Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'le' sonuçları
Çeviri lea
(i.), şiir çayırlık, mera, otlak yeri.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri lea
(i.) 120 ile 130 yarda arasında değişen iplik ölçüsü.
 
Çeviri leach
(f.), (i.) bir sıvıyı bir şeyden süzmek veya filtreden geçirmek; (i.) filtre etme; filtre mahsulü; filtre.
 
Çeviri lead
(i.), (f.) kurşun; (matb.) satırlar arasını açmak için kullanılan ince kurşun cetvel, anterlin; iskandil; kalem kurşunu, grafit; saçma; (f.) kurşunla doldurmak veya kaplamak; (matb.) satır aralarını anterlin ile açmak; çanak çömleği kurşun sır ile kaplamak; pencere camlarını kurşunla tutturmak; kurşunla tıkamak (tüfek); iskandil etmek. lead acetate kurşun asetat. lead color kurşun rengi, kurşuni. leadfree (s.) kurşunsuz (benzin). lead line (den.) iskandil savlosu. lead pencil kurşunkalem. lead poisoning kurşun zehirlenmesi. lead sulphide (kim.) kurşun sülfürü. black lead kalem kurşunu. heave the lead iskandil etmek. red lead sülüğen tozu. white lead üstübeç.
 
Çeviri lead
(f.) (led) yol göstermek, rehberlik etmek, götürmek, yedeğinde götürmek; elinden tutup götürmek; idare etmek, başkanlık etmek; başına geçip yol göstermek; başında olmak; tesir etmek, cezbetmek, çekmek; başlatmak; başlamak; gitmek, varmak; başta gelmek; netice vermek. lead a happy life mesut bir hayat sürmek. lead aside bir yana çekmek. lead astray yoldan çıkarmak; bozmak, baştan çıkarmak, ayartmak. lead away alıp götürmek, uzağa götürmek. lead by the nose burnuna kancayı takmak; bir kimseyi istediği şekilde idare etmek. lead in prayer başkalarının düşüncelerini dua sözleri ile belirtmek, bir heyet huzurunda yüksek sesle dua etmek. lead off başlamak, başa geçmek. lead on götürmek, teşvik etmek. lead one a dance kişisel çıkarı için zorluk çıkarmak. lead out dışarı çıkarmak. lead the way rehberlik etmek. lead up to götürmek; bir bahse yol açmak; sonuçlanmak.
 
Çeviri lead
(i.) rehberlik, kılavuzluk, önde bulunma; önde gelme, ileride bulunma; oyunda başlama hakkı; buzlu sularda gemi için açık yol; kaya çatlakları içinde toplanmış maden cevheri; tiyatroda baş rol veya bu rolü oynayan kimse; (elek.) bağlama teli; (müz.) grupla söylenen şarkıda baş ses; makalenin ilk cümleleri; briç oyununda ilk konan kağıt veya ilk oynayacak olan kimse. have a big lead çok önde olmak, uzun mesafe almış olmak. follow the lead of one birinin ardından gitmek. take the lead başa geçmek; rehber olmak.
 
Çeviri leaden
(s.) kurşundan, kurşun; kurşun renginde, kurşuni; ağır kurşun gibi; ağırlık veren; kasvetli.
 
Çeviri leader
(i.) rehber, kılavuz; önder, lider, baş, reis; bando veya koro şefi; orkestrada birinci keman, solo kemancı; en öne koşulmuş at; (İng.) gazetede başmakale; (çoğ.), (matb.) gözü belirli bir yere çekmek için konulan bir sıra nokta. leadership (i.) öncülük, önderlik, liderlik.
 
Çeviri leadin
(i.), radyo anten iniş teli.
 
Çeviri leading
(i.), (s.) yol gösterme, rehberlik; ima; (s.) önde olan, yol gösteren, rehber olan. leading article (İng.) başmakale. leading lady piyeste başrolü oynayan kadın. leading man başrolü oynayan erkek. leading question belirli bir cevabı gerektiren soru.
 
Çeviri leading
(i.) kurşun ile kaplama veya bölme; kurşun çerçeve (pencere için); (matb.) satır aralarının anterlini.
 
Çeviri leadswinging
(i.), (İng.), argo bir iş yapmaz olma, slang havyar kesme.
 
Çeviri leadwort
(i.) dişotu, (bot.) Plumbago europaea.
 
Çeviri leaf
(i.) (çoğ. leaves) (f.) yaprak, varak; tütün veya çay yaprağı; ince madeni varak; açılıp kapanan masanın eğreti tahtası; (f.) yaprak vermek, yapraklanmak. leaf blight yapraklara arız olan hastalık. leaf bud yaprak tomurcuğu. leaf mold yaprak gübresi, yaprak çürüğü. leaf spring (oto.) yaprak yay. leaf stalk yaprak sapı. in leaf yapraklanmış. take a leaf out of a person's book birini taklit etmek. turn over a new leaf hayatını daha iyi bir yola koymak, yeniden başlamak. leaf through kitaba göz gezdirmek. leafiness (i.) çok yapraklı olma. leafy (s.) yaprağı çok, yapraklı.
 
Çeviri leafage
(i.) yapraklar, yeşillik.
 
Çeviri leaflet
(i.) ufak risale, dört sayfalık risale; (bot.) bileşik yaprağın bir kısmı; ufakyaprak, yaprakçık.
 
Çeviri league
(i.) çeşitli memleketlere göre değişen yaklaşık olarak 5 kilometrelik uzaklık ölçüsü; bir saatlik yol, fersah.
 
Çeviri league
(i.), (f.) birleşme, ittifak; özel amaçlar için meydana getirilen birlik, cemiyet; spor lig; (f.) birleştirmek, ittifak etmek. League of Nations Milletler Cemiyeti. be in league with müttefiki olmak. Hanseatic League ortaçağlarda Almanya'da birtakım şehirler arasında yapılan ticari birleşme.
 
Çeviri leak
(i.), (f.) su sızdıran delik veya yara; sızıntı; usulsüzce para harcama; sırrın dışarıya sızması; (elek.) cereyanda sızıntı veya sızıntının yeri; (f.) sızmak; (gen.) out ile dışarı sızmak, ifşa olunmak (sır). leakage (i.) sızıntı, süzülme firesi, sızma. leaky (s.) sızıntılı.
 
Çeviri lean
(f.) (ed veya leant) (i.), (gen.) on veya against ile dayanmak; eğri durmak, yana yatmak, eğilmek; meyletmek, temayül etmek; istinat etmek, güvenmek; dayamak, yana yatırmak; temayül ettirmek, meylettirmek; (i.), eğilme, dayanma; meyil. lean over back ward tarafsızlığını muhafaza etmek için kendi hakkını bile almamak. Leaning Tower of Pisa Piza Kulesi.
 
Çeviri lean
(s.), (i.) zayıf, nahif; yağsız, etsiz; mahsulsüz, kıraç; (i.) yağsız et. leanness (i.) zayıflık, yağsızlık.
 
Çeviri leaning
(i.) temayül, eğilim, meyil, arzu.
 
Çeviri leant
(bak.) lean.
 
Çeviri leanto
(i.) bir binanın duvarına dayayarak yapılmış damı meyilli kulübe.
 
Çeviri leap
(f.) (ed veya leapt) sıçramak, atlamak, fırlamak, atılmak, hoplamak; üstünden atlamak, atlayıp öte tarafa geçmek; sıçratmak, fırlatmak.
 
Çeviri leap
(i.) atlama, sıçrayış, fırlayış; atlanılan yer; atlanılan mesafe. leapfrog (i.) birdirbir oyunu. leap year artık yıl dört yılda bir gelen 366 günlük sene. leap in the dark tehlikeli teşebbüs, sonu belirsiz iş. by leaps and bounds çok süratli, büyük hızla.
 
Çeviri leapt
(bak.) leap.
 
Çeviri learn
(f.) (ed veya learnt) öğrenmek; işitmek; haber almak. learn by heart ezberden öğrenmek, ezberlemek. learn by rote tekrarlaya tekrarlaya ezberlemek.
 
Çeviri learned
(s.) alim, çok okumuş, bilgili, malumatlı, bilgisi geniş. learnedly (z.) derin bilgi ile, âlimane. learnedness (i.) bilginlik, bilgi.
 
Çeviri learning
(i.) ilim, bilgi, malumat; irfan; öğrenme, ilim kazanma.
 
Çeviri learnt
(bak.) learn.
 
Çeviri lease
(i.), (f.) kira kontratı; icar, kiralama; (f.) kontrat ile kiralamak. leasehold (i.), (s.) kontratla kiralanmış mal; (s.) kiralanmış. lease holder (i.) kiracı. a new lease on life hastalık veya üzüntüden sonra yeniden hayata başlama.
 
Çeviri leash
(i.), (f.) tasma kayışı, yular; avcılıkta aynı cins üç hayvandan ibaret takım; (f.) iple bağlamak. hold in leash yularını elden bırakmamak.
 
Çeviri least
(s.), (z.), (i.) en ufak, en küçük, en az, en cüzi, asgari; (z.) zerre kadar, en az derecede; (i.) en az derece; en az miktar; en önemsiz kimse veya şey. least common denomi nator en küçük ortak payda; ortalama seviye. least common multiple en küçük ortak kat. at least hiç olmazsa; en azından. et the very least en aşağı, en az. not give the least sign en küçük bir işaret vermemek. line of least resistance en kolay yol. not in the least hiç, zerre kadar değil. to say the least en azından, hiç olmazsa. leastways, leastwise (z.), (leh.) en az, hiç olmazsa.
 
Çeviri leather
(i.), (f.) kösele, tabaklanmış deri, meşin; deriden yapılmış şey; (f.) kösele ile kaplamak; argo kamçı veya kayışla dövmek. leatherback (i.) yumuşak kabuklu iri bir deniz kaplumbağası. leatherette (i.) cilt bezi, pantozot. leatherhead (i.), argo mankafa veya aptal kimse. leathern (s.) deriden yapılmış. leatherneck (i.), argo bahriye askeri. leatherwood (i.) Amerika'ya mahsus beyaz ve yumuşak odunu ile sert lifli kabuğu olan bir ağaç, (bot.) Dirca palustris. cowhide leather kösele. morocco leather sahtiyan. Russian leather Rusya'da yapılan su geçmez ve dayanıklı kösele. sole leather tabanlık kösele, (gön.) leathery (s.) kayış gibi, sert.
 
Çeviri leave
f., gen. out ile yaprak sürmek, yapraklanmak.
 
Çeviri leave
f. (Ieft) bırakmak, terketmek; kalkmak; bir yerde bırakmak; vasiyet etmek, miras olarak blrakmak; vaz geçmek; havale etmek, tevdi etmek; yanından çıkmak, hizmetinden ayrılmak; haline bırakmak, kendi haline bırakmak, karışmamak, yalnız bırak mak; h.dili müsaade etmek. leave in the lurch müşkül mevkide bırakmak. Leave it alone. Elleme. Bırak. leave off giymemek; takmamak; vaz geçmek, bırakmak. leave out atlamak, hariç bırakmak. leave over tehir etmek, ertelemek. Leave the house! Defol ! Two from ten leaves eight. Ondan iki çıkarsa sekiz kalır. The train leaves at four o'clock Tren saat dörtte kalkar.
 
Çeviri leave
(i.) izin, ruhsat, müsaade, mezuniyet: izin müddeti; veda, ayrılma. leave of absence izin, mezuniyet. leavetaking (i.) ayrılma, veda. by your leave müsaadenizle. on leave izinli. take French leave izinsiz savuşmak, özellikle borcunu vermeden sıvışmak. take leave ayrılmak, veda etmek. take leave of one's senses delirmek.
 
Çeviri leaved
s. yapraklı four-leaved clover uğurlu sayılan dört yapraklı yonca.
 
Çeviri leaven
i., f. maya, hamur; maya gibi işleyen tesir; f. mayalandırmak, maya ile kabartmak; maya gibi tesir etmek; bozmak. leaven the lump bütün hamuru mayalamak; hepsine tesir etmek.
 
Çeviri leavings
i., çoğ. artıklar.
 
Çeviri lebanon
i. Lübnan Cumhuriyeti; Lübnan dağları. Lebanese i., s. Lübnanlı.
 
Çeviri lech
f., i. şehvetli olmak; i. sekse düşkün adam; şehvet.
 
Çeviri lecher
i. aşın derecede sekse düşkün adam,zampara,sefih adam. lecherous s. şehvete düşkün, nefsine tabi, zampara. lecherously z. nefsine uyarak, zamparaca. lecherousness, lechery i. zamparalık, şehvet düşkünlüğü.
 
Çeviri lectern
i. kilise kürsüsü; toplantıda konuşmacının önündeki kürsü.
 
Çeviri lectionary
i. bazı kiliselerde ayinlerde okunmak üzere ayrılmış parçaları kapsayan kitap.
 
Çeviri lecture
i., f. konferans, belirli bir konu üzerine konuşma; umumi ders; tekdir, paylama, azarlama; f. konferans vermek; ders vermek: tekdir etmek azarlamak. lecturer i. konferans veren kimse; okutman. lecture ship i. okutmanlık.
 
Çeviri led
f., bak. lead led horse yedek at, yedekte götürülen at.
 
Çeviri ledge
i. raf gibi düz çıkıntı; çıkıntılı kaya tabakası.
 
Çeviri ledger
i. ana hesap defteri, hesap defterinin en büyüğü, defteri kebir; mezarın kapak taşı. ledger bait bir yere bağlanan olta yemi. ledger line müz. yardımcı çizgi; kurşunu suyun dibine oturan olta sicimi.
 
Çeviri lee
i., s. muhafazalı taraf; rüzgardan korunacak yer; den. rüzgar altı, boca; s. rüzgar altı tarafına ait. lee anchor rüzgar altı tarafına atılan demir. lee shore rüzgar altındaki kıyı. lee tide rüzgârla beraber mey- dana gelen kabarma. under the lee of the shore kıyının rüzgârı altında.
 
Çeviri leech
i.,den. dört köşe yelkenin gradin yakası veya astarı.
 
Çeviri leech
i. sülük, zool. Hirudo medicinalis; eski doktor, hekim; tıb. hacamat, şişe veya boynuzla kan alma; çanak yalayıcı kimse, anaforcu kimse, dalkavuk. stick like a leech sülük gibi yapışmak.
 
Çeviri leek
i. pırasa, bot. Allium porrum.
 
Çeviri leer
f., i. yan bakmak, yan gözle bakmak; i. yan bakış; öfke veya şehvet bakışı.
 
Çeviri leery
s., k.dili kuşkulu; açıkgöz; kurnaz; çok bilmiş.
 
Çeviri lees
i., çoğ. tortu, posa. drink to she lees son damlasına kadar içmek.
 
Çeviri leeward
s., z., i., den. rüzgâr altı tarafına ait veya buna doğru; i. rüzgar altı tarafı veya yönü.
 
Çeviri leeway
i. rahatça kımıldanacak yer, bol yer; den. geminin yolundan rüzgar altına düşmesi. have leeway faaliyet sahası olmak.
 
Çeviri left
s., i. sol, solda, sola ait; i. sol taraf; sol kanat. be in left field yedeğe alınmak. left hand sol taraf. left wing pol sol kanat.
 
Çeviri left
bak. leave: s. kalan.
 
Çeviri lefthanded
s. solak; sağdan sola; acemice, acemi; salak; sinsi, entrikacı; ikiyuzlü; asil olmayan bir kadınla evlenmiş bir prensin evliliğine ait.lefthanded com- pliment acemice veya samimi olmayan iltifat. lefthandedness i. solak olma; gizli anlamı olma.
 
Çeviri leftist
i., pol. solcu, sol tarafı destekleyen kimse.
 
Çeviri leftover
i., s. artan yemek; s. artan, artık.
 
Çeviri lefty
i., k.dili solcu veya solak kimse.
 
Çeviri leg
i., s. bacak; bacak vazifesi gören şey; ayak, mobilya ayağı; pergel ayağı; den. geminin bir rota üzerinde seyrettiği yol; pantolon bacağı; briç veya spor karşılaşmalarında kazanılan ilk oyun. leg of mutton koyun budu. legofmutton sail üç köşeli bir yelken. give no leg to stand on tutunacak bir dal bırakmamak. keep one's legs ayakta durmak, düşmemek. on one's last legs ölüm halinde, ölmek üzere; çok bitkin halde. pull one's leg birini aldatmak, birine takılmak. shake a leg acele etmek. stretch one's legs yürüme egzersizi yapmak, gezmeye gitmek.
 
Çeviri leg
f. (-ged, -ging) gen. it ile, k.dili yürümek, koşmak.
 
Çeviri leg
kıs. legal, legato, legislature.
 
Çeviri legal
s. meşru, kanuni, kanuna uygun, kanuna göre, kanuna dayanan; hukuki; avukatlık mesleğine ait. legal cap avukatların kullandıkları uzun ve beyaz yazı kâğıdı. legal error adli hata. legal history hukuk tarihi. legal holidayA.B.D resmi tatil günü. legal science hukuk ilmi. legal separation evli bir çiftin ayrı yaşaması. legal tender bir borcun ödenmesi için alacaklının almaya mecbur olduğu para. legally z. kanunen, hukuken.
 
Çeviri legalism
i. kanunlara aşırı riayet, kanunlan sayma; dinin ruhundan ziyade şeriat kaidelerine aşırı riayet. legalist i. kanunlara aşırı derecede riayet eden kimse. legalis'tic s. kanuna tıpatıp riayet eden.
 
Çeviri legality
i. kanunşinaslık, kanuna uygunluk, kanunilik, meşruiyet.
 
Çeviri legalize
f. meşru kılmak, kanuniyet vermek, kanuna uygun kılmak. legaliza'tion i. tasdik, kanuni kılma.
 
Çeviri legate
i. elçi, sefir; Papa elçisi. legateship i. elçilik, sefirlik.
 
Çeviri legatee
i. kendisine vasiyet edilen kimse.
 
Çeviri legation
i. temsilcilik, mümessillik; elçilik heyeti (ikinci derecede); mümessillik dairesi (ikinci derecede).
 
Çeviri legato
s., müz. bağlı, legato (bir müzik parçasındaki notaların ara vermeden birbirine bağlanarak okunması gerektiğini anlatan deyim).
 
Çeviri legend
i. masal, hikaye, menkıbe; azizlerin hayatına dair hikaye; sikke veya harita ve resim üzerindeki yazı. legendary s. masal türünden, rivayet kabilinden.
 
Çeviri legendry
i. edebiyatta masal türü.
 
Çeviri legerdemain
i. el çabukluğu, el marifeti, gözbağcılık, hokkabazlık.
 
Çeviri legged
sonek ayaklı, bacaklı: bandy-legged paytak; long-legged uzun bacaklı; one-legged tek bacaklı.
 
Çeviri legging
i., gen. çoğ. tozluk, getr.
 
Çeviri leggy
s. uzun bacaklı.
 
Çeviri leghorn
i. bir çeşit tavuk, legorn.
 
Çeviri legible
s. okunur, açık, sökülür, okunaklı. legibil'ity, leg'ibleness i. okunaklılık, açıklık. legibly z. okunaklı olarak.
 
Çeviri legion
i. 4200'den 6000'e kadar erden meydana gelen eski Roma tümeni, alay, fırka; ordu; kalabalık. legion of angels melekler alayı. Legion of Honor Birinci Napolyon devrinde verilmeye başlanan şeref nişanı. foreign legion özellikle Fransız ordusunda yabancılardan meydana gelen gönüllü alayı.
 
Çeviri legionary
s., i. alaylardan ibaret, alaylardan meydana gelmiş; alaya mensup; i. bir alaya mensup er.
 
Çeviri legislate
f. kanun yapmak, kanun hükmüne koymak; bir kanunu meclise tasdik ettirerek çıkarmak.
 
Çeviri legislation
i. kanun yapma, yasama; yasa, kanunlar.
 
Çeviri legislative
s. kanun koyan, yasamalı. legislative immunity milletvekilliği dokunulmazlığı. legislative power yasama gücü, yasama erki. legislatively z. kanun vasıtası ile.
 
Çeviri legislator
i. kanun yapan kimse; millet meclisi üyesi.
 
Çeviri legislature
i. kanunlan koyan millet meclisi.
 
Çeviri legist
i. kanunşinas, hukukşinas
 
Çeviri legitimate
f. meşru kılmak, kanuna uygun kılmak; nesebini tasdik etmek, tasdik etmek. legitima'tion i. meşru kılma.
 
Çeviri legitimate
s. meşru, kanuna göre, kanuna uygun, kanuni; meşru olarak doğmuş; mantıki, düşünceye uygun, elverişli. legitimate child meşru çocuk. legitimate stage oyuncuların ve seyircilerin bir arada bulundukları canlı tiyatro. legitimacy, legitimateness i. kanuna uygunluk, meşruiyet, mantıklılık. legitimately z. kanuni surette, meşru olarak. legitimatize f. meşru kılmak.
 
Çeviri legitimist
i. kanuni yetkiyi onaylayan kimse; özellikle Fransa'da Bourbon krallığı taraftarı; İspanya,da Don Carlos partisi taraftarı.
 
Çeviri legume
i. baklagiller familyasından bitkinin tanesi veya tohumu, baklagiller familyasından bitki; baklanın dış kabuğu veya zarfı ile içinde bulunan tohum; baklamsı meyva.
 
Çeviri leguminous
s. baklagiller familyasına ait; baklagillerden ibaret.
 
Çeviri lei
i. Hawaii'de takılan ve çiçek ile tüylerden yapılmış kolye.
 
Çeviri leisure
i., s. boş vakit; işsizlik, serbestlik, fırsat; s. serbest, boş. at leisure serbest, boş vakti olan; acelesiz. at one's leisure vakti olduğu zaman. leisured s. boş vakti olan, işsiz, atıl. the leisured class çalışmayan sınıf, aristokrat sınıfı.
 
Çeviri leisurely
s., z. acelesiz iş yapan; acelesiz yapılan; z. yavaş yavaş, sükünetle, acele etmeden.leisureliness i. ace- lesiz hal, acelesizlik.
 
Çeviri leitmotiv
, -tif i., müz. bir opera veya müzik parçasında zaman zaman tekrarlanan nağme, kılavuz motif, ana motif.
 
Çeviri lemma
i. (Yu., çoğ. lemmata) man. yardımcı önerme; bir şiir veya yazı önsözü.
 
Çeviri lemming
i. kuzey memleketlerine özgü bir çeşit iri kır faresi, yaban sıçanı, zool. Lemmus lemmus.
 
Çeviri lemnianearth
eskiden ilâç olarak kullanılan sarımtırak kurşuni renkte bir çeşit toprak.
 
Çeviri lemnos
i. Ege denizinde Limni adası.
 
Çeviri lemon
i. limon; limon ağacı, bot. Citrus limon; argo değersiz kimse veya şey. lemon balm oğulotu, bot Melissa offi cinalis lemon drop limon şekeri. lemon peel limon kabuğu. lemon pudding limonlu puding. lemon squash İng. limonata. lemon verbena limon otu, bot. Lippia citriodora. lemon yellow limoni renk, açık sarı. sweet lemon tatlı limon, bot. Citrus pergamia. lemonade i. limonata. lemony s. limon gibi, limoni.
 
Çeviri lemur
i. Madagaskar'da bulunan ve maymuna benzer bir hayvan.
 
Çeviri lend
f. (lent) ödünç vermek, eğreti olarak vermek; vermek, faizle vermek. lend a hand yardım etmek. lend an ear kulak vermek, dinlemek. lendlease i., f. ödünç verme veya kiralama sistemi; f. bu usule göre vermek. lend itself veya oneself to yardım etmek; uygun gelmek.
 
Çeviri length
i. uzunluk, boy; müddet, mesafe, süre; gram. bir sesli harfin uzatılması veya uzunluğu. length of days uzun ömür. at great length tafsilâtıyle, ayrıntılarıyle. at length uzun uzadıya; en nihayet. at full length tafsilatıyle; boylu boyunca. cable's length den. gomene boyu, yüz kulaç. go to all lengths, go to any length her çareyi kullanmak, her çareye başvurmak. keep one at arm's length birini pek yaklaştırmamak, samimi olmasına müsaade etmemek. race won by a length bir at veya kayık boyu ile kazanılan yarış.
 
Çeviri lengthen
f. uzatmak, uzamak.
 
Çeviri lengthwise
, -ways z., s. uzunluğuna.
 
Çeviri lengthy
s. uzun, fazlasıyle uzun. lengthily z. uzun uzadıya. lengthiness fazla uzunluk.
 
Çeviri lenient
s. yumuşaklık verici; yumuşak huylu, nazik, şefkatli. lenience, leniency i. yumuşaklık. leniently z. yumuşaklıkla.
 
Çeviri lenitive
s., i. yumuşatıcı, sükunet verici, yatıştırıcı; i. sükunet verici ilâç, hafif müshil.
 
Çeviri lenity
i. yumuşaklık, yumuşak huyluluk, şefkat.
 
Çeviri lens
i. adese, mercek; göz merceği. achromatic lens renksiz mercek. crystalline lens göz merceği. telescopic lens dürbün gibi fotoğraf makinası objektifi. wideangle lens geniş açılı mercek, geniş bir alanın resmini yakın bir mesafeden çekmek için kullanılan mercek.
 
Çeviri lent
bak. lend.
 
Çeviri lent
i. paskalyadan evvel gelen büyük perhiz; uzunca perhiz süresi.
 
Çeviri lenten
s. büyük perhiz vaktine mahsus. lenten fare perhiz yemeği, etsiz yemek. lenten pie etsiz bir çeşit börek.
 
Çeviri lenticular
s. mercimek şeklinde; iki yüzü dışbükey mercek şeklinde; merceğe ait. lenticularly z. mercek gibi eğri olarak.
 
Çeviri lentil
i. mercimek, bot. Lens culinaris. water lentil su mercimeği, bot. Lemna minor.
 
Çeviri lento
s., z., müz yavaş, ağır çalınacak.
 
Çeviri lentoid
s. mercek şeklinde.
 
Çeviri leo
i., astr. Aslan burcu, Aslan takım yıldızı; birçok papanın adı.
 
Çeviri leonid
i., astr. Aslan burcundan yayılır gibi görünen meteor.
 
Çeviri leonine
s. aslan gibi, aslana ait, aslana özgü; cesur, aslan yürekli.
 
Çeviri leopard
i. pars, panter, zool. Panthera pardus. American leopard Amerika'ya mahsus bir çeşit panter, jaguar. black leopard siyah derili pars. hunting leopard avda kullanılan parsa benzer hayvan, zool. Acinonyx jubatus (cheetah ile aynı). snow leopard tekir, zool. Leopardus uncia. Can the leopard change his spots? Huy değişir mi? leopardess i. dişi panter.
 
Çeviri leotard
i., gen. çoğ. dansöz ve akrobatlann giydiği vücuda oturan esnek bir giysi.
 
Çeviri lepanto
i. Yunanistan'da İnebaht şehri ve limanı.
 
Çeviri leper
i. cüzamlı kimse, miskin kimse.
 
Çeviri lepidoptera
i. pulkanatlılar familyası. lepidopterous s. bu familya ile ilgili.
 
Çeviri leporine
s. tavşan cinsinden; tavşana ait.
 
Çeviri leprechaun
i. İrlanda hikayelerinde adı geçen büyük hazineye sahip ve kısa boylu ayakkabıcı cin.
 
Çeviri leprosy
i. cüzam, miskin hastalığı.
 
Çeviri leprous
s. cüzamlı, cüzam gibi, cüzama ait.
 
Çeviri lesbian
, Lesbian i., s. homoseksüel kadın, sevici; s. sevicilige ait. lesbian love, lesbianism i. sevicilik.
 
Çeviri lesbos
i. Midilli'nin eski ismi. Lesbian s. Midilli'ye ait; Midillili.
 
Çeviri lese majesty
lesemajeste Fr., huk. hükümdara karşı yapılan kusur veya suç; hıyanet.
 
Çeviri lesion
i., tıb. bir organ veya dokunun yapısındaki anormal veya zararlı değişiklik; yara, bere.
 
Çeviri lesotho
i. Lesotho.
 
Çeviri less
sonek -siz.
 
Çeviri less
s., z., i., edat daha küçük, daha az; z. aşağı bir derecede, bir derece aşağı;i. eksik bir miktar, daha az bir şey; daha küçük kimse veya şey; edat eksi.
 
Çeviri lessee
i., huk. kiracı, kira ile tutan kimse.
 
Çeviri lessen
f. küçültmek, ufaltmak, eksiltmek, azaltmak; küçülmek, azalmak.
 
Çeviri lesser
s. daha küçük, daha az, iki kimse veya şeyin küçüğü.
 
Çeviri lesson
i. ders; paylama, azar; ibret.
 
Çeviri lessor
i., huk. kiraya veren kimse.
 
Çeviri lest
bağlaç olmasın diye, etmesin diye; korkusu ile, belki, olmaya ki.
 
Çeviri let
f. (let, letting) izin vermek, müsaade etmek; by, through, in ile geçmesine, gitmesine veya gelmesine müsaade etmek; kontrata bağlamak; yardımcı fiil olarak --eyim, -elim, -sin, -sinler (birinci veya üçüncü şahıs emir kipi); kiraya vermek. let alone, let be karışmamak, haline bırakmak. Honesty, let alone honor, was not in him. Şeref şöyle dursun, onda doğruluk namına bir şey yoktu. Let be. Öyle kalsın. Dokunma. Bozma. let blood kan akıtmak, hacamat etmek. let down indirmek; boşa çıkarmak, hayal kırıklığına uğratmak. let down one's hair samimi davranmak (hanımlar). let fall düşürmek. let fly salıverip uçurmak; top veya tüfek atmak. let go bırakmak, koyuvermek; serbest bırakmak. let him down gently yavaş yavaş alıştırarak hayal kırıklığına uğratmak. let in kapıyı açıp içeriye almak. let loose serbest bırakmak (köpek veya deli). let off cezasını affetmek, cezasını hafifletmek, işten çıkarmak; dışarı vermek. let on sırrı başkasına söylemek, sırrı ifşa etmek. let oneself go duygularına serbestçe yol vermek; çekinmeden konuşmak veya gülmek,taşkınlık yapmak. let oneself in anahtar ile kapıyı açıp içeriye girmek. let out dışarıya bırakmak, koyvermek, kaçmasına müsaade etmek; gevşetmek, genişletmek. let slide vazgeçmek, haline bırakmak. let slip kaçırmak, elinden kaçırmak. let the cat out of the bag sırrı meydana çıkarmak. let up yumuşamak, sertliğini kaybetmek. let well enough alone olanla yetinmek. Let x equal 2y. X'in 2y'a eşit oldugunu farze- delim. to let kiralık.
 
Çeviri let
sonek -cik, küçültme ifade eder: kinglet kralcık.
 
Çeviri let
i., eski mania, engel; tenis oyuna başlarken topun hafifçe ağa dokunarak geçmesi, let. without let or hindrance hiç bir engelle karşılaşmadan.
 
Çeviri letdown
i. hayal kırıklığı; azalma; kuvvet veya enerjinin azalması.
 
Çeviri lethal
(li'thıl) s. öldürücü, ölüme ait. lethality i. öldürücülük.
 
Çeviri lethargy
i. atalet, uyuşukluk; tıb. letarji lethar'gic(al) s. uyuşuk. lethar'gically z. uyuşuk şekilde.
 
Çeviri lethe
i., Yu. mit. ölüler diyarında bulunan ve suyundan içenlere her şeyi unutturan bir nehir; unutkanlık. Lethe'an s. unutkanlık veren.
 
Çeviri letout
i., İng. kurtulma çaresi.
 
Çeviri lett
i. Letonyalı. Lettish s., i. Letonya'ya veya ahalisine ait; i Letonya dili.
 
Çeviri letter
i., f. harf; mektup, tezkere; çoğ. ilim, edebiyat, bilgi; matbaa harfi, harf çeşidi;harfi harfine anlamı; spor takım üyelerine verilen şeref arması; f. kitap harfiyle yazmak; plan veya haritaya yazı yazmak. letter book eski mektup kopya defteri. letter box mektup kutusu.letter carrier İng. postacı. letter file mektup dosyası. letter of credit akreditif, itibar mektubu. letter of marque savaş zamanında korsan gibi düşman gemilerini avlama yetkisi. letter of recall bir elçiye memleketine dönmesini emreden resmi mektup. letter writer para ile mektup yazan kimse. letters patent berat, imtiyazname, ruhsat, patent. cepital letter büyük harf, majuskül. dead letter hükmü kalmamış kanun; sahibi bulunmayan mektup. man of letters muellif; ilim adamı. night letter gece tarifesine göre gönderilen telgraf. silent letter yazılıp telaffuz olunmayan harf. small letter küçük harf. to the letter harfi harfine.
 
Çeviri lettered
s. tahsil görmüş, okumuş, münevver, edip; harflerle işaret olunmuş.
 
Çeviri letterhead
i. mektup kâgıdı başlığı.
 
Çeviri lettering
i. harflerle işaret etme; tabela üzerine yazılan harfler.
 
Çeviri letterperfect
s., tiyatro rolünü harfi harfine ezberlemiş.
 
Çeviri letterpress
i. tipo baskısı; linotip; bir kitabın yazılı kısmı (resimler hariç).
 
Çeviri lettuce
i. salata, bot. Lactuca sativa. cos lettuce, romaine lettuce marul, bot. Lactuca sativa longifolia. head lettuce, top salata. wild lettuce yaban marulu, bot. Lactuca virosa.
 
Çeviri letup
i. azalma; sakinleşme; ara.
 
Çeviri leuco
önek renksiz, beyaz.
 
Çeviri leucocyte
i., anat. kandaki beyaz kürecik, akyuvar, lökosit.
 
Çeviri leucoma
, leukoma i., tıb. gözün kornea tabakasında meydana gelen beyaz leke.
 
Çeviri leucorrhea
i., tıb. kadınlarda olan beyaz akıntı.
 
Çeviri leukemia
i., tıb. lösemi, kan kanseri. leuko bak. leuco-.
 
Çeviri levant
i. Akdeniz'in doğu sahili ve bu sahildeki memleketler; kitap ciltlemeye mahsus özel meşin. levanter i. Akdeniz'de esen doğu rüzgarı.
 
Çeviri levantine
s., i. Yakın Doğu'ya ait; Yakın Doğu'da ticaret yapan; i Yakın Doğulu kimse, bilhassa anası veya babası Avrupalı olan kimse, Levanten; bir çeşit ipekli kalın kumaş.
 
Çeviri levator
i., anat. bir uzvu yukarı kaldıran kas, levator kas.
 
Çeviri levee
i., A.B.D nehir kenannda su taşmasına engel olacak set; set gibi yüksek nehir kenarı; rıhtım.
 
Çeviri levee
i. büyük şahsiyetlerin sabahleyin misafir kabul etmeleri; İng. yalnız erkeklerin hazır bulunduğu saray kabul merasimi; A.B.D bilhassa cumhurbaşkanının umumi kabul resmi.
 
Çeviri level
i., s., f., (-ed, -ing veya -led, -ling) düzlük, düz yer; mim, taban terazisi; tesviye aleti; yatay hat, yüzey; irtifa sathı; seviye, derece; s. düz, düzlem, yatay, ufki; bir seviyede, bir hizada, müsavi; aynı irtifada; k.dili ölçülü, dengeli, muvazeneli, muntazam; f. düzeltmek, tesviye etmek, düz etmek, düz yüzey haline getirmek; tahrip etmek; bir seviyeye kaldırmak veya indirmek; nişan almak için doğrultmak (tüfek); aynı seviyeye getirmek; yol veya bayırın nispi irtifalarını aletlerle ölçmek; argo doğruyu söylemek. level crossing bir yolun demiryolundan aynı seviyede geçmesi. dead level dümdüz yüzey; aynılık, müsavi derece. I'll do my level best. Elimden geleni yaparım. on a level with aynı yüzeyde, aynı seviyede, bir yükseklikte. level off hav. kalktıktan sonra yatay olarak uçmak. pump level şakul. spirit level tesviye ruhu, tesviye aleti.
 
Çeviri leveler
, İng. leveller i. tesviye eden kimse veya alet; toplumsal smıf farklarını ortadan kaldırmak isteyen adam.
 
Çeviri levelheaded
s. sağgörülü, mantıklı, dengeli; anlayışlı, iyi düşünüşlü.
 
Çeviri lever
i., f. manivela, manivela kolu; fazla gayret sarfına vasıta olan şey; f. manive!a ile kaldırmak veya hareket ettirmek veya etmek.
 
Çeviri leverage
i. manivela kudreti; slang piston.
 
Çeviri leveret
i. tavşan yavrusu, birkaç,,aylık tavşan.
 
Çeviri leviable
s. vergiye tabi.
 
Çeviri leviathan
i. Tevratta adı geçen büyük bir su canavarı; ada balığı gibi çok büyük hayvan; iri balina veya gemi gibi büyük şey.
 
Çeviri levigate
f., s. düz etmek; bir maddeyi nemli iken ezip toz haline getirmek; birbirine iyice karıştırmak; cilâlamak; s. düz, cilalı. leviga'tion i. düzleme.
 
Çeviri levirate
i., s. İbranilerde ölmüş adamın karısı ile ölünün kardeşinin veya en yakın akrabasının evlenme mecburi yeti; s. bu âdete ait.
 
Çeviri levis
i., çoğ. blucin.
 
Çeviri levitate
f. hafif olmaktan dolayı havaya kalkmak, havada durmak; ispritizma kuvveti ile veya rüyada havaya yükselmek; havaya yükseltmek. levita'tion i. havaya yükselme olayı.
 
Çeviri levite
i. Levi kabilesinden biri, bilhassa Tevratta Musevi tapınağı kâhinlerinin yardımcısı.
 
Çeviri levity
i. hafiflik; hafifmeşreplik, hoppalık; münasebetsiz şakacılık; sebatsızlık, düşüncesizlik.
 
Çeviri levy
i., f. mecburi olarak toplama (asker veya para); bu suretle toplanan asker veya para; f. zorla toplamak; huk. haczetmek. levy war on (birine karşı) harp açmak.
 
Çeviri lewd
s. şehvet düşkünü, iffetsiz, uçarı. lewdly z. uçarıca lewdness i. uçarılık.
 
Çeviri lewisite
i., ask. ciltte kabarcıklar meydana getiren zehirli bir sıvı.
 
Çeviri lex
i. (çoğ. leges) Lat kanun, kaide, usul. lex scripta yazılı hukuk, mevzu hukuk. lex talionis kısas usulü, misli ile mukabele usulü.
 
Çeviri lexical
s. bir dilin kelimelerine ait; sözlüğe ait.
 
Çeviri lexicography
i. sözlüğün tertiplenmesi, lexicographer i. sözlüğü dü- zenleyen kimse, lügatçi. lexicographic(al) (leksıkograf'ik, ikıl) s. sözlüğe ait.
 
Çeviri lexicology
i. leksikoloji, kelimelerin anlam ve kullanışlarından bahseden ilim.
 
Çeviri lexicon
i. sözlük.
 
Çeviri leyden jar
içi ve dışı metalle kaplanmış olup elektrik toplanması için kullanılan cam kavanoz.
 
Toplam 198 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com