kibbutzi. (çoğ. -butzim) israil'de kolektif çiftlik .
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
kibei. el ve ayakta soğuktan meydana gelen çatlak, yarık. tread on ones kibes damarına basmak, sıkıp sinirlendirmek .
kibitzeri., k.dili iskambil oynayanların arkasında durup ellerindeki oyun kağıtlarını gören seyirci; istenmedik öğüt veren kimse, başkalarının işine burnunu sokan kimse. kibitz f. böyle hareket etmek.
kiboshi.,( argo), eski saçma, manasız şey. put the kibosh on boşa çıkarmak, bozmak, alt üst etmek.
kickf. tekmelemek, tekme atmak, tekme vurmak, çifte atmak; tepmek (tüfek), seğirdim yapmak; (A.B.D.), k.dili karşı durmak, yakınmak; tekmeleyerek kovmak. kick a goal topa vurup gol atmak. kick against the pricks kendi zararına olarak karşı gelmek. kick around (A.B.D.), k.dili kötüye kullanmak, suiistimal etmek; ihmal etmek; diyar diyar dolaşmak; düşünup taşınmak. kick at tekme vurmak. kick back geriye tepmek (tüfek); (A.B.D.),( argo) rüşvet vermek, rüşvet olarak pay vermek. kick off Amerikan futbolunda topu tekmeleyerek oyuna başlamak; (A.B.D.), (argo) ölmek. kick the bucket (argo) nalları dikmek, ölmek. kick the habit( A.B.D.),( argo) uyuşturucu madde tiryakiliğinden vazgeçmek. kick up (A.B.D.), (argo) kışkırtmak. kick up one's heels kendini zevke vermek, eğlenceye dalmak. kick up a row (argo) kavga çıkarmak.
kicki. tekme;(A.B.D.), k.dili karşı gelme, yakınma, şikayet;(A.B.D.), (argo) kuvvet, sertlik (içki), kamçılama etkisi (uyuşturucu madde); (A.B.D.), (argo) heyecan, zevk; (A.B.D.),(argo) kuvvet, enerji çeviklik, şevk; (A.B.D.),( argo) merak, heves; seğirdim, tüfeğin geri tepmesi; topa vurma. free kick frikik, serbest vuruş. get a kick out of zevk almak. It gives me a kick Hoşuma gidiyor.
kickbacki., k.dili ters tepki gösterme;(A.B.D.),( argo) baskı veya anlaşma sonucunda bir ücret veya komisyon üzerinden başkasına verilen pay.
kickeri. vuran şey veya kimse;( A.B.D.), k.dili şikâyetçi, yakınan kimse; (A.B.D.), (argo) meseleyi veya tartışmayı etkileyecek gizli nokta; (A.B.D.), Kanada, k.dili takma motor.
kickoffi.,( futbol )oyuna başlama vuruşu, ilk vuruş; başlama.
kickshawi. değersiz şey, ıvır zıvır; hafif ve çerez türünden yiyecek, abur cubur.
kidi., f. (-ded, -ding) keçi yavrusu, oğlak; oğlak derisinden yapılan kösele; oğlak eti; k.dili çocuk; f., k.dili takılmak, şakadan aldatmak; oğlak doğurmak. kid glove, kid gloved, with kid gloves fazla nazik. kiddy i., (argo) çocukcağız, yavrucak. the kids ço cuklar, bizimkiler, arkadaşlar.
kidi. denizcilerin azıklarını koydukları ufak tahta tekne; balıkçı gemilerinde içine balık konulan ufak tahta tekne.
kidnapf .(-ed,- ing veya -ped,- ping) birini zorla veya hile ile kaçırıp götürmek, fidye almak için insan kaldırmak.
kidneyi. böbrek; böbrek şeklinde şey; soy, tip, huy. kidney bean fasulye kidney machine böbrek makinası.
kidneyworti. saksıgüzeli, bot. Cotyledon umbelicus.
kieri. çamaşır kazanı, çamaşır teknesi.
kigalii. Kigali, Ruanda'nın başkenti .
kilderkini. seksen litrelik varil; on sekiz galonluk ölçü.
killf. öIdürmek, katletmek; mahvetmek, yok etmek; (A.B.D.),( argo) çok heyecanlandırmak,(slang) yemek; matb. silmek, çıkarmak; etkisiz hale getirmek; (zamanı) boşa geçirmek; veto etmek, reddetmek. kill off hepsini öldürmek, kılıçtan geçirmek. kill time zaman öldürmek. kill two birds with one stone bir taşla iki kuş vurmak, iki işi birden görmek. dressed up fit to kill herkesin dikkatini çekecek şekilde giyinmiş. kill with kindness fazla iltifatla canını sıkmak.
killi. öldürme; avda öldurülmüş hayvan, av.
killdeeri. Kuzey Amerika'ya mahsus bir çeşit yağmurkuşu, zool. Charadrius vociferus.
killeri. ölduren şey veya kimse; ( A.B.D.), ( argo) çok cazibeli kimse. killer whale yunus ballğı cinsinden ve sekiz on metre boyunda tehlikeli bir balina.
killicki., den. küçük çapa, özellikle tahta bir kutu içinde çapa yerine denize atılan büyukçe taş.
killingi., s .öldürme, katil; vurgun (av): k.dili vurgun, büyük kazanç; s. öldürücu; k.dili çok güldürücü, katıltıcı; çok, kuvvetli, pek sıkı. killingly z. gülmekten katıltacak derecede.
kilni. tuğla veya kireç ocağı, fırın. kilndry f. ocakta kurutmak.
kiloi. kilogram; kilometre..
kilti., f. İskoç erkeklerinin giydiği bir çeşit kısa eteklik, İskoçya etekliği; f. İskoçya etekliği haline sokmak, pli yapmak. kiltie i., İskoç böyle eteklik giyen asker.
kimonoi. uzun Japon entarisi, kimono.
kin(sonek) ufak, küçuk (kuçültme eki,-cik).
kini., s. akraba, hısım; eski soy, nesep; akrabalık; s. akrabalığı olan, aynı soydan; benzer. near of kin yakın akraba. next of kin huk. en yakın akraba.
kindi. çeşit, cins, tür nevi; eskitabiat, mizaç. a kind of millionaire milyoner gibi bir şey, âdeta milyoner. coffee of a kind kahveye benzer bir şey. I kind of expected it Biraz da bunu bekliyordum. Nothing of the kind Hiç de öyle değil. of a different kind başka çeşitten. pay in kind eşya ile borç ödemek, aynıyle ödemek. They differ in kind Ceşitleri aynı.
kinds. müşfik, iyi kalpli, nazik, iyi, iyi huylu; başkalarını seven, sevgi besleyen; uysal, yumuşak başlı. kindhearted s. iyi kalpli kindliness, kindness i. şefkat, şef katlilik, yumuşakllk kindly s, z müşfik; z şefkatle; içten, gönülden. take it kindly iyi niyetli olduğunu kabul etmek, kızmamak.
kindergarteni. ana mektebi, anaokulu. kindergartner i. anaokulu öğretmeni veya öğrencisi.
kindlef. tutuşturmak, yakmak; alev lendirmek, uyandırmak; alev gibi aydınlatmak; tutuşmak, yanıp tutuşmak; yanmak, ateş almak; parlamak; uyanmak, canlanmak. kindling wood sobayı tutuşturmak için ufak odun, çıra.
kindredi., s. akraba; soy; akrabalık; s. akraba olan; birbirine benzer, aynı soy veya tabiattan.
kinei., çoğ., eski inekler, büyükbaşlar.
kinesis(sonek) devim, devinim., hareket; bölünme.
kinetics. devimsel, kinetik. kinetic energy kinetik enerji. kinetics i. cisimlerde hareket meydana getirme veya değiştirmede kuvvetlerin etkisiyle uğraşan fizik dalı, kinetik bilimi. kine'toscope i. sinema makinasınm eski ismi.
kingi. kral; başta olan kimse; bir konuda en usta kimse; satranç şahı; iskambil papazı; dama olan taş; çoğ., b.h. Eski Ahit'te Krallar kitapları. King's Bench İngiltere'de vaktiyle kralın bizzat başkanllk ettiği yüksek mahkeme heyeti. king crab yengece benzer kabuklu nal şeklinde bir deniz hayvanı king post çatının orta direği, baba. king row dama oyununda dama yapılan sıra. King's Counsel ing., huk. kralın hukuk müşaviri. King's English bak. English. king's evil eski sıraca illeti. king snake Güney Amerika'da yaşayan ve diger yılanları öldürüp fare yiyerek geçinen büyük vezararsız bir yılan, zool. Lampropeltis getulus. kingship i. krallık, hükümdarlık.
kingf. kralllk etmek. king it krallık etmek; krallık taslamak.
kingdomi. krallık, hükümdarlık; hükümet; saltanat; krallık ülkesi; biyol. âlem. kingdom come öteki dünya, cennet, ahret.kingdom of heaven Allahın hâkim oldugu ülke. the United Kingdom Büyük Britanya ile Kuzey İrlanda.
kingfishi. büyük uskumru; (A.B.D.), k.dili kodaman, bir mahalle veya partinin kuvvetli adamı.
kingfisheri. yalıçapkını, iskele kuşu, emircik, zool. Alcedo atthis.
kingleti .küçük kral; çalıbülbülüne benzeyen bir çeşit ufak kuş.
kinglys. krala ait; krala yaraşır; şahane, azametli, muhteşem, kral gibi. king liness i. kral heybeti ve azameti, haşmet.
kingpini. bowling oyununda en önde bulunan çomak; k.dili baş, elebaşı .
kingsizes., k.dili normal ölçülerden büyük (sigara).
kinki., f. halat, tel veya ipin dolaşması; garip fikir, kapris; ağrılı kas kasıncı, tutulma; f., den. halat gibi dolaşmak; dolaştırmak. kinky s. dolaşık, girift; (argo) müstehcen; garip.
kinkajoui. Güney Amerika'ya mahsus et yiyen, ağaçlarda yaşayan ve kediden büyük memeli bir hayvan, zool. Po tos flavus.
kino , kino gumbazı tropikal ağaçlardan çıkan, ilâç ve tabaklıkta kullanılan, kurutulmuş, kırmızı, sıkıştırıcı usare veya zamk; bu zamkı veren ağaç.
kinshasai. Kinşasa, Kongo Cumhuriyetinin başkenti.
kinshipi. akrabalık, yakınlık, hısımlık; birbirine benzerlik. kinship family akrabalarıyle beraber oturan geniş aile.
kinsman(çoğ. -men) i. erkek akraba.
kioski. köşk, sayfiye; gazete satılan kulübe; çalgılara mahsus kameriye.
kipi. hayvan yavrusu derisi.
kipperi., f. çiroz; f. balığl tuzlayıp tütsülemek veya kurutmak.
kirghizi. Kırgız; Kırge d.ili, Kırgeca.
kirki., İskoç., ing., leh. kilise. the Kirk İskoçya kilisesi. Kirkman i. İskoçya kilise papazı veya üyesi. kirkyard i. kilise avlusu veya mezarlık.
kirmani. bir çeşit İran halısı.
kirtlei., (eski) kadın fistanı; (eski)erkek ceketi veya paltosu.
kismeti. kısmet, kader, nasip.
kissf., i. öpmek; hafifçe dokunmak; bilardoda hafifçe dokunacak surette bilyelere vurmak; i. öpuş öpücük, buse; hafif temas; çok hafif bir çeşit bonbon. kiss and be friends barışmak. kiss away the hurt ağrıyı öpücükle geçirmek. kiss the book Kitabl Mukaddesi öperek ant içmek, kitaba el basmak. kiss the dust boyun eğmek, mağlup olmak; vurulup ölmek. kissable s. öpülmeye değer, öpülür. kissing bug insanın yanak veya dudağını ısıran zehirli bir böcek, zool. Reduvius personatus; kan emen böcek.
kiti. yavru kedi encik enik.
kiteskiden dans hocalannln kullandığı üç telli küçük keman.
kiti. tahin; alet takımı, avadanlık; monte edilmemiş takım; takım çantası. the whole kit and caboodle k.dili takım taklavat, topu, hepsi birden .
kitcheni. mutfak. kitchen cabinet mutfak dolabı; başbakanın özel danışmanlar grubu. kitchen garden sebze bahçesi. kitchen stuff yemek için pişirilecek malzeme, nevale; yemeklerden artan yaglar.
kitei. uçurtma; çaylak, zool. Milvus; kell çaylak, zool. Milvus milvus; sıçancıl, zool. Milvus regalis; tic. sahte bono; den. hafif rüzgârda yelken direinin tepesine çekilen en ufak yelken. Arabian kite kocalak, zool. Milvus arabicus blackwinged kite kara sungur, zool. Elanus caeruleus fly a kite uçurtma uçurmak; dolandırıcılık için sahte bono çıkarmak. Go fly a kitel Çek arabanı. I kite balloon uçurtma yardımı ile uçurulan ve yere bağlı bulunan balon. kite flying i. uçurtma uçurma; sahte bono ile para toplama; tecrübe balonu uçurma.
kithi., (eski) dostlar kith and kin dostlar ve akrabalar; hısım akraba.
kitschi. ucuz edebiyat veya sanat, sanat değeri çok düşük edebiyat; dolmuş edebiyatı.
kitteni., f. yavru kedi; tavşan yavrusu; f. yavrulamak (kedi). kittenish s. kedi yavrusu gibi; oyuncu, civelek.
kittyi. yavru kedi, kedicik; bazı iskambil oyunlarında el dağıtıldıktan sonra ortaya konan kâğıtlar; bazı kâğıt oyunlarında belirli bir amaç için ayrılan para.
kiwii. Yeni Zeland'a mahsus bir kuş, kivi, bak. apteryx; ask, (argo) uçuş yapma yan havacı.
Toplam 98 sonuç listeleniyor