Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'em' sonuçları
Çeviri em
i. M'' harfi; matb. katrat.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri emaciate
f. çok zayıflatmak, bir deri bir kemik hale getirmek. emaciated s. (açlıktan veya hastalıktan) çok zayıflamış, sıska. emacia'tion i. anormal derecede zaylflatma, bir deri bir kemik hale gelme.
 
Çeviri emanate
f. çıkmak, hâsıl olmak; yayılmak, fışkırmak. emana'tion i. çıkma, dışan akma; çıkan şey.
 
Çeviri emancipate
f. özgür kılmak, azat etmek, serbest bırakmak; huk. aile hakimiyetinden kurtarmak. emancipa'tion i. azat etme, özgür kılma, serbest bırakma; aile hakimiyetinden kurtarma. emancipa'tionist i. koleleri azat etme taraftan. eman'cipator i. azat eden veya özgür kılan kimse.
 
Çeviri emarginate , emarginated
s., bot. kenarı veya tepesi çentikli, dişli (yaprak).
 
Çeviri emasculate
f., s. hadım etmek, enemek, burmak; kuvvetten düşürmek; (bazı kısımları çıkarmak veya sansür etme yoluyla) edebi bir yazıyı hafifletmek; s. kuvvetten kesilmiş; efemine, erkekliği olmayan. emascula'tion i. hadım etme veya edilme; kuvvetten düşürme, kuvveti kesilme.
 
Çeviri embalm
f. tahnitetmek, mumyalamak; hatırında tutmak, anmak; (şiir) rayiha vermek, koku vermek. embalmer i. tahnit eden, mumyalayan kimse. embalmment i. tahnit, mumyalama.
 
Çeviri embank
f. etrafına veya yanına toprak set yapmak embankment i. set yapma; toprak set.
 
Çeviri embargo
i. (çoğ. -goes) f. ambargo; ticareti sınırlama; yasaklama, men etme; f. ambargo koymak, müsadere etmek.
 
Çeviri embark
f. gemiye binmek veya bindirmek; sokmak sevketmek, girişmek, başlamak. embarka'tion i. gemiye binme veya bindirme.
 
Çeviri embarrasdechoix
Fr. şıkların fazla oluşu. embarras desriches şaşırtıcı fazlalık.
 
Çeviri embarrass
f. sıkmak, sıkıntı vermek, şaşırtmak, mahcup etmek, utandırmak; engellemek, mâni olmak; tic. paraca sıkıntı vermek, güçlük çıkarmak. embarrassingly z. mahcubane, sıkıntı vermek suretiyle. embarrassment i. sıkıntı, sıkılma, utanma, mahcubiyet.
 
Çeviri embassy
i. sefarethane; sefaret, elçilik; sefir ve maiyeti, sefaret erkânı.
 
Çeviri embattle
f. meydan savaşına hazırlamak; mazgal yapmak. embattled s. meydan savaşına hazır durumda; savaş halinde; güç durumda, sıkışmış.
 
Çeviri embed
f. (-ded, -ding) içine koymak, gömmek.
 
Çeviri embellish
f. süslemek, tezyin etmek, güzelleştirmek; (hikâyeye) aslında olmayan hayal ürünü şeyler ilave ederek ilgiyi artırmak. embellishment i. süsleme, güzelleştirme; süs.
 
Çeviri ember
i. kor, koz; ,coğ. sönmekte olan ateş.
 
Çeviri embezzle
f. (emanet para veya mülkü) zimmetine gecirmek. embezzlement i. zimmete geçirme. embezzler i. zimmetine para geçiren kimse., emarginated.
 
Çeviri embitter
f. acılaştırmak; gücendirmek, acı hisler uyandırmak. embitterment i. acılaştırma; gücendirme darıltma.
 
Çeviri emblaze
f. aydınlatmak; alevlendirmek, tutuşturmak.
 
Çeviri emblazon
f. arma süsleri ile temsil etmek; süslemek tezyin etmek, tezyinatla göstermek; kutlamak, tesit etmek. emblazonment, emblazonry i. süsleme, tezyin etme; kutlama.
 
Çeviri emblem
i., f. amblem simge, remiz, işaret, arma; temsili resim; f. amblemle temsil etmek.
 
Çeviri emblematic
s. temsil eden, temsil edici sembolik.
 
Çeviri emblements
i., çoğ., huk. ürün, mahsul; huk. araziden elde edilen ürün veya bu üründen elde edilen karın hakkı.
 
Çeviri embody
f. cisimlendirmek, şekillendirmek, somutlaştırmak, belirtmek temsil etmek; bir butun halinde toplamak, düzenlemek, tertip etmek. embodiment i. cisim haline gelme, şekil alma; düzenleme.
 
Çeviri embolden
f. cesaret vermek, teşvik etmek.
 
Çeviri embolism
i., tıb. amboli kan pıhtısının bir kan damarı veya arterini tıkaması; takvimler arasında uygunluk sağlamak amacıyla sene, ay veya gün ilâvesi, ay ve güneş senelerinin uzlaştırılması. embolus i., tıb. damar tıkanmasına yol açan kan pıhtısı.
 
Çeviri embonpoint
i., Fr. vucutça toplu oluş, dolgunluk, şişmanlık.
 
Çeviri embosom
f. kucaklamak, bağrına basmak; beslemek, büyütmek, bakmak; sığındırmak, sarmak, muhafaza etmek.
 
Çeviri emboss
f. kıymetli tezyinatla süslemek; kakmak, kabartmak; üzerine kabartma işi yapmak, kabartma işi ile süslemek. embossment i. kakma, kabartma .
 
Çeviri embouchure
i. nehir ağzı, vadinin ovaya açılan ağzı, top ağzı; müz. nefesli sazlann ağızlığı; nefesli sazın ağıza yerleştirilme sekli.
 
Çeviri embower , imbower
f. ağaçlık veya kameriye gibi gölgeli bir yere koymak, muhafaza etmek gizlemek, gölgelemek.
 
Çeviri embrace
f., i. kucaklamak, bağrına basmak, sevmek; sarmak, içine almak, kapsamak, ihtiva etmek; benimsemek, kabul etmek, almak; i. kucaklama, sarılma, bağrına basma. embracement i. kabul etme, benimseme.
 
Çeviri embrace
f., huk. mahkemeyi tesir altında bırakmaya çalışmak.
 
Çeviri embracery
i., huk. hâkime, jüriye veya yeminli kimselere rüşvet vererek veya nüfuz kullanarak tesir etmeye çalışma. embracer i., huk. bu işi yapmaya çalışan kimse.
 
Çeviri embranchment
i. dallanma, kollara ayrılma (nehir gibi); dal, kol.
 
Çeviri embrangle
f. şaşırtmak, karıştırmak, dolaştırmak. embranglement i. şaşırtma; birbirine dolaşma, karışma.
 
Çeviri embrasure
i. bir kapı veya pencerenin meyilli pervazı, ask. mazgal şevi.
 
Çeviri embrocate
f., tıb. hasta bir uzvu ilâçlı bir sıvı veya yağla ovmak. embroca'tion i. bu çekilde ovma; bu işte kullanılan yağ.
 
Çeviri embroider
f. üzerine nakış işlemek; süslemek; mübalâğaya kaçmak (hikâyede). embroidery i. nakış, işleme; süs embroidery frame kasnak.
 
Çeviri embroil
f. karışıklık içine girmek; karmakarışık etmek, bozmak, karıştırmak; bozuşturmak, aralarını açmak. embroilment i. bozuşma, kavga, anlaşmazlık, karışıklık.
 
Çeviri embryo
i. (çoğ. -os) s., biyol. embriyon, cenin, oğulcuk, bir organizmanın ilk oluşumu; başlangıç, iptida; s. ilkel, olgunlaşmamış. in embryo tasarı halinde, gelişmemiş halde. embryonic (embriyan'ik) s. embriyona ait; ilkel, gelişmemiş, olgunlaşmamış.
 
Çeviri embryology
i., biyot. embriyoloji. embryologist i. embriyoloji bilgini.
 
Çeviri emcee
i., k.dili teşrifatçı, protokol müdürü.
 
Çeviri emend
f. düzeltmek, tashih etmek, ıslah etmek, üzerinde oynamak, değişiklik yapmak, tadil etmek. emen'date f. düzeltmek, tashih etmek (bir metni), değişiklik yapmak, tadil etmek. emenda'tion i. bir metni düzeltme, metin tashihi. emen'dator i. tashihçi, tadil eden kimse. emen'datory s. düzeltme kabilinden.
 
Çeviri emerald
i., s. zümrüt, zümrüt yeşili; matb. altı ile yedi punto arasındaki ufak harfler; s. zümrüt gibi yeşil. Emerald Isle Irlanda.
 
Çeviri emerge
f. çıkmak, zuhur etmek, meydana çıkmak, hâsıl olmak, doğmak. emergence i. çıkma, zuhur. emergent s. çıkan, zuhur eden. emergent evolution fels., biyol. evrim veya gelişme sürecinin bazı safhalarında önceden bilinmeyen yeni birtakım özelliklerin ortaya çıkması.
 
Çeviri emergency
i. ani olarak ortaya çıkan güç durum, âcil ihtiyaç veya vaka; icap. emergency door, emergency exit tehlike zamanında kullanılan çıkış kapısı. emergency ration olağanüstü zamanlara mahsus yemek paketi. in case of emergency icabında, âcil bir durumda. state of emergency olağanustü tehlike hali; sıkı yönetim, örfi idare.
 
Çeviri emeritus
s. memuriyet unvanını muhafaza eden emekli (profesor).
 
Çeviri emersion
i., astr. tam veya yarım tutulmadan sonra bir gök cisminin yeniden görölmesi.
 
Çeviri emery
i. zımpara emery board zımparalı tırnak törpüsü. emery cloth zımpara bezi. emery paper zımpara kâğıdı emery powder zımpara tozu. emery wheel zımpara çarkı.
 
Çeviri emetic
s., i. küstürücü, istifrağ ettirici (ilâç)
 
Çeviri emf, emf
kıs. electromotive force.
 
Çeviri emigrant
i. göçmen, muhacir, bir yerden göç eden kimse.
 
Çeviri emigrate
f. göçmek, hicret etmek. emigra'tion i. göç, hicret; göçmen topluluğu.
 
Çeviri emigre
i. göçmen, muhacir, özellikle Rus veya Fransız ihtilâlinden kaçan kimse.
 
Çeviri eminencecy
i. yüksek yer, tepe, doruk; yüksek mevki veya rütbe, itibar; b.h. Katolik kilisesinde Kardinal unvanı.
 
Çeviri eminent
s. yüksek rutbe sahibi, seçkin, üstün, ünlü, mümtaz, güzide. eminent domain huk. kamulaştırma yetkisi, istimlâk hakkı. eminently z. ziyadesiyle, gayet, pek.
 
Çeviri emir
i. reis, emir emirate (emir'it) i. bir emrin hüküm sürdüğü memleket, emirlik.
 
Çeviri emissary
i. hükümet temsilcisi, özel bir görevle gönderilen memur, gizli ajan.
 
Çeviri emission
i. dışarı verme, çıkarma, yayma, neşretme, ihraç; ihraç veya neşrolunan şey; radyo emisyon; tic. tahvilât çıkarma . nocturnal emission bel suyunun uykuda akması.
 
Çeviri emit
f. (-ted, -ting) dışarı vermek, çıkarmak, ihraç etmek, fıskırtmak, atmak; yaymak, yayımlamak, neşretmek; ifade etmek, söylemek (fikir, düşünce). emissive s. yayan, neşreden. emitter i. çıkaran şey, fışkırtan şey; elek. emitor.
 
Çeviri emmenagogue
i., tıb. kadınlarda âdetleri kolaylaştıran ilâç.
 
Çeviri emmer
i. düşük kaliteli bir cins buğday, bot. Triticum dicoccum.
 
Çeviri emmetropia
i., tıb. göz merceğinin normal oluşu.
 
Çeviri emmy
i., A.B.D. bir televizyon ödülü.
 
Çeviri emollient
s., i. yumuşatan, yumuşatıcı; i. deriyi yumuşatan merhem, acıyı yatıştıran ilâç.
 
Çeviri emolument
i. aylık, ücret, bir hizmet karşılığında alınan para.
 
Çeviri emote
f., k.dili fazla duygulu davranmak.
 
Çeviri emotion
i. heyecan, duygu, his.
 
Çeviri emotional
s. duygulu, hassas, hisli; heyecanlı, heyecan veren. emotionalism i. duygululuk, çabuk heyecana kapılma . emotionalist i. fazla heyecana kapılan kimse; heyecan uyandırmaya çalışan kimse. emotional'ity i. heyecana kapılma, duygun luk, duyarlık, hassasiyet. emo'tionalize f. duygusal yönünü uyandırmak. emo'tionally z. heyecanlı olarak, heyecanla; duygusal yönden.
 
Çeviri emotive
s. heyecana ait, hissi emotively z. hissi olarak.
 
Çeviri empale
bak. impale.
 
Çeviri empanel
bak. impanel.
 
Çeviri empathize
f. karşısındakinin duygularını anlayıp paylaşmak.
 
Çeviri empathy
i., psik. bir başkasının duygularını anlayabilme
 
Çeviri empennage
i. uçağın kuyruk kısmı.
 
Çeviri emperor
i. imparator. emperor butterfly iri ve mor bir çesit kelebek, zool Apatura iris veya Asterocampa clyton. emperor goose Alaska kıyılarına mahsus bir çeşit renkli kaz, zool. Philacte canagica. emperor penguin Güney Buz Denizine mahsus penguenin en büyük çeşidi, zool. Aptenody tesfosteri.
 
Çeviri emphasis
i. önem, ehemmiyet; şiddet, kuvvet; vurgu; üzerinde durulan nokta, önem verilen husus.
 
Çeviri emphasize
f. üzerinde durmak, vurgulamak, önemini belirtmek, ısrarla söylemek.
 
Çeviri emphaticical
s. üzerinde durulmuş, kuvvetle ifade olunmuş, etkili; önemli, dikkati çeken; vurgulu, kuvvetli ifa desi olan, kesinlikle hareket eden. emphatically z. üzerinde durarak, belirterek; kesin olarak, muhakkak.
 
Çeviri emphysema
i., tıb. doku ve organlar arasında hava kalması, anfizem.
 
Çeviri empire
i. imparatorluk; imparatorlukla idare sistemi; çok geniş topraklar üzerinde kurulan hâkimiyet.
 
Çeviri empiric
i. bilginin tecrübe ile edinildiğine inanan kimse; şarlatan.
 
Çeviri empirical
s. deneysel, tecrübi, tecrübeye dayanan. empirically z. deneysel olarak.
 
Çeviri empiricism
i., fels. her türlü bilginin esasının tecrübeye dayandığını ileri süren felsefi görüş; şarlatanlık.
 
Çeviri emplacement
i., ask. istihkâmda top yeri, topa mahsus platform; tabya; yerleşme, belirli bir yere koyma.
 
Çeviri employ
f., i. kullanmak, bir hizmet veya işte kullanmak, istihdam etmek; meşgul etmek, iş vermek, görevlendirmek, memur etmek; sarfetmek, vermek (vakit, enerji); i. görev, hizmet, memuriyet. employable s. kullanılabilir, istihdam olunabilir. employer i. patron, işveren.
 
Çeviri employee
i. memur, işçi, bir başkası hesabına ücret karşılığında çalışan kimse.
 
Çeviri employment
i. iş verme, istihdam; işi olma; iş, görev, vazife, hizmet, memuriyet, meşguliyet. employment agency iş bulma bürosu, iş ve işçi bulma kurumu.
 
Çeviri emporium
i. ticaret yeri, ticaret merkezi, dükkân, mağaza. empoverish bak. impoverish.
 
Çeviri empower
f. yetki vermek, salâhiyet tanımak; izin vermek, müsaade etmek.
 
Çeviri empress
i. imparatorice.
 
Çeviri empressement
i., Fr. samimiyet, yakınlık gösterme.
 
Çeviri empty
s., i. boş; yoksun, mahrum; k.dili aç; önemsiz, değersiz, anlamsız, yararsız, nafile, beyhude; verimsiz, meyvasız, semeresiz; bilgisiz, kof; i. boş olan herhangi bir sey. emptyhanded s. eli boş. emptyheaded s. boş kafalı, kuş beyinli. empty word sözlük anlamından çok gramer bakımından anlamı olan kelime. empty words boş laf. emptiness i. boşluk.
 
Çeviri empty
f. boşaltmak, tahliye etmek; akıtmak, dökmek; boşalmak, dökülmek.
 
Çeviri empurple
f. mor renge boyamak, morartmak.
 
Çeviri empyema
i., tıb. göğüste ve özellikle akciğerin dış tarafında cerahat toplanması, ampiyem.
 
Çeviri empyreal
s. semavi, göksel; yüce, ulu; ateşten yapılmıs, ateş gibi.
 
Çeviri empyrean
i., s. mitolojiye göre ateşten olduğu farzedilen en yüksek gök tabakası; gökler, sema; s. semavi; ateşten yapılmış, ateş gibi.
 
Çeviri emu , emeu
i. Avustralya'ya mahsus devekuşuna benzer iri bir kuş, zool. Dromi ceius.
 
Çeviri emulate
f. rekabet etmek, geçmeye çalışmak; gıpta etmek, taklit etmek. emula'tion i. rekabet, benzemeye çalışma, gayret. em'ulator i. benzemeye gayret eden kimse.
 
Çeviri emulous
s. birine benzemeye veya birini geçmeye gayret eden; rakip, gıpta eden.
 
Çeviri emulsify
f. bir maddeden. emulsiyon yapmak.
 
Çeviri emulsion
i. emülsiyon. emulsive s. emulsiyon hâsıl eden.
 
Çeviri emunctory
i., s. bedenin ifrazatını dışarı atan uzuv; s. bu gibi fazlalıkları atan.
 
Toplam 106 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com