çeviri pediment
i. bina cephelerindeki üçgen şeklinde kısım, alınlık; kapı üstündeki üçgen şeklinde süs.
 
Çeviri pedlar
bak. peddler.
 
Çeviri pedology
i. çocuk bilimi, çocuk bilim, pedoloji.
 
Çeviri pedology
i. toprak ilmi.
 
Çeviri pedometer
i. adımları sayarak mesafe ölçen alet, pedometre.
 
Çeviri peduncle
i., bot. çiçek sapı, pedünkül; zool. destek sapı veya buna benzer uzuv; anat. beyin sapı. peduncular s. çiçek veya meyva sapma ait. pedunculate s. çiçek veya meyva sapı olan; böyle sap. üzerinde duran.
 
Çeviri pee
i., f., k.dili çiş, idrar; f. işemek.
 
Çeviri peek
f., i. gözetlemek, gizlice bakmak; i. gözetleme, göz atma.
 
Çeviri peekaboo
i. çocuklara ce yapılan oyun.
 
Çeviri peel
f., i. kabuğunu soymak; derisini yüzmek; kabuğu veya derisi soyulmak (güneş yanığından); k.dili soyunmak; i. meyva veya sebze kabuğu. keep one's eyes peeled tetikte olmak. peel off askeri uçuşlarda gruptan ayrılıp inişe gecmek. peeling i. soyulmuş kabuk.
 
Çeviri peel
i. fırıncı kureği; den. kürek palasu.
 
Çeviri peel
i. ingiltere ile iskoçya arasındaki sınırda bulunan kare şeklinde eski kule.
 
Çeviri peeler
i., ing., (argo) polis.
 
Çeviri peen
i. çekiç başının aksi ucu.
 
Çeviri peep
f., i. civciv veya fare gibi cik cik diye ses çıkarmak; ince ve cırtlak sesle konuşmak; i. civciv sesi.
 
Çeviri peep
f., i. kapı aralığından gizlice bakmak, gözetlemek, slang. dikizlemek, röntgencilik etmek; aşılmak (çiçek); i. kaçamak bakış; bir yarık veya delikten gözetleme. peep hole i. gözetleme deliği. peeping Tom röntgenci. peep of day gün ağarması. peep show büyüteçle küçük bir delikten seyredilen resimler. peep sight tüfekte delikli arpacık.
 
Çeviri peeper
i. gizlice gözetleyen kimse; (argo) göz.
 
Çeviri peeper
i. civciv gibi öten hayvan; bir çeşit kurbağa.
 
Çeviri peer
i. akran, küfüv, emsal; kanun önünde aynı haklara sahip olan kimse; ingiliz asılzadesi.
 
Çeviri peer
f., into ile gözetlemek, tecessüsle bakmak; bir delikten bakmak veya çıkmak; out ile aralıktan bakmak, çıkmak.
 
Çeviri peerage
i., ing., asılzadelik; asılzadeler sınıfı; asılzadelerin nesep kitabı.
 
Çeviri peerless
s. emsalsiz, eşsiz. peerlessly z. emsalsizce. peerlessness i. emsalsiz oluş.
 
Çeviri peeve
f., i., k.dili sinirlendirmek, hırçınlaştırmak; sinirlenmek, huysuzlaşmak; i. yakınma. peeved at -e küskün.
 
Çeviri peevish
s. titiz, huysuz, ters, aksi, hırçın. peevishly z. huysuzca, hırçınlıkla. peevishness i. huysuzluk, aksilik, hırçınlık.
 
Çeviri peewee
s., i. çok ufak; i. ufak boylu kimse, ufak şey.
 
Çeviri peg
i. tahta çivi; askı, kanca; mec. sebep, vesile, bahane; ing. sodalı viski veya konyak; derece, mertebe; müz. yaylı çalgılarda akort anahtarı. peg leg k.dili tahta bacak; tahta bacaklı adam. pegtop s. paçası dar olan. peg top topaç. clothespeg i., ing. elbise askısı; çamaşır mandalı. around peg in a square hole bulunduğu yere yakışmayan kimse. take one down a peg bir kimseyi küçük düşürmek.
 
Çeviri peg
f. (-ged, -ging) tahta çivi ile mıhlamak, yerine mıhlamak; çiviler çakarak yerini işaret etmek; alıp satmak suretiyle fiyatlarda istikrar sağlamak; k.dili atmak. peg away (at) istikrarlı bir ,sekilde çalışmak.
 
Çeviri pegasus
i., mit. kanatlı at; ilham perisi; astr. kuzey takımyıldızlarından biri, Pegasus.
 
Çeviri pegboard
i. delikli askı tahtası; delikli tahta üzerinde tahta çubuklarla oynanan oyun.
 
Çeviri peignoir
i. sabahlık.
 
Çeviri pejorative
s., i. küçük düşürücü, alçaltıcı; yermeli; i. alçaltıcı kelime. pejoration i. kötüleşme; dilb. bir kelimenin anlamının kötüleşmesi.
 
Çeviri peking
i. Pekin.
 
Çeviri pekingese
s., i. Pekinli; i. Pekin köpeği; Pekinli kimse.
 
Çeviri pekoe
i. yüksek kaliteli siyah çay orangepekoe çay fidanının tepedeki en küçük yapraklarından meydana geien üstün kaliteli siyah Hint ve Seylan çayı.
 
Çeviri pelage
i. memeli hayvanların kürkü.
 
Çeviri pelagic
s. engin denizlere ait, açık denizlerde yaşayan.
 
Çeviri pelargonium
i. sardunya.
 
Çeviri pelasgian , pelasgic
s. tarihten önceki devirlerde Doğu Akdeniz, Ege Denizi ve Yunanistan'da yaşamış olan Pelasgi kabilesine ait.
 
Çeviri peldicle
i. ince zar; kim. sıvıların yüzeyinde bulunan zar gibi ince tabaka.
 
Çeviri peleemount
Kuzey Martinique'de faal bir yanardağ.
 
Çeviri pelerine
i. pelerin.
 
Çeviri pelf
i. para, servet, vurgunla kazanılan servet.
 
Çeviri pelican
i. kaşıkçıkuşu, pelikan, zool. Pelecanus onocrotalus. Dalmatian pelican tepeli pelikan, zool. Pelecanus crispus.
 
Çeviri pelisse
i. içine veya kenarlarına kürk geçirilmiş manto; kadın pelerini.
 
Çeviri pellagra
i., tıb. vitaminsizlikten ileri gelen bir hastalık, pelagra. pellagrous s. pelagra hastalığına tutulmuş.
 
Çeviri pellet
i., f. küçük topak; taş gülle; ufak kurşun, saçma; f. topak haline getirmek.
 
Çeviri pellitory
i. yapışkanotu, bot. Parietaria officinalis.
 
Çeviri pellmell , pelimell
z., s., i. karma karışık, allak bullak, altüst paldır küldür, acele ile; s. karmakarışık; i karmakarışlık.
 
Çeviri pellucid
s. yarı şeffaf, ışık geçiren; anlaşılması kolay, açık.
 
Çeviri peloponnesus
i. Mora Yarım adası Peloponnesian s. Moralı, Mora'ya ait.
 
Çeviri pelt
i. post, hayvan derisi; deriden yapılmış giysi; insan derisi.
 
Çeviri pelt
f., i. taşlamak; atmak; topa tutmak; koşmak, seğirtmek; i. dövme, topa tutma; şiddetli darbe; sürat, hız.
 
Çeviri peltate
s., bot. sapma alt yüzünün ortasından bağlı (yaprak), kalkanımsı.
 
Çeviri peltry
i. hayvan deri veya postları.
 
Çeviri pelvis
i., anat. kalça kemiği arasındaki boşluk, havsala, pelvis, leğen; anat., zool. leğen kuşağı kemikleri. pelvic arch veya girdle anat., zool. leğen kuşağı kemikleri. pelvic cavity alt karın, havsala, pelvis.
 
Çeviri pemmican
i., A.B.D., Kan. kurutulmuş ve dövülmüş ete eritilmiş yağ ve kurutulmuş meyva katarak yapılan bir çeşit pastırma.
 
Çeviri pemphigus
i., tıb. cilt üzerinde kabarcıklı sivilceler çıkmasına sebep olan tehlikeli bir hastalık.
 
Çeviri pen
i., f. (-ned, -ning) mürekkepli kalem, yazı kalemi; tüy kalem; yazıda üslup; yazar, muharrir; yazı yazma sanatı edebiyat; (kuşlarda) kanat veya kuyruk tüyü; dişi kuğu; f. mürekkepli kalemle yazmak; yazıya geçirmek, kâğıda dökmek. pen and ink i., s. kalem ve mürekkep; s. mürekkepli kalemle yazılmış veya çizilmiş penholder i. kalem sapı; kalem koyacağı. pen name takma ad, müstear isim. pen point kalem ucu. pen portrait yazı ile tarif. fountain pen dolmakalem, stilo.
 
Çeviri pen
i., f. (pent veya penned, -ning) ağıl, kümes ve kafes gibi evcil hayvanların barındırıldığı yer; (argo) tevkifhane; ask. denizaltıların tamirine mahsus dok; f. kapatmak, hapsetmek; ağıla koymak.
 
Çeviri penal
s. cezaya ait, ceza kabilinden. penal code ceza kanunları. penal colony mahkumların gönderildiği sürgün yeri. penal servitude ağır hapis cezası. penally z. ceza olarak, ceza kabilinden.
 
Çeviri penalize
f. cezalandırmak.
 
Çeviri penalty
i. ceza; para cezası; (spor) penaltı.
 
Çeviri penance
i., f. bir günah işlemiş olmaktan dolayı hissedilen pişmanlığı belirten davranış; kil. itiraftan sonra günaha kefaret olsun diye papaz tarafından verilen ceza; f. bu suretle ceza vermek. do penance kefaret olarak ceza çekmek.
 
Çeviri penates , penates
i., çoğ. eski Romada aile ve ev mabutları.
 
Çeviri pence
bak. penny.
 
Çeviri penchant
i. eğilim, meyil, temayül; siddetli arzu, işler durumda, nüfuz edici şekilde, etkileyici bir surette.
 
Çeviri pencil
i., f. (-led, -ling) kurşun kalem; küçük resim fırçası; renkli kalem; taş kalem; makyaj kalemi; fiz. ışın demeti; edeb. kalem; f. kurşunkalem ile yazmak veya çizmek; renkli kurşun kalem ile boyamak. pencil sharpener kalemtıraş. indelible pencil sabit kalem.
 
Çeviri pend
f. askıda olmak, muallakta olmak (karar).
 
Çeviri pendant
i. asılı şey; pandantif, boyuna takılan zincirin ucundaki sallantılı süs; sallantılı küpenin ucundaki süs; avize; saat mahfazasının halkası; eş veya benzer olan şey.
 
Çeviri pendent
s. asılı, sarkık, sarkan, muallak; askıda olan, muallaktaki, karar verilmemiş; gram. tamamlanmamış (cümle) . pendency i. sarkıklık, asılı olma. pendently z. asılı halde.
 
Çeviri pendentelite
f. huk. davası görülürken.
 
Çeviri pendentive
i., mim. bingi.
 
Çeviri pending
s., (edat) henüz bir karara bağlanmamış, askıda olan, muallakta olan; asılı, sarkan; (edat) esnasında, müddetince, vuku buluncaya kadar, beklerken.
 
Çeviri pendragon
i. (eski ingilterede) hükümdar veya başbuğ.
 
Çeviri pendulous
s. sarkan, asılı, sallanan; muallakta olan.
 
Çeviri pendulum
i. rakkas, sarkaç, saat rakkası; sürekli olarak değişen şey. compensation pendulum ısı değişmesinden etkilenmeden belirli bir uzunluğu koruyan rakkas. torsion pendulum yay ile hare ket eden daire şeklinde rakkas. pendulum of popularity kamuoyunun aksi yönlerde değişmesi.
 
Çeviri peneplain
i., jeol. peneplen.
 
Çeviri penetrate
f. girmek, içine işlemek; nüfuz etmek, tesir etmek, etkilemek; delip geçmek; anlamak, idrak etmek.
 
Çeviri penetrating
s. içine işleyen; nüfuz edici, delip geçen; zeki, anlayışlı; etkili, tesirli; keskin. penetratingly z. içine işler durumda.
 
Çeviri penetration
i. içine işleme, nüfuz etme, girme; etki, tesir; feraset,zekâ, anlayış.
 
Çeviri penetrative
s. delici, nüfuz edici; keskin.
 
Çeviri penguin
i. penguen.
 
Çeviri penicillin
i. penisilin.
 
Çeviri peninsula
i. yarımada. peninsular s. yarımadaya ait. Peninsular Campaign Gelibolu muharebesi.
 
Çeviri penis
i. (çoğ. -nises, -nes) erkeklik uzvu, tenasül aleti, kamış, penis, slang. yarak.
 
Çeviri penitent
s., i. pişman, tövbekar, nedamet getiren; i. pişman olan kimse, tövbekar kimse; kil. papaz tarafından kararlaştırılan cezayı çeken kimse. penitence i. nedamet, pişmanlık. penitently z. pişmanlıkla.
 
Çeviri penitential
s. pişmanlıkla ilgili, nedamete ait.
 
Çeviri penitentiary
i., s. hapishane, cezaevi; s. pişmanlığa ait; ağır suçla ilgili.
 
Çeviri penknife
i. (çoğ. -knives) çakı.
 
Çeviri penman
i. (çoğ. -men) yazar, muharrir, hattat.
 
Çeviri penmanship
i.yazı yazma sanatı; el yazısı, hattatlık.
 
Çeviri penna
i.(çoğ. pennae) kuşun şeklini belirleyen tüylerden herhangi biri.
 
Çeviri pennant
i., den. flandra, flama, dar ve uzun bayrak; süs için kullanılan ufak bayrak; müz. çengel.
 
Çeviri pennate
s. kanatlı; tüylü; bot. bak. pinnate.
 
Çeviri penniless
s. parasız, meteliksiz, cebi delik.
 
Çeviri pennon
i. üç köşeli uzun bayrak; bayrak, sancak; den. flandra, flama; kanat.
 
Çeviri penny
i. (çoğ., A.B.D. pennies, ing. pence) ingiltere'ye mahsus ufak bakır para, peni, sterlinin yüzde biri; Amerika'da bir sent; az miktarda para; para. penny pincher cimri kimse. penny post eskiden in giltere içinde bir penilik pul ile giden posta. pennywise and poundfoolish ufak şeylerde tutumlu olup büyük şeylerde müsrif olan (kimse). A penny for your thoughts. Ne düşünüyorsunuz? Peter's pence Katolikler tarafından Papa için verilen para. a pretty penny k.dili epeyce para, külliyetli miktarda para. tenpenny nail 7,5 cm. uzunluğunda iri çivi. turn an honest penny dürüstçe ve alın teri ile para kazanmak. turn up like a bad penny kalp para gibi dönüp dolaşıp sahibine dönmek.
 
Çeviri pennyaliner
i. satır başına bir peni ücret alan yazar, kalitesiz yazar.
 
Çeviri pennyroyal
i. yarpuz, kabak, yaban fesleğeni, filiskin, bot. Mentha pulegium.
 
Çeviri pennyweight
i., kıs. dwt yirmi dört buğday ağırlığında eczacı tartısı (1,56 gram).
 
Çeviri pennyworth
i. bir peni karşlılığında satın alınabilen şey.
 
Çeviri penology
i. suçlunun cezalandırılması ilmi; hapishane yönetimi bilimi. penologist i. ceza uzmam.
 
Çeviri penpal
i. birbirlerini tanımadan mektuplaşanlardan her biri, mektup arkadaşı.
 
Çeviri pensemble
Fr. genel etki.
 
Çeviri pensile
s. havada asılı; asılı yuva yapan (kuş).
 
Çeviri pension
i., f. emekli aylığı; f. emekli maaşı vermek, aylık bağlamak. pension off emekli aylığı bağlayıp işten çıkarmak.
 
Çeviri pension
i. pansiyon; yatılı okul; pansiyon ücreti.
 
Çeviri pensionary
s., i. emekli aylığı alan, mütekait; i. uşak; ücretle çalışan kimse.
 
Çeviri pensioner
i. emekli aylığı alan kimse, mütekait kimse; darülacezede yaşayan kimse; yatılı okul öğrencisi.
 
Çeviri pensive
s. dalgın, endişeli, düşünceli, kara kara düşünen pensively z. dalgın dalgın, kara kara düşünerek. pensiveness i. dalgınlık, düşünceli hal.
 
Çeviri penstock
i. su değirmenine suakıtan oluk; suyun yolunu değiştirmeye mahsus kapı
 
Çeviri pent
bak. pen. s. kapatılmış. pent up bir yere kapatılmış, hapsedilmiş; kapanık; dışarı vurmayan.
 
Çeviri pentacle
i. tılsım olarak kullanılan beş köşeli yıldız.
 
Çeviri pentad
i. beş sayısı; beşli küme; beş kişilik grup; beş senelik süre; kim. beş değerli eleman.
 
Çeviri pentagon
i., geom. beşgen, beş köşeli şekil. the Pentagon A.B.D. Milli Savunma Bakanlığı binası; A.B.D.'nin askeri liderliği. pentagonal s. beş köşeli.
 
Çeviri pentagram
i. beş köşeli yıldız.
 
Çeviri pentahedron
i. beş yüzlü şekil.
 
Çeviri pentameter
i., (şiir) beştefileli mısra.
 
Çeviri pentane
i., kim. petrolde bulunan uçucu bir gaz.
 
Çeviri pentastich
i. beş mısralı (şiir), beşli, muhammes.
 
Çeviri pentastyle
s., i., mim. önü beş sütunlu (bina).
 
Çeviri pentateuch
i. Kitabı Mukaddeste Eski Ahdin ilk beş kitabı.
 
Çeviri pentathlon
i., (spor) pentatlon.
 
Çeviri pentecost
i. şavuot, Tevrat'ın verildiği gün, Musevilerin Haftalar Bayramı; Hlristiyanların paskalyadan elli gün sonraki Hamsin yortusu. Pentecos'tal s. bu yortuya ait; çok duygusal ayinleri ve tutucu dini akideleri olan Hristiyan mezheplerine ait.
 
Çeviri penthouse
i. çatı katı, çekme kat; sundurma, önü açık ve bir tarafı duvara yapışık meyilli çatı.
 
Çeviri penult
i. kelimenin sondan bir evvelki hecesi.
 
Çeviri penultimate
s., i. sondan bir evvelki; i. kelimenin sondan bir evvelki hecesi.
 
Çeviri penumbra
i., astr. güneş veya ay tutulmasının başında veya sonunda görülen hafif gölge; yarı gölge; yarı aydınlık yarı karanlık.
 
Çeviri penurious
s. hasis, cimri, pinti, tamahkar; az, kıt; fakir. penuriously z. cimrilikle, tamahkârca. penuriousness i. hasislik, pintilik.
 
Çeviri penury
i. aşırı fakirlik, yoksulluk, ihtiyaç, sıkıntı; yeterli olmayış, kifayetsizlik.
 
Çeviri peon
i. Latin Amerika'da amele, gündelikçi; Hindistan'da piyade neferi; el ulağı; yerli asker; eski efendisine olan borcunu ödeyinceye kadar ona esir gibi hizmet eden kimse.
 
Çeviri peonage
i. kulluk, kölelik, borcunu ödemek için esir gibi çalışma.
 
Çeviri peony
i. şakayık, bot Paeonia oflicinalis. garden poony ayı gülü, bot. Padus officinalis. wild peony yer şakayığı, bot. Paeonia officinalis.
 
Çeviri people
i., f. ahali halk; ulus, millet, kavim; ırk; tebaa; taraftarlar; aile, bir kimsenin yakınları; insanlar, beşer; çoğ. uluslar, milletler, kavimler; f. insanla doldurmak. good people, little people irlanda'da cinler. people's front bak. popular front.
 
Çeviri pep
i., f. kuvvet, enerji; çeviklik, azim, şevk; f., up ile hareketlendirmek. pep pill amfetaminli hap. pep talk k.dili moral verici kısa konuşma.
 
Çeviri pepper
i., f. biber, bot. Capsicum; karabiber, bot. Pipernigrum; biber fidanı; kırmızıbiber; f. üzerine biber ekmek, biberlemek, biber gibi ekmek; üzerine kurşun ; veya taş yağdırmak; (bir yazı veya konuşmayı) çekici duruma sokmak. pepperand salt s. tuz biber rengindeki, siyah ve beyaz benekli. pepper mill biberi çekmek için kullanılan el değirmeni. pepper pot biberlik; biberli türlü yemeği. black pepper kara biber. cherry pepper mercan biberi, bot. Capsicum cerasiforme. green pepper yeşil biber, dolma biberi. red pepper, cayenne pepper kırmızıbiber, Arnavut biberi, bot. Capsicum annuum. water pepper su biberi, bot. Polygonum hydropiper.
 
Çeviri pepperbox
i. tepesi delikli biberlik; çabuk öfkelenen kimse.
 
Çeviri peppercorn
i. çekilmemiş biber, dövülmemiş biber, tane biber; önemsiz kimse veya şey. peppercorn rent huk., (eski) yalnız itibari mahiyeti olan kira bedeli.
 
Çeviri peppergrass
i. tere, acı tere otu.
 
Çeviri peppermint
i., s. nane, bot. Mentha piperita; naneşekeri; naneruhu; s. naneli.
 
Çeviri peppery
s. biberli; sert, keskin; titiz, sert huylu, geçimsiz.
 
Çeviri peppy
s., k.dili canlı, enerjik,şevkli.
 
Çeviri pepsin
i mide usaresinin hazım kolaylaştıran bir maddesi, pepsin.
 
Çeviri peptic
s., i. hazmı kolaylaştıran, hazım, sindirici, hazımla ilgili; i. hazmı kolaylaştırıcı madde.
 
Çeviri peptone
i. pepsinin tesiri ile hazımdan hasıl olan bir madde. peptonize f. pepsin tesiri ile hazmı kolaylaştırmak.
 
Çeviri per
(edat) vasıtasıyle, eliyle; tarafından. perannum (an'lm) senelik, her sene. per capita (kap'ltı) nüfus başına; eşitlik üzere. per contra diğer taraftan. perdiem günlük geçim masrafı; her gün, günde; hakkıhuzur. per se (sey) kendiliğinden, haddi zatında.
 
Çeviri per-
(önek) içinden; tamamen; dışarı; çok.
 
Çeviri pera
i. Beyoğlu.
 
Çeviri peradventure
z., i., (eski) belki, olabilir, şayet, kazara; muhtemelen; i. şüphe; belirsizlik; tahmin, ihtimal.
 
Çeviri perambulate
f. şurasını burasını gezmek, dolaşmak; etrafını gezmek; gözden geçirmek, teftiş etmek. perambu la'tion i. gezme, dolaşma. perambulator i., ing. çocuk arabası.
 
Çeviri percale
i. ince ve sık dokunmuş pamuklu bez.
 
Çeviri perceive
f. anlamak, idrak etmek, farkına varmak, sezmek, görmek. perceivably z. gözle görülecek şekilde, hissedilecek derecede.
 
Çeviri percent
z., s., i. yüzde.
 
Çeviri percentage
i. yüzde yüzdelik, yüzde hesabına göre oran; kısım, nispet; k.dili kâr.
 
Çeviri percentile
i. frekans toplamlarının her yüzde birine tekabul eden x'' kıymeti.
 
Çeviri percept
i., psik. anlayış, idrak; idrak yolu ile hissedilen şey, algı.
 
Çeviri perceptible
s. anlaşılabilir, idrak edilebilir, algılanabilir, duyulur, farkına varılır. perceptibil'ity i. duyulabilme, görülebilme; duyuş, seziş. perceptibly z. gözle görülecek şekilde, hissedilecek derecede.
 
Çeviri perception
i. idrak, algı; anlama kabiliyeti, anlayış, seziş; huk. kira tahsili.
 
Çeviri perceptive
z. anlama kabiliyeti olan, idrak kabilinden. perceptively z. idrak ederek. perceptivity i. idrak kabiliyeti, anlayış.
 
Çeviri perceptual
i. idrakle ilgili.
 
Çeviri perch
i. tünek; oturulacak herhangi bir yüksek yer; beş metrelik uzunluk ölçüsü; atlı arabanın ön ve arka dingillerini birbirine bağlayan orta kol.
 
Çeviri perch
i. tatlı su levreği. European perch kalinos, zool. Perca fluviatilis.
 
Çeviri perch
f. kuş gibi konmak, tünemek, tüneklemek.
 
Çeviri perchance
z. belki, şayet, ihtimal ki, muhtemelen.
 
Çeviri percheron
i. Fransa'dan gelme kuvvetli ve iri yapılı bir at.
 
Çeviri percipient
s., i. anlayışlı, idraki keskin; i. anlayışlı kimse, idraki kuvvetli kimse. percipience i. idrak, anlayış, seziş.
 
Çeviri percolate
f. süzmek, filtreden geçirmek; süzülmek, sızmak. percola'tion i. süzme, süzülme, filtreden geçirme veya geçme. per'colator i. süzgeçli kahve ibriği; süzen herhangi bir şey.
 
Çeviri percuss
f. kuvvetli ve çabuk vurmak; tıb. muayene gayesiyle parmaklarla veya bir aletle hafif hafif vurmak.
 
Çeviri percussion
i. vurma, çarpma; tüfek kapsülünü vurma; tıb. perküsyon, parmaklan birbirine vurarak organların durumunu muayene usulü; müz. piyano veya davul gibi bir çalgıya vurarak ses çıkarma. percussion cap tüfek kapsülü. percussion instrument vurularak çalınan müzik aleti. percussive s. vuru kabilinden.
 
Çeviri perdition
i. helak, mahvolma, harap olma; ruhun mahvolması, cehennem azabı.
 
Çeviri perdu
s. saklı, gizli, gözle görülmez.
 
Çeviri perdurable
s. dayanıklı; sürekli, daimi, baki, ebedi, ölmez.
 
Çeviri pere
i., Fr. baba, peder.
 
Çeviri peregrinate
f. yolculuk etmek, seyahat etmek; katetmek, aşmak. peregrination i. yolculuk, seyahat.
 
Çeviri peregrine
s., i. ecnebi, yabancı; i. doğan. peregrine falcon bak. falcon.
 
Çeviri peremptory
s. kati, kesin, müspet, mutlak; inatçı; otoriter, diktatörce, mütehakkim; münakaşa kaldırmaz. peremptory writ huk. celpname. peremptorily z. kesin olarak, münakaşaya yer bırakmayacak şekilde; diktatörlükle.
 
Çeviri perennial
s., i. bütün yıl boyunca devam eden; müddetli; uzun süren, daimi; bot. iki yıldan fazla yaşayan; i., bot. çok senelik bitki. perennially z. uzun bir süre devam ederek, yıllarca.
 
Çeviri perf.
kıs. perfect.
 
Çeviri perfect
f tamamlamak, bitirmek, ikmal etmek; tekamül ettirmek. perfectibil'ity i. kemale erme kabiliyeti. perfectible s. tamamlanabilir; tekâmül ettirilebilir. perfective s. mükemmelleştirici; tamamlayıcı. perfectively z. tamamlayıcı olarak; mükemmelleştirici surette.
 
Çeviri perfect
s., i. tam, mükemmel; kusursuz; iyice öğrenilmiş (ders); bot. olgun; aynı çiçekte hem erkeklik hem dişilik uzvu olan, tam; k.dili pek çok, müthiş; gram. geçmiş; i., gram. geçmiş zamanlı fiil; geçmiş zaman. perfect circle tam daire. perfect nonsense saçma şey. perfect pitch bak. absolute pitch. perfectly z. tamamen; mükemmel olarak. perfectness i. mükemmellik, kusursuzluk.
 
Çeviri perfection
i. kemal, mükemmellik, tekâmül; bitirme, ikmal, tamamlama; kusursuz kimse veya şey; kusursuzluk.
 
Çeviri perfectionism
i., fels. günahsız hayatın kabil olduğunu kabul eden kuram; hayatın en yüksek gayesinin ahlâki kemale erişmek olduğunu kabul eden kuram. perfectionist i. bu nazariyeler taraftarı; her şeyin mükemmel olmasın aşırı derecede isteyen kimse.
 
Çeviri perfervid
s. hararetli, ateşli, şevkli, gayretli.
 
Çeviri perfidious
s. hain, sadakatsiz. perfidiously z. haince, sadakatsizce. perfidiousness i. hıyanet, sadakatsizlik.
 
Çeviri perfidy
i. hıyanet, hainlik; vefasızlık, sadakatsizlik.
 
Çeviri perfoliate
s., bot. sapı sarmalayarak büyüyen.
 
Çeviri perforate
f. delmek, bir baştan öbür başa delmek; sıra sıra delikler açmak (pulda olduğu gibi); içine işlemek, nufuz etmek. perfora'tion i. delme, delik. per'forator i. delme makinası, delgi, zımba.
 
Çeviri perforce
z. çaresiz; zorunlu, mecburi, zaruri.
 
Çeviri perform
f. yapmak, icra etmek; yerine getirmek, icabını yapmak (görev); ifa etmek; sahnede oynamak, rolünü yapmak; canlandırmak; ses veya çalgı ile müzik yapmak; çalmak.
 
Çeviri performance
i. gösteri, temsil; eğlence programı; iş, fiil, amel; eser; huk. ifa, icra, yerine getirme, yapma, çalışma, işleme. benefit performance yardım için yapılan gösteri veya temsil. first performance gala. put up a good performance başarmak.
 
Çeviri performer
i. artist, oyuncu; sahneye çıkan kimse, icracı; yerine getiren kimse.
 
Çeviri perfume
i. parfüm, esans; güzel koku, rayiha, ıtır.
 
Çeviri perfumery
i. parfümeri; parfüm, koku; ıtriyat; mağazada parfümeri kısmı.
 
Çeviri perfunctory
s. düşünülmeden ve mekanik olarak yapılan: dikkatsiz, baştan savma; sıkıcı, formalite icabı. perfunctorily z. formalite icabı olarak; dikkatsizce, baştan savma. perfunctoriness i. formalite icabı yapma; dikkatsizlik, kayıtsızlık.
 
Çeviri perfuse
f. serpmek; sıvamak, üzerine sürmek; üzerine dökmek.
 
Çeviri pergamum -mus.
i. Bergama'nın eski ismi.
 
Çeviri pergola
i. pergola, üstü gül veya sarmaşık ile kaplı kameriye.
 
Çeviri perhaps
z. belki, muhtemelen.
 
Çeviri peri
i. peri .
 
Çeviri peri-
(önek) etrafında, ötesinde, ilerisinde.
 
Çeviri perianth
i., bot. çiçek örtüsü.
 
Çeviri pericardial , diac
s. perikardiyal, kalp dış zarına ait.
 
Çeviri pericarditis
i., tıb. kalp dış zarının iltihaplanması, perikard iltihabı.
 
Çeviri pericardium
i., anat. kalp dış zarı, perikard, yürek perdesi, dış yürek zarı.
 
Çeviri pericarp
i., bot. meyva örtüsü, perikard.
 
Çeviri perichondrium
i., anat. kıkırdak zarı.
 
Çeviri pericope
i. kutsal yazıların küçük bir pasajı.
 
Çeviri pericranium
i., anat. kafatasının dış zarı.
 
Çeviri peridot
i. perido.
 
Çeviri perigee
i., astr. ay yörüngesinin yer yüzüne en yakın olan noktası, hadid noktası.
 
Çeviri perihelion
i., astr. bir gezegen veya kuyruklu yıldız yörüngesinin güneşe en yakın olan noktası, hadid noktası
 
Çeviri peril
i., f. (-ed, -ing. veya -led, -ling) tehlike, tehlikeye maruz kalış; f. tehlikeye atmak at. one's peril mesuliyeti altında.
 
Çeviri perilous
s. tehlikeli, korkulu perilously z. tehlikeli bir şekilde, korkulacak surette. perilousness i. tehlike, korku.
 
Çeviri perimeter
i., geom. iki boyutlu bir cismin çevresi veya çevre uzunluğu; tıb. görüş sahasını ölçme aleti. perimetric(al) s. iki boyutlu bir cismin çevresine veya çevre uzunluğuna ait.
 
Çeviri perineum
i. (çoğ. -nea) tenasül uzuvları ile makat arasındaki kısım, apışarası, perine.
 
Çeviri perineuritis
i., tıb. perinevr iltihabı.
 
Çeviri perineurium
i., anat. sinir dokusunu çevreleyen zar, perinevr.
 
Çeviri period
i. devir, tam bir devir, bir devrin müddeti; devre; belirli bir sürenin sonu; bir gezegenin güneş etrafındaki devir süresi; jeol. devir, çağ; kon. san. tam cümle: nokta; fizyol. âdet, aybaşı, hayız.
 
Çeviri periodic
s. bir devre ait veya mahsus; belirli aralıklarla vuku bulan; peryodik; kon. san. tam bir cümle ile ifade edilen. periodic table kim. periyotlar tablosu. periodicity i. belirli aralıklarla vuku bulma.
 
Çeviri periodical
i., s. dergi, mecmua; s. belli zamanlarda çıkan. periodically z. belirli fasılalarla, muayyen zamanlarda.
 
Çeviri periodontics
i. diş kemik ve etlerinin hastalıklarını inceleyen diş bilimi dalı.
 
Çeviri periosteum
i. (çoğ -tea) anat. kemik diş zarı, periyost, simhak.
 
Çeviri periostitis
i., tıb. kemik dış zarı iltihabı.
 
Çeviri peripatetic
s., i. gezginci, bir yerden bir yere yaya dolaşan; b.h. Aristo felsefesine ait; i. Aristo felsefesi taraftarı kimse; gezginci adam.
 
Çeviri peripheral
s., i. dış yüzeye veya kenara ait; anat. periferik, çevresel; i. kompütörde bilginin verildiği veya alındığı kısım.
 
Çeviri periphery
i. dış sınır çizgisi veya düzeyi; bir cismin dış yüzü; geom. bir şeklin çevresi.
 
Çeviri periphrasis
i. (çoğ -rases) kon. san. dolambaçlı ve uzun sözlerle ifade, dolaylı anlatım. periphrastic s. dolambaçlı olarak ifade edilmiş.
 
Çeviri periscope
i. periskop.
 
Çeviri perish
f. ölmek; mahvolmak, yok olmak, telef olmak, zail olmak.
 
Çeviri perishable
s., i. mahvolabilir; kolay bozulur, dayanıksız; ölümlü, fani; i., çoğ. çabuk veya kolay bozulabilen gıda maddeleri.
 
Çeviri perisperm
i., bot. dış besidoku, perisperm.
 
Çeviri peristalsis
i. (çoğ. -ses) fizyol. mide ve bağırsakların sindirim esnasında yaptığı sığamsal devinim peristalsis.
 
Çeviri peristaltic
s., fizyol. solucan halkalarının hareketine benzeyen ve içindeki maddeleri aşağı doğru iten mide ve bağırsak hareketlerine ait, sığamsal, peristaltik.
 
Çeviri peristyle
i., mim. bina veya iç avluyu çevreleyen sıra sutunlar; sutunlarla çevrelenmiş yer.
 
Çeviri peritoneum
i. (çoğ. -nea) anat. karınzarı, periton. peritoneal s. peritona ait.
 
Çeviri peritonitis
i., tıb. karınzarı iltihabı, peritonit.
 
Çeviri periwig
i. peruka, takma saç.
 
Çeviri periwinkle
i. Cezayir menekşesi, bot. Vinca rosea.
 
Çeviri periwinkle
i. bir cins ufak deniz salyangozu, zool. Littorina.
 
Çeviri perjure
f. yalan yere yemin ettirmek. perjure oneself yalan yere yemin etmek. perjured s. yalan yere yemin etmekten suçlu; yalan, yalan şahadete dayanan.
 
Çeviri perjury
i. yalan yere yemin; yeminli yalan; huk. şahit sıfatıyle yalan yere yemin etme.
 
Çeviri perk
f., s. başını dik tutmak; s. neşeli, şen; hoppa. perk up şen görünmek; canlı durmak, neşelenmek, gönlü açılmak; neşelendirmek.
 
Çeviri perk
f., k.dili kahveyi filtreden geçirmek.
 
Çeviri perk
ing., bak. perquisite.
 
Çeviri perky
s. hoppa, havai, canlı, kendinden emin. perkily z. havai bir tavırla, hoppaca; canlı olarak. perkiness i. havailik, hoppalık; canlılık.
 
Çeviri permafrost
i. arktik bölgesinde devamlı don altında kalan toprak alt tabakası.
 
Çeviri permanent
s. sürekli, daimi, aynı halde veya vasıfta kalan. permanent press ütü istemez. permanent wave permanant, bozulmayan. ondule permanence, -cy i. süreklilik, devam, sebat, istikrar. permanently z. sürekli olarak, daima, her zaman için.
 
Çeviri permanganate
i., kim. permanganat.
 
Çeviri permeable
s. nüfuz edilebilen, geçirgen. permeabil'ity i. nüfuz edilme kabiliyeti, nüfuziyet, geçirgenlik.
 
Çeviri permeate
f. mesamatını doldurup geçmek, nüfuz etmek, içinden geçmek; içine geçip yayılmak. permea'tion i. nüfuz etme, içinden geçme; içine geçip yayılma. per mill binde nispeti.
 
Çeviri permissible
s. caiz, müsaade edilebilir, hoş görülebilir. permissibly z. hoş görülebilecek şekilde, müsaade edilir surette.
 
Çeviri permission
i. izin, müsaade, ruhsat; icazet.
 
Çeviri permissive
s. izin veren, müsaade eden; ihtiyari, seçimli, keyfi; fazla sıkı olmayan, serbest bırakan.
 
Çeviri permit
f. (-ted, -ting) izin vermek, müsaade etmek, ruhsat vermek; fırsat vermek, imkân vermek, bırakmak; kabul etmek; razı olmak.
 
Çeviri permit
i. permi, izin tezkeresi, ruhsatname, icazet. residence permit ikamet tezkeresi.
 
Çeviri permutation
i. değim, becayiş, mübadele, tebeddül, değiş tokuş; mat. bir seride yapılabilen sıra değişiklikleri.
 
Çeviri permute
f. değiş tokuş etmek, mübadele etmek, sırasını değiştirmek. permutable s. değiştirilebilir. permutably z. değiştirilebilecek şekilde.
 
Çeviri pernicious
s. zararlı, tehlikeli; kötü; öldürücü, mahvedici, habis, kinci. pernicious anemia tıb. anemi pernisyoz, sonucu genellikle kötü olan ağır bir çeşit kansızlık. perniciously z. zarar verici surette, tehlikeli olarak, öldürücü durumda. per niciousness i. tehlike, zarar; kötülük; öldürücü oluş.
 
Çeviri perorate
f. sıkıcı konuşma yapmak, nutuk soylemek; konuşmayı resmi bir şekilde sona erdirmek. perora'tion i. sıkıcı hitabe; konuşmanın özeti ve sonu.
 
Çeviri peroxide
i., kim. peroksit; oksijenli su. peroxide blonde saçlannın rengini. peroksit ile açmış sarışın kadın.
 
Çeviri perpend
f., (eski) etraflıca düşünmek, zihinde tartmak, mülâhaza etmek.
 
Çeviri perpend
i. duvarın iki yanından görünen taş.
 
Çeviri perpendicular
s., i. dikey, şakuli, düşey, amudi; mim. amudi tezyinat tarzına ait; dik, doğru; i. dikey çizgi, şakuli hat; şakul ipi, dikey doğrultusunu gösteren alet; dik duruş. perpendicular'ity i. dikey oluş, şakuliyet; amudiyet. perpendicularly z. dikey olarak.
 
Çeviri perpetrate
f. (fena bir şey) yapmak, icra etmek, işlemek. perpetra'tion i. yapma, (suç) işleme, irtikâp. perpetrator i. fail, (suç) işleyen kimse.
 
Çeviri perpetual
s. daimi, sürekli fasılasız, aralıksız; ebedi, baki; müebbet; bot. yediveren perpetual motion daimi hareket. perpetually z. daima, sürekli olarak.
 
Çeviri perpetuate
f. ebedileştirmek, daimi hale getirmek, devam ettirmek, idame etmek. perpetua'tion i idame; huk. tespit.
 
Çeviri perpetuity
i. ebediyet, sonsuz zaman, devam, beka; karar; devam eden şey; daimi irat. in perpetuity ebediyen, her zaman için, daimi olarak.
 
Çeviri perplex
f. zihnini karıştırmak, şaşırtmak, allak bullak etmek, hayrete düşürmek; karıştırmak, muğlak bir hale getirmek.
 
Çeviri perplexed
s. zihni karışmış, şaşırmış; karışık.
 
Çeviri perplexing
s. şaşırtıcı, zihni karıştırıcı. perplexingly z. şaşırtıcı bir şekilde.
 
Çeviri perplexity
i. şaşkınlık, karışıklık; zihni karıştıran şey.
 
Çeviri perquisite
i. maaştan ayrı gelir; muntazaman verilen bahşiş; bir kimsenin hakkı olan imtiyaz.
 
Çeviri perron
i., mim. binanın önünde veya bahçede bulunan merdivenli sahanlık, çıkma merdiven, binek merdiveni.
 
Çeviri perry
i. armut şarabı.
 
Çeviri pers.
kıs. person, personal.
 
Çeviri perse
s., i. koyu grimsi mavi; i. bu renk veya bu renk kumaş.
 
Çeviri persecute
f. zulmetmek, eza etmek, gadretmek; baskı yapmak, tazyik etmek, sıkıştırmak; bir fikre veya dine olan inancından dolayı eza etmek veya öldürmek. persecu'tion i. zulum, zulmetme.
 
Çeviri perseid
i., astr. her sene 10 ağustosa doğru görülen kayan yıldızlardan biri.
 
Çeviri perseverance
i. sebat, azim, taannüt; ısrar.
 
Çeviri perseveration
i. psik. bir düşünce veya harekete fazlasıyle saplanıp kalma.
 
Çeviri persevere
f. sebat etmek, azimle devam etmek, ısrar etmek. persevering s. sebat eden. perseveringly z. sebatla, azimle.
 
Çeviri persia
i. iran'ın eski ismi.
 
Çeviri persian
s., i. iran'a ait, iranlı; i. iranlı, Acem; iran dili, Farsça, Farisi. Persian carpet iran halısı. Persian cat Ankara kedisi. Persian Gulf Basra körfezi, iran körfezi. Persian lamb iyi cins astragan kürk. Persian lilac mor leylâk, bot. Syringa persica Persian morocco iran sahtiyanı.
 
Çeviri persiflage
i. yazı ve konuşmada lâubalilik önemsemeyiş.
 
Çeviri persimmon
i. hurma, Trabzon hurması, Japon inciri, bot. Diospyros.
 
Çeviri persist
f. kalmak, daim olmak; ısrar etmek, üstelemek, üzerinde durmak, inat etmek, sebat etmek. persistencei sebat, ısrar inat, devam etme. persistent s. ısrar eden, inatçı; devamlı. persistently z. ısrarla, üzerinde durarak, inatla; devamlı olarak.
 
Çeviri persnickety
s., k.dili titiz, meraklı, kılı kırk yaran; aşırı dikkat ve ihtimam isteyen.
 
Çeviri person
i. şahıs, kimse, adam kişi, fert; şahsiyet, sıfat; huk. kanuni hakları ve vecibeleri olan şahıs veya grup; gram. şahıs. first person gram. birinci şahıs. in person şahsen, bizzat.
 
Çeviri persona
i. piyes veya romanda kişi; psik. etrafa karşı takınılan tavır. persona grata Lat. makbul şahsiyet, saygıdeğer kişi. persona non grata Lat. istenmeyen kişi.
 
Çeviri personable
s. hoş görünen, cana yakın.
 
Çeviri personage
i. şahsiyet, önemli kişi, muhim şahsiyet; sahnede canlandırılan şahsiyet.
 
Çeviri personal
s., i. şahsa ait, şahsi, zati, özel, hususi, zata mahsus; huk. şahsi eşyaya ait, menkul eşya ile ilgili; gram. uç şahıstan birine ait; i. gazetede belirli bir sahıs hakkında çıkmış olan yazı; huk şahsi eşya. personal appearance bir filim artistinin sinema veya tiyatroya şahsen gelmesi; kıyafet, sima, dış görünüş. personal effacts özel eşya. personal identity fels. şahsiyetin istikrarı. personal pronoun gram. şahıs zamiri. personal property şahsi menkul eşya .personal remarks başkası hakkında kötü şahsi sözler.
 
Çeviri personality
i. kişilik, şahsiyet, ferdiyet; şahıs, zat; gen. çoğ. hakaret niteliğinde söz.
 
Çeviri personalize
f. şahsına mal etmek; şahıslandırmak, kişilik kazandırmak.
 
Çeviri personally
z. şahsen, bizzat; kendine gelince.
 
Çeviri personalty
i., huk. şahsi mal; menkul mal.
 
Çeviri personate
s., bot. maskeli, personat.
 
Çeviri personate
f., (tiyatro) bir karakteri canlandırmak; huk. aldatmak amacıyle kendini başka bir şahsiyet olarak göstermek; bir diğerinin hüviyetini benimsemek. persona'tion i. başka bir kimsenin hüviyetini benimseme.
 
Çeviri personify
f. canlandırmak, şahıslandırmak, şahsiyet vermek; tecessüm ettirmek, cisimlendirmek. personifica'tion i. şahıslandırma, canlandırma; cisimlendirme.
 
Çeviri personnel
i. personel, bir müessesenin bütün memurları, müstahdemler.
 
Çeviri perspective
i., s. perspektif; görüş açısı; s. perspektife göre resimlendirilmiş. perspective view mesafelere oranla görünüş, perspektif manzara.
 
Çeviri perspicacious
s. keskin zekâlı, anlayışlı. perspicaciously z. keskin zeka ile, anlayışla.
 
Çeviri perspicacity
i. keskin zekâ, anlayış; nufuz edebilme yeteneği.
 
Çeviri perspicuous
s. açık, vazıh. perspicu'ity i. açıklık, vuzuh.
 
Çeviri perspiration
i. ter; terleme.
 
Çeviri perspire
f. terlemek, ter dökmek.
 
Çeviri persuade
f. ikna etmek, inandırmak; gönlünü yapmak, razı etmek; kandırmak. persuadable s. kandırılabilir, ikna edilebilir.
 
Çeviri persuader
i. inandırıcı veya ikna edici kimse; A.B.D., (argo) tabanca.
 
Çeviri persuasible
s. ikna edilmesi mümkün; kandırılır.
 
Çeviri persuasion
i. inandırma, ikna etme; kandırma veya ikna etme kabiliyeti; kanaat, inanç, itikat; mezhep, din, akide
 
Çeviri persuasive
s., i. kandırıcı, ikna edici. persuasively z. ikna edici şekilde. persuasiveness i. ikna edebilme gücü.
 
Çeviri pert
s. arsız, şımarık, küstah, yılışık. pertly z. arsızca, küstahça. pertness i. arsızlık, küstahlık.
 
Çeviri pertain
f., to ile mahsus olmak, ait olmak; ilgili olmak, alâkalı olmak, raci olmak; uygun olmak, münasip olmak.
 
Çeviri pertinacious
s. sebatkar, azimli, inatçı, ısrar eden. pertinaciously z. ısrarla, azimle, inatla.
 
Çeviri pertinacity
i. azim, sebat, inatçılık.
 
Çeviri pertinent
s. alâkalı, ilgili; uygun, muvafık. pertinencecy i. ilgi, münasebet; uygun olma. pertinently z. alakalı olarak, ilgili olarak; uygun olarak.
 
Çeviri perturb
f. zihnini karıştırmak, altüst etmek, rahatsız etmek. perturbable s. rahatsız edilebilir, altüst edilebilir.
 
Çeviri perturbation
i. rahatslzlık, huzursuzluk, ıstırap; karışıklık; heyecan; astr . bir gökcisminin hareketinde başka bir gök cisminin etkisi ile meydana gelen düzensizlik.
 
Çeviri pertussis
i., tıb. boğmaca.
 
Çeviri peru
i. Peru.
 
Çeviri peruke
i. özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda erkeklerin giydikleri peruka, takma saç.
 
Çeviri perusal
i. dikkatle okuma, mütalaa.
 
Çeviri peruse
f. dikkatle okumak, mütalaa etmek, incelemek.
 
Çeviri peruvian
s., i. Perulu, Peruya özgü
 
Çeviri pervade
f. istilâ etmek, kaplamak, yayılmak.
 
Çeviri pervasive
s. yayılmış kaplayan, şümullu. pervasively z. yayılarak, kaplayarak, şümullü olarak.
 
Çeviri perverse
s. ters; aksi; yoldan çıkmış, ahlâksız, sapık, huysuz, kotü huylu. perversely z. aksilikle; ahlâksızca. perverseness, perversity i. sapıklık, ahlâksızlık; yoldan çıkma; aksilik.
 
Çeviri perversion
i. sapıklık, cinsel sapıklık; ifsat etme, ayartma; dalâlet; ters anlam verme.
 
Çeviri pervert
f., i. saptırmak, ifsat etmek, ayartmak, dalâlete sürüklemek; alçaltmak; ters anlam vermek, yanlış izah etmek; i. cinsi sapık kimse .perversive s. yanıltıcı.
 
Çeviri perverted
s. sapık; sapkın, doğru yoldan çıkmış, kötü.
 
Çeviri pervious
s. geçiş imkânı veren, nüfuz edilebilir. perviousness i. geçiş imkânı verme, nüfuz edilebilme.
 
Çeviri pesach
i. Fısıh .
 
Çeviri peseta
i. İspanya'da para birimi, peseta; bir ispanyol parası.
 
Çeviri pesky
s., A.B.D., k.dili sıkıntı veren, sinir bozucu.
 
Çeviri peso
i. İspanyolca konuşan bazı memleketlerin para birimi, pesa.
 
Çeviri pessary
i, t/b rahim ağzına konan lastik halka
 
Çeviri pessimism
i bedbinlik, kötümserlik, karamsarlık; fels. dünyanın esasında fena olduğunu kabul eden kuram.
 
Çeviri pessimist
i. bedbin kimse, kötümser kimse, her şeyin karanlık tarafını gören kimse.
 
Çeviri pessimistic
s. bedbin, kötümser, karamsar. pessimistically z. bedbince, karamsarlıkla.
 
Çeviri pest
i. baş belâsı; sıkıcı şey veya kimse; zararlı şey veya kimse; veba, taun. pesthouse i. bulaşıcı hastalıklara ve özellikle vebaya mahsus eskiden kullanılan hastane. pesticide i. böcek zehiri.
 
Çeviri pester
f. sıkmak, sinirlendirmek, sıkıntı vermek, baş ağrıtmak, usandırmak, taciz etmek.
 
Çeviri pesthole
i. pis ve mikroplu yer, hastalık bulaştıran yer.
 
Çeviri pestiferous
s., k.dili baş belası, başkalarına sıkıntı veren; bulaşıcı, hastalık nakleden; ahlâksızlık yayan, toplumu ifsat eden. pestiferously z. ahlaksızlık yayarak; baş belâsı olarak.
 
Çeviri pestilence
i. salgın ve çok tehlikeli hastalık; veba, taun; zararlı veya tehlikeli şey.
 
Çeviri pestilent
s. bulaşıcı hastalık getiren; tehlikeli, öldürücü; ahlâka zararlı; k.dili sıkıcı. pestilen'tial s. veba getiren, veba nev'in den; ahlâk bozucu; sıkıcı.
 
Çeviri pestle
i., f. havaneli, havan tokmağı; f. tokmak veya havaneliyle dövmek.
 
Çeviri pet
i., s., f. (-ted, -ting) evde beslenen ve çok sevilen hayvan; sevilen kimse veya şey; s. evcil; gözde, en çok sevilen; f. sevmek, okşamak. pet aversion, pet hate en çok nefret edilen şey veya kimse. teacher's pet öğretmenin gözdesi.
 
Çeviri pet
i. öfke, kızgınlık, sinirlenme. in a pet kızgın.
 
Çeviri petal
i., bo.t taç yaprağı, çiçek yaprağı, petal. petaled s. taç yaprakları olan. petaloid s. taç yaprağına benzer.
 
Çeviri petard
i., ask. eskiden kapı veya duvar yıkmak için kullanılan barut kutusu; bir çeşit fişek. hoist with veya by one's own petard kazdığı kuyuya kendi düşmüş.
 
Çeviri petcock
i .ufak valf.
 
Çeviri peter
f., k.dili, out ile tavsamak, hızı azalmak; tükenmek.
 
Çeviri petiole
i., bot. yaprak sapı, petiol. petiolar s., bot. yaprak sapına ait. petiolate s. saplı, sapı olan.
 
Çeviri petit
s. küçük, ufak. petit jury bir davada son kararı veren on iki kişilik juri heyeti. petit mal tıb. sara hastalığının hafif şekli. petit point etamin veya kanaviçe üzerine yapılan kanaviçe işi.
 
Çeviri petite
s. ufak, ince, narin .
 
Çeviri petition
i., f. rica, istirham; temenni, dilek, niyaz, dua; arzuhal, istida dilekçe; f. rica etmek, istirham etmek; talepte bulunmak; dilemek, niyaz etmek; dilekçe vermek. petition in bankruptcy borçlu veya alacaklı tarafından yapılan iflas talebi.
 
Çeviri petitioprincipii
Lat., man. tartışma konusu olan bir meselenin hiç bir delile dayanmadan doğru olduğunu iddia etme.
 
Çeviri petrel
i., zool. yelkovankuşuna benzer herhangi bir deniz kuşu.
 
Çeviri petrifaction
i. taş kesilme, taşlaşma; taş kesilmiş şey, fosil. petrifactive s. taş haline getiren.
 
Çeviri petrify
f. taş haline getirmek; aşırı derecede hayrete düşürmek, aklını başından almak, sersemleştirmek; taşlaşmak.
 
Çeviri petrochemistry
i. petrokimya.
 
Çeviri petroglyph
i. tarihöncesinde yapılmış taş resim.
 
Çeviri petrograph
i. kayaya oyulmuş resim veya yazı.
 
Çeviri petrography
i. kayaları sınıflandırma.
 
Çeviri petrol
i., İng. benzin; eski petrol.
 
Çeviri petrolatum
i., ecza. saf vazelin.
 
Çeviri petroleum
i. petrol. crude petroleum ham petrol.
 
Çeviri petroogy
i. kaya ilmi.
 
Çeviri petrous
s. kayaya benzer; kaya gibi, taş gibi.
 
Çeviri petticoat
i. iç etekliği, jupon; etekliğe benzer şey; (şaka) kadın; elek. fincan, cam izolatör. petticoat government kadın hâkimiyeti.
 
Çeviri pettifog
f. (-ged,-ging) teferruata boğulmak; hukuki işlerde hile yapmak; ufak tefek hukuki işlere bakmak.
 
Çeviri pettifogger
i. aşağı sınıf avukat; madrabaz dava vekili; iş simsarı; aşırı derecede teferruatla uğraşan kimse.
 
Çeviri pettish
s. alıngan, hırçın, huysuz. pettishly z. alınganlıkla, huysuzlukla. pettishness i. alınganlık, huysuzluk, hırçınlık.
 
Çeviri pettitoes
i., çoğ. domuz paçası; çocuğun ayak parmakları.
 
Çeviri petto
i. göğüs, bağır. in petto kendine; saklı.
 
Çeviri petty
s. önemsiz, ehemmiyetsiz, adi, olağan, ufak tefek; ikinci derecedeki; pireyi deve yapan. petty cash küçük kasa; ufak kasa defteri. petty jury bak. petit jury. petty larceny çok değerli olmayan bir şey çalma. petty officer den. assubay, erbaş. pettily z. önemsiz olarak; habbeyi kubbe yaparak. pettiness i. küçük şeylerle uğraşma; aşağılık.
 
Çeviri petulant
s. huysuz, ters, titiz, alıngan, sinirli. petulance, -cy i. terslik, huysuzluk. petulantly z. huysuzca, titizlikle, alınganlıkla.
 
Çeviri petunia
i. petunya, boruçiçeği.
 
Çeviri petuntse , -tze
i. Çinlilerin porselen yapmakta kullandıkları feldispat.
 
Çeviri pew
(ünlem) Of! Püf!
 
Çeviri pew
i. kiliselerde oturacak sıra.
 
Çeviri pewee , peewee
i., zool. bir çeşit sinekyutan.
 
Çeviri pewit
i. kızkuşu, zool. Vanellus cristatus; kara başlı martı; sinekyutan.
 
Çeviri pewter
i. kurşun ve kalay alaşımı; bu alaşımdan yapılan kap.
 
Çeviri peyote
i., İsp., bot. içinde narkotik madde bulunan bir cins kaktüs.
 
Toplam 450 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com