Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'fr' sonuçları
Çeviri fr
(kıs). fragment, franc, from.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri fr
(kıs). Father, France, Frau, French, Friar, Friday.
 
Çeviri fra
(i). kardeş (rahip unvanı).
 
Çeviri fracas
(i). gürültü, velvele, kavga.
 
Çeviri fraction
(i). parça, kısım; (kim). damıtık madde; (mat). kesir. common fraction adi kesir, bayağı kesir. compound fraction bileşik kesir. decimal fraction ondalık kesir.
 
Çeviri fractional
(s). kesri; cüzi. fractional currency ufaklık, bozuk para. fractional distillation (kim). uçucu sıvıları tedrici hararetle kısımlara ayırma, fraksiyonlu distilasyon.
 
Çeviri fractionate
(f). kısımlara ayırmak (imbikten çekilen sıvılar), damıtmak.
 
Çeviri fractionize
(f)., (mat). kesirlere ayırmak, kesre çevirmek; kısımlara ayırmak.
 
Çeviri fractious
(s). ters, aksi, huysuz, kavgacı. fractiously (z). ters ters. fractiousness (i). huysuzluk, aksilik, çocuk terbiyesizliği.
 
Çeviri fracture
(i)., (f). kırma, kırılma; kırık; (tıb). kemik veya kıkırdağın kırılması, kırık; yarık; çekiçle kırılınca madenin meydana çıkan yüzeyi; (f). kırmak çatlatmak, yarmak; kırılmak. compound fracture (tıb). kırılan kemik uçlarının deriyi delerek dışarı çıkması hali. greenstick fracture (tıb). küçük çocuklarda kemiğin iki parçaya ayrılmadan kırılması. simple fracture (tıb). basit kırık.
 
Çeviri fragile
(s). kolay kırılır, kırılabilir; nazik, narin, ince. fragil'ity (i). kolay kırılma, narinlik.
 
Çeviri fragment
(i)., (f). kırılmış parça, kısım; (f). parçalara ayırmak.
 
Çeviri fragmentary
(s). kısım kısım, parça parça, parça halinde; eksik kalmış, ikmal edilmemiş.
 
Çeviri fragmentation
(i). parçalanma. fragmentation bomb (ask). patlayınca şarapnel gibi parçalar saçan bomba.
 
Çeviri fragrance
(i). güzel koku, rayiha.
 
Çeviri fragrant
(s). güzel kokulu, rayihalı, mis kokulu. fragrantly (z). güzel kokarak, mis gibi.
 
Çeviri frail
(s). kolay kırılır; kolay bozulur; zayıf; zayıf ahlâklı, kolayca günah işleyebilir. frailly (z). kolay kırılabilir şekilde; zayıf ahlâklı olarak. frailty (i). zayıflık, manevi zaaf. human frailty kolayca günah işleyebilme eğilimi, beşer zafiyetleri.
 
Çeviri frail
(i). kuru yemiş küfesi; bir küfelik kuru yemiş.
 
Çeviri fraise
(i). bilhassa Kraliçe 1. Elizabeth zamanında giyilen kırmalı yakalık; istihkâma konan uçları sivri kazıklar, şarampol.
 
Çeviri fraktur
(i). Alman kitaplarında daha çok eskiden kullanılan harf şekli.
 
Çeviri frame
(f). şekil vermek, uydurmak; tasarlamak; düzenlemek, tertip etmek, yapmak; çerçevelemek; çatmak, kurmak; argo yalan yere suç yüklemek; ilerlemek; becermek, uydurmak.
 
Çeviri frame
(i). çerçeve, bina iskeleti, kafes, çatı; beden, vücut; gergef, tezgâh; hal. frame house ahşap ev. frame of mind düşünüş tarzı; mizaç, hal. frame of reference bir hüküm veya karar vermeden önce bilinmesi gereken şartlar ve değer hükümleri. frameup (i)., argo hileli düzen, kumpas; yalan yere suç yükleme, iftira, karacılık. framework (i). kafes, çatı, iskelet; çevre.
 
Çeviri franc
(i). (Fransa, Belçika, isviçre) para birimi, frank; eskiden altın sonradan gümüş olarak basılan Fransız parası, frank.
 
Çeviri france
(i). Fransa.
 
Çeviri franchise
(i). oy verme hakkı; hükümet tarafından tanınan imtiyaz veya muafiyet, bu imtiyaz veya muafiyetin geçerli olduğu yer, melce; imtiyaz, hak: imalâtçı tarafından bayi veya perakendeciye tanınan mallarını satma yetkisi, acentelik. electoral franchise oy kullanma hakkı.
 
Çeviri franciscan
(s)., (i). Fransiskan mezhebine veya rahiplerine ait; (i). bu mezhebe mensup rahip.
 
Çeviri franco
önek Fransız.
 
Çeviri francolin
(i). Afrika ve Asya'da bulunan keklik, çil, turaç, (zool). Francolinus.
 
Çeviri franctireur
(i)., (ask). Fransız akıncı neferi, çeteci asker.
 
Çeviri frangible
(s). kırılabilir. frangibil'ity (i). kırılma özelliği.
 
Çeviri frangipane
, frangipani (i). bir çeşit yasemin ıtırı; alyasemin kokusu; (ahçı). badem ve krema ile yapılan bir çeşit pasta.
 
Çeviri frank
(i)., (k).dili sosis.
 
Çeviri frank
(i). ortaçağda Cermen kavimlerinden birine mensup kimse, Frank; Avrupalı, Frenk.
 
Çeviri frank
(f)., (i). postada ücretsiz gitmesi için mektubun üzerine imza atmak, (mektup, telgraf) parasız göndermek; muaf tutmak, istisna etmek; (i). (mektup) posta ile parasız gönderme hakkı; ücretsiz gitmesi için mektupların üstüne atılan imza; ücretsiz giden mektup.
 
Çeviri frank
(s). açık sözlü, serbest, samimi, içi dışı bir; açık, aşikâr. frankly (z). açıkça, dobra dobra; samimi olarak. frankness (i). açık sözIülük, samimiyet.
 
Çeviri frankenstein
(i). Frankeştayn; kendi yaptığı bir iş sonucunda mahvolan kimse; yaratıcısının kontrolundan çıkıp mahvına sebep olan herhangi bir şey.
 
Çeviri frankfurter
, frankfort(er) (i). bir çeşit baharatlı sosis.
 
Çeviri frankincense
(i). günlük, buhur, tütsü.
 
Çeviri frankish
(s)., (i). ortaçağdaki Frank kavmine ait; (i). bu kavmin dili; Frenkçe.
 
Çeviri franklin
(i). eski devirlerde ingiltere'de orta halli arazi sahibi.
 
Çeviri franklinstove
Benjamin Franklin tarafından icat edilen önü kapaklı bir çeşit soba.
 
Çeviri frankpledge
(i)., eski (ing). (huk). bir semtte her erkeğin bütün semt halkının davranışlarından mesul olması.
 
Çeviri frantic
(s). çıIgın, kendinden geçmiş, çileden çıkmış. frantic(al)ly (z). çıIgınca, kendini kaybetmişcesine.
 
Çeviri frap
(f). (ped, ping) (den). sıkı bağlamak. frap a rope halatı sarmak, strangola etmek.
 
Çeviri frappe
(s)., (i). buzlu, dondurulmuş; (i). meyvalı dondurma, buzlu şerbet frape.
 
Çeviri frater
(i). erkek kardeş, arkadaş.
 
Çeviri frater
(i)., eski manastır yemekhanesi.
 
Çeviri fraternal
(s). kardeşlere ait; kardeş gibi, kardeşçe; kardeşlik cemiyetine ait. fraternally (z). kardeşçe.
 
Çeviri fraternity
(i). kardeşlik; kardeşlik cemiyeti; dinsel veya toplumsal gaye ile kurulan birlik; erkek talebe kuruluşu; aynı sınıf veya meslekten olan erkekler.
 
Çeviri fraternize
(f). birbiriyle kardeş gibi olmak, arkadaşlık etmek; düşmanla kardeş gibi samimi olmak. fraterniza'tion (i). arkadaşlık etme
 
Çeviri fratricide
(i). kendi kardeşini öldürme; kendi kardeşlerini öIdüren kimse. fratrici'dal (s). kendi kardeşini öldüren, kardeş katli kabilinden.
 
Çeviri frau
(i). (çoğ. -en) evli veya dul Alman kadını; Bayan (evli), Madam.
 
Çeviri fraud
(i). hile, dolandırıcılık, sahtekarlık; dolandırıcı ve hilekar kimse, sahtekar kimse.
 
Çeviri fraudulent
(s). hileli, sahte; hilekar, dolandırıcı; hile ile ele geçirilen. fraudulence (i). hilekarlık. fraud ulently (z). hile ile, sahtekarIıkla.
 
Çeviri fraught
(s). dolu, yüklü. fraught with danger çok tehlikeli.
 
Çeviri fraulein
(i). evli olmayan Alman kadını, Bayan (bekar), Matmazel.
 
Çeviri fraxinella
(i). geyikotu, (bot). Dictamnus fraxinella.
 
Çeviri fray
(i). kavga, karışıklık.
 
Çeviri fray
(f). (kumaş) yıpratmak; yıpranmak.
 
Çeviri frazzle
(i)., (f). yıpranma; (f). yıpratmak; yıpranmak, eskimek. beat to a frazzle, worn to a frazzle bitkin, çok yıpranmış.
 
Çeviri freak
(i).garabet; acayiplik, hilkat garibesi, acibe; kapris, gelip geçen fikir veya arzu, maymun iştahlılık.
 
Çeviri freakish
(s). acayip, garip; hilkat garibesi kabilinden; kaprisli. freakishly (z). beklenmedik bir şekilde. freakishness (i). acayiplik; kaprisli oluş, maymun iştahlılık.
 
Çeviri freckle
(i)., (f). çil, leke, benek; (f). çillenmek; çil basmak. freckled, freckly (s). çilli.
 
Çeviri free
(f). azat etmek, serbest bırakmak, çözmek; hapisten kurtarmak, tahliye etmek.
 
Çeviri free
(s)., (z), özgür, hür, azat; serbest, kurtulmuş, baymsız; açık; bedava, parasız; (bot). ayrı; (kim). serbest terkipsiz; eli açık, cömert; teklifsiz, arsız; from ile azade, muaf, beri; of ile ari, kurtulmuş, serbest; (z). bedava, parasız. free alongside geminin bordasında teslim. free board parasız yemek. Free Church devletle ilişkisi olmayan kilise. free enterprise (ikt). serbest teşebbüs. free flight roketin enerjisiz uçuşu. freefrom pain ağrıdan kurtulmuş. free gift karşılıksız hediye. free kick spor serbest vuruş, frikik. free lance serbest yazar veya fotoğrafçı. free list (ikt). gümrüksüz giren eşya listesi; bir yere parasız girenlerin listesi, parasız dergi alanların listesi. free liver her şeyden bol bol yiyip içen kimse. free love bir erkekle bir kadının nikâhsız olarak birlikte yaşaması. free on board (tic). gemide teslim, fob. free port (tic). serbest liman. free thought (özellikle on sekizinci yüzyılda) serbest düşünce. free trade (tic). serbest ticaret, yüksek gümrük resminden muaf milletlerarası ticaret. free verse siir serbest nazım. free wheel (oto). rnotorun hızı arabanın hızından az olduğu zaman tekerleklerin serbest dönmesini sağlayan tertibat; bisiklette pedallar kullanılmayınca arka tekerleği serbest bırakan kenet. free with his money eli açık, cömert. make free with lâubali olmak, yüzgöz olmak. set free serbest bırakmak, azat etmek. freely (z). serbestçe.
 
Çeviri freeandeasy
(s)., (z). teklifsiz, laubali.
 
Çeviri freeboard
(i)., (den). fribord.
 
Çeviri freebooter
(i). korsan, haydut.
 
Çeviri freeborn
(s). hür doğmuş.
 
Çeviri freedman
(i). (çoğ. -men) azatlı köle.
 
Çeviri freedom
(i). özgürlük, hürriyet, serbestlik, azatllı; ihtiyar, irade; açık sözlülük; laubalilik, aşırı samimiyet; serbest düşünüş; muafiyet; fahri hemşehrilik veya üyelik sıfatı; bir şeyi serbestçe kullanma hakkı.
 
Çeviri freeforall
(i), herkese açık yarış veya karşılaşma; herkesin katıldığı kavga.
 
Çeviri freeform
(dilb). bağımsız kalabilen söz.
 
Çeviri freeform
(s)., (güz.san). serbest eğrilerle şekillendirilmiş.
 
Çeviri freehand
(s)., (güz.san). öIçü ve araç kullanmaksızın elle yapılmış (resim).
 
Çeviri freehanded
(s). cömert, eli açık.
 
Çeviri freehearted
(s). samimi; cömert; serbest, kayıtsız.
 
Çeviri freehold
(i)., (huk). mülk; iyelik hakkı, mülkiyet. freeholder (i). mülk sahibi.
 
Çeviri freelance
(f). kendi hesabına çalışmak (yazar, fotoğrafçı).
 
Çeviri freeload
(f)., argo, slang otlamak, otIakçılık etmek. freeloader (i). bedavacı kimse, otlakçı kimse.
 
Çeviri freeman
(i). köle olmayan kimse; hür adam.
 
Çeviri freemartin
(i)., (bayt). erkek buzağı ile ikiz doğan cinsi yapısı kusurlu dişi buzağı.
 
Çeviri freemason
(i). mason.
 
Çeviri freesia
(i). frezya, bir tür süsen.
 
Çeviri freespoken
(s). açık sözlu, sözünü esirgemeyen, düşündüğünü söyleyen.
 
Çeviri freestone
(i). kolay yontulan taş, Malta taşı; yarma şeftali.
 
Çeviri freestyle
(s). serbest yüzme stili.
 
Çeviri freethinker
(i). (özellikle dinsel konularda) serbest düşünür.
 
Çeviri freeway
(i). geniş çevre yolu.
 
Çeviri freewheeling
(s). tekerlekleri serbest dönen; (k). dili fazla serbest davranan.
 
Çeviri freewill
(fels). elindelik, ihtiyar, hür irade.
 
Çeviri freewill
(s). gönüllü, kendiliğinden yapılan.
 
Çeviri freeze
(f). (froze, frozen) (i). donmak, buz kesilmek; çok üşümek; buz tutmak; dondurmak, buz haline getirmek, buz bağlamak; fiyatları dondurmak, narh koymak; (ikt). dış üIkelere ait banka mevduatını dondurmak; (i). donma, don. freeze out (A.B.D)., (k).dili işten veya toplumdan uzaklaşmaya mecbur etmek. freeze over üstü buz tutmak (su). freeze up tamamen donmak, buz kesilmek; bir kenara çekilip ağzını açmamak. freeze one's blood kanını dondurmak, çok korkutmak. freeze to death soğuktan ölmek, donarak ölmek.
 
Çeviri freezer
(i). donduran şey, dondurma makinası; yemekleri dondurarak uzun bir süre muhafaza eden dolap, dondurucu dolap.
 
Çeviri freezing
(s). donmakta; dondurucu, çok soğuk. freezing point donma noktası.
 
Çeviri freight
(i)., (f). navlun, nakliye ücreti; yük, hamule; yük katarı, marşandiz; (f). yüklemek; nakletmek. freight car yük vagonu. freight train marşandiz, yük treni.
 
Çeviri freightage
(i). navlun, nakliye ücreti: yük, eşya; yük nakletme.
 
Çeviri freighter
(i). şilep; yük sevkeden firma; ambarcı.
 
Çeviri french
(s)., (i). Fransa'ya, Fransızlara veya Fransızcaya ait; (i). Fransızlar; Fransızca. French chalk terzi tebeşiri. French curve (müh). eğri çizmede kullanılan plastik şekil. French doors çift kanatlı camlı kapı. French dressing sirke ve çiçek yağından yapılan salata sosu. French fried yağda kızartılmış. French horn (müz). pistonlu korno, Fransız kornosu. French knot duğüm işi. French leave (bak). Ieave. Frenchman (i). Fransız. French toast yumurtaya batırılıp tavada kızartılmış ekmek. French window kapı gibi açılan uzun pencere.
 
Çeviri frenchify
(f). Fransızlaştırmak; Fransızlaşmak.
 
Çeviri frenetic
(s). coşkun, çok heyecanlı.
 
Çeviri frenum
(i)., (Lat). (çoğ. nums, na) (anat). bir organın hareketini sınırlayan gışa kıvrımı.
 
Çeviri frenzy
(i)., (f). çılgınlık, cinnet,coşkunluk, taşkınlık; (f). çıldırtmak, kudurtmak. frenzied (s). çıIgın.
 
Çeviri frequency
(i). sık sık vuku bulma, çok tekerrür etme; belirli bir zaman içinde tekerrür etme sayısı; (fiz). frekans. frequency modulation radyo frekans modülasyonu.
 
Çeviri frequent
(f). sık sık gitmek, çok uğramak.
 
Çeviri frequent
(s). sık sık vuku bulan. frequently (z). sık sık. frequentness (i). sık sık vuku bulma.
 
Çeviri frequentation
(i). bir yere sık gitme.
 
Çeviri frequentative
(s)., (i)., (gram). tekrarlama bildiren; (i). tekrarlama gösteren fiil.
 
Çeviri fresco
(i). (çoğ. coes, cos) (f)., (güz. san). yaş sıva üzerine yapılmış duvar resmi, fresk; (f). fresk yapmak.
 
Çeviri fresh
(s)., (z)., (i). taze, yeni; tatlı (su); temiz, serin (hava); canlı; dinlenmiş, taravetli; acemi; (A.B.D)., (k).dili küstah, cüretkâr; yeniden süt vermeye başlayan (inek); (z). taze taze; (i). serinlik. fresh air camp açık hava kampı. fresh breeze serin ve orta hızda rüzgâr. fresh complexion tazelik, körpelik, taravet. freshwater (s). tatlı suya ait, tatlı suda yaşayan; acemi; (A.B.D). tanınmayan. begin a fresh chapter yeniden başlamak, yeni bir sayfa açmak. break fresh ground önemli bir hamlede bulunmak. fresh out of (k).dili yeni tükenmiş. freshly (z). taze olarak, dipdiri. freshness (i). tazelik, dirilik, taravet; acemilik.
 
Çeviri freshen
(f). tazeleştirmek, tazelik vermek; artmak (rüzgar), sertleşmek; doğurmak (inek); (den). bir halatın yerini değiştirmek veya başka türlü tazelemek; tuzunu çıkarmak; tazelenmek; serinlemek.
 
Çeviri freshet
(i). denize dökülen akarsu; bir akarsuyun birdenbire kabarması veya taşması.
 
Çeviri freshman
(i). bir işe yeni başlayan kimse; kolej veya üniversitenin birinci sınıf öğrencisi.
 
Çeviri fret
(f). (ted, ting) (i). üzülmek, sıkılmak, söylenmek; üzmek, kızdırmak, sinirlendirmek, rahatsız etmek; aşındırmak, yıpratmak, yemek; aşınmak, yenmek, yıpranmak; çalkalandırmak, dalgalandırmak; çalkalanmak;(i). üzüntü, sıkıntı, öfke; aşınma; yenmiş yer. fret and fume mırıldanmak, söylenmek. in a fret sinirli, asabi.
 
Çeviri fret
(i)., (f). (ted, ting) (müz). sazın parmak basacak taksimi, perde; kenar süsü; (f). kenarını süslemek; (mim). kabartma yapmak; sazın perde taksimlerini takmak. fret saw kıl testere. fretwork (i). bazı yeri kabartma bazı yeri oyma olan iş.
 
Çeviri fretful
(s). sinirli, huysuz, aksi, ters. fretfully (z). terslenerek, söylenerek. fretful ness (i). huysuzluk, terslik.
 
Çeviri freudian
(i)., (s). Freud tarafından bulunan psikanaliz usulünün taraftarı, Freudyen; (s). Freud kuramlarına ait.
 
Çeviri frgs
(kıs). Fellow of the Royal Geograph ical Society.
 
Çeviri friable
(s). kolay ufalanabilir, kolay ezilir, gevrek. friabil'ity, fri'ableness (i). gevreklik, çabuk ufalanma.
 
Çeviri friar
(i). bazı Katolik örgütlerinde rahip, frer. friary (s)., (i). frerlere ait; (i). manastır.
 
Çeviri fribble
(f)., (s). eğlenmek, oynamak; away ile boşa harcamak; (s). hafifmeşrep, hoppa.
 
Çeviri fricandeau
(i)., (Fr)., (ahçı). dana kızartması veya yahnisi.
 
Çeviri fricassee
(i)., (f). salçalı et, yahni; (f). yahni pişirmek.
 
Çeviri fricative
(s)., (i)., (gram). frikatit, (f)., (v), (s), (z) gibi sürtme sesi çıkaran sızıcı harflere benzer; (i). frikatif harf.
 
Çeviri friction
(i). sürtme, delk, sürtünme; (tıb). ovma, friksiyon; anlaşmazlık, ihtilâf. friction clutch (mak). sürtünme kavramı. friction tape (elek). tecrit şeridi, izole bant. friction al (s). sürtme kabilinden.
 
Çeviri friday
(i). cuma. Good Friday Paskalya yortusundan önceki cuma.
 
Çeviri fridge
(i)., (k). dili buzdolabu.
 
Çeviri fried
(s). yağda pişirilmiş; kızartılmış; argo sarhoş. fried eggs sahanda yumurta.
 
Çeviri friend
(i). dost, arkadaş, ahbap; koruyan kimse, hami; yardımcı; (b.h). Kuveykır mezhebine mensup kimse. be friends with ahbap olmak. have a friend at court mahkemede dayısı olmak, arkası olmak. make friends dost kazanmak. make friends with someone bir kimse ile tanışmak, dost olmak. friendless (s). dostu olmayan.
 
Çeviri friendly
(s). dost, dostça; uygun, dosta yakışır; eğlence kabilinden (oyun); müsait.
 
Çeviri frier
(bak). fryer.
 
Çeviri frieze
(i). kaba çuha, şayak.
 
Çeviri frieze
(i)., (mim). saçaklıklarda baştabanla korniş arasmdaki tezyinat,efriz; buna benzer duvar süsü.
 
Çeviri frigate
(i)., (den). firkateyn, eski tipte bir savaş gemisi; 1400 tonluk modern savaş gemisi. frigate bird çok uzun kanatlı bir deniz kuşu.
 
Çeviri fright
(i). korku, dehşet; korkutucu şey, korkunç kimse; (k).dili çirkin şey. Iook a fright gülünç olmak, fena giyinmiş olmak.
 
Çeviri frighten
(f). korkutmak, dehşete düşürmek; korkutup kaçırmak; ürkütmek.
 
Çeviri frightened
(s). ürkmüş, korkmuş, dehşet içinde.
 
Çeviri frightening
(s). korkutucu, dehşet verici.
 
Çeviri frightful
(s). korkunç, müthiş; (k).dili berbat; iğrenç. frightfully (z). korkunç bir şekilde. frightfulness (i). korkunçluk, dehşet, iğrençlik.
 
Çeviri frigid
(s). soğuk, buz gibi; cansız, duygusuz; cinsel bakımdan soğuk (kadın). Frigid Zone kutup bölgesi. frigid'ity (i). soğukluk, duygusuzluk, cansızlık. frig'idly (z). soğuk bir şekilde, duygusuzca. frig'idness (i). soğukluk, duygusuzluk.
 
Çeviri frigidarium
(i). eski Roma hamamlarında serinleme yeri, soğukluk.
 
Çeviri frijol
(i). Meksika'da çok beğenilen bir cins kuru fasulye.
 
Çeviri frill
(i)., (f). farbala, fırfır, volan; (A.B.D). (k).dili gereksiz sus, gösterişli tavır, yapmacık; kuş veya hayvanların özellikle boyunlarında bulunan saçak gibi tüyler; fotoğraf filminin ucundaki kırışıklık; (f). farbala yapmak; kırıştırmak frilly (s). farbalalı, süslü.
 
Çeviri fringe
(i)., (f). saçak, püsküllü saçak; saçak gibi şey, perçem, kakül; kenar; (fiz). ışın kırılmasından meydana gelen koyu çizgilerden biri; (f). saçak veya kenar takmak. fringe benefit işçiye ücreti dışında sağlanan her hangi bir şey (sosyal sigorta, emeklilik planı).
 
Çeviri frippery
(i). özellikle elbisede gereksiz süs; yapmacık, gösterişli söz; cici bici şeyler, değersiz süsler.
 
Çeviri frisette
(i). dalgalı saç Iülesi, frize.
 
Çeviri friseur
(i)., (Fr). kadın berberi, kuvaför.
 
Çeviri frisian
(s)., (i). Frizye'ye ait, Frizye'li; (i). kuzey Felemenk halkından biri; bu memleketin dili.
 
Çeviri frisk
(f)., (i). sıçrayıp oynamak; oynatmak; (A.B.D)., argo bir kimsenin üstünü aramak, silah aramak; arama yaparken kıymetli şeyler çalmak: (i). sıçrama; oyun, neşe;arama, yoklama. friskily (z). neşeyle, canlılıkla. friskiness (i). neşe, canlılık. frisky (s). neşeli, oynak, yerinde duramayan.
 
Çeviri frit
(i)., (f). (ted, ting) cam haline gelmeden önceki hammadde karışımı; (f). cam karışımını belirli derecede ısıtmak.
 
Çeviri fritfly
buğday yiyen ufak sinek.
 
Çeviri fritillary
(i). zambağa benzer bir çiçek; benekli kelebek.
 
Çeviri fritter
(i). gözlemeye benzer bir çeşit börek.
 
Çeviri fritter
(i)., (f). parça, ufak parça; (f). parça parça kesmek, dağıtmak. fritter away boşuna sarfetmek, ziyan etmek, israf etmek.
 
Çeviri frivol
(f). (ed veya led, ing veya ling) (k).dili vakit öIdürmek, eğlenmek.
 
Çeviri frivolity
(i). hoppalık; saçmalık, manasızlık.
 
Çeviri frivolous
(s). önemsiz, ehemmiyetsiz; anlamsız, manasız, saçma, boş uçarı, sathi. frivolously (z). hafiflikle, ehemmiyetsiz bir şekilde. frivolousness (i). uçarılık; önemsizlik.
 
Çeviri frizz
, frizzle (f)., (i). kıvırmak, kıvrılmak, kıvrım kıvrım olmak; (i) kıvrım, bukle. frizzy, frizzly (s). kıvırcık, kıvrım kıvrım.
 
Çeviri frizz
, frizzle (f). cızırdatarak kızartmak, cızırdayarak kızarmak.
 
Çeviri fro
(z)., sadece to and fro şeklinde öteye beriye, aşağı yukarı.
 
Çeviri frock
(i)., (f). rahip cüppesi; cüppe; iş gömleği, iş elbisesi; redingot; frak; redingota benzer asker ceketi; kadın elbisesi, rop; (f). cüppe giydirmek, papaz tayin etmek. frock coat redingot, frak.
 
Çeviri frog
(i). kurbağa; at tırnağının içi; (d.y). rayların çaprazvari kavuştukları noktadaki X şeklinde ray tertibatı, makas göbeği; kordonla kumaş kenarına yapılmış olan düğme iliği; çiçekleri dik tutmak için vazo içine konan ağır bir tutucu. frog in the throat ses kısılması. trae frog yeşilbağa, (zool). Hyla arborea. frog kick spor kurbağalama yüzüş. frogman (i). kurbağa adam.
 
Çeviri frolic
(i)., (f). (icked, icking) (s). eğlence; coşma, neşe; (f). gülüp eğlenmek, (başkasına) oyun oynamak; (s). neşeli, şen, canlı, hayat dolu. frolicsome (s). eğlenceyi seven, şen.
 
Çeviri from
edat den, dan, den dolayı. from above yukarıdan, gökten. from childhood çocukluktan beri. from ten to twenty ondan yirmiye kadar, on ile yirmi arasında. as from -dan başlayarak, itibaren.
 
Çeviri frond
(i). eğreltiotu yaprağı; hurma yaprağı; bileşik yaprak.
 
Çeviri front
(i)., (s)., (f). ön, baş; ön taraf, ön saf; (bir arsanın) yol kenarı; birleşik hareket grubu, cephe; hareket sahası, mücadele alanı; başkan, sözcü; gizli maksatları örtmek için kullanılan kurum veya şahıs; cüret; takdir; (otelde) sıra kendisinde olan vale; (meteor). (soğuk veya sıcak) hava bölgesinin ön cephesi; kolalı gömlek göğüslüğü; (s). öndeki; (f). yönelmek; karşı gelmek; karşılamak.front bench (ing). (pol). (Parlamentoda) ön sıralar, parti liderleri. front line (ask). cephe. front matter (matb). kitabın asıl metinden önceki sayfaları. front office başmüdürlük. front page baş sayfa. go to the front cepheye gitmek. present a bold front cesaret göstermek.
 
Çeviri frontage
(i). binanın cephesi, arsanın sokağa bakan tarafı, cephe.
 
Çeviri frontal
(i)., (s),, (anat). alın çatkısı; alın kemiği; (kil). mihrap örtüsü; (s). alna ait, alında olan. frontal attack cepheden taarruz.
 
Çeviri frontier
(i). hudut, sınır, hudut bölgesi; yerleşilmemiş bölge, boş bölge; ilimde keşif sahası.
 
Çeviri frontisoiece
(i). kitabın basındaki resimli veya süslü sayfa; yapı cephesi binanın yüzü.
 
Çeviri frontlet
(i). alın bağı; hayvan alnı.
 
Çeviri frosh
(i)., (A.B.D). argo Lirıiversitede birinci sınıf örencisi.
 
Çeviri frostbite
(i). (parmak, yüz, kulak) soğuk ısırması.
 
Çeviri frostbitten
(s). donmuş, soğuktan çürümüş.
 
Çeviri frosting
(i). keklerin üzerine konan şekerli karışım.
 
Çeviri frostwork
(i). cam üstünde buz tutmasından meydana gelen çiçek şekilleri, buz çiçekleri; buz çiçeklerinin taklidi olarak maden üzerine yapılan süsler.
 
Çeviri frosty
(s). don ve ayaz gibi soğuk; buz tutmuş, don yemiş, kırağı düşmüş; soğuk, mesafeli, cana yakın olmayan; saçı ağarmış, kır saçlı. frostily (z). çok soğuk bir şekilde. frostiness (i). soğuk, don.
 
Çeviri frot
(i)., (f). donma; ayaz, don, kırağı; soğuk davranış; argo başarısızlık, muvaffakıyetsizlik; (f). dondurmak, kırağı tutmak; şekerli bir karışımla kaplamak (pasta); donmak; buz tutmak. frost line toprağın azami buz tutma derinliği.
 
Çeviri froth
(i)., (f). köpük; boş laf, saçma; (f). köpürtmek; köpük püskürtmek; köpürmek, köpük bağlamak. frothy (s). köpüklü.
 
Çeviri froufrou
(i). hışırtı; (k).dili şıklık taslama.
 
Çeviri froward
(s). ters, aksi, inatçı, asi, serkeş. frowardly (z). terslikle. frowardness (i). terslik.
 
Çeviri frown
(f)., (i). kaşlarını çatmak; hiddetle bakmak; (i). kaş çatma, hiddetli bakış. frown on uygun görmemek; menetmek. frowningly (z). kaşlarını çatarak, memnun olmadığını belirterek; hiddetle.
 
Çeviri frowsy
(s). dağınık, şapşal, pasaklı, kirli; çirkin; küf kokulu.
 
Çeviri froze
(bak). freeze.
 
Çeviri frozen
(s). donmuş, buz kesilmiş; kalpsiz, soğuk; dondurulup konserve edilmiş. frozen assets donmuş mevduat. frozen credits donmuş krediler. frozen prices donmuş fiyatlar.
 
Çeviri fructiferous
(s). meyva veren, verimli, semereli.
 
Çeviri fructify
(f). meyva vermek; meyva verir hale getirmek, mümbitleştirmek.
 
Çeviri fructose
(i). meyva şekeri, früktoz.
 
Çeviri fructuous
(s). meyva veren, verimli, semereli, faydalı, yararlı, karlı, kazançlı.
 
Çeviri frugal
(s). idareli, tutumlu; sade. frugal'ity (i). tutumluluk. fru'gally (z). tutumlu olarak.
 
Çeviri frugivorous
(s). meyva ile beslenen.
 
Çeviri fruit
(i)., (f). meyva, yemiş; semere, mahsul, verim; tohum; (bot). bir bitkinin tohumlu kısmı; netice; sonuç; (A.B.D)., argo, slang ibne; (f). meyva verdirmek veya vermek; verimli kılmak veya olmak. fruit cake meyvalı kek. fruit cup bardak veya kadeh içinde verilen meyva salatası. fruit knife meyva bıçağı. fruit salad meyva salatası. fruit sugar früktoz.
 
Çeviri fruitage
(i). meyva; meyva verme; sonuç, netice.
 
Çeviri fruiter
(i). meyva taşıyan gemi; meyva ağacı.
 
Çeviri fruiterer
(i)., (ing). yemiş satan kimse, meyvacı, manav.
 
Çeviri fruitful
(s). meyva veren, yemişveren, verimli, mahsuldar. fruitfully (z). verimli olarak. fruitfulness (i). verimlilik, bereket.
 
Çeviri fruition
(i). muradına erme, tahakkuk, gerçekleşme.
 
Çeviri fruitless
(s). semeresiz, meyvasız; faydasız, nafile; kısır. fruitlessly (z). nafile olarak, boş yere. fruitlessness (i). semeresizlik, faydasızlık.
 
Çeviri fruity
(s). meyva gibi; meyvalı; dalkavuk olan; argo ibne olan; argo çatlak.
 
Çeviri frumentaceous
(s). buğday türünden, bugday veya diğer tahıllara benzer.
 
Çeviri frumenty
, furmenty furmety (i)., (ing). bulgur sütlacı.
 
Çeviri frump
(i). acayip kılıklı ve huysuz kadın, rüküş. frumpish, frumpy (s). böyle bir kadını andıran.
 
Çeviri frustrate
(f). işini bozmak, boşa çıkarmak, hayal kırıklığına uğratmak: amacına engel olmak. frustrated (s). boşuna didinmiş, hedefine ulaşamamış; sinirli. frustra'tion (i). aksiliğe çatma hissi, boşuna uğraşma; asabiyet. frus'trating (s). boşa çıkaran, engelleyen; asap bozucu, sinirlendirici.
 
Çeviri frustum
(çoğ. tums, ta) (i)., (geom). kesik koni veya piramit.
 
Çeviri frutescent
(s)., (bot). çalı gibi, çalıya benzer.
 
Çeviri fruticose
(s)., (bot). çalıya benzer.
 
Çeviri fry
(f),, (i). tavada kızartmak veya kızarmak; (i). kızartılmış yemek; kızartılmış yemeklerin yendiği piknik. frying pan tava. jump out of the frying pan into the fire bir belâdan kurtulayım derken daha kötüsüne çatmak, yağmurdan kaçıp doluya tutulmak.
 
Çeviri fry
(i). (çoğ. fry) yavru balık; çok sayıda doğan her türlü hayvan yavrusu; (çoğ). sürü halinde giden ufak balıklar. small fry çocuklar, ufaklıklar; değersiz kimse veya şey.
 
Çeviri fryerfrier
(i). piliç kızartıcısı; tava; Piliç.
 
Toplam 209 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com