twaddlef., i. boş laf etmek, saçmalamak; i. boş laf, saçma; geveze adam.
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
twains., i., (eski) iki; i. iki kimse veya şey; (su derinliği) iki kulaç, on iki kadem, üç buçuk metre.
twangf., i. yay kirişi gibi ses çıkarmak, tıngırdamak; genizden konuşmak veya ses çıkarmak; i. yay kirişinin sesi, tıngırtı; genizden çıkan ses.
twanglef., i. tıngırdamak, tıngırdatmak; i. tıngırtı.
twankayi. Çin'den gelen bir çeşit yeşil çay.
twaskıs. (eski) it was.
twaybladei. orkide familyasından yerde büyüyen bir bitki.
tweakf., i. çimdikleyip çekmek; i. çimdik.
tweedi. yüzü kabarık olarak dokunmuş yünlü kumaş, tüvit.
tweedlef., i. gelişigüzel şarkı söylemek veya ıslık çalmak; çalmak (çalgı); i. kemanınkini andıran ses. tweedledum and tweedledee birbirine tıpatıp benzeyen iki şey.
tweeti., f. kuş yavrusunun cıvıltısı; f. böyle ses çıkarmak.
tweeteri. tiz sesler için küçük hoparlör.
tweezef., k.dili. cımbızla almak.
tweezersi., çoğ. cımbız; cerrah aletleri takımı.
twelfths., i. on ikinci; on ikide bir. Twelfth-night i. Noelden on iki gün sonraki gece (beş ocak gecesi).
twelves., i. on iki. Twelve Apostles Hazreti İsa'nın havarisi olan on iki resul.
twelve-tones., müz. on ikili, kromatik, makamı olmayan.
twerpi., (argo) herif; ulan, velet.
twi-(önek) iki, çift, iki kere.
twibil(l)i. çifte ağızlı savaş baltası; demirin bir ucu keser ve öbür ucu balta şeklinde bir çeşit kazma.
twicez. iki kere, iki defa. twice-told s. iki defa söylenmiş, çok söylenmiş; eskimiş, köhne.
twiddlef., i. döndürerek oynatmak; önemsiz şeylerle meşgul olmak; i. hafifçe döndürme. twiddle one's thumbs parmaklarıyle oynamak.
twigi. ince dal, sürgün, çubuk. twig'gy s. ince dala benzer veya buna ait; ince dalları çok.
twigf. (-ged, -ging) İng., (argo) anlamak, kavramak; incelemek, iyice bakmak.
twilighti. alaca karanlık; başarının sönmesi; mec. yarı buçuk veya az bilgi. Twilight of the Gods İskandinav mit tanrılarla devlerin birbirlerini mahvettikleri savaş. twilight sleep doğum ağrılarını azaltmada kullanılan hafif anestezi.
twillkıs., (eski) it will.
twilli., f. kabarık ve çapraz dokunmuş kumaş; f. böyle kumaş dokumak.
twins., i., f. (-ned, -ning) ikiz; çift; f. ikiz doğurmak; ikiz olarak doğmak; ikiz gibi kılmak. twin'born s. ikiz olarak doğmuş. Siamese twins birbirine yapışık olarak doğmuş ikiz kardeşler. the Twins ikizler burcu.
twin-screws., den. çifte uskurlu; iki ağızlı vida.
twinei., f. sicim; sarma; sarılış; ipliğin karışıp dolaşması; f. bükmek, sarmak; sarılmak, çöreklenmek.
twingef., i. birdenbire sancı vermek, ıstırap vermek, birdenbire sancılanmak; i. birden gelen şiddetli sancı; azap, üzüntü.
twinklef., i. göz kırpıştırmak; pırıldamak; çabuk çabuk görünüp kaybolmak; biduziye yanıp sönmek; i. göz kırpıştırma; pırıldama, pırıltı; bir göz açıp kapama müddeti.
twinklingi. göz kırpıştırma; pırıltı, pırıldama; bir an. in the twinkling of an eye göz açıp kapayıncaya kadar.
twinningi. ikiz doğurma; iki şey veya kimsenin birleşmesi; iki kristalin birleşmesi.
twirlf., i. dönmek; fırıldatmak; çevirmek; burmak; i. çevriliş, dönüş, kıvrılış; kıvrım, büklüm.
twistf., i. bükmek; sarmak; burmak; burkmak; ters anlam vermek; bükülmek; sarılmak; burulmak; şaşırtmak; helezoni döndürmek; kıvrımlar meydana getirmek; dolambaçlı yönde çevirmek; bozmak; i. bükülme; sarılma; burma; burkulma; ibrişim; burmalı ekmek; bükme, bükülmüş şey; düğüm; dönme; dönüş; topun havada dönerek gitmesi; kötülüğe meyil; bükme kuvveti; twist dansı; değişiklik. twist around one's finger parmağının ucunda oynatmak. twist off büküp koparmak. twist one's arm zorlamak, mecbur etmek. twist one's words birinin sözlerine yanlış anlam vermek. twist the lion's tail damarına basmak(İngiliz halkını sinirlendirmek için). twist up büküp bırakmak. a twist of the wrist hüner, ustalık. twist'ed s. bükülmüş; şaşırtılmış, sapkın. twist'er i. büken şey veya kimse; yuvarlanarak giden top; kasırga, hortum.
twitf. (-ted, -ting) i. azarlamak, kusurunu yüzüne vurmak; takılmak, kızdırmak; i. takılma.
twitchf., i. birdenbire kapıp çekmek; seğirmek; i. çekip koparma, kapıp çekme; bir kasın gayri ihtiyari oynaması, seğirme.
twitterf., i. cıvıldamak; kıs kıs gülmek; yüreği çarpmak, heyecanlanmak; cıvıldar gibi söylemek; i. cıvıltı; heyecan.
twixt(edat), (şiir) arasında.
twos., i. iki, çift. two bits A.B.D. yirmibeş sent. two cent's worth A.B.D., (argo) fikrini anlatma sırası. two-chamber system çift meclis sistemi. two part iki kısımlı. by twos ikişer ikişer. in two iki kısma (kesmek). put two and two together düşünerek bir sonuç çıkarmak. I'll come in a minute or two. Bir iki dakikaya kadar geleceğim.
two-bits., A.B.D., k.dili. beş paralık.
two-edgeds. iki ağızlı, iki yüzü keskin, iki anlamlı, iki tesirli.
two-fisteds., A.B.D., k.dili. kuvvetli ve saldırgan.
two-plys. iki katlı (ip), iki katmerli.
two-points. iki noktası olan, iki noktadan bahseden.
two-spoti., (iskambil) iki; A.B.D., (argo) önemsiz kimse; A.B.D., (argo) iki dolarlık kağıt para.
two-stepi. bir çeşit dans; bu dansın müziği.
two-ways. iki taraflı, iki kollu, iki yollu.
twobyfours., i. 5 x 10 cm büyüklüğünde; i. bu büyüklükte kiriş tahtası.
twoferi., A.B.D., (argo) tek fiyatına satılan iki parça eşya.
twopencei., İng. iki penilik İngiliz parası; az miktar; önemsiz şey.
twopennys., İng. iki peni kıymetinde, adi, değersiz.
twosomes., i. iki kişi ile yapılan, çift, iki kişilik (dans veya oyun).
Toplam 69 sonuç listeleniyor