tini., f. (-ned, -ning) s. kalay; teneke; İng. teneke kutu; (argo) para, (slang) mangır, mangiz; f. kalaylamak; teneke kaplamak; teneke kutulara doldurmak; s. tenekeden yapılmış. tin god tanrı gibi ululanan değersiz kimse. tin hat askerlere mahsus çelik başlık. tin lizzie A.B.D., (argo) T model Ford otomobil. tinpan alley şarkıcı ve şarkı bestecileri ile yayıncıları; bunların oturduğu semt. tin plate teneke kaplı çelik, saç.
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
tinamoui. bıldırcın veya kekliğe benzer ve Güney Amerika'ya mahsus bir çeşit av kuşu.
tincali. tasfiye edilmemiş boraks.
tinctf. hafif renk vermek.
tincturei., f. hafif renk; ecza. mahlul, ruh, ispirto eriyiği; başka şeye katılmış cüzi şey; f. hafif renk vermek; içine katmak; hafifçe etkilenmek.
tinderi. kav, kuru ve yanıcı şey.
tinderboxi. kav, çakmak kutusu; kav gibi çok çabuk yanan şey.
tinei. çatal dişi; geyik boynuzunun çatalı. tined s çatallı, dişli.
tineai., tıb. kellik gibi deri hastalığı.
tinfoili. kalay yaprağı, ince levha kalay, stanyol.
tingi., f. çınlama sesi; f. çınlamak. tingaling i. ufak zil sesi.
tingef., i. hafifçe boyamak, renk vermek; içine başka şey karıştırmak; i. hafif renk; cüzi şey.
tinglef., i. (tokat, uyuşukluk veya soğuktan) yanıp acımak, sızlamak; i. yanıp aclma, sızlama; karıncalanma.
tinkeri., f. seyyar tenekeci veya lehimci; tamirci; tamircilik; bir seşit uskumru; f. teneke kapları tamir etmek; kabaca tamir etmek; tamircilik yapmak. He doesn't give a tinker's dam veya damn Aldırış etmez. It's not worth a tinker's damn. Beş para etmez .
tinklef., i. çınlamak, çıngırdamak, çmglrdatmak; ç.dili işemek; i. çıngırtı.
tinneri. tenekeci; teneke madencisi; kalaycı.
tinnys. teneke gibi, teneke sesli; teneke tadı veren; kalaylı.
tinseli., s, f. (-ed, -ing veya -led, -ling) gelin teli; gösterişli ve cicili bicili sey; ipekli veya gümüş telli kumaş; s. gelin teline benzer; cicili bicili; f. gelin teli ile süslemek; cicili bicili yapmak.
tinti., f. hafif renk; renk çeşidi; matb. zemin rengi; f. hafif renk vermek, hafif boyamak. It was red tinted with purple. Eflatuna çalan kırmızıydı.
tintinnabulumi. (çoğ. -la) çıngırak, çıngırdak. tintinnabulary s. çıngırağa ait; çıngırak sesli. tintinnabula'tion i çıngırdama; çan çalınması.
tinys. minicik, ufacık, küçücük, ufak tefek.
Toplam 26 sonuç listeleniyor