teraphim(i.), (çoğ.) eski Musevilerde falcılıkta kullanılan ev mabutları.
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
teratoönek ucube, acayip ve tabiat üstü şey.
teratology(i.), (tıb.), (biyol.) teşekküldeki biçimsizlik ve anormallikleri inceleyen biyoloji ve tıp dalı. teratologist (i.) bu ilmin uzmanı.
tercentenary(s.), (i.) üç yüzyıla ait; (i.) üç yüzüncü yıldönümü.
tercet(i.), (müz.), şiir üç mısralı kıta.
terebinth(i.) sakız ağacı, yabani fıstık ağacı, (bot.) Pistacia terebinthus. terebin'thic, terebin'thine (s.) sakız ağacına ait veya bu familyadan olan; terementi yağına ait.
teredo(i.) gemi kerestesini delen kurt, gemi kurdu.
tergal(s.), (zool.) eklembacaklı hayvanların sırt veya arka kısmıyle ilgili veya oraya ait.
tergeminate(s.), (bot.) üç çift yaprakçıkla çatallaşan yaprak.
tergiversate(f.) kaçamaklı söz söylemek; din veya parti değiştirmek. tergiversa'tion (i.) değişkenlik, döneklik.
tergum(i.), (zool.) eklembacaklıların sırt veya arka kısmı.
term(f.) isim vermek, adlandırmak, demek.
term(i.) bilim ve sanat kavramlarından birini anlatan kelime, terim; söz; (çoğ.), (huk.) mukavele şartları; şart; (çoğ.) iki şahıs veya iki şey arasındaki ilişkiler; (mat.) eksi veya artı işaretleri ile birleşmiş bir ifadenin kısım larından biri; bir kesrin pay veya paydası, terim; (geom.) had, terim; bir önermede konu ile yüklemden her biri, terim; müddet, süre, vade; mahkemenin açık olduğu süre; öğretim yılının ayrıldığı sömestr; iki dönemden her biri; dönem; (tıb.) doğum zamanı. term insurance belirli bir süre sonunda biten hayat sigortası. term of office hizmet veya memuriyet süresi. term of three years üç yıllık süre. term paper öğretim yılının bir dönemi süresinde yazılması gereken tez. terms of the letter mektubun içindekiler. according to the terms of the treaty anlaşma şartları gereğince. at term belli bir zaman sonunda. be on speaking terms with konuşma durumunda olmak. bring to terms kabul ettirmek, razı etmek. come to term çocuğu doğum zamanına kadar taşımak. come to terms uzlaşmak, anlaşmak, anlaşmaya varmak. during term time ders devresinde, sömestrde. in plain terms açıkça, basit sözlerle. in terms of tabirince, ilgili olarak, dayanarak. make terms uyuşmak, uzlaşmak. on easy terms kolay bir şekilde; taksitle; uygun şartlarla. set a term to müddet tayin etmek. term' less (s.) süresiz, sınırsız.
terminable(s.) sınırlanabilir, vadesi tayin edilir. terminabil'ity, terminableness (i.) vadeye tabi olma.
terminal(s.), (i.) uçta veya sonda olan veya bunlara ait; (bot.) dal veya sapın ucunda bulunan; demiryolunun başına ait; belirli zamanlarda meydana gelen; ölümle sonuçlanan; (i.) uç, nihayet, bağlantı; terminal; (elek.) kutup, terminal; demiryolu başı ile ona bağlı makas ile istasyon ve depolar; (mim.) tırabzan başında bulunan süs; kompütöre bağlı yazı makinası ve benzeri. terminal illness öIümle sonuçlanan hastalık. terminal leave terhisten evvel verilen son izin. terminally (z.) ölümcül derecede.
terminate(f.), (s.) bitirmek, son vermek; sınırlamak, hudut koymak; bitmek, sona gelmek; (s.) sınırlanmış, mahdut; sona eren.
termination(i.) tahdit, sınır; nihayet, son, bitirme, bitim; sonuç, netice; (gram.) sonek, çekim eki. terminational (s.) sona ait; bitiren; (gram.) soneki olan.
terminative(s.) bitiren, son veren; kesin, nihai. terminatively (z.) son vererek.
terminator(i.) sınırlayan veya tahdit eden şey; bitiren şey; (astr.) ay veya gezegenin aydınlık ve karanlık kısımlarını ayıran sınır.
terminism(i.), (fels.) soyut kavramların gerçek bir varlığı olmadığını ileri süren öğreti.
terminus(i.) (çoğ. ni) hudut, sınır, son, nihayet; gaye, maksat; demiryolu başı; demiryolu başının bulunduğu istasyon veya şehir; son durak; sınır işareti; (bh) eski Romalıların sınırlarla ilgili tanrısı. terminus ad quem (Lat.) bitim noktası; (huk.) bitim günü. terminus a quo (Lat.) başlangıç noktası; (huk.) başlangıç günü.
termite(i.) beyaz karınca, kanatlı karınca, divik.
termor(i.), (huk.) bir mülkü belirli bir süre şartıyle kullanan kimse.
termsgant(s.), (i.) yaygaracı ve şirret (kadın), cadaloz (kadın). termagancy (i.) şirretlik.
tern(i.) üç rakamdan meydana gelen takım; üç numaranın birleşmesi neticesinde kazanılan piyango ikramiyesi.
tern(i.)deniz kırlangıcı, balıkçın, (zool.) Sterna hirundo.
ternary(s.), (i.) üçIü, üçten meydana gelen; üçer üçer giden; (kim.) üç unsur veya atomdan oluşmuş; (mat.) tabanı üç olan (rakam sistemi); üç madenden oluşmuş (alaşım); (i.) bir arada alınan üç şey, üçIü grup.
ternate(s.) üçten meydana gelen; üçer üçer düzenlenmiş; (bot.) yaprakları üç kısımdan meydana gelen; yaprakları üçer üçer olan.
terne(f.) kalay ve kurşun alaşımı ile kaplamak. terne'plate (i.) kalay ve kurşun alaşımı ile kaplı demir veya çelik levha.
terpsichore(i.), (mit.) dans perisi. terpsichore'an (s.) dansla ilgili.
terra(i.), (Lat.) toprak; yerküre, arz küresi.
terrace(i.), (f.) satıhtan yüksek yer, set; bayır üstünde sıra evler veya sokak; İspanyol veya ark evlerine özgü düz ve yassı dam, teras, taraça; (f.) set yapmak, bir bayır boyunca sıra sıra setler yapmak. roof terrace evin çatısı üstündeki taraça.
terracottafırında pişirilmiş tuğla veya çömlek; tuğla rengi.
terrain(i.) savaş alanı veya savunmaya uygun yer; arazi, yer, arsa; özel bir maksada hizmet eden arazi.
terrapin(i.) Kuzey Amerika'ya mahsus yenilebilen bir çeşit su kaplumbağası.
terrarium(i.) kara hayvanlarını hayvanat bahçesinde yetiştirmek için onların doğal hayat şartlarına göre hazırlanmış suni yer.
terrene(s.), (i.), eski dünyevi; (i.), eski yer, arz.
terreplein(i.) istihkâmda topIarın konulduğu üst zemin; yerden yüksek düz zemin.
terrestrial(s.), (i.) dünya veya karayla ilgili veya onlara ait; karadan meydana gelen; arza ait, dünyevi; karada yaşayan; karasal; (i.) dünyada var olan şey. terrestrial telescope görüntüyü düz gösteren teleskop. terrestrially (z.) dünyevi şekilde; karasal olarak.
terret(i.) at koşumunda dizginlerin geçirildiği halkaların biri; köpek tasmasındaki halka.
terrible(s.) korkunç, korkulacak, dehşetli; (k.dili) aşırı, çok, pek. terribly (z.) müthiş bir şekilde; aşırı derecede, çok.
terricolous(s.), (zool.), (bot.) yerde veya yer içinde yaşayan.
terrier(i.), (huk.) belirli bir semtte fert veya şirketlerin emlâk sicili.
terrific(s.) korkunç, dehşetli, dehşet verici; (k.dili) fevkalade, çok güzel. terrifically (z.) dehşetli surette; çok.
terrify(f.) çok korkutmak, dehşete düşürmek.
terrigenous(s.) yerde doğmuş, topraktan çıkmış veya meydana gelmiş; (jeol.) karadan gelen toprak ile denizin dibinde oluşan veya buna ait.
terrine(i.) reçel ile dolu olarak satılan toprak kavanoz; bir çeşit sebzeli yahni.
territorial(s.) karaya veya araziye ait; belirli bir bölgeye ait; Birleşik Amerika'da devlet teşkilatına girmemiş bölgelere ait; bölgesel savunma için hazırlanmış askeri kuvvetlerle ilgili. territorial acquisitions ilhak olunmuş topraklar. territorial army ana vatan ordusu. territorial jurisdiction devletin kendi ülkesi ve ahalisi üzerindeki hakları. territorial waters kara suları.
territory(i.) toprak, arazi, memleket; bir devlete ait üIke; başka devletin hükmü altında bulunan memleket; (bh) eskiden Birleşik Amerika'da henüz devlet teşkilâtına girmemiş ancak merkezi hükümet tarafından atanan bir vali idaresindeki bölge.
terror(i.) dehşet; korkunç şey; dehşet saçan şey veya kimse; (k.dili) haşarı çocuk. terrorstruck, terrorstricken (s.) dehşete düşmüş. the Reign of Terror Fransız ihtilâlinde en kanlı devre.
terrorist(i.) tedhişçi, herkese dehşet salan kimse; Fransız ihtila1i sırasında tedhiş mahkemesi taraftarı; çarlık Rusya'sında tedhişçi. terrorism (i.) tedhişçilik, yıldırma siyaseti. terrorize (f.) tedhiş etmek, yıldırmak.
terry(i.) havlu dokusunda kesilmemiş düğüm; düğümleri kesilmemiş havlı kumaş. terry cloth havlu kumaş.
terse(s.) kısa ve özlü (söz), veciz. terse'ly (z.) kısa ve öz olarak. terse'ness (i.) kısa oluş.
tertian(s.), (i.), (tıb.) günaşırı olan; (i.), (tıb.) günaşırı tutan nöbet. tertian ague, tertian fever günaşırı tutan sıtma nöbeti.
tertiary(s.), (i.) üçüncü, üçüncü dereceye ait; (bh), (jeol.) üçüncü zamana ait; (i.), (bh), (jeol.) memeli hayvanların meydana geldiği devre, arzın üçüncü zamanı; (kil.) manastır sisteminde layik işlerle meşgul üçüncü sınıfa mensup kimse; (zool.) kuş kanadının üçüncü sırasındaki uçuş tüylerinden biri.
Toplam 64 sonuç listeleniyor