3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
lance(i.) mızrak, meraklı süvari alayı neferi. lance snake ok yılanı. lancewood (i.) mızrak sapı yapımında kullanılan dayanıklı bir çeşit ağaç.
lance(f.) neşter ile yarıp açmak, deşmek.
lancelet(i.) basit bir deniz hayvanı, batrak, (zool.) Branchiostoma amphioxus.
lanceolate(s.), (bot.), (zool.) mızrak biçiminde, mızraksı, lanseolat.
lancer(i.) mızraklı süvari eri; (çoğ.) bir çeşit kadril dansı.
lancet(i.), (tıb.) neşter; (mim.) sivri kavisli dar pencere.
lancinating(s.) hançer gibi saplanan (sancı), keskin (ağrı).
land(f.) karaya çıkarmak; tutup karaya getirmek (balık); durdurmak, yere indirmek; isabet ettirmek, aşketmek, indirmek; elde etmek, kazanmak; karaya çıkmak, durmak, yere inmek; isabet etmek, düşmek. land up (k.dili) eninde sonunda varmak, boylamak.
land(i.) kara, arz; toprak, yer, arsa; memleket, diyar; (huk.) emlâk, arazi. land agent emlak simsarı, emlâk komisyoncusu. land bank emlak bankası. land breeze karadan esen rüzgâr. land crab kum yengeci. land force (ask.) kara kuvveti. land grant hükümet tarafından okul binası yapımı gibi işler için verilen toprak. land mass kıta, kıta gibi büyük kara parçası. land measure arazi ölçüleri sistemi. land mine kara mayını. land office tapu dairesi. land office business ABD, (k.dili) çok hızlı satış. land of milk and honey verimli memleket. land tax (İng.) arazi vergisi. in the land of the living sağ, hayatta. see how the land lies işlerin ne halde olduğuna bakmak, nabzını yoklamak.
landau(i.) lando, açılıp kapanır körüklü at arabası. landaulet (i.) ufak lando.
landed(s.) arazisi olan, arazi sahibi; araziden ibaret. land property gayri menkul mülk, arazi.
landfall(i.), (denç) sahile yaklaşan gemicilerin karayı ilk görüşleri.
landgrabber(i.) haksızlık veya hile ile başkasının arazisine tecavüz eden kimse .
landgrave(i.) eskiden bazı Alman prenslerinin unvanı.
landing(i.), (hav.) iniş; iskele; merdiven sahanlığı; karaya çıkma veya çıkarma. land (İng.) beam (hav.) iniş kılavuzu, radyo işareti. landing craft çıkartma gemisi. landing field havaalanı. landing gear (hav.) iniş takımı. landing place, landing stage iskele. landing strip (hav.) acil durumlarda kullanılan iniş yolu.
landlady(i.) pansiyoncu kadın; evini kiraya veren mal sahibi kadın.
landlord(i.) mucir kimse, emlâkini kiraya veren mal sahibi.
landlubber(i.), (den.) deniz ve gemiler hakkında bir şey bilmeyen kara sakini.
landmark(i.) sınır taşı, hudut işareti; herhangi bir şeyin yerini gösteren işaret; dönüm noktası.
landpoor(s.) arazi sahibi olduğu halde fakir olan.
landscape(i.) kır manzarası, peyzaj. landscape architect bahçe mimarı. land scape gardener bahçeyi düzenleyen kimse.
landslide(i.) toprak kayması, heyelan; seçimde bir tarafın büyük ekseriyeti kazanması.
landsturm(i.), (Al.) topyekün seferberlik; böyle seferberlikte toplanan asker.
lane(i.) dar yol, dar sokak, dar geçit; geniş caddelerde otomobiller için bazen bir çizgi ile ayrılmış ve yanyana olan yollardan biri; deniz ve hava trafiği düzeni için tayin olunmuş yollardan biri.
lang(kıs.) language.
langsyne(i.), (İskoç.) geçmiş zaman, eski zaman.
language(i.) dil, lisan; konuşma kabiliyeti; herhangi bir ifade tarzı; bir kabileye veya bir yere mahsus lehçe; kompütör lisanı. finger language sağırların kullandığı parmak işaretleri ile konuşulan dil. strong language küfür, ağır söz, sert dil. language arts okuma, edebiyat, kompozisyon yazma gibi bir çocuğun ana diline hâkimiyetini sağlayacak dersler. language laboratory dil laboratuvarı.
languid(s.) ruhsuz, gevşek, yavaş, ağır, bati; gayretsiz, isteksiz. languidly (z.) isteksizce, yavaş yavaş. languidness (i.) isteksizlik, kuvvetsizlik, ağırlık.
languish(f.) zayıf düşmek, gevşemek, ruhsuzlaşmak, takati kesilmek, şevksizleşmek, faaliyetini kaybetmek; isteği kalmamak; kederli ve baygın hal takınmak. languish in prison hapishanede çürümek.
languor(i.) bitkinlik, isteksizlik, mecalsizlik; kuvvetsizlik; gevşeklik, ağırlık, şevksizlik; hayali olma; (tıb.) halsizlik, zafiyet. languorous (s.) bitkinlik veren; zafiyet gösteren.
lank(s.) uzun ve zayıf, boylu, ince; düz (saç).
lanky(s.) uzun boylu ve zayıf, sırık gibi.
lanner(i.) bir çeşit doğan, (zool.) Falco biarmicus; doğancılıkta bu kuşun dişisi.
lansdowne(i.) ipek ile yün karışımı dokunmuş bez.
lansquenet(i.) eskiden Almanya'da ücretli piyade askeri; iskambil kâğıtları ile oynanan bir çeşit kumar oyunu.
lantern(i.) fener, fanus; (mim.) hava ve ışık girmesi için binanın tepesine yapılan pencereli kuçuk kule. lantern fly renkli bir böcek, (zool.) Fulgora, Laternaria. lantern jawed (s.) çene kemigi ince ve uzun olan. bull'seye lantern ışığı tam öne aksettiren fener, polis feneri. dark lantern hırsız feneri. magic lantern eski slayt projektörü.
lanyard(i.), (den.) bir şeyi yerine bağlamak için kullanılan ip parçası, savlo; (ask.) topa ateş vermek için kullanılan ufak çengelli falya ipi.
Toplam 50 sonuç listeleniyor