Sponsor Bağlantılar
|
Çevir
' deli' sonuçları
deliberate(s). kasti, önceden düşünülmüş,mahsus ; düşünceli, ihtiyatlı, tedbirli, telaşsız, aklı başında, ağır. deliberately (z). kasten, düşünerek, mahsus.
3D Oyunlar Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
deliberate(f). düşünmek, ölçünmek, üzerinde durmak, tartmak, mütalaa etmek, istişare etmek. delibera'tion (i). üzerinde düşünme, kafa yorma, mütalaa; müzakere; tartışma; karar vermekte ihtiyat. deliberative (s). düşünceli, ihtiyatlı; düşünen, müzakere eden, karar vermede acele etmeyen.
delicacy(i). Iezzetli şey; incelik, nezaket, zarafet, hassasiyet, kibarlık.
delicate(s). nazik, narin, ince, zayıf, kolay kırılır; hassas,(aletler) dakik, titiz; en ufak değişiklikleri kaydeden , hassas; nefis, leziz; güzel, zarif, kibar; açık (renk). delicately (z). nazikane, zarif bir şekilde, incelikle delicateness (i). incelik, zarafet, nezaket.
delicious(s). Ieziz, lezzetli, nefis, güzel, tatlı. deliciously (z). nefis bir şekilde.
delict(i)., (huk). haksız fiil, suç.
delight(f)., (i). memnun etmek, sevindirmek; memnun olmak, sevinmek; hazzetmek, zevk almak, eğlenmek; (i). sevinç, zevk, keyif, haz; sevinç verme hassası; füsun, sihir. be delighted with -den memnun olmak. delightful (s). hoş, latif, güzel, şirin. delightfully (z). zevkle, hazla, memnuniyetle.
delimit(f). tahdit etmek, sınırlamak, hudut tayin etmek.
delineate(f). şeklini çizmek, resmetmek, portresini çizmek, tasvir etmek, tarif etmek. delinea'tion (i). resmetme, çizme; resim, şekil, kroki; tarif, vasıflandırma, nitelendirme.
delinquent(s)., (i). kabahatli, vazifede ihmalkâr olan, suçlu, mücrim; zamanı geldi- ği halde ödenmemiş; (i). görevini ihmal eden kimse, kabahatli kimse, suçlu kimse. juvenile delinquent (huk). çocuk suçlu. delinquency (i). kabahat, kusur, hata; ihmalcilik.
deliquesce(f). kendi kendine havadan rutubet kapıp yavaş yavaş erimek. deliquescent (s). havadan çektiği su ile eriyebilen. deliquescence (i). havadan çektiğisu ile eriyebilme.
delirium(i). hezeyan, sayıklama; çılgınlık; taşkınlık. delirium tremens içki iptilâsından gelen titremeli hezeyan.
deliver(f). tevdi etmek, teslim etmek, bırakmak, vermek; kurtarmak, serbest bırakmak; çocuğu almak, doğurtmak; irat etmek, söylemek (nutuk); atmak (tokat); hüküm vermek. deliver oneself of konuşma haline dökmek. be delivered of doğurmak.
deliverance(i). teslim etme, verme; kurtarma, kurtuluş; fikrini açıklama.
deliverer(i). kurtaran kimse, kur tancıkimse ; teslim eden kimse; dağıtıcı,evlere tevzi eden kimse.
delivery(i). kurtarma, kurtuluş; teslim, postadan mektupların dağıtılması, tevzi; doğum; konuşma tarzı; topa vuruş, servis (beysbol). deliveryman (i). satılan malı eve kadar götüren kimse.
Toplam 17 sonuç listeleniyor
|