Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'pen' sonuçları
Çeviri pen
i., f. (-ned, -ning) mürekkepli kalem, yazı kalemi; tüy kalem; yazıda üslup; yazar, muharrir; yazı yazma sanatı edebiyat; (kuşlarda) kanat veya kuyruk tüyü; dişi kuğu; f. mürekkepli kalemle yazmak; yazıya geçirmek, kâğıda dökmek. pen and ink i., s. kalem ve mürekkep; s. mürekkepli kalemle yazılmış veya çizilmiş penholder i. kalem sapı; kalem koyacağı. pen name takma ad, müstear isim. pen point kalem ucu. pen portrait yazı ile tarif. fountain pen dolmakalem, stilo.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri pen
i., f. (pent veya penned, -ning) ağıl, kümes ve kafes gibi evcil hayvanların barındırıldığı yer; (argo) tevkifhane; ask. denizaltıların tamirine mahsus dok; f. kapatmak, hapsetmek; ağıla koymak.
 
Çeviri penal
s. cezaya ait, ceza kabilinden. penal code ceza kanunları. penal colony mahkumların gönderildiği sürgün yeri. penal servitude ağır hapis cezası. penally z. ceza olarak, ceza kabilinden.
 
Çeviri penalize
f. cezalandırmak.
 
Çeviri penalty
i. ceza; para cezası; (spor) penaltı.
 
Çeviri penance
i., f. bir günah işlemiş olmaktan dolayı hissedilen pişmanlığı belirten davranış; kil. itiraftan sonra günaha kefaret olsun diye papaz tarafından verilen ceza; f. bu suretle ceza vermek. do penance kefaret olarak ceza çekmek.
 
Çeviri penates , penates
i., çoğ. eski Romada aile ve ev mabutları.
 
Çeviri pence
bak. penny.
 
Çeviri penchant
i. eğilim, meyil, temayül; siddetli arzu, işler durumda, nüfuz edici şekilde, etkileyici bir surette.
 
Çeviri pencil
i., f. (-led, -ling) kurşun kalem; küçük resim fırçası; renkli kalem; taş kalem; makyaj kalemi; fiz. ışın demeti; edeb. kalem; f. kurşunkalem ile yazmak veya çizmek; renkli kurşun kalem ile boyamak. pencil sharpener kalemtıraş. indelible pencil sabit kalem.
 
Çeviri pend
f. askıda olmak, muallakta olmak (karar).
 
Çeviri pendant
i. asılı şey; pandantif, boyuna takılan zincirin ucundaki sallantılı süs; sallantılı küpenin ucundaki süs; avize; saat mahfazasının halkası; eş veya benzer olan şey.
 
Çeviri pendent
s. asılı, sarkık, sarkan, muallak; askıda olan, muallaktaki, karar verilmemiş; gram. tamamlanmamış (cümle) . pendency i. sarkıklık, asılı olma. pendently z. asılı halde.
 
Çeviri pendentelite
f. huk. davası görülürken.
 
Çeviri pendentive
i., mim. bingi.
 
Çeviri pending
s., (edat) henüz bir karara bağlanmamış, askıda olan, muallakta olan; asılı, sarkan; (edat) esnasında, müddetince, vuku buluncaya kadar, beklerken.
 
Çeviri pendragon
i. (eski ingilterede) hükümdar veya başbuğ.
 
Çeviri pendulous
s. sarkan, asılı, sallanan; muallakta olan.
 
Çeviri pendulum
i. rakkas, sarkaç, saat rakkası; sürekli olarak değişen şey. compensation pendulum ısı değişmesinden etkilenmeden belirli bir uzunluğu koruyan rakkas. torsion pendulum yay ile hare ket eden daire şeklinde rakkas. pendulum of popularity kamuoyunun aksi yönlerde değişmesi.
 
Çeviri peneplain
i., jeol. peneplen.
 
Çeviri penetrate
f. girmek, içine işlemek; nüfuz etmek, tesir etmek, etkilemek; delip geçmek; anlamak, idrak etmek.
 
Çeviri penetrating
s. içine işleyen; nüfuz edici, delip geçen; zeki, anlayışlı; etkili, tesirli; keskin. penetratingly z. içine işler durumda.
 
Çeviri penetration
i. içine işleme, nüfuz etme, girme; etki, tesir; feraset,zekâ, anlayış.
 
Çeviri penetrative
s. delici, nüfuz edici; keskin.
 
Çeviri penguin
i. penguen.
 
Çeviri penicillin
i. penisilin.
 
Çeviri peninsula
i. yarımada. peninsular s. yarımadaya ait. Peninsular Campaign Gelibolu muharebesi.
 
Çeviri penis
i. (çoğ. -nises, -nes) erkeklik uzvu, tenasül aleti, kamış, penis, slang. yarak.
 
Çeviri penitent
s., i. pişman, tövbekar, nedamet getiren; i. pişman olan kimse, tövbekar kimse; kil. papaz tarafından kararlaştırılan cezayı çeken kimse. penitence i. nedamet, pişmanlık. penitently z. pişmanlıkla.
 
Çeviri penitential
s. pişmanlıkla ilgili, nedamete ait.
 
Çeviri penitentiary
i., s. hapishane, cezaevi; s. pişmanlığa ait; ağır suçla ilgili.
 
Çeviri penknife
i. (çoğ. -knives) çakı.
 
Çeviri penman
i. (çoğ. -men) yazar, muharrir, hattat.
 
Çeviri penmanship
i.yazı yazma sanatı; el yazısı, hattatlık.
 
Çeviri penna
i.(çoğ. pennae) kuşun şeklini belirleyen tüylerden herhangi biri.
 
Çeviri pennant
i., den. flandra, flama, dar ve uzun bayrak; süs için kullanılan ufak bayrak; müz. çengel.
 
Çeviri pennate
s. kanatlı; tüylü; bot. bak. pinnate.
 
Çeviri penniless
s. parasız, meteliksiz, cebi delik.
 
Çeviri pennon
i. üç köşeli uzun bayrak; bayrak, sancak; den. flandra, flama; kanat.
 
Çeviri penny
i. (çoğ., A.B.D. pennies, ing. pence) ingiltere'ye mahsus ufak bakır para, peni, sterlinin yüzde biri; Amerika'da bir sent; az miktarda para; para. penny pincher cimri kimse. penny post eskiden in giltere içinde bir penilik pul ile giden posta. pennywise and poundfoolish ufak şeylerde tutumlu olup büyük şeylerde müsrif olan (kimse). A penny for your thoughts. Ne düşünüyorsunuz? Peter's pence Katolikler tarafından Papa için verilen para. a pretty penny k.dili epeyce para, külliyetli miktarda para. tenpenny nail 7,5 cm. uzunluğunda iri çivi. turn an honest penny dürüstçe ve alın teri ile para kazanmak. turn up like a bad penny kalp para gibi dönüp dolaşıp sahibine dönmek.
 
Çeviri pennyaliner
i. satır başına bir peni ücret alan yazar, kalitesiz yazar.
 
Çeviri pennyroyal
i. yarpuz, kabak, yaban fesleğeni, filiskin, bot. Mentha pulegium.
 
Çeviri pennyweight
i., kıs. dwt yirmi dört buğday ağırlığında eczacı tartısı (1,56 gram).
 
Çeviri pennyworth
i. bir peni karşlılığında satın alınabilen şey.
 
Çeviri penology
i. suçlunun cezalandırılması ilmi; hapishane yönetimi bilimi. penologist i. ceza uzmam.
 
Çeviri penpal
i. birbirlerini tanımadan mektuplaşanlardan her biri, mektup arkadaşı.
 
Çeviri pensemble
Fr. genel etki.
 
Çeviri pensile
s. havada asılı; asılı yuva yapan (kuş).
 
Çeviri pension
i., f. emekli aylığı; f. emekli maaşı vermek, aylık bağlamak. pension off emekli aylığı bağlayıp işten çıkarmak.
 
Çeviri pension
i. pansiyon; yatılı okul; pansiyon ücreti.
 
Çeviri pensionary
s., i. emekli aylığı alan, mütekait; i. uşak; ücretle çalışan kimse.
 
Çeviri pensioner
i. emekli aylığı alan kimse, mütekait kimse; darülacezede yaşayan kimse; yatılı okul öğrencisi.
 
Çeviri pensive
s. dalgın, endişeli, düşünceli, kara kara düşünen pensively z. dalgın dalgın, kara kara düşünerek. pensiveness i. dalgınlık, düşünceli hal.
 
Çeviri penstock
i. su değirmenine suakıtan oluk; suyun yolunu değiştirmeye mahsus kapı
 
Çeviri pent
bak. pen. s. kapatılmış. pent up bir yere kapatılmış, hapsedilmiş; kapanık; dışarı vurmayan.
 
Çeviri pentacle
i. tılsım olarak kullanılan beş köşeli yıldız.
 
Çeviri pentad
i. beş sayısı; beşli küme; beş kişilik grup; beş senelik süre; kim. beş değerli eleman.
 
Çeviri pentagon
i., geom. beşgen, beş köşeli şekil. the Pentagon A.B.D. Milli Savunma Bakanlığı binası; A.B.D.'nin askeri liderliği. pentagonal s. beş köşeli.
 
Çeviri pentagram
i. beş köşeli yıldız.
 
Çeviri pentahedron
i. beş yüzlü şekil.
 
Çeviri pentameter
i., (şiir) beştefileli mısra.
 
Çeviri pentane
i., kim. petrolde bulunan uçucu bir gaz.
 
Çeviri pentastich
i. beş mısralı (şiir), beşli, muhammes.
 
Çeviri pentastyle
s., i., mim. önü beş sütunlu (bina).
 
Çeviri pentateuch
i. Kitabı Mukaddeste Eski Ahdin ilk beş kitabı.
 
Çeviri pentathlon
i., (spor) pentatlon.
 
Çeviri pentecost
i. şavuot, Tevrat'ın verildiği gün, Musevilerin Haftalar Bayramı; Hlristiyanların paskalyadan elli gün sonraki Hamsin yortusu. Pentecos'tal s. bu yortuya ait; çok duygusal ayinleri ve tutucu dini akideleri olan Hristiyan mezheplerine ait.
 
Çeviri penthouse
i. çatı katı, çekme kat; sundurma, önü açık ve bir tarafı duvara yapışık meyilli çatı.
 
Çeviri penult
i. kelimenin sondan bir evvelki hecesi.
 
Çeviri penultimate
s., i. sondan bir evvelki; i. kelimenin sondan bir evvelki hecesi.
 
Çeviri penumbra
i., astr. güneş veya ay tutulmasının başında veya sonunda görülen hafif gölge; yarı gölge; yarı aydınlık yarı karanlık.
 
Çeviri penurious
s. hasis, cimri, pinti, tamahkar; az, kıt; fakir. penuriously z. cimrilikle, tamahkârca. penuriousness i. hasislik, pintilik.
 
Çeviri penury
i. aşırı fakirlik, yoksulluk, ihtiyaç, sıkıntı; yeterli olmayış, kifayetsizlik.
 
Toplam 73 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com