3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
demagogue(i). demagog, halk avcısı. demagogic (s). demagojiye dayanan.
demand(f). talep etmek, istemek; emretmek, ısrar etmek, icbar etmek; sormak, zorla istemek; muhtaç olmak; (huk). mahkemeye celbetmek , bir hak talep etmek.
demand(i). talep, istek; ihtiyaç; (huk). talep, dava. in great demand çok revaçta, çok aranan, büyük rağbet gören, tutulan. Iaw of supply and demand arz ve talep kanunu. on demand talep vukuunda, istenilince.
demarcation(i). hudut tayini, sınır çekme. Iine of demarcation sınır çizgisi.
demarche(i)., (Fr). diplomatik hareket, siyaseti değiştiren adım.
deme(i). eski Atina'da ve bugünkü Yunanistan'da nahiye.
demean(f). alçaltmak, küçültmek. demean oneself kendini küçültmek.
dementia(i)., (tıb). bir çeşit akıl hastalığı,şahsiyetin bölünmesi, had derecede bunaklık. dementia praecox erken bunama, demans prekos.
demerit(i). ihtar, tembih (okullarda).
demesne(i)., (Fr). mülk, emlâk; malikâne; bir malikâneye ait bölge, mıntıka, havali. royal demesne hükümdara ait mülk, miri arazi.
demigod(i). yan ilâh yan insan bir varlık; tanrısal özellikleri olan insan.
demijohn(i). etrafına hasır örülmüş büyük şişe, damacana.
demilitarize(f). askeri teşkilâtı ilga etmek, ordu teşkiline müsaade etmemek. demilitarized zone askeri donanmadan tecrit edilmiş mıntıka.
demimonde(i). toplumca lekelenmiş kadınlar ve bunların mensup oldukları alem.
demise(i)., (f). irtihal, vefat, öIüm; (huk). terk, feragat; intikal; hükümdar tacının halefe intikali; (f). mülkü vasiyetle ferağ etmek, icar etmek, bilhassa hükümdarlığı vârise veya halefe intikal ettirmek.
demitasse(i). küçük kahve fincanı; küçük bir fincan kahve.
demiurge(i). demiurgos, Eflatun felsefesinde dünyayı yaratan etmen, kainatın yaratıcısı.
democracy(i). demokrasi, elerki; demokrasi rejimi.
democrat(i). demokrat kimse. democrat'ic (s). demokrasiye ait, demokratik, halkçı. Democratic Party Demokratik Parti. democrat'ically (z). demokratik olarak.
demode(s)., (Fr). modası geçmiş, demode.
demography(i). demografi, nüfus sayımı ve toplumsal istatistik bilgisi. demograph'ics bu bilgiye ait.
demoiselle(i). evlenmemiş kadın, kız; telli turna, (zool). Anthropoides virgo; yusufçuk.
demolish(f). yıkmak, tahrip etmek. demoli'tion (i). yıkma, tahrip; yıkılma, harap olma.
demon(i). cin, kötü ruh, şeytan, ifrit; kötü adam, iblis herif; (k).dili çok enerjik kimse.
demonetize(f). paranın değerini düşürmek; parayı tedavülden kaldırmak. demonetiza'tion (i). paramn değerini düşürme; tedavülden kaldırma.
demoniac(i)., (s). kötü ruhların etkisi altında olan kimse; deli kimse; (s). mecnun, deli, cinli, kötü ruhların etkisi altında olan.
demonic(s). cin veya şeytanlara ait.
demonism(i). cin ve şeytanların varlığına inanış; şeytanlara olan itikadı tetkik eden ilim.
demonology(i). cin ve şeytanların varlığına olan itikadı tetkik eden ilim dalı, demonoloji.
demonstrate(f). ispat etmek, göstermek, açımlamak, tatbikatla izah etmek; nümayiş yapmak, gövde gösterisinde bulunmak; göstererek ders vermek. demonstra'tioni ispat, delil; nümayiş, gösteri; sergi, tatbikat dersi. demonstrative (diman'strıtiv) (s)., i ispat eden, gösteren, izhar eden, tasrih eden; (i)., (gram). işaret zamiri. demonstrative adjective (gram). işaret sıfatı. demonstrative pronoun (gram). işaret zamiri. dem'onstrator (i). ispat eden şey veya kimse, tatbikat öretmeni; nümayişçi.
demoralize(f). ahlakını bozmak, ifsat etmek; cesaretini kırmak, moralini bozmak, maneviyatını bozmak, gözünü korkutmak, yıldırmak. demoraliza'tion (i). maneviyatın bozulması, ahlakın bozulması.
demos(i). eski Yunanistan'da halk.
demote(f). aşağı dereceye indirmek, rütbesini indirmek. demotion (i). indirme.
demotic(s). halka ait; ammeye ait. demotic characters hiyeroglifin el yazısı şekli. demotics (i). geniş anlamda sosyoloji.
demount(f). parçalara ayırmak, yerinden çıkarmak, sökmek; dağıtmak. demountables kolayca takılıp çıkarılabilir.
demulcent(s)., (i). teskin edici, yatıştırıcı, müsekkin; (i)., (tıb). teskin edici veya koruyucu ilâç .
demur(f). (-red, -ring) (i). kabul etmemek, itiraz etmek, karşı koymak; tereddüt etmek; (huk). davada bir maddeye itiraz etmek; (i). itiraz, tereddüt. without demur tereddüt etmeden.
demure(s). uslu, yumuşak başlı, kuzu gibi; alçak gönüllü, mütevazı; ağır başlı, ciddi; cilveli; sahte vakarlı. demurely (z). ağır başlılıkla alçak gönüllülükle. demureness (i). ciddiyet, vakar; alçak gönüllülük, tevazu .
demurrage(i)., den. kuntra istalya; gemi veya vagonun yük almak veya boşaltmak için tayin olunan müddetten sonra alıkonulması;bunun için verilen para, tazminat.
demurrer(i)., (huk). davada resmen yapılan itiraz; davada itiraz eden kimse.
demy(i). bir kâğıt boyutu (İng 44,5 cm x 57 cm; A.B.D. 406 cm x 53,3 cm).
Toplam 49 sonuç listeleniyor