Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'per' sonuçları
Çeviri per
(edat) vasıtasıyle, eliyle; tarafından. perannum (an'lm) senelik, her sene. per capita (kap'ltı) nüfus başına; eşitlik üzere. per contra diğer taraftan. perdiem günlük geçim masrafı; her gün, günde; hakkıhuzur. per se (sey) kendiliğinden, haddi zatında.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri per-
(önek) içinden; tamamen; dışarı; çok.
 
Çeviri pera
i. Beyoğlu.
 
Çeviri peradventure
z., i., (eski) belki, olabilir, şayet, kazara; muhtemelen; i. şüphe; belirsizlik; tahmin, ihtimal.
 
Çeviri perambulate
f. şurasını burasını gezmek, dolaşmak; etrafını gezmek; gözden geçirmek, teftiş etmek. perambu la'tion i. gezme, dolaşma. perambulator i., ing. çocuk arabası.
 
Çeviri percale
i. ince ve sık dokunmuş pamuklu bez.
 
Çeviri perceive
f. anlamak, idrak etmek, farkına varmak, sezmek, görmek. perceivably z. gözle görülecek şekilde, hissedilecek derecede.
 
Çeviri percent
z., s., i. yüzde.
 
Çeviri percentage
i. yüzde yüzdelik, yüzde hesabına göre oran; kısım, nispet; k.dili kâr.
 
Çeviri percentile
i. frekans toplamlarının her yüzde birine tekabul eden x'' kıymeti.
 
Çeviri percept
i., psik. anlayış, idrak; idrak yolu ile hissedilen şey, algı.
 
Çeviri perceptible
s. anlaşılabilir, idrak edilebilir, algılanabilir, duyulur, farkına varılır. perceptibil'ity i. duyulabilme, görülebilme; duyuş, seziş. perceptibly z. gözle görülecek şekilde, hissedilecek derecede.
 
Çeviri perception
i. idrak, algı; anlama kabiliyeti, anlayış, seziş; huk. kira tahsili.
 
Çeviri perceptive
z. anlama kabiliyeti olan, idrak kabilinden. perceptively z. idrak ederek. perceptivity i. idrak kabiliyeti, anlayış.
 
Çeviri perceptual
i. idrakle ilgili.
 
Çeviri perch
i. tünek; oturulacak herhangi bir yüksek yer; beş metrelik uzunluk ölçüsü; atlı arabanın ön ve arka dingillerini birbirine bağlayan orta kol.
 
Çeviri perch
i. tatlı su levreği. European perch kalinos, zool. Perca fluviatilis.
 
Çeviri perch
f. kuş gibi konmak, tünemek, tüneklemek.
 
Çeviri perchance
z. belki, şayet, ihtimal ki, muhtemelen.
 
Çeviri percheron
i. Fransa'dan gelme kuvvetli ve iri yapılı bir at.
 
Çeviri percipient
s., i. anlayışlı, idraki keskin; i. anlayışlı kimse, idraki kuvvetli kimse. percipience i. idrak, anlayış, seziş.
 
Çeviri percolate
f. süzmek, filtreden geçirmek; süzülmek, sızmak. percola'tion i. süzme, süzülme, filtreden geçirme veya geçme. per'colator i. süzgeçli kahve ibriği; süzen herhangi bir şey.
 
Çeviri percuss
f. kuvvetli ve çabuk vurmak; tıb. muayene gayesiyle parmaklarla veya bir aletle hafif hafif vurmak.
 
Çeviri percussion
i. vurma, çarpma; tüfek kapsülünü vurma; tıb. perküsyon, parmaklan birbirine vurarak organların durumunu muayene usulü; müz. piyano veya davul gibi bir çalgıya vurarak ses çıkarma. percussion cap tüfek kapsülü. percussion instrument vurularak çalınan müzik aleti. percussive s. vuru kabilinden.
 
Çeviri perdition
i. helak, mahvolma, harap olma; ruhun mahvolması, cehennem azabı.
 
Çeviri perdu
s. saklı, gizli, gözle görülmez.
 
Çeviri perdurable
s. dayanıklı; sürekli, daimi, baki, ebedi, ölmez.
 
Çeviri pere
i., Fr. baba, peder.
 
Çeviri peregrinate
f. yolculuk etmek, seyahat etmek; katetmek, aşmak. peregrination i. yolculuk, seyahat.
 
Çeviri peregrine
s., i. ecnebi, yabancı; i. doğan. peregrine falcon bak. falcon.
 
Çeviri peremptory
s. kati, kesin, müspet, mutlak; inatçı; otoriter, diktatörce, mütehakkim; münakaşa kaldırmaz. peremptory writ huk. celpname. peremptorily z. kesin olarak, münakaşaya yer bırakmayacak şekilde; diktatörlükle.
 
Çeviri perennial
s., i. bütün yıl boyunca devam eden; müddetli; uzun süren, daimi; bot. iki yıldan fazla yaşayan; i., bot. çok senelik bitki. perennially z. uzun bir süre devam ederek, yıllarca.
 
Çeviri perf.
kıs. perfect.
 
Çeviri perfect
f tamamlamak, bitirmek, ikmal etmek; tekamül ettirmek. perfectibil'ity i. kemale erme kabiliyeti. perfectible s. tamamlanabilir; tekâmül ettirilebilir. perfective s. mükemmelleştirici; tamamlayıcı. perfectively z. tamamlayıcı olarak; mükemmelleştirici surette.
 
Çeviri perfect
s., i. tam, mükemmel; kusursuz; iyice öğrenilmiş (ders); bot. olgun; aynı çiçekte hem erkeklik hem dişilik uzvu olan, tam; k.dili pek çok, müthiş; gram. geçmiş; i., gram. geçmiş zamanlı fiil; geçmiş zaman. perfect circle tam daire. perfect nonsense saçma şey. perfect pitch bak. absolute pitch. perfectly z. tamamen; mükemmel olarak. perfectness i. mükemmellik, kusursuzluk.
 
Çeviri perfection
i. kemal, mükemmellik, tekâmül; bitirme, ikmal, tamamlama; kusursuz kimse veya şey; kusursuzluk.
 
Çeviri perfectionism
i., fels. günahsız hayatın kabil olduğunu kabul eden kuram; hayatın en yüksek gayesinin ahlâki kemale erişmek olduğunu kabul eden kuram. perfectionist i. bu nazariyeler taraftarı; her şeyin mükemmel olmasın aşırı derecede isteyen kimse.
 
Çeviri perfervid
s. hararetli, ateşli, şevkli, gayretli.
 
Çeviri perfidious
s. hain, sadakatsiz. perfidiously z. haince, sadakatsizce. perfidiousness i. hıyanet, sadakatsizlik.
 
Çeviri perfidy
i. hıyanet, hainlik; vefasızlık, sadakatsizlik.
 
Çeviri perfoliate
s., bot. sapı sarmalayarak büyüyen.
 
Çeviri perforate
f. delmek, bir baştan öbür başa delmek; sıra sıra delikler açmak (pulda olduğu gibi); içine işlemek, nufuz etmek. perfora'tion i. delme, delik. per'forator i. delme makinası, delgi, zımba.
 
Çeviri perforce
z. çaresiz; zorunlu, mecburi, zaruri.
 
Çeviri perform
f. yapmak, icra etmek; yerine getirmek, icabını yapmak (görev); ifa etmek; sahnede oynamak, rolünü yapmak; canlandırmak; ses veya çalgı ile müzik yapmak; çalmak.
 
Çeviri performance
i. gösteri, temsil; eğlence programı; iş, fiil, amel; eser; huk. ifa, icra, yerine getirme, yapma, çalışma, işleme. benefit performance yardım için yapılan gösteri veya temsil. first performance gala. put up a good performance başarmak.
 
Çeviri performer
i. artist, oyuncu; sahneye çıkan kimse, icracı; yerine getiren kimse.
 
Çeviri perfume
i. parfüm, esans; güzel koku, rayiha, ıtır.
 
Çeviri perfumery
i. parfümeri; parfüm, koku; ıtriyat; mağazada parfümeri kısmı.
 
Çeviri perfunctory
s. düşünülmeden ve mekanik olarak yapılan: dikkatsiz, baştan savma; sıkıcı, formalite icabı. perfunctorily z. formalite icabı olarak; dikkatsizce, baştan savma. perfunctoriness i. formalite icabı yapma; dikkatsizlik, kayıtsızlık.
 
Çeviri perfuse
f. serpmek; sıvamak, üzerine sürmek; üzerine dökmek.
 
Çeviri pergamum -mus.
i. Bergama'nın eski ismi.
 
Çeviri pergola
i. pergola, üstü gül veya sarmaşık ile kaplı kameriye.
 
Çeviri perhaps
z. belki, muhtemelen.
 
Çeviri peri
i. peri .
 
Çeviri peri-
(önek) etrafında, ötesinde, ilerisinde.
 
Çeviri perianth
i., bot. çiçek örtüsü.
 
Çeviri pericardial , diac
s. perikardiyal, kalp dış zarına ait.
 
Çeviri pericarditis
i., tıb. kalp dış zarının iltihaplanması, perikard iltihabı.
 
Çeviri pericardium
i., anat. kalp dış zarı, perikard, yürek perdesi, dış yürek zarı.
 
Çeviri pericarp
i., bot. meyva örtüsü, perikard.
 
Çeviri perichondrium
i., anat. kıkırdak zarı.
 
Çeviri pericope
i. kutsal yazıların küçük bir pasajı.
 
Çeviri pericranium
i., anat. kafatasının dış zarı.
 
Çeviri peridot
i. perido.
 
Çeviri perigee
i., astr. ay yörüngesinin yer yüzüne en yakın olan noktası, hadid noktası.
 
Çeviri perihelion
i., astr. bir gezegen veya kuyruklu yıldız yörüngesinin güneşe en yakın olan noktası, hadid noktası
 
Çeviri peril
i., f. (-ed, -ing. veya -led, -ling) tehlike, tehlikeye maruz kalış; f. tehlikeye atmak at. one's peril mesuliyeti altında.
 
Çeviri perilous
s. tehlikeli, korkulu perilously z. tehlikeli bir şekilde, korkulacak surette. perilousness i. tehlike, korku.
 
Çeviri perimeter
i., geom. iki boyutlu bir cismin çevresi veya çevre uzunluğu; tıb. görüş sahasını ölçme aleti. perimetric(al) s. iki boyutlu bir cismin çevresine veya çevre uzunluğuna ait.
 
Çeviri perineum
i. (çoğ. -nea) tenasül uzuvları ile makat arasındaki kısım, apışarası, perine.
 
Çeviri perineuritis
i., tıb. perinevr iltihabı.
 
Çeviri perineurium
i., anat. sinir dokusunu çevreleyen zar, perinevr.
 
Çeviri period
i. devir, tam bir devir, bir devrin müddeti; devre; belirli bir sürenin sonu; bir gezegenin güneş etrafındaki devir süresi; jeol. devir, çağ; kon. san. tam cümle: nokta; fizyol. âdet, aybaşı, hayız.
 
Çeviri periodic
s. bir devre ait veya mahsus; belirli aralıklarla vuku bulan; peryodik; kon. san. tam bir cümle ile ifade edilen. periodic table kim. periyotlar tablosu. periodicity i. belirli aralıklarla vuku bulma.
 
Çeviri periodical
i., s. dergi, mecmua; s. belli zamanlarda çıkan. periodically z. belirli fasılalarla, muayyen zamanlarda.
 
Çeviri periodontics
i. diş kemik ve etlerinin hastalıklarını inceleyen diş bilimi dalı.
 
Çeviri periosteum
i. (çoğ -tea) anat. kemik diş zarı, periyost, simhak.
 
Çeviri periostitis
i., tıb. kemik dış zarı iltihabı.
 
Çeviri peripatetic
s., i. gezginci, bir yerden bir yere yaya dolaşan; b.h. Aristo felsefesine ait; i. Aristo felsefesi taraftarı kimse; gezginci adam.
 
Çeviri peripheral
s., i. dış yüzeye veya kenara ait; anat. periferik, çevresel; i. kompütörde bilginin verildiği veya alındığı kısım.
 
Çeviri periphery
i. dış sınır çizgisi veya düzeyi; bir cismin dış yüzü; geom. bir şeklin çevresi.
 
Çeviri periphrasis
i. (çoğ -rases) kon. san. dolambaçlı ve uzun sözlerle ifade, dolaylı anlatım. periphrastic s. dolambaçlı olarak ifade edilmiş.
 
Çeviri periscope
i. periskop.
 
Çeviri perish
f. ölmek; mahvolmak, yok olmak, telef olmak, zail olmak.
 
Çeviri perishable
s., i. mahvolabilir; kolay bozulur, dayanıksız; ölümlü, fani; i., çoğ. çabuk veya kolay bozulabilen gıda maddeleri.
 
Çeviri perisperm
i., bot. dış besidoku, perisperm.
 
Çeviri peristalsis
i. (çoğ. -ses) fizyol. mide ve bağırsakların sindirim esnasında yaptığı sığamsal devinim peristalsis.
 
Çeviri peristaltic
s., fizyol. solucan halkalarının hareketine benzeyen ve içindeki maddeleri aşağı doğru iten mide ve bağırsak hareketlerine ait, sığamsal, peristaltik.
 
Çeviri peristyle
i., mim. bina veya iç avluyu çevreleyen sıra sutunlar; sutunlarla çevrelenmiş yer.
 
Çeviri peritoneum
i. (çoğ. -nea) anat. karınzarı, periton. peritoneal s. peritona ait.
 
Çeviri peritonitis
i., tıb. karınzarı iltihabı, peritonit.
 
Çeviri periwig
i. peruka, takma saç.
 
Çeviri periwinkle
i. Cezayir menekşesi, bot. Vinca rosea.
 
Çeviri periwinkle
i. bir cins ufak deniz salyangozu, zool. Littorina.
 
Çeviri perjure
f. yalan yere yemin ettirmek. perjure oneself yalan yere yemin etmek. perjured s. yalan yere yemin etmekten suçlu; yalan, yalan şahadete dayanan.
 
Çeviri perjury
i. yalan yere yemin; yeminli yalan; huk. şahit sıfatıyle yalan yere yemin etme.
 
Çeviri perk
f., s. başını dik tutmak; s. neşeli, şen; hoppa. perk up şen görünmek; canlı durmak, neşelenmek, gönlü açılmak; neşelendirmek.
 
Çeviri perk
f., k.dili kahveyi filtreden geçirmek.
 
Çeviri perk
ing., bak. perquisite.
 
Çeviri perky
s. hoppa, havai, canlı, kendinden emin. perkily z. havai bir tavırla, hoppaca; canlı olarak. perkiness i. havailik, hoppalık; canlılık.
 
Çeviri permafrost
i. arktik bölgesinde devamlı don altında kalan toprak alt tabakası.
 
Çeviri permanent
s. sürekli, daimi, aynı halde veya vasıfta kalan. permanent press ütü istemez. permanent wave permanant, bozulmayan. ondule permanence, -cy i. süreklilik, devam, sebat, istikrar. permanently z. sürekli olarak, daima, her zaman için.
 
Çeviri permanganate
i., kim. permanganat.
 
Çeviri permeable
s. nüfuz edilebilen, geçirgen. permeabil'ity i. nüfuz edilme kabiliyeti, nüfuziyet, geçirgenlik.
 
Çeviri permeate
f. mesamatını doldurup geçmek, nüfuz etmek, içinden geçmek; içine geçip yayılmak. permea'tion i. nüfuz etme, içinden geçme; içine geçip yayılma. per mill binde nispeti.
 
Çeviri permissible
s. caiz, müsaade edilebilir, hoş görülebilir. permissibly z. hoş görülebilecek şekilde, müsaade edilir surette.
 
Çeviri permission
i. izin, müsaade, ruhsat; icazet.
 
Çeviri permissive
s. izin veren, müsaade eden; ihtiyari, seçimli, keyfi; fazla sıkı olmayan, serbest bırakan.
 
Çeviri permit
f. (-ted, -ting) izin vermek, müsaade etmek, ruhsat vermek; fırsat vermek, imkân vermek, bırakmak; kabul etmek; razı olmak.
 
Çeviri permit
i. permi, izin tezkeresi, ruhsatname, icazet. residence permit ikamet tezkeresi.
 
Çeviri permutation
i. değim, becayiş, mübadele, tebeddül, değiş tokuş; mat. bir seride yapılabilen sıra değişiklikleri.
 
Çeviri permute
f. değiş tokuş etmek, mübadele etmek, sırasını değiştirmek. permutable s. değiştirilebilir. permutably z. değiştirilebilecek şekilde.
 
Çeviri pernicious
s. zararlı, tehlikeli; kötü; öldürücü, mahvedici, habis, kinci. pernicious anemia tıb. anemi pernisyoz, sonucu genellikle kötü olan ağır bir çeşit kansızlık. perniciously z. zarar verici surette, tehlikeli olarak, öldürücü durumda. per niciousness i. tehlike, zarar; kötülük; öldürücü oluş.
 
Çeviri perorate
f. sıkıcı konuşma yapmak, nutuk soylemek; konuşmayı resmi bir şekilde sona erdirmek. perora'tion i. sıkıcı hitabe; konuşmanın özeti ve sonu.
 
Çeviri peroxide
i., kim. peroksit; oksijenli su. peroxide blonde saçlannın rengini. peroksit ile açmış sarışın kadın.
 
Çeviri perpend
f., (eski) etraflıca düşünmek, zihinde tartmak, mülâhaza etmek.
 
Çeviri perpend
i. duvarın iki yanından görünen taş.
 
Çeviri perpendicular
s., i. dikey, şakuli, düşey, amudi; mim. amudi tezyinat tarzına ait; dik, doğru; i. dikey çizgi, şakuli hat; şakul ipi, dikey doğrultusunu gösteren alet; dik duruş. perpendicular'ity i. dikey oluş, şakuliyet; amudiyet. perpendicularly z. dikey olarak.
 
Çeviri perpetrate
f. (fena bir şey) yapmak, icra etmek, işlemek. perpetra'tion i. yapma, (suç) işleme, irtikâp. perpetrator i. fail, (suç) işleyen kimse.
 
Çeviri perpetual
s. daimi, sürekli fasılasız, aralıksız; ebedi, baki; müebbet; bot. yediveren perpetual motion daimi hareket. perpetually z. daima, sürekli olarak.
 
Çeviri perpetuate
f. ebedileştirmek, daimi hale getirmek, devam ettirmek, idame etmek. perpetua'tion i idame; huk. tespit.
 
Çeviri perpetuity
i. ebediyet, sonsuz zaman, devam, beka; karar; devam eden şey; daimi irat. in perpetuity ebediyen, her zaman için, daimi olarak.
 
Çeviri perplex
f. zihnini karıştırmak, şaşırtmak, allak bullak etmek, hayrete düşürmek; karıştırmak, muğlak bir hale getirmek.
 
Çeviri perplexed
s. zihni karışmış, şaşırmış; karışık.
 
Çeviri perplexing
s. şaşırtıcı, zihni karıştırıcı. perplexingly z. şaşırtıcı bir şekilde.
 
Çeviri perplexity
i. şaşkınlık, karışıklık; zihni karıştıran şey.
 
Çeviri perquisite
i. maaştan ayrı gelir; muntazaman verilen bahşiş; bir kimsenin hakkı olan imtiyaz.
 
Çeviri perron
i., mim. binanın önünde veya bahçede bulunan merdivenli sahanlık, çıkma merdiven, binek merdiveni.
 
Çeviri perry
i. armut şarabı.
 
Çeviri pers.
kıs. person, personal.
 
Çeviri perse
s., i. koyu grimsi mavi; i. bu renk veya bu renk kumaş.
 
Çeviri persecute
f. zulmetmek, eza etmek, gadretmek; baskı yapmak, tazyik etmek, sıkıştırmak; bir fikre veya dine olan inancından dolayı eza etmek veya öldürmek. persecu'tion i. zulum, zulmetme.
 
Çeviri perseid
i., astr. her sene 10 ağustosa doğru görülen kayan yıldızlardan biri.
 
Çeviri perseverance
i. sebat, azim, taannüt; ısrar.
 
Çeviri perseveration
i. psik. bir düşünce veya harekete fazlasıyle saplanıp kalma.
 
Çeviri persevere
f. sebat etmek, azimle devam etmek, ısrar etmek. persevering s. sebat eden. perseveringly z. sebatla, azimle.
 
Çeviri persia
i. iran'ın eski ismi.
 
Çeviri persian
s., i. iran'a ait, iranlı; i. iranlı, Acem; iran dili, Farsça, Farisi. Persian carpet iran halısı. Persian cat Ankara kedisi. Persian Gulf Basra körfezi, iran körfezi. Persian lamb iyi cins astragan kürk. Persian lilac mor leylâk, bot. Syringa persica Persian morocco iran sahtiyanı.
 
Çeviri persiflage
i. yazı ve konuşmada lâubalilik önemsemeyiş.
 
Çeviri persimmon
i. hurma, Trabzon hurması, Japon inciri, bot. Diospyros.
 
Çeviri persist
f. kalmak, daim olmak; ısrar etmek, üstelemek, üzerinde durmak, inat etmek, sebat etmek. persistencei sebat, ısrar inat, devam etme. persistent s. ısrar eden, inatçı; devamlı. persistently z. ısrarla, üzerinde durarak, inatla; devamlı olarak.
 
Çeviri persnickety
s., k.dili titiz, meraklı, kılı kırk yaran; aşırı dikkat ve ihtimam isteyen.
 
Çeviri person
i. şahıs, kimse, adam kişi, fert; şahsiyet, sıfat; huk. kanuni hakları ve vecibeleri olan şahıs veya grup; gram. şahıs. first person gram. birinci şahıs. in person şahsen, bizzat.
 
Çeviri persona
i. piyes veya romanda kişi; psik. etrafa karşı takınılan tavır. persona grata Lat. makbul şahsiyet, saygıdeğer kişi. persona non grata Lat. istenmeyen kişi.
 
Çeviri personable
s. hoş görünen, cana yakın.
 
Çeviri personage
i. şahsiyet, önemli kişi, muhim şahsiyet; sahnede canlandırılan şahsiyet.
 
Çeviri personal
s., i. şahsa ait, şahsi, zati, özel, hususi, zata mahsus; huk. şahsi eşyaya ait, menkul eşya ile ilgili; gram. uç şahıstan birine ait; i. gazetede belirli bir sahıs hakkında çıkmış olan yazı; huk şahsi eşya. personal appearance bir filim artistinin sinema veya tiyatroya şahsen gelmesi; kıyafet, sima, dış görünüş. personal effacts özel eşya. personal identity fels. şahsiyetin istikrarı. personal pronoun gram. şahıs zamiri. personal property şahsi menkul eşya .personal remarks başkası hakkında kötü şahsi sözler.
 
Çeviri personality
i. kişilik, şahsiyet, ferdiyet; şahıs, zat; gen. çoğ. hakaret niteliğinde söz.
 
Çeviri personalize
f. şahsına mal etmek; şahıslandırmak, kişilik kazandırmak.
 
Çeviri personally
z. şahsen, bizzat; kendine gelince.
 
Çeviri personalty
i., huk. şahsi mal; menkul mal.
 
Çeviri personate
s., bot. maskeli, personat.
 
Çeviri personate
f., (tiyatro) bir karakteri canlandırmak; huk. aldatmak amacıyle kendini başka bir şahsiyet olarak göstermek; bir diğerinin hüviyetini benimsemek. persona'tion i. başka bir kimsenin hüviyetini benimseme.
 
Çeviri personify
f. canlandırmak, şahıslandırmak, şahsiyet vermek; tecessüm ettirmek, cisimlendirmek. personifica'tion i. şahıslandırma, canlandırma; cisimlendirme.
 
Çeviri personnel
i. personel, bir müessesenin bütün memurları, müstahdemler.
 
Çeviri perspective
i., s. perspektif; görüş açısı; s. perspektife göre resimlendirilmiş. perspective view mesafelere oranla görünüş, perspektif manzara.
 
Çeviri perspicacious
s. keskin zekâlı, anlayışlı. perspicaciously z. keskin zeka ile, anlayışla.
 
Çeviri perspicacity
i. keskin zekâ, anlayış; nufuz edebilme yeteneği.
 
Çeviri perspicuous
s. açık, vazıh. perspicu'ity i. açıklık, vuzuh.
 
Çeviri perspiration
i. ter; terleme.
 
Çeviri perspire
f. terlemek, ter dökmek.
 
Çeviri persuade
f. ikna etmek, inandırmak; gönlünü yapmak, razı etmek; kandırmak. persuadable s. kandırılabilir, ikna edilebilir.
 
Çeviri persuader
i. inandırıcı veya ikna edici kimse; A.B.D., (argo) tabanca.
 
Çeviri persuasible
s. ikna edilmesi mümkün; kandırılır.
 
Çeviri persuasion
i. inandırma, ikna etme; kandırma veya ikna etme kabiliyeti; kanaat, inanç, itikat; mezhep, din, akide
 
Çeviri persuasive
s., i. kandırıcı, ikna edici. persuasively z. ikna edici şekilde. persuasiveness i. ikna edebilme gücü.
 
Çeviri pert
s. arsız, şımarık, küstah, yılışık. pertly z. arsızca, küstahça. pertness i. arsızlık, küstahlık.
 
Çeviri pertain
f., to ile mahsus olmak, ait olmak; ilgili olmak, alâkalı olmak, raci olmak; uygun olmak, münasip olmak.
 
Çeviri pertinacious
s. sebatkar, azimli, inatçı, ısrar eden. pertinaciously z. ısrarla, azimle, inatla.
 
Çeviri pertinacity
i. azim, sebat, inatçılık.
 
Çeviri pertinent
s. alâkalı, ilgili; uygun, muvafık. pertinencecy i. ilgi, münasebet; uygun olma. pertinently z. alakalı olarak, ilgili olarak; uygun olarak.
 
Çeviri perturb
f. zihnini karıştırmak, altüst etmek, rahatsız etmek. perturbable s. rahatsız edilebilir, altüst edilebilir.
 
Çeviri perturbation
i. rahatslzlık, huzursuzluk, ıstırap; karışıklık; heyecan; astr . bir gökcisminin hareketinde başka bir gök cisminin etkisi ile meydana gelen düzensizlik.
 
Çeviri pertussis
i., tıb. boğmaca.
 
Çeviri peru
i. Peru.
 
Çeviri peruke
i. özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda erkeklerin giydikleri peruka, takma saç.
 
Çeviri perusal
i. dikkatle okuma, mütalaa.
 
Çeviri peruse
f. dikkatle okumak, mütalaa etmek, incelemek.
 
Çeviri peruvian
s., i. Perulu, Peruya özgü
 
Çeviri pervade
f. istilâ etmek, kaplamak, yayılmak.
 
Çeviri pervasive
s. yayılmış kaplayan, şümullu. pervasively z. yayılarak, kaplayarak, şümullü olarak.
 
Çeviri perverse
s. ters; aksi; yoldan çıkmış, ahlâksız, sapık, huysuz, kotü huylu. perversely z. aksilikle; ahlâksızca. perverseness, perversity i. sapıklık, ahlâksızlık; yoldan çıkma; aksilik.
 
Çeviri perversion
i. sapıklık, cinsel sapıklık; ifsat etme, ayartma; dalâlet; ters anlam verme.
 
Çeviri pervert
f., i. saptırmak, ifsat etmek, ayartmak, dalâlete sürüklemek; alçaltmak; ters anlam vermek, yanlış izah etmek; i. cinsi sapık kimse .perversive s. yanıltıcı.
 
Çeviri perverted
s. sapık; sapkın, doğru yoldan çıkmış, kötü.
 
Çeviri pervious
s. geçiş imkânı veren, nüfuz edilebilir. perviousness i. geçiş imkânı verme, nüfuz edilebilme.
 
Toplam 186 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com