Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'la' sonuçları
Çeviri la
(kıs.) Louisiana.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri la
(i.), (müz.) la notası, müzik gamında altıncı nota.
 
Çeviri laager
(i.), (f.) Güney Afrika'da etrafı arabalarla kuşatılmış kamp veya konak yeri; (f.) böyle konak yeri yapmak; böyle yerde konaklamak.
 
Çeviri lab
(i.), ABD, (k.dili) laboratuvar.
 
Çeviri lab.
(kıs.) Labrador.
 
Çeviri lab.
(kıs.) laboratory.
 
Çeviri labdanum , ladanum
(i.) laden, (bot.) Cistus; laden zamkı.
 
Çeviri label
(i.), (f.) (ed, ing veya led, ling) yafta, etiket; nitelendirici isim veya cümlecik; (f.) etiket yapıştırmak, etiketlemek; tasnif etmek, sınıflandırmak; (mim.) kapı veya pencereye saçak yapmak.
 
Çeviri labellum
(i.) (çoğ.bella) (bot.) dudak şeklinde bir korol kısmı, dudakçık.
 
Çeviri labia
(bak.) labium.
 
Çeviri labial
(s.), (i.) dudaklarla ilgili; (dilb.) dudaksıl; (müz.) dudak şeklinde kenarları olan (boru); (i.) dudak ünsüzü, dudaksıl ses.
 
Çeviri labiate ,ated
(s.), (bot.) bir tarafı sarkık dudak şeklinde olan.
 
Çeviri labile
(s.) kaymaya meyilli, değişme için tahtaları cıva klorid ile doyurmak.
 
Çeviri labium
(i.) (çoğ. bia) dudak; (anat.) kadının tenasül uzvunda dudak şeklinde kısım, dudak.
 
Çeviri labor
(İng.) labour (f.) çalışmak, çabalamak; uğraşmak, emek vermek, sıkıntı çekmek, güçlükle ilerlemek; (den.) denizlerde çalkalanmak, çok hırpalanmak; doğurma halinde olmak; ağrı çekmek; emekle meydana getirmek. l will not labor the point. işin teferruatına girişmeyeceğim. labored (s.) güçlükle yapılan, meşakkatli; fazla şatafatlı.
 
Çeviri labor
(İng.) labour (i.) çalışma, iş, emek; işçi sınıfı; doğum ağrıları; zahmet, meşakkat, sıkıntı, zorluk; (den.) fırtınada geminin şiddetle çalkalanması. Labor Day ABD eylülün ilk pazartesi gününe tesadüf eden işçi bayramı. labor dispute iş ihtilafı, iş anlaşmazlığı. labor exchange iş ve işçi bulma kurumu. laborintensive (s.) makinalardan ziyade el emeği ile yapılan veya yürütülen (iş, mahsul). Labour Party İşçi Partisi. labor relations iş münasebetleri; işçi ve işveren ilişkileri. laborsaving (s.) zahmeti azaltan, kolaylaştırıcı. labor union işçi sendikası. a labor of love hatır veya zevk için yapılan iş, menfaat mukabilinde olmayan iş, gönüllü yapılan iş. forced labor angarya. hand labor el ile yapılan iş. hard labor ağır iş cezası. in labor doğurma halinde. Ministry of Labour (İng.) Çalışma Bakanlığı.
 
Çeviri laboratory
(i.) laboratuvar.
 
Çeviri laborer
(i.) işçi, rençper.
 
Çeviri laborious
(s.) zahmetli, emekli, yorucu; çalışkan, işgüzar. laboriously (z.) emek vererek; çalışarak.
 
Çeviri laborite
(İng.) labourite (i.) işçi yandaşı.
 
Çeviri labrador
(i.) Labrador yarımadası. Labrador current Labrador akıntısı. labradorite (i.), Labrador spar en iyisi Labrador'da bulunan rengarenk bir çeşit feldispat, labrador.
 
Çeviri laburnum
(i.) sarısalkım, (bot.) Laburnum anagyroides.
 
Çeviri labyrinth
(i.) labirent; entrikalıl veya karışık iş; (anat.) labirent, iç kulaktaki girintili boşluk. labyrin'thic, labyrin'thine (s.) labirent gibi, çapraşık, çok dolaşık ve karışık.
 
Çeviri lac
(i.) Güney Asya'da bazı böceklerin bir takım ağaçlarda meydana getirdikleri reçineli sıvı, laka.
 
Çeviri lac, lakh
(i.) Hindistan'da yüz bin rakamı; yüz bin rupi; çok büyük miktar.
 
Çeviri laccolith
(i.), (jeol) lakolit.
 
Çeviri lace
(f.) kaytan geçirip bağlamak; dantel ile süslemek; (k.dili) dövmek; renkler ile çizgilemek; korse kaytanını çekerek beli sıkıştırmak; içkiye hafif alkol katmak. lace into yumrukla saldırmak; şiddetle azarlamak.
 
Çeviri lace
(i.) dantel; şerit; kaytan; kordon. lace tree dantel ağacı, (bot.) Logetta lintearia. bobbin lace kopanaki, karo danteli. Brussels lace Brüksel'de yapılan bir çeşit ince dantel, Brüksel danteli. point lace igne ile işlenen dantel, oya.
 
Çeviri lacerate
(f.) yırtmak, yaralamak; (kalbini) kırmak, (hislerini) incitmek, üzmek. laeera'tion (i.) yutma, yaralama, incitme.
 
Çeviri lacertilian
(s.), (i.), (zool.) kertenkele familyasına ait, kertenkele gibi; (i.) kertenkele.
 
Çeviri lacewing
(i.) zarkanatlılardan bir böcek, (zool.) Neuroptera.
 
Çeviri lacework
(i.) dantel.
 
Çeviri laches
(i.), (huk.) hakkımı aramakta ihmal ve gecikme.
 
Çeviri lachrymation
(i.) gözyaşı salgılama.
 
Çeviri lachrymatory
(i.), (s.) eski zamanlarda içinde akraba ve dostların göz yaşlarının saklandığı farz edilen ufak şişelerden biri, göz yaşı şişesi; (s.) göz yaşına ait; göz yaşını havi.
 
Çeviri lachrymose
(s.) gözü yaşlı, çok ağlayan; göz yaşartıcı.
 
Çeviri lacing
(i.) kaytanla bağlama veya sıkma; kaytan veya şerit geçirme; bağcık, kaytan, şerit; içkiye karıştırılmış alkol; (k.dili) dövme.
 
Çeviri lack
(i.), (f.) eksiklik, noksan; ihtiyaç, gereksinme; yoksunluk, mahrumiyet; (f.) eksiği olmak; ihtiyacı olmak; mevcut olmamak; bir yerde hazır bulunmamak; mahrum olmak; malik olmamak; muhtaç olmak; eksikliğini duymak .
 
Çeviri lackadaisical
(s.) canından bezmiş gibi, cansız; alakasız, uyuşuk, tembel.
 
Çeviri lackaday
ünlem, eski Eyvah !
 
Çeviri lackey
(i.), (f.) uşak, erkek hizmetçi; dalkavuk, çanak yalayıcı; (f.) hizmetçilik yapmak, uşaklık etmek.
 
Çeviri lackluster
(İng.) tre (i.), (s.) donukluk; (s.) cansız.
 
Çeviri laconic, ical
(s.) muhtasar, kısa ve manalı, az ve öz, özlü, veciz; vecizeli söz söyleyen. laconically (z.) kısa ve öz konuşarak. lac'onism, laeon'ieism (i.) özlülük; kısa söz, icaz, özlü söz, veciz ifade.
 
Çeviri lacrimal
(bak.) laehrymal.
 
Çeviri lactary
(s.) sütten, sütle ilgili.
 
Çeviri lactate
(i.), (f.) laktik asidin tuzu veya esteri; (f.) süt hasıl etmek; meme vermek, emzirmek.
 
Çeviri lactation
(i.) süt salgılama; emzirme.
 
Çeviri lacteal
(s.), (i.) süte ait; süte benzer; sütlü; (i.), (anat.) bağırsaklarda emilen gıda maddesini taşıyan lenfa damarı.
 
Çeviri lactic
(s.) süte ait, ekşimiş sütten çıkarılan. lactic acid süt asidi, laktik asit. lactic fermentation yoğurt yapımında sütte meydana gelen kimyasal değişim.
 
Çeviri lactiferous
(s.) süt veren, süt salgılayan, süt taşıyıcı.
 
Çeviri lactometer
(i.) sütün özgül ağırlığını ölçen alet.
 
Çeviri lactoscope
(i.) sütteki yağ miktarını tespit eden alet.
 
Çeviri lactose
(i.), (kim.) süt şekeri, laktoz.
 
Çeviri lacuna
(i.) (çoğ., Lat. nae, (İng. nas) boşluk, aralık, boş yer, eksiklik; (biyol.) kemikte bulunan boşluk; (biyol.) bitki ve hayvan dokularındaki hücrelerarasl boşluk
 
Çeviri lacustrine
(s.)göllerde hâsıl olan; göle ait, gölcül.
 
Çeviri lacy
(s.) dantel gibi; dantelli; dantelden yapılmış.
 
Çeviri lad
(i.) büyücek erkek çocuk, delikanlı, genç erkek.
 
Çeviri ladanum
(bak.) labdanum.
 
Çeviri ladder
(i.) merdiven; (mec.) yükselme vasıtası; (İng.) çorap kaçığı. ladder stitch iğneardı teyel, çapraz teyel. accommodation ladder vapurun borda iskelesi. companion ladder kameraya inecek merdiven.
 
Çeviri laddie
(i.) erkek çocuk, oğlan, delikanlı.
 
Çeviri lade
(f.) (laded, laded veya laden) yüklemek; geminin yükünü vermek; içine su doldurmak; içinden su boşaltmak; kepçe ile içinden su almak. laden (s.) yüklü.
 
Çeviri lading
(i.) yükleme. bill of lading konşimento.
 
Çeviri ladino
(i.) Ladino.
 
Çeviri ladle
(i.), (f.) kepçe; (f.), kepçe ile doldurmak veya boşaltmak. ladleful (i.) kepçe dolusu.
 
Çeviri ladrone
(i.), (İsp.) hırsız, haydut.
 
Çeviri lady
(i.) bayan, hanım, kibar kadın, hanımefendi; (b.h.) bir İngiliz asılzadesinin karısı, Leydi; sevilen kadın, sevgili. Lady Day 25 marta tesadüf eden bir kilise yortusu. lady in waiting kraliçe veya prensesin nedimesi. lady of the house evi idare eden kadın. lady's maid bir hanımın oda hizmetçisi. lady'smantle (i.) aslan pençesi, (bot.) Alchemilla vulgaris. lady's slipper Venüs çarığı, (bot.) Cypripedium. Our Lady Meryem Ana.
 
Çeviri ladybird, ladybug
(i.) hanım böceği, gelincik böceği, (zool.) Coccinella.
 
Çeviri ladyfinger
(i.) parmak biçiminde yapılan bir çeşit hamur işi; yüksükotu, (bot.) Digitalis purpurea.
 
Çeviri ladykiller
(i.) kadın avcısı, kadınların hoşlandığı adam.
 
Çeviri ladylike
(s.) hanımca, hanıma yakışır, hanım gibi, nazik, zarif; kadınsı (erkek).
 
Çeviri ladylove
(i.) sevilen kadın, nişanlı kız; metres.
 
Çeviri ladyship
(i.) hanımefendilik; (b.h.) Her, Your Ladyship (asalet unvanı) hanımefendi.
 
Çeviri laehrymal, lacrimal
(s.) göz yaşına ait.
 
Çeviri laequer
(i.), (f.) sarı vernik; reçineli her hangi bir vernik; vernikli tahta veya meşin iş; (f.) verniklemek.
 
Çeviri laerosse
(i.), ABD, (Kan.) uzun saplı raketle oynanan bir top oyunu.
 
Çeviri lag
(i.), (f.) (ged, ging) kazan veya kemeri kaplamak için kullanılan dar tahta; (f.) böyle parçalarla kaplamak.
 
Çeviri lag
(f.) (ged, ging) (i.), argo sürmek, sürgüne göndermek; hapishaneye atmak; (i.) mahkum, suçlu.
 
Çeviri lag
(f.) (ged, ging) (i.), (s.) geri kalmak, oyalanmak, yavaş yavaş yürümek; (i.) gerileme, geri kalma; (s.) ağır, geri. lag end geç kalan, son.
 
Çeviri lag screw
dört veya altı köşeli ağaç vidası.
 
Çeviri lagan
(i.), (huk.) deniz dibine batmış olup yeri şamandıra ile belli edilen şey.
 
Çeviri lager beer
bir çeşit hafif Alman birası.
 
Çeviri laggard
(s.), (i.) tembel, ağır; geri kalan; (i.) ağır hareket eden kimse. laggardly (z.) geri kalarak. laggardness (i.) gecikme.
 
Çeviri lagging
(i.) keçe veya asbest ile kaplama veya döşeme; kemer kalıbı döşemesi.
 
Çeviri lagos
(i.) Lagos.
 
Çeviri lahore
(i.) Lahor.
 
Çeviri laic
(i.) layik adam; dünya görüşlerini dinden ayrı tutan kimse. laic veya laical (s.) layik, cismani, dinle alâkası olmayan.
 
Çeviri laicize
(f.) layik kılmak, dinle alâkasını kesmek.
 
Çeviri laid
(s.) yapılışında ince ve paralel çizgiler bulunan (kâğıt).
 
Çeviri laid
(bak.) lay laid up biriktirilmiş, ilerisi için saklanmış; hastalık sebebiyle evde veya yatakta; (den.) arması soyulmuş ve havuza yatırılmış.
 
Çeviri lain
(bak.) lie.
 
Çeviri lair
(i.), (f.) yatacak yer; vahşi hayvan ini; (f.) ağıla veya ine istirahat için girmek; ağıla koymak.
 
Çeviri laird
(i.), (İskoç.) mülk sahibi.
 
Çeviri laissez faire
(Fr.) hükümetin sanayi ve ticaret işlerine müdahale etmemesi prensibi.
 
Çeviri laity
(i.) papazdan başka bütün halk; meslekten olmayanlar.
 
Çeviri lake
(i.) mora çalan koyu kızıl boya.
 
Çeviri lake
(i.) göl, havuz. lake trout göllerde yaşayan alabalık.
 
Çeviri lakh
(bak.) lac.
 
Çeviri lall
(f.) ,''r harfini l'' gibi telaffuz etmek.
 
Çeviri lam
(i.), (f.) (med, ming) argo kaçış, tüyme; (f.) kaçmak, tüymek, saklanmak; hızlı koşmak. be on the lam (k.dili) acele tüymek, sırra kadem basmak, ortadan kaybolmak.
 
Çeviri lam
(f.) (med, ming) (k.dili) dövmek, dayak atmak.
 
Çeviri lama
(i.) Tibet'li Buda rahibi, Lama. Grand Lama Baş Lama, Dalay Lama.
 
Çeviri lamasery
(i.) lama manastırı.
 
Çeviri lamb
(i.), (f.) kuzu; kuzu eti; kuzu gibi masum ve zayıf kimse; acemi borsacı; (f.) kuzulamak. Lamb of God Hz. lsa. lambkin (i.) küçük kuzu, kuzucuk. lamblike (s.) kuzu gibi, iyi huylu, yumuşak başlı. lambskin (i.) kuzu derisi. lamb's wool kuzu yünü.
 
Çeviri lambaste
(f.), (leh.) dövmek, dayak atmak; fena azarlamak.
 
Çeviri lambda
(i.) Yunan alfabesinin on birinci harfi olan L harfi.
 
Çeviri lambency
(i.) hafif parlaklık.
 
Çeviri lambent
(s.) alev gibi yalayarak yayılan; hafifçe parlayan (göz, gök). lambently (z.) alev gibi yayılarak.
 
Çeviri lambrequin
(i.) kapı veya pencere üzerine asılan süs, perde; ortaçağda miğferi muhafaza için üzerine sarılan kumaş parçası.
 
Çeviri lame
(s.), (f.) topal, ayağı sakat; eksik, kusurlu; ABD, argo habersiz; (f.) topal etmek veya olmak. lame back ağrıyan sırt. lame brain (k.dili) aptal. lame duck (bak.) duck lame excuse kabul edilmez özür. lamely (z.) topallayarak. lameness (i.) topallık.
 
Çeviri lame
(i.) lame, dore.
 
Çeviri lamella
(i.) (çoğ. lae, las) (anat.), (zool), (bot.) ince levha, lamel. lamellate(d) (s.) safihalı, ince levhalı, ince tabakalı.
 
Çeviri lament
(f.), (i.) ağlamak, inlemek, figan etmek, matem tutmak; biri için ağlamak veya keder etmek, matemini tutmak; matem, ağlayış, ah, keder, hüzün, feryat. lamented (s.) muteveffa, matemi tutulan.
 
Çeviri lamentable
(s.) matemli, keder ifade eden; ağlanacak, ağlatır, acıklı; esef edilecek. lamentably (z.) ağlanacak halde, acınacak halde.
 
Çeviri lamentation
(i.) ağlayış, feryat, figan, inleme; (çoğ.), (b.h.) Yeremya Peygamberin Mersiyeler kitabı.
 
Çeviri lamia
(i.), (Yu.) (mit.) çocuk eti ve kanı ile beslenen kadın başlı yılan şeklindeki efsanevi canavar; vampir.
 
Çeviri lamina
(i.) (çoğ. ae) ince levha, safiha, varak, tabaka. laminable (s.) varak şekline konulabilir. laminar (s.) safiha şeklinde.
 
Çeviri laminate
(s.), (f.) yaprak şeklinde, yaprak biçimine sokulmuş; (f.) yaprak halinde ince tabakalara ayırmak, haddeden geçirerek safiha haline koymak. lamina'tion (i.) safiha haline girme veya konulma; safiha.
 
Çeviri lammergeier, geyer
(i.) kuzu kuşu, (zool.) Gypaetus barbatus.
 
Çeviri lamp
(i.) lamba, kandil; ışık; (çoğ.), argo gözler. lampblack (i.) kandil isi; bu isten yapılan boya. lamp chimney lamba şişesi. lamplight (i.) lamba ışığı. lamplighter (i.) sokak fenerlerini yakan adam. lamppost (i.) sokak feneri direği. lamp shade abajur. between you and me and the lamppost söz aramızda. incandescent lamp ampul safety lamp (kömür madeni ocaklarında kullanılan) emniyet feneri. student lamp ayar edilebilir masa lambası.
 
Çeviri lampoon
(i.), (f.) hiciv, tezyif; (f.) hiciv ile tezyif etmek, hakkıda hiciv yazmak . lampooner, lampoonist (i.) hicivci, hiciv muharriri, hiciv yazan.
 
Çeviri lamprey
(i.) yılan balığı şeklinde yuvarlak ağızlı emici bir su hayvanı, (zool.) Petromyzon.
 
Çeviri lanate
(s.) yünlü, yün gibi.
 
Çeviri lance
(i.) mızrak, meraklı süvari alayı neferi. lance snake ok yılanı. lancewood (i.) mızrak sapı yapımında kullanılan dayanıklı bir çeşit ağaç.
 
Çeviri lance
(f.) neşter ile yarıp açmak, deşmek.
 
Çeviri lancelet
(i.) basit bir deniz hayvanı, batrak, (zool.) Branchiostoma amphioxus.
 
Çeviri lanceolate
(s.), (bot.), (zool.) mızrak biçiminde, mızraksı, lanseolat.
 
Çeviri lancer
(i.) mızraklı süvari eri; (çoğ.) bir çeşit kadril dansı.
 
Çeviri lancet
(i.), (tıb.) neşter; (mim.) sivri kavisli dar pencere.
 
Çeviri lancinating
(s.) hançer gibi saplanan (sancı), keskin (ağrı).
 
Çeviri land
(f.) karaya çıkarmak; tutup karaya getirmek (balık); durdurmak, yere indirmek; isabet ettirmek, aşketmek, indirmek; elde etmek, kazanmak; karaya çıkmak, durmak, yere inmek; isabet etmek, düşmek. land up (k.dili) eninde sonunda varmak, boylamak.
 
Çeviri land
(i.) kara, arz; toprak, yer, arsa; memleket, diyar; (huk.) emlâk, arazi. land agent emlak simsarı, emlâk komisyoncusu. land bank emlak bankası. land breeze karadan esen rüzgâr. land crab kum yengeci. land force (ask.) kara kuvveti. land grant hükümet tarafından okul binası yapımı gibi işler için verilen toprak. land mass kıta, kıta gibi büyük kara parçası. land measure arazi ölçüleri sistemi. land mine kara mayını. land office tapu dairesi. land office business ABD, (k.dili) çok hızlı satış. land of milk and honey verimli memleket. land tax (İng.) arazi vergisi. in the land of the living sağ, hayatta. see how the land lies işlerin ne halde olduğuna bakmak, nabzını yoklamak.
 
Çeviri landau
(i.) lando, açılıp kapanır körüklü at arabası. landaulet (i.) ufak lando.
 
Çeviri landed
(s.) arazisi olan, arazi sahibi; araziden ibaret. land property gayri menkul mülk, arazi.
 
Çeviri landfall
(i.), (denç) sahile yaklaşan gemicilerin karayı ilk görüşleri.
 
Çeviri landgrabber
(i.) haksızlık veya hile ile başkasının arazisine tecavüz eden kimse .
 
Çeviri landgrave
(i.) eskiden bazı Alman prenslerinin unvanı.
 
Çeviri landholder
(i.) arazi sahibi; emlâk sahibi.
 
Çeviri landing
(i.), (hav.) iniş; iskele; merdiven sahanlığı; karaya çıkma veya çıkarma. land (İng.) beam (hav.) iniş kılavuzu, radyo işareti. landing craft çıkartma gemisi. landing field havaalanı. landing gear (hav.) iniş takımı. landing place, landing stage iskele. landing strip (hav.) acil durumlarda kullanılan iniş yolu.
 
Çeviri landlady
(i.) pansiyoncu kadın; evini kiraya veren mal sahibi kadın.
 
Çeviri landless
(s.) arazisi olmayan, arazisiz.
 
Çeviri landlocked
(s.) kara ile kuşatılmış.
 
Çeviri landlord
(i.) mucir kimse, emlâkini kiraya veren mal sahibi.
 
Çeviri landlubber
(i.), (den.) deniz ve gemiler hakkında bir şey bilmeyen kara sakini.
 
Çeviri landmark
(i.) sınır taşı, hudut işareti; herhangi bir şeyin yerini gösteren işaret; dönüm noktası.
 
Çeviri landowner
(i.) emlâk ve arazi sahibi.
 
Çeviri landpoor
(s.) arazi sahibi olduğu halde fakir olan.
 
Çeviri landscape
(i.) kır manzarası, peyzaj. landscape architect bahçe mimarı. land scape gardener bahçeyi düzenleyen kimse.
 
Çeviri landslide
(i.) toprak kayması, heyelan; seçimde bir tarafın büyük ekseriyeti kazanması.
 
Çeviri landsman
(i.) denizci olmayan kimse.
 
Çeviri landsturm
(i.), (Al.) topyekün seferberlik; böyle seferberlikte toplanan asker.
 
Çeviri landtoland
(s.) karadan karaya atılan ( roket).
 
Çeviri landwehr
(i.), (Al.) ihtiyat askerleri.
 
Çeviri lane
(i.) dar yol, dar sokak, dar geçit; geniş caddelerde otomobiller için bazen bir çizgi ile ayrılmış ve yanyana olan yollardan biri; deniz ve hava trafiği düzeni için tayin olunmuş yollardan biri.
 
Çeviri lang
(kıs.) language.
 
Çeviri langsyne
(i.), (İskoç.) geçmiş zaman, eski zaman.
 
Çeviri language
(i.) dil, lisan; konuşma kabiliyeti; herhangi bir ifade tarzı; bir kabileye veya bir yere mahsus lehçe; kompütör lisanı. finger language sağırların kullandığı parmak işaretleri ile konuşulan dil. strong language küfür, ağır söz, sert dil. language arts okuma, edebiyat, kompozisyon yazma gibi bir çocuğun ana diline hâkimiyetini sağlayacak dersler. language laboratory dil laboratuvarı.
 
Çeviri languid
(s.) ruhsuz, gevşek, yavaş, ağır, bati; gayretsiz, isteksiz. languidly (z.) isteksizce, yavaş yavaş. languidness (i.) isteksizlik, kuvvetsizlik, ağırlık.
 
Çeviri languish
(f.) zayıf düşmek, gevşemek, ruhsuzlaşmak, takati kesilmek, şevksizleşmek, faaliyetini kaybetmek; isteği kalmamak; kederli ve baygın hal takınmak. languish in prison hapishanede çürümek.
 
Çeviri languishing
(s.) kuvvetsiz; baygın.
 
Çeviri languor
(i.) bitkinlik, isteksizlik, mecalsizlik; kuvvetsizlik; gevşeklik, ağırlık, şevksizlik; hayali olma; (tıb.) halsizlik, zafiyet. languorous (s.) bitkinlik veren; zafiyet gösteren.
 
Çeviri laniferous, lanigerous
(s.) yün hası1 eden, yünlü.
 
Çeviri lank
(s.) uzun ve zayıf, boylu, ince; düz (saç).
 
Çeviri lanky
(s.) uzun boylu ve zayıf, sırık gibi.
 
Çeviri lanner
(i.) bir çeşit doğan, (zool.) Falco biarmicus; doğancılıkta bu kuşun dişisi.
 
Çeviri lanneret
(i.) erkek doğan kuşu.
 
Çeviri lanoline
(i.) lanolin.
 
Çeviri lansdowne
(i.) ipek ile yün karışımı dokunmuş bez.
 
Çeviri lansquenet
(i.) eskiden Almanya'da ücretli piyade askeri; iskambil kâğıtları ile oynanan bir çeşit kumar oyunu.
 
Çeviri lantern
(i.) fener, fanus; (mim.) hava ve ışık girmesi için binanın tepesine yapılan pencereli kuçuk kule. lantern fly renkli bir böcek, (zool.) Fulgora, Laternaria. lantern jawed (s.) çene kemigi ince ve uzun olan. bull'seye lantern ışığı tam öne aksettiren fener, polis feneri. dark lantern hırsız feneri. magic lantern eski slayt projektörü.
 
Çeviri lanthanum
(i.), (kim.) lantan.
 
Çeviri lanyard
(i.), (den.) bir şeyi yerine bağlamak için kullanılan ip parçası, savlo; (ask.) topa ateş vermek için kullanılan ufak çengelli falya ipi.
 
Çeviri laos
(i.) Laos.
 
Çeviri lap
(i.) kucak; etek; oturan kimsenin dizlerini örten elbise kısmı. lap dog kucağa alınan ufak köpek, fino köpeği. lap of luxury servet ve rahatlık. lapful (i.) kucak dolusu.
 
Çeviri lap
(f.) (ped, ping) (i.) katlamak, sarmak, dolamak; örtmek; bir şeyi tamamen veya kısmen başka bir şeyin üzerine koymak; yarışta rakibini bir devirlik mesafe ile geçmek; kuşatmak, çevirmek, etrafını sarmak; kucaklamak; çark ile cilâlamak; kenarı başka şeyin üzerine binmek; katlanmak, sarılmak; (i.) başka şeyin üzerine binen kısım; yarışta bir kerelik dönüm, bir devir; kıymetli taş veya madeni eşyayı parlatmaya mahsus çark. lap dissolve (sin.) zincirleme görüntü. lap joint bindirme.
 
Çeviri lap
(f.) (ped, ping) (i.) dil ile yalayıp yutmak; hafif çarpmak (dalga); (i.) dil ile yalayıp ağzına çekme; köpeklere mahsus sulu yemek, yal; sahile yavaş çarpan dalganın sesi. lap up, lap down çabucak içip yutmak; beğenip kabul etmek, hakikat olarak kabul etmek.
 
Çeviri laparoscope
(i.) karın duvarından geçirilen ve iç organlarının görülmesini sağlayan alet.
 
Çeviri laparotomy
(i.) karın yarma ameliyatı.
 
Çeviri lapbelt
(i.), ABD araba emniyet kemeri.
 
Çeviri lapboard
(i.) kucağa konan ve masa yerini tutan tahta.
 
Çeviri lapel
(i.) klapa.
 
Çeviri lapidary
(i.), (s.) hakkak, oymacı, kıymetli taş kesicisi, cevahirci; (s.) kıymetli taş kesme sanatına ait; taşlara ait; özlü; yazıta elverişli.
 
Çeviri lapidate
(f.) taşlayıp öldürmek, taşa tutmak, taşlamak. lapida'tion (i.) birisini taşlayarak öldürme.
 
Çeviri lapidescent
(s.) taşa benzeyen, taş heykeli andıran.
 
Çeviri lapin
(i.) tavşan, tavşan kürkü.
 
Çeviri lapis
(i.) (çoğ. ides) (Lat.) taş. lapis lazuli lacivert taş; bu taşın rengi.
 
Çeviri lapland
(i.) Laponya. Laplander, Lapp (i.) İsveç ve Finlandiya'nın kuzeyinde bulunan Laponya ahalisinden biri, Lapon, Laponyalı; Lapon dili.
 
Çeviri lappet
(i.) sarkık şey; elbisenin kıvrımı yeri; sarkık et parçası.
 
Çeviri lapse
(f.) geçmek, mürur etmek; ihmal veya vefat dolayısıyle başkasına intikal etmek; battal olmak, hükmü kalmamak; sapmak, dalalete düşmek; yanılmak, hata etmek ; bir zaman için inanç ve prensiplerinden vaz geçmek. lapse into silence sükuta dalmak, sessizliğe gömülmek. lapse rate meteor yüksekliğin artması ile atmosfer basıncının azalma oranı.
 
Çeviri lapse
(i.) geçme , mürur; yanılma; yanlış (söz veya yazı); kayma; sapma; günaha girme; adalette kusur; sukut (hukuk); ihmal yüzünden hak ve tasarrufunu elden kaçırma; battal olma, kullanılmaz hale gelme.
 
Çeviri lapstone
(i.) kunduracıların dizleri üzerine koyup üstünde kösele dövdükleri taş.
 
Çeviri lapsus
(i.), (Lat.) hata, yanlış, yanıltı. lapsus calami kalem hatası. lapsus linguae dil hatası, ağızdan kaçırma (söz) lapsus memoriae hafıza hatası.
 
Çeviri lapwing
(i.) yağmurkuşuna benzeyen bir kuş, kızkuşu; (zool.) Vanellus vanellus.
 
Çeviri lar
(bak.) lares.
 
Çeviri larboard
(i.) geminin sol tarafı, iskele tarafı (şimdi bunun yerine port kelimesi kullanılmaktadır).
 
Çeviri larceny
(i.) hırsızlık, sirkat, çalma. compound larceny başka suçlarla bir arada yapılan hırsızlık.
 
Çeviri larch
(i.) kara çam, (bot.) Larix europaea.
 
Çeviri lard
(i.), (f.) domuz yağı; (f.) domuz yağı ile yağlamak; yazı veya sözü tumturaklı kelilelerle süslemek.
 
Çeviri larder
(i.) kiler; erzak. larderer (i.) kilerci.
 
Çeviri lares
(i.) (çoğ.; tek. lar) Romalıların himaye mabutları; lares et penates (Lat.) aile mabutları; manevi değeri olan eşya.
 
Çeviri large
(s.), (i.) büyük, geniş, cesim, azim, iri, vasi; bol, çok, külliyetli, mebzul; (den.) pupadan gelen (rüzgar);serbest; (i.), (müz.) ortaçağda kullanılan pek uzun bir nota. at large serbest; umumiyetle; bütün ayrıntılarıyle, mufassalan. largehearted (s.) iyi kalpli, cömert ruhlu, halden anlayan. largeminded (s.) geniş fikirli, serbest düşünüşlü. in the large bütün şümulü ile. largerthanlife (s.) epik veya efsanevi özellikleri olan. largely (z.) ekseriyetle, ziyadesiyle; bol bol, büyük. largeness (i.) büyüklük, cesamet, genişlik. largish (s.) irice, büyücek.
 
Çeviri largesse
(i.) bahşiş, büyük hediye, ihsan; cömertlik.
 
Çeviri larghetto
(s.), (z.), (i.), (müz.) largodan çabuk ve hafif; (z.) larghetto; (i.) ağır çalınan parça.
 
Çeviri largo
(z.), (i.), (müz.) largo, ağır ağır; (i.) ağır ağır çalınan parça.
 
Çeviri lariat
(i.) at ve sığır tutmak için boyunlarına atılan ucu ilmekli ip, kement; at bağlama ipi.
 
Çeviri lark
(f.), (i.) cümbüş yapmak, eğlenmek; takılmak, şaka etmek; (i.) şaka, eğlence, eğlenti, cümbüş.
 
Çeviri lark
(i.) tarlakuşu. crested lark tepeli toygar, (zool.) Galerida cristata. rise with the lark çok erken kalkmak, sabahın köründe uyanmak.
 
Çeviri larkspur
(i.) hezaren çiçeği, (bot.) Delphinium.
 
Çeviri larrup
(f.) dövmek, dayak atmak, sopa çekmek.
 
Çeviri larva
(i.) (çoğ. vae) (zool.) tırtıl, kurtçuk, sürfe. larval (s.) tırtıla ait.
 
Çeviri laryngeal
(s.) gırtlağa ait, hançerevi.
 
Çeviri laryngitis
(i.), (tıb.) gırtlak iltihabı, larenjit.
 
Çeviri laryngology
(i.) tıbbın boğaz ve boğaz hastalıkları bölümü, larengoloji.
 
Çeviri laryngoscope
(i.) boğaz muayenesine mahsus aynalı alet.
 
Çeviri laryngotomy
(i.), (tıb.) boğaz yarma ameliyatı; gırtlağa nefes deliği açma ameliyatı.
 
Çeviri larynx
(i.) (çoğ. es veya laryn.ges) (anat.) gırtlak, hançere, boğaz.
 
Çeviri lascar
(i.) Hintli gemici; Hintli.
 
Çeviri lascivious
(s.) şehvetli; şehvete düşkün; şehvet uyandırıcı. lasciviously (z.) şehvetle. lasciviousness (i.) şehvet.
 
Çeviri lase
(f.) leyzer gibi dalga yaymak; leyzer dalgası altında tutmak.
 
Çeviri laser
(i.), (fiz.) leyzer, ışık dalgalannı kuvvetlendiren veya üretebilen bir çeşit meyzer.
 
Çeviri lash
(i.) kamçı darbesi; kamçı ucu; küçük gören ve alaylı söz; vuruş, vurma, çarpma; kirpik.
 
Çeviri lash
(f.) bağlamak. lash down bağlayıp muhafaza etmek. lash together iple birbirine bağlamak.
 
Çeviri lash
(f.) kamçı ile vurmak, dövmek, kamçılamak; kınamak, ayıplamak; azarlamak; galeyana getirmek; hicvetmek; vurmak, şiddetle çarpmak (dalga); söz veya yazıyla saldırmak, çatmak; vurmak, çarpmak. lash out at sert ve ani çıkış yapmak. lash oneself into a fury çok öfkelenmek.
 
Çeviri lash, lash
(i.) şileple yüklü mavnaları taşıma sistemi.
 
Çeviri lashing
(i.) ip, halat; iple bağlama.
 
Çeviri lashing
(i.) kamçılama; azarlama.
 
Çeviri lass
(i.) kız, genç kadın, nişanlı kız, sevgili. lassie (i.) kızcağız, küçük kız.
 
Çeviri lassitude
(i.) dermansızlık, halsizlik, bitkinlik, yorgunluk.
 
Çeviri lasso
(i.), (f.) yabani atları yakalamaya mahsus ucu ilmekli ip, kement; (f.) böyle kementle tutmak.
 
Çeviri last
(s.), (z.), (i.) son, en sonraki, en gerideki, sonuncu; geçen, evvelki; sabık; son derece, gayet; (z.) en sonra, son olarak, nihayet; (i.) son, en nihayet. last but not least son fakat aynı derecede ehemmiyetli. last ditch son çare, son mudafaa. Last Judgement kıyamet, kıyamet günü. last mentioned en son olarak söylenen. last night dün gece. last offices cenaze duaları. last quarter dolunaydan sonra yedinci gece. last rites cenaze töreni; ölüm döşeğinde yatanların başucunda yapılan ayin. last sleep ölüm, son uyku. last straw son had, dayanılmaz derece. Last Supper Hazreti İsa'nın şakirtleriyle yediği son yemek. last word son söz; son moda; en mükemmel şey. at last nihayet, sonunda. at long last en nihayet. breathe one's last son nefesini vermek, ölmek. the last day mahşer günü, kıyamet günü .the last two son ve sondan evvelki. the last word on the matter mesele hakkında son ve kesin söz. to the last nihayete kadar . When did you see him last ? Son defa onu ne zaman gördünuz? lastly (z.) nihayet, son olarak.
 
Çeviri last
(f.) sürmek, baki olmak, devam etmek, dayanmak, bozulmamak, bitmemek, tükenmemek; yetmek.
 
Çeviri last
(i.) eskiden ticarette kullanılan tartı veya ölçü, yaklaşık iki ton.
 
Çeviri last
(i.) kundura kalıbı. stick to one's last işi olmayan şeye karışmamak, kendi işiyle uğraşmak, çizmeden yukarı çıkmamak.
 
Çeviri lasting
(i.), (s.) dayanma, beka, bozulmayış, sürme; kadın iskarpini için dayanıklı yunlü kumaş; (s.) devam eden, dayanıklı, devamlı olan. lastingly (z.) devamlı surette, daimi olarak. lastingness (i.) devamlılık.
 
Çeviri lat.
(kıs.) latitude.
 
Çeviri latakia
(i.) Suriye'de Lâzkiye limanı.
 
Çeviri latch
(i.), (f.) kapı mandalı; (f.) mandallamak veya mandallanmak. latchkey (i.) kapı mandalını açacak anahtar; kapı anahtarı. latch key child anne ve babası çalışan çocuk. on the latch yalnız mandalla kapanmış. spring latch zemberekli mandal. latch on to ABD, argo elde etmek.
 
Çeviri latchstring
(i.) kapı mandalını açan ip. The latchstring is always out. Kapımız daima açıktır. İstediğiniz zaman buyurun.
 
Çeviri late
(z.) geç, muayyen zamandan sonra; son zamanlarda. late in the day günün nihayetine doğru; geç kalınmış. Better late then never. Hiç olmamaktansa varsın geç olsun. early and late erken veya geç demez, vakti saati yok. sooner or later ergeç, erken veya geç. too late fazla geç. very late çok geç.
 
Çeviri late
(s.) geç; gecikmiş, geri kalmış; sabık, geçmiş: son zamanlarda, geçenlerde; merhum, müteveffa. late for dinner yemeğe geç kalmış. late Latin ortaçağa ait Latince. at the latest en geç. of late son zamanlarda, yakın zamanlarda. lately (z.) yakın zamanlarda, bugünlerde, yakınlarda. lateness (i.) geç olma, gecikme.
 
Çeviri latecomer
(i.) geç gelen veya geç kalan kimse.
 
Çeviri lateen
(s.) latin yelkeni sistemine ait. lateen sail latin yelkeni, üç köşeli yelken. lateen yard latin yelken sereni.
 
Çeviri latent
(s.) gelişmemiş, gözükmeyen, belirti göstermeyen. latent heat (bak.) heat. latent period mikropların kuluçka devresi. latency (i.) kuvveden fiil haline geçmemiş olma. latently (z.) gözükmeden.
 
Çeviri lateral
(s.), (i.) yana ait; yanal, yanda bulunan; yandan gelen; yana doğru; (i.) yandan biten dal; yana uzanan elektrik teli. lateral thinking etraflıca düşünme. later ally (z.) yandan, yana doğru.
 
Çeviri lateran
(i.), (s.) Roma'da Lateran katedrali; bu katedrale bitişik ve içinde eski eserler müzesi bulunan saray; (s.) bu semte ait veya bağlı.
 
Çeviri laterite
(i.) bir cins kırmızı kil; bu kilden meydana gelen verimsiz toprak.
 
Çeviri latex
(i.) bazı bitkilerin sütlü özsuyu; kauçuğun hammaddesi.
 
Çeviri lath
(i.), (f.) sıva tirizi, bağdadi çıta; (f.) tiriz koymak. lath and plaster bağdadi kaplama. as thin as a lath değnek gibi, çöp gibi.
 
Çeviri lathe
(i.), (f.) torna tezgâhı; çömlekçi çarkı; (f.) torna tezgâhında biçim vermek. lathe bed torna gövdesi.
 
Çeviri lather
(i.), (f.) sabun köpüğü; atın köpüklü teri; (f.) sabun gibi köpürtmek, sabunlamak: köpürmek, köpük meydana getirmek. in a lather (k.dili) heyecanlı. lathery (s.) köpüklü.
 
Çeviri latifundium
(i.) büyük arazi.
 
Çeviri latin
(s.), (i.) Latin, Latince; eski Roma'ya ait; Katolik kilisesine ait; (i.) Latince; Latin edebiyatı; eski Romalı kimse; Katolik kilisesine mensup kimse. Latin America İspanyolca ve Portekizce konuşulan Amerikan memleketleri. Latinist (i.) Latin dili âlimi.
 
Çeviri latin quarter
Paris'te talebe ve ressamların oturdukları semt.
 
Çeviri latish
(s.) geççe, biraz geç.
 
Çeviri latitude
(i.) arz derecesi; genişlik; bolluk, şümul; serbestlik, tolerans, musamaha; (astr.), (coğr.) enlem; mıntıka; (foto.) filmin toleransı. high latitudes kutuplara yakın yerler. latitu'dinal (s.) arz cihetiyle, enine olan.
 
Çeviri latitudinarian
(s.), (i.) özellikle dinde geniş düşünüşlü, mutaassıp olmayan (kimse).
 
Çeviri latrine
(i.) özellikle asker karargah veya kamplarında helâ.
 
Çeviri latten
(i.) ince pirinç veya pirince benzer levha; galvanizli saç.
 
Çeviri latter
(s.) ikisinden sonuncusu, son söylenilen; zikronulan iki şeyin sonra geleni, ikincisi; son. latterday (s.) çağa uygun, modern, şimdiki zamana uygun. Latter day Saints Ahir Zaman Azizleri (Mormon lann resmi ismi). latter end son; ölüm. latterly (z.) bu yakınlarda, son zamanlarda.
 
Çeviri lattice
(i.), (f.) pencere kafesi, kafes; üzerinde kafes şekli bulunan arma; (f.) kafes yapmak, kafes şekline koymak; kafesle çevirmek. latticework (i.) kafes işi.
 
Çeviri latvia
(i.) Letonya Cumhuriyeti.
 
Çeviri laud
(i.), (f.) methiye, övme; (f.) methetmek, övmek, sena etmek, yüceltmek.
 
Çeviri laudable
(s.) övgüye değer, takdire lâyık, beğenilen. laudabil'ity, laudableness (i.) takdire lâyık olma. laudably (z.) takdire lâyık olarak.
 
Çeviri laudanum
(i.), ecza afyon tentürü.
 
Çeviri laudation
(i.) övme, sitayiş, sena.
 
Çeviri laudative, laudatory
(s.) övücü.
 
Çeviri laugh
(f.) (i.) gülmek; sevinmek, eğlenmek; gülerek ifade etmek; (i.) gülme, gü1üş, hande; kahkaha. laugh at (birine) gülmek. laugh away gülüşle meseleyi kapatmak, gülerek geçiştirmek. laugh down gülerek susturmak. laugh line göz kenarındaki buruşukluk. laugh off gülerek geçiştirmek. laugh on the other side of the mouth güldükten sonra pişman olmak. laugh track gülme sesleri dolu teyp bandı veya plak. laugh up one's sleeve içinden gülmek, bıyık altından gülmek. have the last laugh işin sonunda kazanmış olmak.
 
Çeviri laughable
(s.) gülünç, gülünecek, gülünür; tuhaf, acayip. laughably (z.) gülünecek kadar.
 
Çeviri laughing
(s.), (i.) gülen, güldüren; gülme, gü1üş. laughing gas güldürücü gaz, (tıb.) azot monoksit gazı (anestezi için kullanılır). laughing hyena benekli sırtlan. laughing jackass (bak.) jackass laughing stock gülünecek kişi. no laughing matter şakaya gelmez durum, gülünmeyecek şey. laughingly (z.) gülerek.
 
Çeviri laughter
(i.) gü1üş, gülme, hande; gülünecek şey.
 
Çeviri launch
(f.), (i.) kızaktan suya indirmek (gemi); roket fırlatmak; başlatmak (yeni iş); mızrak gibi atmak; (i.) gemiyi kızaktan suya indirme; roketi fezaya fırlatma; (den.) işkampaviye; harp gemisinin en büyük sandalı. launch forth, launch out işe başlamak, işe atılmak. motor launch motorlu sandal, motorbot. steam launch buharla işleyen sandal, çatana, istimbot.
 
Çeviri launcher
(i.) mancınık, katapult, fırlatıcı, atıcı.
 
Çeviri launching
(i.) suya indirme; hareket ettirme. launching pad roketin hareket sahası; yeni bir teşebbüse atılmak için seçilen yer veya vesile.
 
Çeviri launder
(f.) yıkayıp ütülemek (çamaşır). laundress (i.) çamaşırcı kadın. laundry (i.) çamaşırhane; çamaşır yıkama; kirli çamaşır. laundry list çamaşır listesi; uzun ve etraflı liste. laundryman (i.) umumi çamaşırhanede çalışan adam .
 
Çeviri laundromat
(i.) otomatik tertibatlı umumi çamaşırhane.
 
Çeviri laureate
(s.) (i.) başarılarından ötürü şeref payesi vermek için seçilen; defne dallarından çelenk giymiş; çelenk giymeye layık, mümtaz; defneden yapılmış; (i.) mümtaz şair; İngiltere'de kral veya kraliçe tarafından verilen baş şairlik payesine erişmiş kimse. laureateship (i.) baş şairlik payesi.
 
Çeviri laurel
(i.), (f.) (ed, ing veya led ling) defne ağacı, (bot.) Laurus nobilis; defne dalından çelenk; (çoğ.) şeref, şan, şöhret; (f.) defne dalı ile süslemek. bay laurel defne ağacı. cherry laurel taflan ağacı, karayemiş ağacı, (bot.) Prunus laurocerasus mountain laurel kalmi ağacı, (bot.) Kalmia latifolia. Portugal laurel frenk taflanı, (bot.) Cerasus lusitanica. spurge laurel kulapa, (bot.) Daphne laureola. look to one's laurels şöhretini korumaya gayret etmek. rest on one's laurels kazanılan şöhretle kanaat etmek.
 
Çeviri laurentian
(s.), (jeol.) ismini St. Lawrence nehrinin kuzeyinde bulunan pek eski kaya tabakalarından alan kaya çeşidine ait.
 
Çeviri laurustine
(i.) hanımeline benzer bir bitki, (bot.) Viburnum tinus.
 
Çeviri lausanne
(i.) İsviçre'de Lozan şehri.
 
Çeviri lava
(i.) lav, püskürtü.
 
Çeviri lavage
(i.), (tıb) şırınga ile temizleme, lavaj; mideyi yıkama.
 
Çeviri lavation
(i.) yıkama.
 
Çeviri lavatory
(i.) umumi hela; lavabo.
 
Çeviri lave
(f.), şiir yıkamak, yıkanmak; yanından akıp geçmek (nehir).
 
Çeviri lavender
(i.), (s.), (f.) lavanta çiçeği; bu bitkiden alınan lavanta; güzel koku; eflatun rengi; (s.) lavanta çiçeği renginde; f arasına lavanta çiçeği koymak, lavanta serpmek. lavender oil lavantadan çıkarılan yağ. lavender water lavanta suyu. French lavender karabaş, (bot.) Lavendula stoechas.
 
Çeviri laver
(i.), (bot.) Porphyra türünden yenebilen bir çeşit mor renkli deniz bitkisi.
 
Çeviri laver
(i.) büyük el leğeni.
 
Çeviri lavish
(s.), (f.) müsrif, savurgan; mebzul, bol, pek çok; (f.) israf etmek, bol bol harcamak. lavish gifts on one birine bol bol hediye vermek, hediyelere gark etmek. lavishness (i.) müsriflik, savurganlık, ifrat.
 
Çeviri law
(i.) kanun, yasa, nizam, kaide, kural, düstur; adalet; hukuk; tabiat kanunu; usul, töre, âdet. the law hâkim veya avukatlar sınıfı; polis law and order küçük suçlara karsı şiddet; sokaklarda emniyet. law court mahkeme. law merchant ticaret kanunu. law of nations devletler hukuku. law school hukuk fakültesi. law term hukuk deyimi veya dili; adliye mahkemelerinin toplanma zamanı. administrative law idare hukuku. canon law şeriat; kilisenin koyduğu yasaklar. civil law medeni hukuk. commercial law ticaret hukuku. common law örf ve âdet hukuku. international law milletlerarası hukuk, devletler hukuku. martial law örfi idare, sıkıyönetim. go to law mahkemeye müracaat etmek, dava etmek. lay down the law diktatörlük etmek. take the law into one's own hands hakkını kendi eli ile almak, intikamını almak.
 
Çeviri lawabiding
(s.) kanuna itaat eden.
 
Çeviri lawbook
(i.) kanunname, kanun dergisi.
 
Çeviri lawbreaker
(i.) kanuna aykırı hareket eden kimse.
 
Çeviri lawful
(s.) caiz, kanuna uygun, kanuni, meşru. lawfully (z.) kanuna uygun bir şekilde, kanuna göre, kanun gereğince. law fulness (i.) kanuna uygunluk.
 
Çeviri lawgiver
(i.) kanun yapan kimse, kanun yapıcısı.
 
Çeviri lawless
(s.) kanuna aykırı, kanun tanımaz, nizamsız, kanunsuz; serkeş. lawlessly (z.) kanun tanımayarak, serkeşçe. lawlessness (i.) kanunsuzluk, kanun tanımazlık.
 
Çeviri lawmaker
(i.) meclis üyesi.
 
Çeviri lawn
(i.) ince keten bezi; ince keten veya pamuklu kumaş; ince elek.
 
Çeviri lawn
(i.) çimenlik meydan, çayır, çimen, çim tarhı. lawn mower çimen biçme makinası. lawn party çimenlik yerde yapılan eğlence veya ziyafet. lawn sprinkler çimen sulama aygıtı. lawn tennis açık havada oynanan tenis.
 
Çeviri lawrencium
(i.) lavrensiyum.
 
Çeviri lawsuit
(i.) dava.
 
Çeviri lawyer
(i.) avukat, dava vekili.
 
Çeviri lax
(s.) gevşek, sıkı olmayan; ihmalci, kayıtsız: kesinlikten uzak; zayıf: kaygısız; hafif ishale tutulmuş: seyrek dokunmuş; (bot.) seyrek yapraklı veya çiçekli. laxity, laxness (i.) gevşeklik. laxly (z.) gevşek bir şekilde.
 
Çeviri laxation
(i.) gevşeklik; gevşeme; (tıb.) boşalma (bağırsaklar).
 
Çeviri laxative
muishil, yumuşaklık veren, ishal edici (ilaç).
 
Çeviri lay
(i.) duruş, yatış, mevki; kazanç üstünden hisse; argo yol, meslek; bir halatın bükümü veya büküm tarzı. lay days (den.) yükleme ve boşaltma süresi. lay of the land etrafın hal ve şekli; durum, vaziyet.
 
Çeviri lay
(i.) şiir, şarkı gazel; nağme, ezgi.
 
Çeviri lay
(f.) (laid) yatırmak, sermek; yatıştırmak; teskin etmek; koymak; vaz'etmek; yumurtlamak; üstüne koymak, koymak (vergi), yüklemek: isnat etmek, hamletmek; yerine koymak, dizmek; yaymak; belirli bir vaziyete koymak; önüne koymak, takdim etmek; kurmak (sofra); (den.) (herhangi bir yöne) gitmek. lay about one sağına soluna vurmak, saldırmak. lay aside bir yana koymak; terketmek, vaz geçmek; biriktirmek. lay at one,s door hamletmek, isnat etmek. lay away bir yana koymak; ayırmak, saklamak. lay bare açmak, açıkça ortaya koymak. lay by yığmak, bir tarafa koymak, biriktirmek. lay down ilerisi için saklamak; feda etmek; vaz geçmek, feragat etmek; emretmek; bahis tutmak, bahse girmek. lay down one's arms silâhlarını bırakmak, teslim olmak. lay for plan tertip etmek, tuzak kurmak, gizlice yolunu beklemek, pusu kurmak. lay great store on çok kıymet vermek. lay hands on tutmak, yakalamak; hücum edip zor kullanmak. lay hold of ele geçirmek; yakasına yapışmak. lay in çokça tedarik etmek, ambara yığmak, biriktirmek. lay into argo dövmek, dayak atmak; azarlamak. lay it on mübalâğalı hareket etmek, kompliman yapmak, veriştirmek. lay low yatağa düşürmek; ABD, argo gizlenmek. lay off işten çıkarmak; (den.) kıyıdan veya başka gemiden uzaklaşmak; açılmak; argo alay etmekten vazgeçmek. lay on üzerine atılmak, yüklenmek, saldırmak; üstüne sürmek; kaplamak. lay on the table teşhir etmek, reye koymamak. lay oneself out birçok tedariklerde bulunmak. lay open açmak, izah etmek; kesip içini açmak. lay out sermek; teşhir etmek, sergilemek; ölüyü gömülmeye hazırlamak; sarfetmek, harcamak; planını tertip etmek; plana göre tanzim etmek; tasarlamak, niyet etmek. lay over sonraya bırakmak; kaplamak. lay siege to kuşatmak, muhasara etmek. lay to atfetmek yüklemek; (den.) gemiyi faça edip durdurmak. lay to rest gömmek; örtbas etmek. lay up biriktirmek, toplamak, saklamak. lay waste tahrip etmek, yakıp yıkmak.
 
Çeviri lay
(s.) belirli meslekten olmayan, işin ehli olmayan; layik; papazdan başka bütün halktan olan veya halka ait. lay reader (kil.) papaz olmayıp ayinlerde bazı parçaları okuma yetkisi olan adam.
 
Çeviri layer
(i.) kat, tabaka; daldırma. a good layer bol yumurta yumurtlayan tavuk. layer cake arası kremalı kat kat pasta.
 
Çeviri layette
(i.) yeni doğmuş çocuğun çamaşırları ile elbiseleri.
 
Çeviri layman
(i.) meslek sahibi olmayan kimse, bir meslek veya ilmin yabancısı; rahip sınıfından olmayan kimse .
 
Çeviri layoff
(i.) işçilerin geçici olarak işten çıkartılması, mecburi işsizlik.
 
Çeviri layout
(i.) plan, tertip; takım; (matb.) mizanpaj; argo ziyafet.
 
Çeviri layover
(i.) bir yerde duraklama, konaklama.
 
Çeviri lazaretto
(i.) cüzam veya veba gibi bulaşıcı hastalıkların tedavi edildiği hastane; karantina yeri; (den.) kıç taraftaki erzak ambarı.
 
Çeviri laze
(f.) tembelce vakit geçirmek, tembelleşmek.
 
Çeviri lazulite
(i.) gök mavisi renginde bir taş, lâcivert taşı.
 
Çeviri lazy
(s.) tembel, aylak, uyuşuk, gevşek, ağır. lazybones (i.) tembel adam. lazy eyes göz donukluğu hastalığı. lazy Susan döner tepsi. lazy tongs uzaktaki şeyleri toplamaya yarayan makas şeklinde maşa. lazily (z.) tembelce. laziness (i.) tembellik, uyuşukluk.
 
Toplam 318 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com