establish(f.) kurmak, tesis etmek; saptamak, tespit etmek, tayin etmek; yerleştirmek; tanıtmak, kabul ettirmek; (kiliseyi) resmileştirmek. He has established himself in business Ticaret hayatına atıldı. established church hükümet tarafımdan resmen tanınmış olan kilise .
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
establishment(i.) kurum, muessese mağaza, fabrika; belirli bir amaç ile teşkil edilen heyet; kanunen tesis; hukumetin kiliseyi resmen tanıması; tesisat; iş, evlilik veya hayatta güven verici bir durum. the Establishment (toplu olarak) ileri gelenler, slang kodamanlar.
estate(i.) mal, mülk, arsa; ölümle bırakılan mal ve mülk; malikâne, konak; itibar, yüksek mertebe; sınıf, tabaka, mevki; durum, hal personal estate menkul mal. realestate mülk, gayri menkul mal. the fourthestate basın, gazetecilik the three estates asiller, ruhban sınıfı ve halk.
esteem(f.), (i.) itibar etmek, saymak, kıymet vermek, hürmet etmek; takdir etmek; sanmak, zannetmek; (i.) itibar, hürmet, kıymet; kanı, zan.
ester(i.), (kim.) ester, asitlerin alkollere etkisiyle elde edilen organik bileşik.
esthete(i.) estetik zevki olan kimse; güzel sanatlara düşkün kimse.
esthetic,- i.cal(s.), (i.) estetik,bedii, güzellik ile ilgili. esthetics (i.) estetik ilmi.
esthonie(i.) Estonya. Esthonian (s.), (i.) Estonya'ya özgü: (i.) Estonyalı: Estonya dili.
estimable(s.) saygıdeğer, itibarlı, değerli, mümtaz, hürmete şayan; sayılabilir. estimably (z.) saygıdeğer bir şekilde, hürmeteşayan olarak.
estimate(f), (i.) fikir edinmek , hukum vermek; takdir etmek, tahmin etmek, kestirmek: paha biçmek: hesap etmek: (i.) hesap, tahmin, takdir; rey; fikir; (ikt.) şirket veya devletin önceden yapılansenelik masraflar hesabı estima'tion (i.) hesap etme; hesap, rey, fikir, tahmin, görüş, takdir; itibar, hürmet.
estivate(f.) yaz mevsimini geçirmek; (zool.) yazı uykuda geçirmek.
estivation(i.), (zool.) birkaç çeşit salyangozda olduğu gibi yazın sıcak ve kuraklığından ileri gelen uyuşukluk; (bot.) çiçek tomurcuğunda petal ve sepallerin dizgisi.
estop(f.) (-ped, -ping) huk, kendi eylemi vasıtasıyla hakkını iskât ve iptal etmek estoppage (i.) durdurma, kendi eylemi ile hakkını iptal etme.
estoppel(i.), (huk.) evvelce yapılan bir işin veya verilen ifadenin sonradan ileri sürülen bir iddiayı savunmaya engel olması.
estovers(i.), (çoğ.) (huk.) zaruri levazım.
estrange(f.) yabancılaştırmak, uzaklaştırmak; gayesinden uzaklaştırmak; aralarını açmak, soğutmak. estranged (s.) ayrılmış, ayrı yaşayan. estrangement (i.) yabancılaşma, yabancılaştırma, kayıtsızlık, bozuşma.
estray(i.),(huk.) başıboş kalmış evcil ayvan, sahipsiz hayvan.
estreat(i.), (f.), (ing.), (huk.) asıl mahkemekaydının sureti; (f.) infaz için kayıtlardan çıkarmak; para cezası kesmek.
estrogen(i.), (biyol.) estrojen, memelilerde dişilik hormonları.
estrus(i.), (zool.) kızışma, kösnüme devresi (dişi hayvanlarda).
estuary(i.) nehrin ağzındaki koy, nehrin denizle birleştiği geniş ve açık yer, haliç.
Toplam 24 sonuç listeleniyor