specials., i. özel, hususi, has, mahsus; bir cinse mahsus; yegâne; ekstra (gazete); i. herhangi özel bir şey; özellik. special agent özel ajan special case özel durum. special delivery (A.B.D.) ekspres mektup; özel ulak. special edition özel baskı. special pleading huk. karşı tarafın iddialarını reddetmeden kanuni itirazlarda bulunma; bir konunun yalnızca olumlu yönlerini sunma. special student özel bir program takip eden öğrenci. specially z. özellikle, bilhassa.
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
specialisti. mütehassıs, uzman. specialism i. ihtisas, uzmanlık.
specialityi. özellik, hususiyet; çoğ. ayrıntılar, teferruat; spesyalite; ihtisas, uzmanlık; huk. mühürlü sözleşme.
specializef. tek bir konu üzerinde durmak; biyol. özel bir gaye ile geliştirmek; özel bir amaca kullanmak; ayrıntılara girmek; özellik kazanmak; ihtisas kazanmak, mütehassıs olmak. specialization i. ihtisas, uzmanlık.
specialtyi. özellik, hususiyet; spesiyalite; ihtisas, uzmanlık; huk. mühürlü sözleşme. specialty of the house lokantanın spesyalitesi.
speciei. madeni para, sikke. specie payment madeni para ile ödeme. in specie madeni para ile; huk. aynıyle (iade) .
speciesi., tek. ve çoğ., biyol. tür; türlü, çeşit; Kat. dış görünüm; hayal, şekil, görünüş the species insan.
specifiables. tayin edilebilir, kesin olarak beyan edilmesi mümkün.
specifics., i. özgü, kendine has; özgül; spesifik, özel, hususi, belirli, muayyen; kesin, kati, sarih; tıb. iyileştirici, tedavi edici (ilâç); tıb. belirli bir mikroptan husule gelen; uzunluk, ağırlık ve miktara göre alınan gümrük vergisine ait; i. özel bir gaye uğruna kullanılan şey; tıb. belirli bir hastalık tedavisinde kullanılan ilâç; gen. çoğ, (A.B.D.), k.dili. özellikler specific difference. biyol. tür farkı. specific gravity özgül ağırlık. specific heat spesifik ısı. specifically z. özellikle, hususi olarak, bilhassa.
specificationi. tayin, belirtme; belirli bir türden olma; ayrıntılarıyle tanımlama; muayyen bir madde veya keyfiyeti belirtme; bir icadın tarifnamesi; huk. beyanname; şartname, şartlaşma. specifications i. teferruat, ayrıntılar, şartlar.
specifyf. tayin etmek, kesinlikle belirtmek; listeye özel bir madde halinde koymak.
specimeni. örnek, numune, model, misal; k.dili. antika kimse, alışılmamış huyları veya özellikleri olan kimse.
speciouss. sahte, aldatıcı; dış görünüş itibariyle aldatıcı; samimi olmayan. speciously z. dış görünüşüyle aldatarak. speciousness i. dış görünüşün aldatıcı olması.
specki., f. nokta, benek, ufak leke; ufak parça, zerre; f. nokta nokta lekelemek.
specklei., f. ufak benek veya leke; f. beneklemek. speckled z. benekli, çilli, karyağdı.
specsi., çoğ., k.dili. gözlük; sartlar.
spectaclei. görülecek şey; dehşetli manzara; acayip davranış; çoğ. gözlük. spectacled s. gözlüklü.
spectaculars., i. görülmeye değer, harikulade; i. hayret verici manzara. spectacularly z. harikulade bir şekilde.
spectatori. seyreden kimse, seyirci spectator sport ABD. gösteri mahiyetindeki spor faaliyeti.
spectrals. hayalet kabilinden; hayal gücüne dayanan, hayali; fiz. tayfi, ışın dağılımına. ait spectral analysis tayf analizlenmesi.
spectrographi., fiz. spektrograf; spektrografla alınan fotoğraf.
spectrometeri., fiz. spektrometre. spectrometry i. spektrometre ile tayfı ölçme.
spectrophotometeri., fiz. spektrofotometre. spectrophotometry i. renklerin bu aletle karşılaştırılması.
spectroscopics. spektroskopa ait; ışınların tahlili metoduna ait.
spectroscopyi. ışınların tahlili bahsi; spektroskop kullanma metodu.
spectrumi. (çoğ. -tra) tayf spectrum. analysis tayf analizlenmesi. solar spectrum güneş tayfı.
speculars. ayna gibi, aynaya ait; tıb. speküloma ait.
speculatef. düşünmek, mütalaa etmek, zihninde tartmak; tic. spekülasyon yapmak.
speculationi. zihnen tartıp tahlil etme, fikren mütalaa, üzerinde düşünme; kurgu; spekülasyon; oyuncuların birbirinden koz satın aldıklan bir tür iskambil oyunu.
speculatives. düşünüp tasavvur eden; mali spekülasyonla ilgili; tehlikeli, rizikolu. speculatively z. zihninde tartarak. speculativeness i. zihinde tartma. speculator i. spekulator, vurguncu.
speculatorys., tic. spekülasyon niteliğindeki; derin düşünme mahiyetindeki.
speculumi. (çoğ. -s, -la) tıb. bedenin iç taraflarını muayene maksadıyle bir deliği genişletmek veya açık tutmak için kullanılan aynalı veya aynasız aletlerden biri, spekulom; madeni ayna; teleskop aynası; zool. bazı kuş kanatlarında bulunan renkli lekeler. speculum metal ayna yapmaya mahsus bakır ile teneke karışımı.
Toplam 38 sonuç listeleniyor