basal(s). esasa ait, temele ait; kaidevi. basal metabolism tıb. bazal metabolizma.
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
basalt(i). bazalt, volkanik karataş, siyah mermer. basaltic (s). bazalta ait.
bascule(i). icabında kaldırılacak bir ağırlığa denk ağırlık koymakla meydana gelen sistem.
base(i). kaide, temel, esas, taban, dip; (bot). sap dibi; zool. bir uzvun gövdeye bitiştiği noktaya en yakın kısmı; spor depart; ask. üs; kim alkali, (baz). baseball (i). beysbol. baseboard (i). süpürgelik, döşemenin kenar tahtalan. baseburner (i). yakıtı otomatik olarak dolan soba. base hospital askeri hastane (gezici olmayan). base line öIçmek için esas tutulan çizgi veya miktar; spor saha kenarı. base of a column (i)., (mim). pabuç (sütun).base of operations hareket üssü. off base A.B.D., (argo) yanlış yolda.
base(f). temel atmak, kurmak, tesis etmek; on veya upon ile bir esas üzerine bina ettirmek; dayandırmak.
base(s). alçak, adi, rezil; korkak; değersiz; sahte, kalp. baseborn (s). soylu aileden gelmeyen; nikahsız doğmuş, piç; alçak, zalim. basely (z). alçakça. baseness (i). alçaklık.
baseless(s). asılsız, temelsiz, esası olmayan. basielessly (z). asılsızca. baselessness (i). asılsızlık.
basement(i). bodrum katı, zemin kat; herhangi bir yapnın kaidesi.
bash(f)., (i)., (k.dili). kuvvetle vurmak, hızla vurmak; (i). şiddetli vuruş; kuvvetli darbe; ing., (argo) cümbüş.
bashaw(i). paşa; azametli kimse.
bashful(s). utangaç, sıkılgan, mahcup, çekingen. bashfully (z). utangaçlıkla bashfulness (i). utangaçlık.
basic(s). esas, temel, esas teşkil eden; (kim). bazal; ask. acemi basic English ingilizce oğretiminde kullamlan kelime bilgisi sınırlı basit ingilizce basic slag çelik imalatında elde edilen fosfatlı bir cins gübre. basically (z). temel olarak, esasmda.
basil(i). fesleğen, reyhan, (bot). Ocimum.
basilic(s). bir kilise mimarisi üslübuna ait; (anat). bazilik, kolun üst tarafmln yüzeysel venlerinden iç yanda olanı; bilek damarıyla ilgili.
basilics(i)., (mim). dik dörtgen şeklinde bina veya kilise; Romamn belli başlı yedi kilisesinden biri veya aynı imtiyazlara sahip diğer bir Katolik kilisesi.
basilisk(i)., (mit). şahmaran, nefes veya bakışında öIdürme gücü olduğuna inanılan ejderha; kertenkele gibi sürüngen; bir cins tropikal Amerikan kertenkelesi.
basis(i). kaide, temel; menşe, kaynak; ana prensip.
bask(f). güneşlenmek, tatlı bir slcaklığın karşısında uzanmak; zevk verici bir durumun tadınl çıkarmak; bir şeyi güneşe veya ateşe tutmak.
basket(i). sepet, küfe, zembil; sepet dolusu; spor sayı, basket. basketball (i). basketbol; basketbol topu.basket fern eğreltiotu, (bot). Sarhasia basket hilt eli muhafaza etmeye yarayan yarım küre şeklinde kafesli kılıç kabzası. basket weave iki veya daha fazla iplikle örülen örgü. basket woman seyyar satıcı kadın. basketwork (i). sepet örgüsü.
basketry(i). sepetçilik, sepet örgüsü işler.
basking sharkgüneslenmek için su yüzüne çıkan çok iri cüsseli fakat zararsız bir cins köpek balığı.
baslin(i). legen; legen dolusu; havuz; havza.
basque(i)., (s). Fransa ve ispanya'nın Batı Pireneler bölgesinde oturan Bask kabilesinden biri; Baskça; k.h. kadınların kalçaya kadar inen korsası; belden aşağı sarkan kumaş parçası veya kısa eteklik; (s). Basklara veya onlann diline ait.
basrelief(i). heyketıraşçılıkta yarım kabartma.
bass(i). levrek, zool. Labrax lupus; hani, zool. Serranus cabrilla. sea bass levrek.
bass(s)., (i)., (müz). alçak perdeden, kalın sesli; pest; (i). basso, bas. bass clef fa anahtarı. bass drum kalın ses veren en büyük davul. bass horn bir nefesli çalgı. bass viol kontrbas. bass voice bas, basso.
basset(i). sepet, beşik; sepet işi çocuk arabası.
basso(i)., (it)., (müz). basso, bas; pes perdeli ses.
bassoon(i)., (müz). çifte kamışlı bir nefesli saz.
bast(i)., (bot). bazı ağaçların hasır yapmak için kullanılan iç kabuğu.
bastard(i)., (s). piç, nikahsız doğan çocuk; (argo) alçak herif, kepaze kimse; (s). gayri meşru (çocuk); sahte, hakiki olmayan, kalp; alışılmışın dışında; matb. normal boyda olmayan. bastardy (i). piçlik. bastardly (s). gayri meşru olarak doğan; hileli; bayağı.
bastardizeing. -ise (f). piç olduğunu ispat etmek; alçaltmak; şerefi lekelenmek, alçaltılmak; değiştirip kıymetini bozmak.
baste(f). teyellemek, eğreti dikmek; ahçı. eti pişerken tereyağı v.b. ile yağlayarak yumuşatmak; (k.dili). dayak atmak; dövmek. basting (i). teyelleme; azarlama.
bastille(i). Paris'teki Bastil hapishanesi; k.h. hapishane olarak kullanılan herhangi bir kale.
bastinado(i)., (f). dayak, falaka; sopa, falaka değneği; f falakaya yatırmak; dayak atmak, dövmek.
bastion(i). kale burcu; tabya; sağlamlaştlrılmış yer.
Toplam 40 sonuç listeleniyor