smacki., A.B.D., (argo) eroin .
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
smacki., f. şapırtı; tokat, şamar; tokat sesi, sesli şamar; f. şapırtı ile öpmek veya tatmak; tokat atmak.
smacki. yelkenli büyük balıkçı kayığı, alamana.
smacki., f. hafif koku veya lezzet; f., gen. (of ile) hafif çeşnisi veya kokusu olmak; imada bulunmak .
smack-dabz., A.B.D., (argo) dosdoğru, isabet ederek.
smalls., i., z. ufak, ufacık, küçük, mini mini; önemsiz; ahlakça zayıf olan, alçak, soysuz; ince, hafif; kuvvetsiz; adi; az, cuzi; i. ufak şey; az miktar; bir şeyin ince yeri; z. hafif hafif, yavaşça; önemsizce. small arms tabanca gibi ufak silahlar, el silahları. small beer hafif bira; İng. ehemmiyetsiz iş veya kimse. small change bozuk para. small craft küçük gemiler. small fry ufak balıklar; önemsiz kimse veya şeyler; küçük çocuklar. small hours gece yarısından sonraki saatler. small letter küçük harf. small of the back sırtın en dar kısmı. small potatoes A.B.D., (argo) önemsiz kimse veya şey. small talk önemsiz sohbet. small time A.B.D., (argo) önemsiz, ikinci derecede. feel small mahcup olmak. in a small way gösterişsiz şekilde; azıcık. in small numbers azar azar. smallish s. ufakça. smallness i. ufaklık.
smallagei. yabani kereviz, bot. Apium graveolens.
smallmindeds. önemsiz şeylere kafası işleyen; düşüncesi kıt.
smalti. kobalt ile boyanmış camın tozundan yapılan koyu mavi boya.
smartf., i. acımak, acıtmak; pişman olmak; belâsını çekmek, canı yanmak; i. acı, elem, keder; leh. miktar. smart money tazminat; yaralanan asker veya işçilere tazminat olarak verilen para.
smarts. açıkgöz; akıllı, usta, kabiliyetli; acıtan, acı veren; keskin, şiddetli; kuvvetli; gösterişli, süslü; şık. smart aleck k.dili. ukalâ dümbeleği. smart set şık insanlar. smartly z. şık olarak; ustalıkla. smartness i. şıklık; ustalık; açıkgözlülük.
smartenf. temiz ve taze hale koymak; giydirip süslemek.
smashf., i. ezmek, parça parça etmek; kırıp parçalamak; mahvetmek; teniste yukarıdan topu şiddetle vurmak, smaş yapmak; parça parça olmak, ezilmek; çarpmak; iflâs etmek; i. paramparça olma, ezilme; mahvolma; k.dili. birdenbire iflâs etme; buzlu konyak; k.dili. başarı. smash hit k.dili. filim veya piyesin tutulması. go to smash k.dili. mahvolmak, iflâs etmek.
smashupi., k.dili. şiddetli çarpışma.
smatterf., i., gen.(of ile) sathi olmak; i. sathi olma. smattering i. sathi bilgi, yüzeyde kalan bilgi.
smearf., i. sürmek; yapışkan veya yağlı bir şeyle sıvamak; lekelemek; A.B.D., (argo) tamamen yenmek; i. leke; iftira. smeary s. yağlı, yapışkan; lekeli.
smellf. (-ed veya smelt) i. koklamak, kokusunu almak; sezmek; kokmak; fena kokmak; koku saçmak; i. koklama; koku, rayiha; ima; hava. smell about araştırmak. smell a rat şüphelenmek, bir hile olduğunu sezmek. smell of ima etmek. smell out kokusunu alarak izini bulmak. smell up kokutmak. smelling salts amonyak ruhu. smeller i. koklayan kimse; (argo) burun. smelly s. kokulu; pis kokulu, kokmuş.
smelti. çamuka (balık) sand smelt aterina, zool. Atherina presbyter.
smeltf. madeni tasfiye için eritmek, kaletmek. smelter i. kalcı, maden tasfiyecisi; tasfiye fırını, tasfiyehane.
smidgeni., A.B.D., k.dili. bir parça, bir nebze.
smilaxi. saparna, bot. Smilax.
smilef., i. gülümsemek, tebessüm etmek; (upon ile) uygun düşürmek, tasvip etmek, onamak; gülmek; gülümseyerek ifade etmek; i. gülümseme, tebessüm; lütuf; neşe. smilingly z. gülümseyerek. smilingness i. tebessüm, gülümseyiş.
smirchf., i. bulaştırmak, kirletmek, leke sürmek; lekelemek; i. leke, ayıp.
smirkf., i. yılışık yılışık sırıtmak; zorla gülümsemek; i. sırıtış, yapmacık tebessüm.
smitef. (smote, smitten) vurmak, kuvvetle vurmak, darbe indirmek, çarpmak; şamar atmak; vurup öldürmek; belâ kesilmek; kuvvetle etkilemek; rahatsız etmek, pişman etmek. smite off bir darbede kesmek. smite out bir darbede ortadan kaldırmak.
smithi. demirci. smithy i. demirhane; nalbanthane.
smittenbak. smite; s. çarpılmış; rahatsız; âşık, vurgun.
smocki., f. gömlek; iş kıyafeti;f. iş gömleği giydirmek; elbisede bal peteği şeklinde büzgü yapmak.smock frock iş kıyafeti, iş gömleği.
smockingi. bal peteği şeklinde iğne işi.
smogi. dumanlı sis. smog'bound s. dumanlı sis ile kaplanmış.
smokei., f. duman, tutun; k.dili. sigara; boş laf; f. tütmek, duman çıkarmak; sigara içmek; tütün içmek; öfkelenmek; duman gibi toz çıkarmak; tütsülemek. smoke bomb sis bombası. smoke out gizlenmiş bir adam veya işi meydana çıkarmak, gün ışığına çıkarmak. smoke screen deniz savaşlarında kullanılan duman perdesi. smoke up dumanla doldurmak. go up in smoke yanıp bitmek, duman haline gelmek; k.dili. tepesi atmak. have a smoke sigara içmek. like smoke süratle, çabuk ve kolay. No smoking. Sigara içilmez. smokeless s. dumansız, duman çıkarmayan.
smokehousei. et veya balık ve derinin tütsü ile kurutulduğu yer.
smokeini. haşişin içilmesini destekleyen ve bunu yasaklayıcı kanunlan protesto eden açık gösteri.
smokejacki. kebap şişini çevirmek için baca içine yapılan tertibat.
smokeri. tütün içen kimse; tütün, içenlere mahsus vagon veya kompartıman; sigara içip sohbet edilen toplantı. smokers heart tıb. çok sigara içenlerin kalbine arız olan hastalık. smokers throat tıb. çok sigara içenlerin boğazına arız olan hastalık.
smokys. dumanlı, tüten, dumanı çok; duman renginde olan, koyu füme. smokily z. tüterek, dumanlı olarak. smokiness i. dumanlılık.
smolderf., i. için için yanmak; içten içe devam etmek, içlenmek (kin); i. boğucu kesif duman
smoochf., i. A.B.D., (argo) öpüşmek; I. öpücük, buse.
smoothf., i. düzeltmek, düzleştirmek; kolaylaştırmak; tatlılaştırmak (ses); yatıştırmak, teskin etmek; tesviye etmek, düzlemek; kolaylaşmak; i. düzeltme, düzleştirme; düz şey veya yer. smooth away kurtulmak (üzüntüden). smooth down yatıştırmak. smooth one's ruffled feathers sinirini yatıştırmak. smooth over yumuşatmak, olduğundan daha iyi göstermek.
smooths. düz, pürtüksüz, müstevi, pürüzsüz, düzgün; perdahlı; engelsiz; kolay; hoş, yumuşak, mülâyim; sakin, telâşsız; akıcı, kaygan; yağcılık eden; tüysüz, kılsız; tatlı, sert olmayan (içki); sürtünmeyen; aşınmış. smooth breathing eski Yunancada başında bir sesli harf olan kelimenin telaffuzuna h harfi ile başlanmaması. smoothly z. pürüzsüzce. smoothness i. pürüzsüzlük, düzlük.
smoothbores. namlusu yivsiz, kaval (tüfek veya top).
smoothiei., A.B.D., k.dili. kandırıcı ve tatlı dilli kimse.
smorgasbordi. İskandinav usulü soğuk büfe; İskandinav usulü ordövr.
smotheri., f. boğucu madde; bozulma hali; baskı altında kalma; f. boğmak, dumana veya toza boğmak; bastırmak; zaptetmek; gizli tutmak; yemeğin üstü başka bir şeyle kaplanmış olarak pişirmek; boğulmak, nefes alamamak; örtülüp çıkamamak; bastırılmak; zaptolunmak, salıverilmemek. smothery s. boğucu.
smudgei., f. is veya toz lekesi; boğucu duman; dumanıyle sivrisinek veya ayazı gidermek için yakılan ateş; f. is ile kirletmek; isli dumanla tütsülemek.
smudgys. isli, lekeli. smudgily z. isli veya lekeli olarak. smudginess i. isli veya lekeli oluş.
smugs. (-ger, -gest) kendini beğenmiş; şıklık meraklısı, şık görünmeye çalışan; temiz kılıklı.
smugglef. kaçakçılık yapmak, gümrükten kaçırmak. smuggler i. gümrük kaçakçısı. smuggling i. gümrük kaçakçılığı.
smuti., f. (ted, ting) kurum, is; yakası açılmadık söz, pis laf, müstehcen söz; bot. buğday başaklarına arız olan mantar nevinden bir hastalık; f. is veya kurum ile lekelemek veya kirletmek; kirlenmek; lekelemek, iftira etmek.
smuttys. isli, kirli; mantar hastalığına tutulmuş; pis laf kabilinden, açık saçık. smuttily z. isli olarak; açık saçık söz söyleyerek. smuttiness i. kirlilik, isli oluş, açık saçık sözler söyleme.
Toplam 71 sonuç listeleniyor