Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'si' sonuçları
Çeviri si
i., müz. si notası, gamın yedinci notası (bu notaya ti de denilir).
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri sialogogue
i., tıb. salya akıtıcı ilâç veya madde.
 
Çeviri siamese
s., i. (çoğ. Siamese) Siyamlı; Siyam diline ait; i. Siyam halkı veya dili. Siamese cat Siyam kedisi. Siamese twins yapışık doğan ikizler.
 
Çeviri siberia
i. Sibirya.
 
Çeviri sibilant
s., i. ıslıklı, ıslık gibi ses çıkaran; i. ıslığa benzer ses veren harf (s., z., ş., j. gibi). sibilation i. ıslık sesi: ıslık çalar gibi söyleme.
 
Çeviri sibling
i. kardeş.
 
Çeviri sibyl
i. eski zamanda kadın kâhin, falcı kadın. sibylline s. kahineye ait; kehanet veya fala ait: saklı, gizli. Sibylline Books eski Roma tarihinde meşhur olan kehanet kitapları.
 
Çeviri sic
z. böyle (aktarılan parçadan sonra aynen alınmıştır', anlamında kullanılır). sic passim her yerde böyle. Sic semperty rannis Gaddarlara her vakit böyle yapılsın. Sic transit gloria mundi Dünya izzet ve şerefi böyle fanidir.
 
Çeviri siccative
s, i. kurutucu; i. kurutucu madde .
 
Çeviri sicily
i. Sicilya Sicilian s., i. Sicilyalı.
 
Çeviri sick
s. hasta, keyifsiz; bulantılı, midesi bulanan; bezgin; hasret çeken, özleyen; of ile tiksinmiş, usanmış, bıkmış; bozuk; hastalıklı, mariz; hastaya mahsus; meşum, iğrenç. sick headache tıb. mide bulantısı ile gelen şiddetli baş ağrısı; yarım baş ağrısı. sick joke iğrenç ve ürpertici şaka. sick leave hastalık izni, tebdili hava.
 
Çeviri sick , sic
f. saldırmak (köpek); gen. on ile saldırtmak, kışkırtmak (köpek). Sick'em ! Fırla, haydi !
 
Çeviri sickabed
i. yatalak hasta.
 
Çeviri sickbay
i., den. gemi reviri.
 
Çeviri sickbed
i. hasta yatağı.
 
Çeviri sicken
f. hastalanmak; hasta etmek, bıktırıp vaz geçirmek, tiksindirmek.
 
Çeviri sickening
s. hastalık getiren; tiksindirici, iğrenç; kusturucu. sickeningly z. tiksindirici surette.
 
Çeviri sickish
s. hasta gibi, rahatsız; rahatsız edici, gönül bulandırıcı. sickishly z. bulantı hissederek. sickishness i. bulantı hissetme, hastalanır gibi olma.
 
Çeviri sickle
i., f. orak; f. orakla biçmek.
 
Çeviri sickly
s. hastaca, daima keyifsiz, hastalıklı, hasta mizaçlı; hastalık getiren; gönül bulandırıcı; marazi, tiksindirici, hasta yüzlü. sickliness i. hastalıklı hal.
 
Çeviri sickness
i. hastalık; mide bulantısı, kusma.
 
Çeviri sickroom
i. hasta odası.
 
Çeviri side
i., s. yan; taraf; kenar; cihet; etek (dağ); taraftarlar, fırka; den. kenar, yan, yan taraf; ing., (argo). yüksekten atıp tutma; bilardoda bilyeye vurmak suretiyle hasıl olan dönerek gitme kuvveti; s. yan, yanda veya yandan olan; ikincil, ikinci derecede olan. side arms kılıç veya tabanca gibi yana takılan silâhlar. side by side yan yana. side effect yan tesir. side show asıl temsil veya programa ilâve olarak gösterilen oyun. side street yan sokak, tali yol. side stroke spor. yan kulaç. side table servis masası. on the side (argo). fazladan, ayrıca, bundan başka. split one's sides gülmekten katılmak. take sides taraf tutmak.
 
Çeviri side
f., gen. with ile taraf tutmak, desteklemek.
 
Çeviri sideboard
i. büfe, kontrbüfe (yemek odasında).
 
Çeviri sideburns
i., çoğ., A.B.D. favori (saçlarda).
 
Çeviri sidecar
i. motosikletin yolcu taşıyacak yeri, sepet; bir çeşit kokteyl.
 
Çeviri sided
s. cepheli, taraflı, çevrili.
 
Çeviri sidekick
i., A.B.D., (argo). arkadaş.
 
Çeviri sidelight
i. meseleyi dolaylı olarak aydınlatan şey; den. borda feneri.
 
Çeviri sideline
i., f. asıl mesleğinden ayrı meşguliyet sahası; tali hat; sporda kenar çizgisi; sorumlu olmayan bir kimsenin görüşü; f. oyun dışı edilmek.
 
Çeviri sideling
s., z. yana yatmış, eğri; z. yana yatmış şekilde.
 
Çeviri sidelong
s. yan, yandan; s. meyilli.
 
Çeviri sidereal
s. yıldızlara ait; yıldızların hareketlerine göre hesaplanmış (gün). sidereal clock yıldızların hareketine göre işleyen saat. sidereal day bir yıldızın meridyen dairesinden ayrılıp tekrar varması arasındaki müddet. sidereal time yıldızların hareketlerine göre hesap edilen zaman. sidereal year güneşin sabit bir yıldızdan iki kere geçtiği yıl.
 
Çeviri siderite
i., min. siderit. (önek).
 
Çeviri sidero-
demir, çelik; yıldız.
 
Çeviri siderolite
i. içinde demir bulunan göktaşı.
 
Çeviri sidesaddle
i. kadınlara mahsus ve yan binilen eyer.
 
Çeviri sideslip
f. (-ped, -ping) i. yan kaymak; hav. yan inişi yapmak; i. yana kayma; yan iniş; ağaç filizi.
 
Çeviri sidesman
i. Anglikan kilisesinde mütevelli muavini.
 
Çeviri sidesplitting
s. candan, içten; kahkaha yaratan.
 
Çeviri sidestep
f. kenara çekilmek; yan çizmek, sorumluluktan kaçınmak; bertaraf etmek; uzatmak, sallantıda bırakmak.
 
Çeviri sideswipe
i., f. yan tarafa indirilen şiddetli darbe; f. yandan çarpmak.
 
Çeviri sidetrack
i., f. yan hat; f. yan hatta geçirmek; bir kimsenin işini veya planını geriye bıraktırmak
 
Çeviri sidewalk
i. yaya kaldırımı.
 
Çeviri sideward
s., z. yana doğru olan; z. yandan; yana doğru.
 
Çeviri sidewash
i. uçağın yan tarafından esen hava cereyanı.
 
Çeviri sideways , sidewise
s., z. yan; z. yandan, yan taraftan.
 
Çeviri sidewheeler
i. yandan çarklı vapur.
 
Çeviri siding
i. yan hat, demiryolunda ana hattan ayrılan şube hattı.
 
Çeviri sidle
f. yan yan gitmek. sidle up to one birine sokulmak.
 
Çeviri sidon
i. Lübnan'da Sayda şehri.
 
Çeviri siecle
i, Fr. asır, yüzyıl.
 
Çeviri siege
i., f. kuşatma, muhasara; ısrarla ele geçirmeye uğraşma; (eski). ikamet yeri; (eski). rütbe, mertebe; uzun hastalık devresi; f., nad. kuşatmak, muhasara etmek. state of siege kuşatma durumu.
 
Çeviri sienna
i. boz renkli toprak boya. burnt sienna kırmızıya çalan kahverengi.
 
Çeviri sierra
i. zirveleri çok olan dağ silsilesi; bir çeşit palamut.
 
Çeviri sierra leone
Sierra Leone.
 
Çeviri siesta
i. öğle uykusu, öğle istira hati.
 
Çeviri sieve
i, f. kalbur, kevgir, elek; boşboğaz kimse; f. kalburdan geçirmek, elemek.
 
Çeviri sift
f. kalburdan geçirmek, elemek; incelemek, soruşturmak; ayırmak. sift out kalburdan geçirip ayırmak. siftings i., çoğ. kalbur içinde kalan çerçöp.
 
Çeviri sig
kıs. signature, signor.
 
Çeviri sigh
f., i. iç çekmek, ah etmek; uğuldamak; for ile hasret çekmek; ah çeker gibi ses çıkarmak; i. iç çekme, ah etme.
 
Çeviri sight
i. görme; gözlem, müşahede; muayene; görüş kuvveti; görülen şey, manzara; görülecek şey; göz erimi; inceleme fırsatı; fikir; nişangah; leh. çok miktar; k.dili. çirkin bir şey. sight draft ibrazında tediye olunacak poliçe. sight unseen görmeden(satın almak). a sight for sore eyes bir içim su; hoş bir rastlantı. at sight ibrazında, gösterilince .catch sight of görüvermek, gözüne ilişmek. find favor in someone's sight birinin gözüne girmek. in sight göz önünde, görünürde, gözle görülür, yakın. know by sight yüzünden tanımak, göz aşinalığı olmak. not by a long sight hiç, asla. on sight görülünce, görüldüğü anda. out of sight gözden uzak; k.dili. son derece yüksek, fahiş (fiyat). Out of sight, out of mind, Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. take a sight yerini belli etmek. You are a sight for sore eyes. Yüzünüzü gören cennetlik olur.
 
Çeviri sight
f. görmek; bakıp keşfetmek; nişan almak; nişangâhım ayarlamak; gözlemek; belirli bir yere dikkatle bakmak.
 
Çeviri sight-reading
i. hazırlıksız okuma veya çalma.
 
Çeviri sightless
s. kör, ama, görmez; görünmez. sightlessly z. görmeden, kör olarak. sightlessness i. körlük.
 
Çeviri sightly
s. güzel, hoş; güzel manzara arzeden, göze hitap eden. sightliness i. güzellik; göze hitap etme.
 
Çeviri sightseeing
i. gezme; ilginç yerleri ziyaret etme.
 
Çeviri sigil
i. mühür.
 
Çeviri sigma
i. Yunan alfabesinin s sesi veren on sekizinci harfi, sigma; mat. sigma işareti.
 
Çeviri sigmate
s. sigma şeklindeki.
 
Çeviri sigmoid
s., anat. s harfi şeklindeki, sigmoit, sigmamsı. sigmoid artery anat. kalınbağırsağa kan getiren damarın bir kolu. sigmoid flexure anat. makattan kalınbağırsağa çıkan s şeklindeki kısım. sigmoit kolon, kalça leğen kolonu.
 
Çeviri sign
i. işaret, alâmet, nişan, belirti, iz, remiz; tabela, levha; astr. on iki burçtan biri; tıb. araz. sign language sağır ve dilsizlerin işaretlerle konuştuklan dil. sign manual el yazısı imza (bilhassa hükümdarın). sign painter tabela ressamı. I had a sign içime doğdu.
 
Çeviri sign
f. imzalamak; işaretlerle ifade etmek; işaret etmek; imza ile kontrata bağlamak; away, off veya over ile resmen başkasına devretmek. sign off k.dili. radyo yayınına son vermek. sign on askerliğe kaydolunmak. sign out ayrıldığını imza ile belli etmek; kütüphaneden kitap alındığını imza ile belirtmek. sign up kaydetmek, kaydolmak.
 
Çeviri signal
i., f. (-ed, -ing veya -led, -ling) işaret; belirten herhangi bir şey; işaretle verilen emir; parola; saik: f. işaret vermek; işaretlerle bildirmek. signal box d.y. içinde işaret cihazı bulunan kulübe. Signal Corps ask. işaret alayı. storm signal fırtına çıkacağını bildiren işaret.
 
Çeviri signal
s. dikkate şayan, belli, açık, vazıh, aşikâr, dikkati çeken, işaret veren. signally z. dikkate şayan derecede.
 
Çeviri signalize
f. mümtaz hale getirmek, şöhret kazandırmak; dikkatle göstermek.
 
Çeviri signalman
i. işaret memuru, işaretçi.
 
Çeviri signatory
s., i. imza eden; i. imza sahibi; kayıt veya imza eden kimse, özellikle anlaşma veya mukavele imza eden kimse.
 
Çeviri signature
i. imza; müz. işaret, nota imi; matb. kitap formasının ilk sayfasına konulan işaret; forma; ecza. reçetede ilacın kullanılış şeklini belirten kısım.
 
Çeviri signboard
i. tabela, yafta, afiş.
 
Çeviri signet
i. mühür, özellikle hükümdarın şahsi mührü. signet ring mühür yüzüğü.
 
Çeviri significance ,-cancy
i. manalı olma; anlam, mana; önem, ehemmiyet.
 
Çeviri significant
s. manidar, anlam taşıyan, manalı; önemli, mühim. significantly z. manalı bir şekilde.
 
Çeviri signification
i. anlam, mana, meal.
 
Çeviri significative
s. anlamlı, manalı, bir kavram belirten. significatively z. bir mana ifade ederek. significativeness i. bir anlam veya kavram belirtme. significatory s. manalı.
 
Çeviri signify
f. işaretle anlatmak, belirtmek, ifade etmek; delalet etmek; anlam vermek; anlamı olmak.
 
Çeviri signniment
i. bir suçlunun parmak izlerinin ve diğer özelliklerinin kaydı.
 
Çeviri signor
i. efendi, bay, İtalyan asılzadelerine verilen unvan.
 
Çeviri signora
i., it. bayan, hanım (evli).
 
Çeviri signore
i., it. bey, bay.
 
Çeviri signorina
i., it. genç kızlara verilen unvan, matmazel.
 
Çeviri signorino
i, it. küçük bey.
 
Çeviri signpost
i. işaret direği, işaret gönderi; kılavuz.
 
Çeviri sikh
i, s. Hindistan mezheplerinden birinin üyesi, Sih; s. bu mezhepten olan.
 
Çeviri sikkim
i. Sikkim.
 
Çeviri silage
i. siloda muhafaza olunan hayvan yemi, yeşillik.
 
Çeviri silence
i., f. sessizlik, sükut; zikretmeyiş, bahsetmeyiş; ketumiyet, sır saklama; sükunet, huzur; müz. es; f. susturmak, sesini kestirmek, sükut ettirmek; ask. bastırmak, ateş kesmeye mecbur etmek; yatıştırmak. Silence gives consent Sükut ikrardan gelir.
 
Çeviri silencer
i. susturucu adam veya şey; ses kesici araç, amortisör; ing. susturucu.
 
Çeviri silent
s. sessiz, sakin; suskun; söylenmeyen. silent letter okunmayan harf. silent partner işlerin yürütülmesine karışmayan ortak. silent system mahpusların birbiri ile konuşmalarını yasak eden sistem. silently z. sessizce. silentness i. sessizlik.
 
Çeviri silentiary
i. sükut ve düzeni korumakla görevli kimse, mübaşir; Roma imparatorluğu'nda devlet sırlarını saklamaya ant içmiş memur veya müşavir.
 
Çeviri silenus
i, Yu. mit. Baküs'ün üvey babası; ihtiyar sarhoş; k.h. yarısı insan yarısı keçi şeklinde olan tanrı, satir.
 
Çeviri silesia
i. Silezya; k.h. aslında Silezya'da dokunmuş pamuklu astarlık kumaş.
 
Çeviri silex
i. silis; sıcağa dayanan cam.
 
Çeviri silhouette
i., f. gölge resim, siluet; f. gölge şeklinde resim yapmak, siluet çizmek.
 
Çeviri silica
i. silis silicate i., kim. asit silisit tuzu veya esteri. siliceous, silicic s. silisli
 
Çeviri silicify
f. taşlaştırarak çakmaktaş haline getirmek.
 
Çeviri silicle
i., bot. kısa ve enli bir meyva tipi, silikül. siliculose s., bot. silikül meyvalı
 
Çeviri silicon
i., kim. silisyum.
 
Çeviri silicosis
i., tıb. kuvars tozunun ciğerlere girmesinden ötürü taş kesicilerde görülen akciğer hastalığı.
 
Çeviri silique
i., bot. uzun ve dar bir meyva tipi, hardalsı meyva.
 
Çeviri silk
i. ipek; ipekli kumaş; ipeğe benzer örümcek ağı teli; ipeğe benzer mısır püskülü. silk cocoon ipek kozası. silk hat silindir şapka. silk mill ipek imalâthanesi veya tezgâhı. silk vine ipek fidanı, bot. Periploca graeca. artificial silk suni ipek. raw silk ham ipek. spun silk ibrişim.
 
Çeviri silken
s. ipek gibi, ipekli; parlak ve yumuşacık; nazik; ipekler giymiş, lüks.
 
Çeviri silkscreenprocess
ipek kumaşla yapılan bir çeşit basma tarzı.
 
Çeviri silkstocking
s., i. ipek çorap giymiş; ağır giyinmiş, aristokratça, kibar, lüks; i. zengin kimse.
 
Çeviri silkworm
i. ipekböceği.
 
Çeviri silky
i. ipek gibi, ipekli; bot. atlas gibi (yaprak); davranışlarda riyakârlık gösteren.
 
Çeviri sill
i. eşik, kapı veya pencere eşiği, denizlik.
 
Çeviri sillabub
i. şarap ve sütle karıştırılmış bir çeşit yemek.
 
Çeviri siller
i., s., iskoç para; s. gümüş.
 
Çeviri silly
s. sersem, şaşkın, budala, akılsız; divane, ahmak; ahmakça, gülünç; sersemlik kabilinden; budalaca, saçma. sillily z. ahmakça. silliness i. ahmaklık; saçmalık.
 
Çeviri silo
i., f. silo; f. siloya doldurmak.
 
Çeviri silt
i., f. suyun getirip biriktirdiği kum veya çamur, mil; f., up ile böyle kum ve çamurla doldurmak veya dolmak.
 
Çeviri silurian
s., i., jeol Silüryen; i. Silür.
 
Çeviri silurid
i., s. yayınbalığıgillerden bir balık; s. bu balıklara ait.
 
Çeviri silvan
bak. sylvan.
 
Çeviri silver
i., s. gümüş; gümüş para; gümüş eşya; gümüş kaplama eşya; gümüşe benzer şey; gümüş rengi; s. gümüşten yapılmış; gümüşe benzer, gümüş gibi, beyaz ve parlak; berrak (ses). silver anniversary yirmibeşinci evlenme yıldönümü. silver fir beyaz çam ağacı, gümüş köknar. silver gray gümüş rengi. silverhaired s. ak saçlı silver plate gümüş kaplama. silver poplar akkavak ağacı. silvertongued s. belagatli. be born with a silver swon in one's mouth zengin bir ailede doğmuş olmak.
 
Çeviri silver
f. gümüş kaplamak; gümüşlü civa ile sırlamak (ayna); gümüş gibi parlatmak; foto. gümüş nitratla kaplamak; gümüş gibi beyaz ve parlak olmak.
 
Çeviri silverfish
i. beyaz mercanbalığı; gümüşbalığı; gümüş renkli birkaç çeşit balık; kitaplara zarar veren küçük ve parlak bir böcek.
 
Çeviri silversmith
i. gümüş üzerine çalışan kuyumcu.
 
Çeviri silverware
i. gümüş eşya, gümüş sofra takımı; kaşık ve çatal takımı.
 
Çeviri silverweed
i. beşparmakotu, bot. Potentilla anserina.
 
Çeviri silvery
s. gümüşe benzer, gümüş gibi; berrak. silveriness i. gümüş gibi oluş; berraklık.
 
Çeviri silviculture
i. ağaçlandırma, ormancılık.
 
Çeviri simian
s, i. maymuna benzer; i. maymun, özellikle insana benzeyen maymun.
 
Çeviri similar
s, i. benzer, müşabih, bir birine yakın; geom. şekilde aynı olan; i. benzeyen şey. similarity i. benzeyiş, benzerlik. similarly z. bunun gibi, aynı, aynı şekilde.
 
Çeviri simile
i., kon., san. teşbih, temsil.
 
Çeviri similitude
i. benzerlik, müşabehet; teşbih, mesel, suret.
 
Çeviri simmer
f, i. ateşte ağır ağır kaynamak; kaynar hale gelmek; hafif heyecan içinde bulunmak; kaynama derecesinin birkaç derece altında pişirmek; i. öfke veya coşkunluktan patlar hale gelme; hiddeti zapt etme hali. simmer down k.dili. yavaş yavaş hafiflemek, yatışmak; ağır ağır kaynayarak azalmak.
 
Çeviri simnel
i, ing. bayram pastası.
 
Çeviri simoleon
i., A.B.D., (argo). birdolar.
 
Çeviri simoniac
i. papazlık gibi kutsal değerleri satan veya satın alan adam. simoniacal s. böyle iğrenç bir alım satım kabilinden veya buna ait.
 
Çeviri simonpure
s. halis, saf; gerçek; alın açık yüzü ak, lekesiz.
 
Çeviri simony
i. papazlık rütbesi veya makamı alım satımı; kutsal tutulan şeylerden kar çıkarma.
 
Çeviri simoom , simoon
i. samyeli.
 
Çeviri simpatico
s., ABD., kdili. çekici, sempatik.
 
Çeviri simper
f., i. aptal aptal sırıtmak, colloq. pişmiş kelle gibi sırıtmak; i. aptalca sırıtma . simperingly z. aptalca sırıtarak.
 
Çeviri simple
s., i. basit, bileşik olmayan; sade, süssüz; bot. yalın (yaprak); zool. münferit, tek; adi, bayağı; kolay; saf, halis; tabii, suni olmayan, yapmacıksız; budala, alık, ahmak; ahmakça; önemsiz, ehemmiyetsiz; kolay anlaşılır; ancak yeterli; i. basit şey; ilâç yapılan ot; budala kimse. simple fraction bayağı kesir. simple fracture basit kırık. simple hearted s. saf yürekli, temiz kalpli. simple interest basit faiz. simple machine basit makina. simpleminded s. cahil; basit; kendi halinde; akıl noksan; aptal. Simple Simon saf ve aptal kimse. simpleness i. sadelik, basitlik; saflık, bönlük.
 
Çeviri simpleton
i. ahmak veya budala kimse.
 
Çeviri simplex
s. basit; bir seferde tek haber gönderilebilen telgraf sistemine ait.
 
Çeviri simplicity
i. basitlik, sadelik; kolaylık; budalalık, saflık; samimiyet.
 
Çeviri simplification
i. sadeleştirme, basitleştirme; basitleşme
 
Çeviri simplify
f. basitleştirmek, sadeleştirmek, kolaylaştırmak.
 
Çeviri simply
z. ancak, sadece; basit olarak; budalaca; k.dili. tamamen.
 
Çeviri simulacrum
i. (çoğ. -cra) suret, hayal; hafif benzeyiş, taklit.
 
Çeviri simulate
f. taklit etmek, taklidini yapmak. simulation i. taklit.
 
Çeviri simultaneous
s. aynı zamanda vaki olan, eşzamanlı. simultaneously z. aynı zamanda, birlikte, bir arada . simultaneousness i. aynı zamanda vaki olma, eşzamanlılık.
 
Çeviri sin
i. günah; suç; günah işleme; kusur. sin offering günahların affedilmesi için sunulan şey. besetting sin insanların daima işlemeye meyilli oldukları günah. deadly sin büyük günah, affolunmaz günah. live in sin nikahsız olarak karı koca hayatı yaşamak. original sin Hıristiyanlarca insanların doğuştan işlemeye meyilli olduklan günah. venial sin hafif günah, affolunur günah.
 
Çeviri sin
f. (-ned, -ning) günah işlemek, günaha girmek, günahkar olmak; suç işlemek.
 
Çeviri sinai
i. Sina yarımadası Sinai, Mount Sina dağı, Turu Sina. Sinaitic s. Sina dağına ait, Sina dağında verilen.
 
Çeviri sinapism
i., tıb. hardal yakısı.
 
Çeviri since
z., (edat)., (bağlaç) o zamandan beri; ondan sonra; sonradan; çok evvel, çoktan beri; (edat). -den beri, olalı, edeli; -den sonra; (bağlaç). -den beri; -dan dolayı; çünkü, mademki.
 
Çeviri sincere
s. içten, samimi, sadık, gerçek, hakiki; sahte olmayan. sincereness, sincerity i. içtenlik, samimiyet, hulüs, hüsnüniyet
 
Çeviri sincerely
z. içtenlikle, samimiyetle. Yours sincerely Saygılarımla.
 
Çeviri sinciput
i., anat. önkafa; kafatasının üst kısmı, tepe.
 
Çeviri sindbad
i. Sinbad.
 
Çeviri sine
i., mat. sinüs.
 
Çeviri sine
(edat)., Lat. -siz. sine die gün kararlaştırmadan (meclisin dağılması münasebetiyle kullanılan tabir). sine qua non mutlaka aranılan (şart).
 
Çeviri sinecure
i. ağır çalışma gerektirmeyen memuriyet; arpalık. sinecurist i. böyle bir işte çalışan memur.
 
Çeviri sinew
i., f. veter, kiriş; gen. çoğ. kuvvet, enerji; kuvvet ve kudret verici şey; f. kirişle kuvvetlendirmek. the sinews of war harp için gerekli olan para ve sair levazım.
 
Çeviri sinewy
s. yeter gibi; kuvvetli, adaleli; dinç.
 
Çeviri sinfonia
i. Barok devrinde yazılmış küçük senfoni; senfoni.
 
Çeviri sinful
s. günahkâr, günah kabilinden; ahlâk dışı; habis, şerir. sinfully z. günahkarca, günah işleyerek, haince. sinfulness i. günahkarlık, günah, hainlik.
 
Çeviri sing
f. (sang, sung) i. şarkı söylemek, terennüm etmek; çağlamak; ıslık gibi ses çıkarmak, uğuldamak (rüzgar); çınlamak (kulak); şiir okumak; ötmek, şakımak; (argo). suçu açığa vurmak; i., k.dili. şarkı söyleme; terennüm, özellikle birçok kimsenin bir arada şarkı söylemesi; kurşun vızıltısı. sing ones praises birini hararetle methetmek. sing out bağırmak, seslenmek. singable s. şarkı gibi söylenebilir, terennüm edilebilir.
 
Çeviri singapore
i. Singapur.
 
Çeviri singe
f. (singeing) i. azıcık yakmak, ütülemek, alazlamak, hafifçe yakmak; i. hafif yanık.
 
Çeviri singer
i. şarkı söyleyen kimse, şarkıcı; muganni, hanende; ozan, şair, aşık; ötücü kuş.
 
Çeviri singhalese
s., i. Seylan'a ait; i. Seylanlı; Seylan dili.
 
Çeviri single
s., i. tek, bir, yalnız, ayrı, münferit; bekar, evlenmemiş; özel, hususi, tek kişilik; iki tarafta yalnız birer rakip bulunan (oyun); sağlam; sade, basit, saf; bir kat, yalın kat; çiçekleri yalın kat olan; i. bir, tek; gen. çoğ. teniste tekler, single; golfta iki oyuncu ile oynanan oyun; beysbolda vurucuyu birinci kaleye ulaştıran vuruş; krikette bir sayı kazandıran vuruş; tek kişilik oda. single barrel tek namlulu (tüfek) . single entry tic. basit defter tutma. usulü, ana deftere bir kere kaydetme; bir kerelik giriş. single file birbiri arkasına dizilen sıra; tek sıra. single tax tic. tek dereceli vergi. singletrack s. tek hatlı, tek yönlü; tek açıdan değerlendiren.
 
Çeviri single
f., gen. out ile seçmek, ayırmak; birer birer almak; beysbol. vurucuyu birinci kaleye ulaştıran vuruşu vurmak.
 
Çeviri singleacting
s. tek yönde çalışan.
 
Çeviri singlebreasted
s. tek sıra düğmeli (ceket).
 
Çeviri singlehanded
s. tek kişi ile işletilen; tek el ile çalışan.
 
Çeviri singlehearted
s. temiz kalpli, sadık.
 
Çeviri singleminded
s. tek amaçlı; sade; samimi; hilesiz.
 
Çeviri singlenuss
i. birlik, yalnızlık; bekarlık; samimiyet, dürüstlük, sadakat.
 
Çeviri singlestick
i. eskrim değneği; değneklerle oynanılan eskrim; kısa kalın sopa.
 
Çeviri singleton
i., iskambil bazı oyunların başlangıcında oyuncunun elinde bulunan bir renkten tek kağıt; tek bir şey.
 
Çeviri singly
z. yalnız, tek başına.
 
Çeviri singsong
i., s. aynı tempoda ve cansız bir makamla okuma; s. aynı tempoda ve cansız.
 
Çeviri singular
s., i. yalnız, tek, ayrı, münferit; eşsiz, müstesna; gram. tekil, müfret; bambaşka, görülmemiş, tuhaf, garip; i., gram. tekil kelime; tek şey .singularity i. tuhaflık, garabet; özellik, hususiyet, dikkati çeken şey. singularly z. müstesna olarak, fevkalade bir şekilde.
 
Çeviri singularize
f. özelliğini belirtmek.
 
Çeviri sinicism
i. Sinlilere özgü adet.
 
Çeviri sinister
s. uğursuz, meşum; netameli; bozuk, kötü, fesat; kötülük saçan; nad. sol; hane. kalkanın solundaki. a sinister design kötü fikir, meşum plan.
 
Çeviri sinistral
s. sola ait, sola meyilli; solak. sinistrally z. sola doğru, sola meylederek.
 
Çeviri sink
f. (sank, sunk veya sunken) batmak, garkolmak; yıkılmak, halsizlikten düşmek; irtifa kaybetmek, düşmek: dalmak, derinliğine gitmek: ağır ağır inmek: girmek: etkilemek, tesir etmek, içine işleyip girmek: çukurlaşmak: yavaş yavaş ölmek: gurup etmek: batırmak, daldırmak: indirmek: gururunu kırmak; azaltmak, eksiltmek: para yatırmak: kazıp açmak. sinking fund itfa sermayesi, amortisman sandığı.
 
Çeviri sink
i. lavabo: geriz, lağım: jeol. çukur, havza: batakhane.
 
Çeviri sinker
i. olta veya ağ kurşunu.
 
Çeviri sinkhole
i. kaya veya kayalık arazide bulunan ve içindeki suyun sızmasıyle kuruyan çukur.
 
Çeviri sinless
s. günahsız, suçsuz, masum. sinlessly z. günah işlemeden, suçsuz olarak. sinlessness i. günahsızlık, suçsuzluk.
 
Çeviri sinner
i. günahkâr kimse.
 
Çeviri sinologue
i. Sinolog, Çin dili ve kültürü uzmanı Sinology i. Çin dili ve kültürü ilmi, Sinoloji.
 
Çeviri sinter
i., f. memba etrafında biriken kireçli veya silisli tortu: ısı ve basınçla yapıştırılmış maden parçaları: f. maden tozu veya parçalarını yarı yarıya eriterek yapıştırmak: böyle yapıştırılmak.
 
Çeviri sinuate
s. yılankavi, zikzak, dalgalı; bot. körfezli, sinuat (yaprak).
 
Çeviri sinuosity
i. yılankavilik, yılan kavi dönemeç, dolambaç.
 
Çeviri sinuous
s. yılankavi, dalgalı, dolambaçlı: bof. körfezli, sinuat sinuously z. yılankavi bir şekilde sinuousness i. yılan kavilik, dolambaçlık
 
Çeviri sinus
i. boşluk, kovuk; anat. sinüs: anat. beyinde kara kan kanalı; tıb. içinde cerahat toplanan boşluk sinusitis i., tıb. sinus iltihabı, sinüzit.
 
Çeviri sinusoid
i. sinüsoit .
 
Çeviri sip
f. (-ped, -ping) i. yudum yudum içmek, yudumlamak; i. yudum yudum içme yudum.
 
Çeviri siphon
i., f. sifon; zool. sifonluların içine su çektiği veya dışarıya su verdiği boru şeklinde organ: f. sifon ile su çekmek, sifondan geçirmek veya geçmek. siphonage i. sifonun işlemesi.
 
Çeviri sipper
i. yudumlayan kimse veya şey: cam veya plastikten yapılmış eğri kamış.
 
Çeviri sippet
i. süte veya et suyuna batırılmış ekmek parçası, tirit: garnitür için kullanılan kızarmış ufak ekmek parçası.
 
Çeviri sir
i. efendim, beyefendi: b.h. bir asalet ünvanı, sör.
 
Çeviri sirdar
i. serdar, başkan, kumandan; Mısır'da ordu başkumandanı.
 
Çeviri sire
i., f. baba, ata; efendimiz (eskiden herhangi büyük bir kimseye şimdi ise yalnız hükümdarlara hitaben kullanılan bir tabir); memelilerde baba hayvan; f. baba olmak (özellikle atlarda).
 
Çeviri siren
i., Yu. mit. güzel şarkı söyleyerek denizcileri aldatan deniz perisi; çok cazip ve tehlikeli kadın; siren, canavar düdüğü; bir çeşit su kertenkelesi; denizkızı.
 
Çeviri sirenian
s., i. ot yiyen memeli deniz hayvanları takımına ait; i. denizkızı semendergillerden bir hayvan.
 
Çeviri sirius
i, astr. Siryüs, Suarayı Yemani yıldızı, Büyükköpek (Kelbülekber) takımyıdızında en parlak yıldız, Akyıldız.
 
Çeviri sirloin
i. sığır filetosu.
 
Çeviri sirocco
i. İtalya ve İspanya'ya doğru güneyden esen sıcak bir rüzgâr, siroko.
 
Çeviri sirrah
i., (eski). herif.
 
Çeviri sirup
bak. syrup.
 
Çeviri sisal
i. sisal keneviri, dayanıklı bir çeşit kenevir.
 
Çeviri siskin
i. karabaşlı iskete, zool. Carduelis spinus.
 
Çeviri sissy
i., A.B.D., k.dili. korkak ve kız gibi oğlan, hanım evlâdı. sissified s. kız gibi.
 
Çeviri sister
i., s. kızkardeş, hemşire, bacı, abla, kardeş (kız); aynı cinsten olan kimse veya şey; rahibe; s. hemcins; kızkardeş gibi. sisterinlaw i. görümce, yenge, baldız. elder sister abla. half sister üvey kızkardeş . lay sister rahibe namzedi. sisterly s. kız kardeş gibi, kızkardeşe yakışır.
 
Çeviri sisterhood
i. kızkardeşlik, kızkardeşlik görevi; rahibeler birliği.
 
Çeviri sistine
s. papa Sixtus'a ait. Sistine Chapel Vatikan'da bulunan Sistine kilisesi. Sistine Madonna Rafael'in meşhur Hazreti Meryem tablosu.
 
Çeviri sistrum
i. (çoğ. -trums, -tra) (eski). den. Mısır'da ibadet esnasında kullanılan ve ortasından geçirilmiş madeni çubuklar sarsılınca ses çıkaran saplı kasnak şeklinde bir çalgı.
 
Çeviri sit
f. (sat, -ting) oturmak, çömelmek; tünemek; kuluçkaya yatmak; filanca tarafta bulunmak; toplantıda üye sıfatı ile oturmak: toplantı yapmak, toplanmak; ressam veya heykeltıraşa modellik etmek; resim çektirmek için poz vermek; binip oturmak (ata); oturtmak. sit at ones feet talebesi olmak . sit by ilgilenmemek sit down oturmak . sit in on misafir sıfatıyle toplantıya katılmak . sit on toplantıda ele almak; k.dili. susturmak, ağzını kapatmak. sit on the fence tarafsız kalmak. sit on the lid meseleyi örtbas etmeye çalışmak. sit on the throne hükümdarlık tahtına oturmak; kral olmak. sit out sonuna kadar oturmak; baloda bir dans esnasında oturmak. sit over (argo). sıkışıp başkasına da yer vermek. sit pretty A.B.D., (argo). kârlı durumda bulunmak. sit tight k.dili. sonuç elde edilinceye kadar harekete geçmemek. sit up dik oturmak; yolunu beklemek; ilgi göstermek. The wind sits in the east Rüzgar doğudan esiyor.
 
Çeviri sitdown strike
oturma grevi.
 
Çeviri site
i. yer, mevki, mahal, mevzi.
 
Çeviri sith
z., (bağlaç), (edat), eskiden beri.
 
Çeviri sitin
i. medeni hakları elde etmek için oturma gösterisi.
 
Çeviri sito-
(önek). yemek.
 
Çeviri sitology
i. yemek bilgisi; pehriz ihtisası.
 
Çeviri sitter
i. oturan kimse. baby sitter ana babası evde yokken çocuğun yanında oturan ücretli bakıcı.
 
Çeviri sitting
i., s. celse, oturum; kuluçkalık yumurta sayısı; kuluçka müddeti; s. oturmaya mahsus. sitting duck k.dili. kolay vurulan hedef. sitting room salon, oturma odası.
 
Çeviri situate
f. yerleştirmek, yerini tayin etmek. situated s. kain, vaki, mukim, bulunan.
 
Çeviri situation
i. yer, mevki, mahal; hal; vaziyet, durum; görev, vazife, memuriyet.
 
Çeviri sitz bath
oturularak yıkanılan küvet.
 
Çeviri siva , shiva
i. Hindu dininde en büyük üç tanrıdan biri.
 
Çeviri six
s., i. altı; i. altı rakamı veya sayısı (6,VI); tavlada şeş. sixfold s., z. altı kat, altı misli. sixfooter i. altı ayak boyunda kimse, uzun boylu kimse. six of one, half a dozen of another ya bu, ya öbürü. at sixes and sevens tam bir düzensizlik içinde, keşmekeş halinde. double sixes düşes.
 
Çeviri sixpence
i. altı peni; altı penilik para.
 
Çeviri sixshooter
i., k.dili. altı atar, altıpatlar.
 
Çeviri sixteen
s., i. on altı; i. on altı sayısı veya rakamı. sixteenth s., i. on altıncı; on altıda bir. sixteenth note müz. on altılık nota, iki çengelli nota. sixteenth rest müz. on altılık es. sweet sixteen genç kızın en şirin ve tatlı yaşı.
 
Çeviri sixth
s., i. altıncı; altıda bir; i. bir şeyin altıda bir oranındaki kısmı; müz. altı nota yukarı veya aşağıda bulunan nota; altı notalık ara; gamda la notası. Sixth day cuma. sixth sense altıncı his. sixthly z. altıncı olarak.
 
Çeviri sixty
s., i. altmış; i. altmış sayısı veya rakamı. like sixty (argo). çok hızlı. the sixties 1960 ile 1969 arasındaki yıllar; 60-69 arası yaş sixtieth s., i. altmışıncı (şey); altmışta bir (kısım).
 
Çeviri sizable
s. büyücek, oldukça iri, hacimli.
 
Çeviri size
i., f. büyüklük, hacim, cesamet; beden (elbise), numara (ayakkabı); k.dili. hal, durum; f. istenilen ebatta kesip biçmek; büyüklüklerine göre ayırmak; büyüklüğünü tahmin etmek. size up ABD. kdili. karşısındakini tartmak, hakkında hüküm vermek, fikir yürütmek. a size too big bir numara büyük. just my size tam benim ölçüme göre, tam benim bedenim, istediğim büyüklükte.
 
Çeviri size
i., f. ahar; haşıl; f. aharlamak (kâğıt); haşıllamak (kumaş); (badanadan önce) tutkallamak. sized s. çirişli (kumaş). sizeable bak. sizable.
 
Çeviri sizing
i. ahar (kâğıt); haşıl (kumaş), helme.
 
Çeviri sizy
s. yapışkan, helmeli.
 
Çeviri sizzle
f., i. cızırdamak; sıcaktan bunalmak; i. cızırdama.
 
Çeviri sizzler
i., k.dili. çok sıcak bir şey.
 
Toplam 255 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com