Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'sur' sonuçları
Çeviri sur-
(önek) üstünde, ötesinde.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri sura,surah
i. Kuran suresi.
 
Çeviri surah
i. bir cins yumuşak ipekli kumaş.
 
Çeviri sural
s., anat. baldıra ait.
 
Çeviri surbase
i., mim. temel üzerine yapılan pervaz. surbase'ment i. böyle pervaz bulunma.
 
Çeviri surcease
i., f., (eski) bitme, ardı arkası kesilme; f. bitmek, ardı arkası kesilmek; nefes almak, ara vermek.
 
Çeviri surcharge
f., i. taşıyabileceğinden fazla yüklemek, fazla doldurmak; fazla fiyat istemek; bir krediyi deftere kaydetmemek; posta pulunun üzerine yeni fiyat bastırmak; i. fazla ağır yük; d.y. fazla navlun alma; krediyi deftere kaydetmeyiş; posta pulları üzerine bastırılan yeni fiyat, sürşarj; yeni fiyatlı posta pulu, sürşarj.
 
Çeviri surcingle
i., f. palan kolanı; kil. papaz cüppesinin kuşağı, zünnar; f. kolan veya kuşakla bağlamak.
 
Çeviri surcoat
i. cüppe; ortaçağda zırh üstüne giyilen cüppe.
 
Çeviri surd
s., i., mat. asam, (karekök 2) gibi tam miktarı ifade edilemeyen (kemiyet); dilb. f, p, s, k gibi sessiz (harf).
 
Çeviri sure
s., z., (ünlem) muhakkak, şüphesiz; olumlu, müspet; kesin, kati; emin, sağlam, güvenilir; sabit, metin; nad. sıkı, sıkı bağlayan; z., k.dili. şüphesiz; (ünlem) tabii, elbette. sure enough muhakkak, sahiden. be sure dikkat etmek. for sure elbette, muhakkak, kati olarak. make sure temin etmek; tahkik etmek, soruşturmak; işin aslını anlamak. to be sure elbette, muhakkak. sure'ness katiyet, kesinlik; emin olma.
 
Çeviri sure-enough
s., z., A.B.D., k.dili. hakiki; z. muhakkak.
 
Çeviri sure-fire
s., k.dili başaracağı şüphe götürmeyen.
 
Çeviri sure-footed
s. ayağını sıkı basan, düşmez, kaymaz.
 
Çeviri surely
z. elbette, muhakkak; emniyette olarak; tehlikesizce.
 
Çeviri surety
i. kefil, rehine; teminat, emniyet. stand surety kefil olmak. surety ship i. kefalet.
 
Çeviri surf
i., f. kıyıda kırılan köpüklü dalgalar, çatlayan dalgalar; f., (spor)dalgalar üstünde tahta ile kıyıya doğru kaymak.
 
Çeviri surface
i., f., s. yüz, düzey, satıh, dış, zahir, dış taraf, dış görünüş; mat. yüzey; f. bir şeyle kaplamak; dua yapmak; cilâlamak; üstündeki toprağı kaldırıp maden ocağı işletmek; su dibinden yüzeye çıkmak; s. yüzeysel; görünüşteki. surface current düzey akıntısı. surface impressions dış izlenimler, sathi intıbalar. surface mail adi posta. surface noise gramofon plağında sürtünme ve tozdan ileri gelen parazit veya cızırtı. surface plate mak. ayar olarak kullanılan düz çelik parça. surface tension fiz. üst yüzey gerilimi. surface water toprağın üstünden akan yağmur suyu. on the surface yüzeyde; görünüşte.
 
Çeviri surface-active
s., kim. bir sıvının yüz gerilmesini azaltan.
 
Çeviri surfactant
i., kim. bir sıvının yüz gerilmesini azaltan madde.
 
Çeviri surfboard
i. surfing denilen sporda kullanılan uzun tahta.
 
Çeviri surfboat
i. dalgaları aşabilmeye elverişli kayık.
 
Çeviri surfcasting
i. sahilden dalgaların arasına olta atarak balık avlama.
 
Çeviri surfeit
i., f. yiyip içmede aşırılık; çatlayacak derecede yemek yeme hastalığı; tokluk; aşırı derecede yemek yemekten ileri gelen bulantı, bıkkınlık; f. çatlayacak derecede yedirmek veya yemek.
 
Çeviri surfer
i. dalgalar üzerinde surfing yapan sporcu.
 
Çeviri surfing, surfrıdıng
i. dalgalar üzerinde tahta ile kayarak yapılan bir cins su kayağı.
 
Çeviri surge
f., i. kabarıp yuvarlanmak; dalgalanmak; elek. kabarmak, taşmak; den. birden kayıvermek; den. çok baş kıç vurmak (demirli gemi); akın etmek; birden kabarıvermek; i. büyük dalga; büyük dalga gibi sürükleme; elektrik akım veya gücünün süratle artması veya yükselip düşmesi; den. ırgatın daralan kısmı.
 
Çeviri surgeon
i. cerrah, operatör. Surgeon General A.B.D. Umumi Sağlık Servisinde baş doktor. surgeoncy i. cerrahlık.
 
Çeviri surgery
i. operatörlük, cerrahlık, cerrahlık ilmi; ameliyathane; İng. muayenehane.
 
Çeviri surgical
s. cerraha veya cerrahlığa ait, cerrahi; cerrahlıkta kullanılan veya yapılan. surgical operation ameliyat. surgical ward hariciye koğuşu. surgically z. ameliyat suretiyle, cerrahi müdahale ile.
 
Çeviri suricate
i. gelinciğe benzer ve Güney Afrika'da yaşayan bir cins hayvan, zool. Suricata suricata.
 
Çeviri surinam
i. Surinam.
 
Çeviri surly
s. ters, haşin, aksi, kaba, asık yüzlü. surlily z. kabaca, terslikle. surliness i. terslik, aksilik, kabalık.
 
Çeviri surmise
i., f. zan, kanaat, şüphe; f. sanmak, zannetmek, tahmin etmek; ipucu çıkarmak.
 
Çeviri surmount
f. üstün gelmek, baskın çıkmak, galebe çalmak, hakkından gelmek.
 
Çeviri surmullet
i. barbunya balığı, tekir balığı, zool. Mullus barbatus.
 
Çeviri surname
i., f. soyadı; aile ismi; lakap; f. soyadı koymak; soyadı ile tanınmak.
 
Çeviri surpass
f. geçmek, baskın çıkmak, üstün olmak, faik olmak. surpassing s., z. en üstün olan, âlâ; z., (şiir) fevkalade. surpassingly z. hepsinden üstün surette, fevkalade.
 
Çeviri surplice
i. papaz ve koro mensuplarının giydiği beyaz keten cüppe.
 
Çeviri surplus
i., s. artan miktar, herhangi bir şeyin fazlası; ihtiyat akçesi; şirketin bütün masraflar ve tediyatından sonra elinde kalan para; s. fazla, artık, baki. surplusage i. fazla olan meblâğ; huk. aşan şey, mübalağa.
 
Çeviri surprisal
i. sürpriz, hayret verici şey.
 
Çeviri surprise
i., f. sürpriz; birden karşısına çıkış; hayret, beklenilmedik şey, şaşkınlık, ansızın vaki olan şey, hayret verici şey; f. hayrete düşürmek, şaşırtmak; birden karşısına çıkarmak; beklenilmedik bir anda yakalamak. surprise package içinden umulmadık bir şey çıkan paket. surprise party sürpriz partisi. surprise visit habersiz ziyaret. be surprised by one birisi tarafından gafil avlanmak, bir kimsenin hazırladığı bir sürprizle karşılaşmak. take by surprise gafil avlamak; şaşırtmak, hayret ettirmek. They surprised me into telling my secret. Beni üç kâğıda alıp sırrımı öğrendiler. I'm surprised at you. Yaptığın harekete şaştım.
 
Çeviri surprising
s. hayret verici, şaşırtıcı. surprisingly z. hayret uyandıracak şekilde.
 
Çeviri surrealism
i., fels. sürrealizm, gerçeküstücülük. sürrealist i., s. sürrealist, gerçeküstücü (kimse).
 
Çeviri surrebuttal
i., huk. davacının iddiasını ispatlayan delil.
 
Çeviri surrejoinder
i., huk. davalının ikinci cevabına karşı davacının cevabı.
 
Çeviri surrender
f., i. teslim etmek veya olmak, haklarından feragat etmek; kendini bırakmak, ümidini kesmek; herhangi bir duygu ve fikrin esiri olmak; i. teslim, feragat. surrender value sigorta poliçesi iptal edildiği takdirde poliçe sahibine verilecek para miktarı. unconditional surrender kayıtsız şartsız teslim.
 
Çeviri surreptitious
s. gizli, el altından, hile kabilinden; sahtekarca; gizlice yapılmış. surreptitiously z. gizlice, al altından, hileli olarak.
 
Çeviri surrey
i., A.B.D, (eski) dört tekerlekli ve iki sıralı hafif gezinti arabası.
 
Çeviri surrogate
i., f. naip, vekil; yerine geçen kimse veya şey; özellikle evlenme izinnamelerini veren memur; huk. vasiyetname şartlarını yerine getirmeye memur kimse; f. vekil tayin etmek.
 
Çeviri surround
f. kuşatmak ihata etmek, çevirmek, etrafını sarmak; ask. muhasara etmek, çember içine almak. surroundings i., çoğ. çevre, muhit, çevredeki bütün şeyler, etraf.
 
Çeviri sursum corda
Lat. teşvik edici sesleniş.
 
Çeviri surtax
i., f. ek vergi; f. ek vergi koymak.
 
Çeviri surveillance
i. nezaret, gözetme, gözaltında tutma; teftiş. under surveillance gözaltında, nezaret altında. surveillant i. nezaretçi; göz hapsinde tutan kimse; nöbetçi öğretmen.
 
Çeviri survey
f. bakmak, dikkatle her şeye göz gezdirmek, muayene etmek; yoklamak, yoklama yapmak; düşünmek, mülâhaza etmek, mütalaa etmek; teftiş etmek; haritasını çıkarmak, mesaha etmek. surveyor i. mesahacı, mesaha memuru; gümrük müfettişi.
 
Çeviri survey
i. mesaha, yüzölçümü, teftiş, tetkik, yoklama, muayene; mülâhaza, mütalaa; harita veya plan yapma.
 
Çeviri surveying
i. mesaha ilmi, yer ölçmesi; mesaha etme. aerial surveying havadan mesaha etme, uçakla harita çıkarma. hydrographic surveying bir bölgenin idrografik haritasını çıkarma. photographic surveying fotoğraf çekmek suretiyle mesaha etme. surveyor's level
 
Çeviri surveyor'slevel
ölçü terazisi.
 
Çeviri survival
i. kalım, beka; başkasının ölümünden sonra hayatta kalma, diğerlerinden fazla yaşama; bir tehlikeyi atlatıp yaşama; modası geçmiş bir inanç veya geleneğin baki kalması. survival kit havacılara verilen, mecburi iniş veya uçak kazasından sonra gerekli ihtiyaç maddelerini temin edecek çanta. survival of the fittest zool., bot. en güçlü olanın yaşamakta devam etme prensibi.
 
Çeviri survive
f. baki kalmak, başkasından fazla yaşamak, daha uzun ömrü olmak.
 
Çeviri survivor
i. bir kazadan sağ olarak kurtulan kimse; başkasının ölümünden sonra sağ kalan kimse, en son olarak hayatta kalan kimse veya şey. survivorship i. sağ kalma; huk. ölenlerin mal hissesini alma hakkı.
 
Toplam 61 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com