Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'tra' sonuçları
Çeviri trabeate , ated
s., mim. sütun pervazlı, sacaklıklı
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri trabecula
i. (çoğ. -lae) anat. bağ. trabecular, trabeculate s. bağ gibi.
 
Çeviri trace
i., f. iz, eser, nişan: azıcık şey, zerre, az miktar: işaret: kalıntı: ormanda patika: hafif çizgi; f. izlemek: izini araştırıp bulmak; ayrıntıları ile tanımlayarak aslını göstermek: çizmek: dikkatle çizmek veya yazmak: şeffaf kağıt üzerinden kopya etmek; oymak, hakketmek: geçmek. trace back aslını arayıp bulmak. trace out krokisini yapmak, planını çizmek. trace over şeffaf kağıt üzerinden kopya etmek. traces of pain ağrı belirtileri, hafif ağrılar. He traces his family back to the fifteenth century. Soyu on beşinci yuzyıla kadar uzanıyor. No trace remains. Hiç bir iz kalmadı. trace'able s. izlenebilir, izi bulunabilir.
 
Çeviri trace
i. arabanın koşum kayışı; mak. hareket aktarmak için iki parçayı birleştirip işleten çubuk. kick over the traces gemi azıya almak.
 
Çeviri tracer
i. izleyen şey veya kimse; kopya çıkaran alet; kayıp şeyleri soruşturma belgesi; terzi ruleti; tıb. hastalığın yerini saptamak için vücuda zerkedilen radyoaktif izotop. tracer bullet giderken havada iz bırakan kurşun.
 
Çeviri tracery
i. oyma taşta yapraksı süs.
 
Çeviri trachea
i. (çoğ. -ae) anat. nefes borusu, soluk borusu; bot. yapraklarda bulunan ufak damar, trake. tracheal s. soluk borusuna veya damara ait. tracheotomy (treykiyat'ımi) i., tıb. soluk borusunu açma ameliyatı.
 
Çeviri tracheitis
i., tıb. soluk borusu iltihabı.
 
Çeviri trachoma
i., tıb. trahom.
 
Çeviri trachomatous
s. trahomlu.
 
Çeviri trachyte
i., jeol. trakit.
 
Çeviri tracing
i. kopya etme; kopya; iz, yol. tracing paper aydinger kâğıdı, ince kopya kâğıdı.
 
Çeviri track
i., f. iz, eser, nişan; ayak veya tekerlek izi: yol: koşu yolu: spor atletizm, koşma, atlama ve atma: ray: dizi, seri; f. izlemek, takip etmek; izini aramak: geçmek; iz bırakmak veya yapmak; iki tekerlek arasında uzanmak (mesafe). track down izleyerek bulmak. track man (spor) koşucu, atlet. track meet (spor) atletizm karşılaşması. track shoe kabaralı ayakkabı. across the tracks kenar mahallede. double track çift hatlı (demir yolu). in one's tracks olduğu yerde. jump the track raydan çıkmak; yoldan sapmak, geçmek, atlamak. keep track of dikkatle izlemek; ilişkiyi devam ettirmek. lose track of bağlantıyı kaybetmek, izini yitirmek. make tracks acele gitmek off the track hattan çıkmış; konudan ayrılmış. on the track konuyla ilgili on the right track doğru yolda. in his tracks peşinde, izinde. single track tek hatlı, tek yönlü. singletrack mind aymazlık, gözü bağlılık. the beaten track çok geçilmiş yol, işlek yol. The children tracked snow into the house. Cocuklar ayakkabılarıyle karı içeriye taşıdılar. track'er i. izleyen kimse.
 
Çeviri trackage
i. demiryolu rayları; başka kumpanyanın demiryolunu kullanma hakkı; bu hakkı kullanmak için verilen para.
 
Çeviri trackless
s. izsiz, iz kalmayan; yol suz; raysız giden tracklessly z. izsiz, iz bırakmadan. tracklessness i. izsizlik.
 
Çeviri trackman
i., d.y. hat bekçisi.
 
Çeviri tract
i. dinsel veya törel risale; broşür.
 
Çeviri tract
i. saha, alan, arazi parçası, toprak; anat. nahiye, bölge. digestive tract sindirim sistemi.
 
Çeviri tractable
s. söz dinler, yumuşak başlı, uysal; kolay işlenir, şekle girer. tractabil'ity, tractableness i. yumuşaklık, uysallık. tractably z. uysallıkla.
 
Çeviri tractate
i. risale, broşür.
 
Çeviri tractile
s. çekilip uzar, çekilebilir.
 
Çeviri traction
i. çekme, çekilme; fiz. çekiş gücü traction engine yük çekme lokomotifi veya traktörü. traction wheel lokomotiften kuvvet alan tekerlek. in traction tıb. askıda. tractional s. çekme kuvvetine ait. tractive s. çekici.
 
Çeviri tractor
i. traktör; kamyonun şoför mahalli.
 
Çeviri trade
i., f. alışveriş; ticaret: iş, sanat, meşguliyet; esnaf: pazarlık: değiş tokuş, takas, trampa: müşteriler: f. alışveriş etmek; ticaret yapmak; iş yapmak. trade agreement ticari anlaşma. trade discount toptancı indirimi. trade in eskisini yenisine fiyat farkıyle değiştirmek. trade journal mesleki mecmua. trade mark alâmeti farika, ticari marka. trade name ticari isim, ticaret unvanı. trade off değiş tokuş ederek elden çıkarmak. trade on -den faydalanmak. trade route ticaret yolu. trade school meslek okulu, sanat okulu. trade secret mesleki sır. trade union sendika. trade wind alize.
 
Çeviri tradelast
i. iltifat. I have a tradelast for you. Siz benim hakkımda duyduğunuz bir iltifatı söylerseniz, ben de size hakkınızda duyduğum iltifatı söylerim.
 
Çeviri trader
i. tüccar, tacir; ticaret gemisi.
 
Çeviri tradesfolk
i. esnaf takımı.
 
Çeviri tradesman
i. dükkâncı, esnaf adam.
 
Çeviri trading
i. alışveriş; değiş tokuş. trading post uygurlaşmamış yerlerde değiş tokuş için kurulmuş dükkân. trading stamp kâr pulu, pay kuponu.
 
Çeviri tradition
i. anane, gelenek, görenek, âdetler; sünnet; hadis.
 
Çeviri traditional
s. geleneksel, ananevi. traditionalism i. ananeye bağlılık, gelenekçilik. traditionally z. geleneksel olarak, geleneklere göre traditionalist i. ananeye bağlı kimse, gelenekçi.
 
Çeviri traduce
f. iftira etmek, karalamak, çamur atmak.
 
Çeviri traffic
i. gidişgeliş, trafik, seyrüsefer; alışveriş, ticaret, trampa, değiş tokuş; yük miktarı; yolcu adedi; iş, muamele. drug traffic uyuşturucu madde ticareti. traffic circle A.B.D. gidişgelişin tek yönde olduğu daire şeklindeki kavşak. traffic cop k.dili trafik polisi. traffic divider refüj. traffic island ada. traffic jam trafik tıkanıklığı. traffic light trafik ışığı, trafik lambası. traffic manager trafik memuru. Let us charge what the traffic will bear. Satılabilecek en yüksek fiyatı koyalım.
 
Çeviri traffic
f. (-ficked, -ficking) yolculuk yapmak. traffic in değiş tokuş etmek; karanlık işlerle uğraşmak. traffic with ile ilişkide bulunmak.
 
Çeviri trafficker
i. kaçakçı; karanlık işlerle uğraşan kimse.
 
Çeviri tragacanth
i. kitre; geven, bot. Astragalus; zamk ağacı, kitre ağac.
 
Çeviri tragedian
i. trajedi yazarı veya aktörü. tragedienne' i trajedi aktrisi.
 
Çeviri tragedy
i. facia, trajedi; felâket, korkunç olay.
 
Çeviri tragic , ical
s. facia kabilinden, facialı; trajik; korkunç, müthiş, feci, hüzünlü, acıklı. tragic drama, trajedi. tragically z. faciayla, trajik bir şekilde, feci surette. tragicalness i. facialılık, acıklı durumı
 
Çeviri tragicomedy
i. hem trajedi hem komedi yönü olan piyes. tragicomical s. hem ağlatıcı hem güldürücü.
 
Çeviri tragopan
i. Asya'ya mahsus boynuz şeklinde uzantıları olan bir çeşit sülün, zool. Tragopan.
 
Çeviri trail
f., i. sürüklemek, arkası sıra yerde sürüklemek; izlemek; geriden izlemek, geri kalmak; ayakla çiğneyerek yol yapmak; sürünmek; sürüklenmek; iz bırakmak, peşinde bırakmak; bitki gibi yerde uzamak; izleyerek avlamak; i. iz; peten, sürüklenen şey, kuyruk; (bir) sürü, (bir) yığın; top arabasının kundak kuyruğu; patika, keçiyolu. trail one's coat başına belâ aramak, kaşınmak, aramak. trail rope çekme halatı. hit the trail yola koyulmak. She left a trail of broken hearts. Ardında bir yığın kırık kalp bıraktı.
 
Çeviri trailblazer
i. yol açan kimse; öncü.
 
Çeviri trailer
i. yerde surüklenen şey veya kimse; sürüngen sap, yerde uzanan fidan; diğer bir arabanın çektiği araba; römork; otomobilin çektiği ve içinde ev tertibatı olan araba; sin. gelecek programa ait filim parçası. fragman trailer court ev römorku park yeri.
 
Çeviri trailingarbutus
i. fundagillerden pembe çiçekli her dem taze bir bitki, bot. Epigaea repens.
 
Çeviri train
i., f. tren, katar; saf; refakatçiler, maiyet; yerde sürünen uzun etek; silsile, takım, sıra, düzenli durum; sıra halinde barut; hayvanı tuzağa çekmek için sıralanmış yem; f. alıştırmak, öğretmek, talim ettirmek; ehlileştirmek; dalları kazık veya duvara bağlayıp istenilen biçime getirmek (ağaç veya fidan); nişan almak (top); talim etmek; idare etmek; pehriz ile yarışa hazırlanmak; talim görmek. train dispatcher tren hareket memuru. train down zayıflama rejimi yap mak. train oil balinadan alınan yağ. train shed vagonların muhafaza edildiği depo. train up yetiştirmek, terbiye etmek. trained eye alışkın göz. trained nurse diplomalı hastabakıcı, hemşire. half trained yarı eğitilmiş. over trained luzumundan fazla ve zararlı olacak derecede eğitilmiş. train'able s. talim olunabilir, eğitilebilir, alıştırılabilir, terbiyesi mümkün.
 
Çeviri trainband
i., ask. eskiden İngiltere'de bir çeşit talimli redif alayı.
 
Çeviri trainer
i. talimci, terbiye edici, antrenör; top nişancısı; talim uçağı.
 
Çeviri training
i. talim, terbiye, tahsil; antrenman. training camp askeri veya spor talim kampı. training seat çocuk için eğitici oturak. training ship okul gemisi. go into training antrenman yapmak.
 
Çeviri trainmile
i. demiryolu seferlerinin hesap birimi olan tren mili.
 
Çeviri traipse
f., k.dili dolaşmak, başıboş gezmek.
 
Çeviri trait
i. hususiyet, özellik; nad. dokunma.
 
Çeviri traitor
i. hain kimse, vatan haini. traitress. i hain kadın.
 
Çeviri traitorous
s. haince, hıyanet kabilinden traitorously z. hainlikle. traitorousness. i hainlik.
 
Çeviri trajectory
i. mermi yolu; geom. eğri, münhani; astr. yörünge.
 
Çeviri tram
i., İng., f. (-med, -ming) tramvay; maden ocaklarında raylar üzerinde işleyen sandık şeklinde araba; f. böyle arabada taşımak.
 
Çeviri tram
i. ibrişim, bükme ipek.
 
Çeviri tram
i., f. (-med, -ming) mak. başka şeylere nispetle doğru ayarlanmış olma (in tram, out of tram olarak kullanılır); f. doğru ayarlamak.
 
Çeviri tramcar
i., İng. tramvay.
 
Çeviri tramline
i., İng. tramvay hattı.
 
Çeviri trammel
i., f. (-ed, -ing veya -led, -ling) gen. çoğ. mânia, engel; balık tutmak için ağ; ata rahvan yürümesini öğretmek için kullanılan bukağı; ocakta tencere askısı; mak. kollu pergel, elipsograf; f. engel olmak; tuzağa düşürmek.
 
Çeviri tramontane
s., i. dağların ötesindeki: (İtalya'ya göre) Alplerin ötesindeki; yabancı; i. dağların ve bilhassa Alplerin ötesinde oturan kimse; yabancı kimse.
 
Çeviri tramp
f., i. serserice dolaşmak; ağır adımlarla yürümek; yaya olarak yolculuk etmek, taban tepmek; çiğnemek, ayak altında çiğnemek; i. derbeder ve serseri kimse; avare gezme; ağır adım ve sesi; uzun yaya gezintisi; den. tarifesiz işleyen yük vapuru. tramp on (upon, under foot) üstüne basıp geçmek; kötü veya insafsızca muamele etmek. on the tramp yerden yere dolaşmakta, serserilik etmekte.
 
Çeviri trample
f., i. ayak altında çiğnemek, ayak altına almak; i. ayakla çiğneme; ayakla çiğneme sesi.
 
Çeviri trampoline
i. tramplen.
 
Çeviri tramroad
i. maden ocaklarında oluklu veya raylı hat.
 
Çeviri tramway
i., İng. tramvay, tramvay hattı; maden ocaklannda hat.
 
Çeviri trance
i., f. dalınç, esrime, vecit hali, istiğrak; kendinden geçme; ruhun yücelmesi; f. vecit haline koymak; teshir etmek, büyülemek.
 
Çeviri tranquil
s. sakin, rahat, asude; durgun, sessiz; gönlü rahat tranquil'lity i. sükun. tranquilly z. sükunetle tranquilness i. sükunet.
 
Çeviri tranquilize , (ıng.) tranquillise
f. sakinleştirmek, sakinleşmek, yatıştırmak, yatışmak. tranquiliza'tion i teskin etme.
 
Çeviri tranquilizer
i. müsekkin, yatıştırıcı şey; teskin edici ilaç.
 
Çeviri trans siberian railroad
Sibirya'yı kateden demiryolu.
 
Çeviri trans-
(önek) ötesinde, aşın, karşı tarafta, öbür tarafında; arasından; içinden; tamamen, bütün bütün; çaprazvari.
 
Çeviri trans.
kıs. transaction, transitive, translator.
 
Çeviri transact
f. yapıp bitirmek, görmek (iş), muamele görmek.
 
Çeviri transaction
i. iş görme; iş, muamele; çoğ. bir kurumun bütün muamelelerini gösteren basılı rapor veya kayıtlar. transactional s. karşılığında cevap gerek tiren. transactional analysis insanlararası ilişkilerin analizi.
 
Çeviri transalpine
s., Alplerin ötesinde (kuzeyinde) yaşayan veya bulunan (kimse veya şey).
 
Çeviri transatlantic
s. Atlantik okyanusunun ötesindeki; Atlantik aşırı; Atlantik okyanusunu geçen.
 
Çeviri transcaucasia
i. Kafkasların güneyinde Azerbeycan, Gürcistan ve Ermenistan'ı içine alan bölge.
 
Çeviri transceiver
i. alıcı verici radyo.
 
Çeviri transcend
f. üstüne çıkmak, faik olmak; geçmek, aşmak; üstün gelmek. transcendence, -cy i. üstünlük, üstün gelme.
 
Çeviri transcendent
s. üstün, faik; âlâ; insan aklından üstün. transcendently z. üstün olarak. transcendentness i. üstünlük, faiklik.
 
Çeviri transcendental
s. üstün, faik; fels. deneyüstü, tecrübeden üstün olan; fizikötesi, doğaüstü. transcendental number esas cebir işlemleriyle temin edilemeyen sayı (örneğin Pi sayısı). transcendentalism i. beşer tecrübesi fevkindeki insan bilgisi esaslarını tespit eden prensip, transendentalizm. transcendentalist i. bu felsefenin taraftarı.
 
Çeviri transcontinental
s. kıtayı kateden; kıtanın öte tarafındaki.
 
Çeviri transcribe
f. kopya etmek, suret çıkarmak; müz. uyarlamak.
 
Çeviri transcript
i. ikinci nüsha, suret, kopya; bir öğrenim süresinde okunan derslerden alınan notlann resmi sureti. transcrip'tion i. kopyasını çıkarma; transkripsiyon; müz. uyarlayış.
 
Çeviri transcurrent
s. çaprazvari uzanan.
 
Çeviri transducer
i. enerjiyi bir sistemden başka bir sisteme nakleden cihaz, iletme sistemi.
 
Çeviri transect
f çaprazvari kesmek transec'tion i. kesit.
 
Çeviri transept
i., mim. planı haç şeklinde olan kilisenin iki kanadı.
 
Çeviri transfer
f. (-red, -ring) nakletmek, geçirmek; devretmek, başkasına bırakmak; baskı ile kopya etmek; aktarma yapmak. transferable s. nakli mümkün, devredilebilir, havale edilebilir. transference i. nakletme, naklolunma transferor i., huk. devreden kimse.
 
Çeviri transfer
i. nakil, havale, transfer, geçirme; devir, feragat; naklolunan veya geçirilen şey; çıkartma; telgraf havalesi; aktarma bileti.
 
Çeviri transference
i., psik. hislerin psikolojik olarak bir başkasına yönelmesi.
 
Çeviri transfigure
f. şeklini değiştirmek; yüceltmek. transfigura'tion i. suret veya şekil değişmesi; b.h. dağda Hazreti İsa'nın suretinin değişmesi, tecelli.
 
Çeviri transfinite
s., i. mat. sınır üstü (sayı).
 
Çeviri transfix
f. mıhlamak; sivri uçla delmek; kazıklamak, kazığa oturtmak; hayretten dondurmak.
 
Çeviri transform
f. biçimini değiştirmek, dönüştürmek, tahvil etmek, nev'ini değiştirmek; başka kalıba sokmak; mat. dönüştürmek.
 
Çeviri transformation
i. şekil değişmesi, dönüşüm, dönüştürüm; kadın perukası; gram. dönüşme.
 
Çeviri transformer
i şekil de/gıs/ tirici; elek transformatör, trafo
 
Çeviri transformism
i, biyol dö nüşümcülük, şekilde/gıs/imcilik
 
Çeviri transfuse
f. sıvıyı bir kaptan başka bir kaba boşaltmak, sıvıyı aktarmak. transfu'sion i. aktarma. blood transfusion kan nakli.
 
Çeviri transgress
f. bozmak, ihlal etmek, çiğnemek, aksine hareket etmek; kanuna itaatsizlik etmek; günah işlemek; hududunu aşmak, haddi aşmak. transgressor i. günahkar kimse, tecavüz eden kimse.
 
Çeviri transgression
i. tecavüz, haddi aşma; ihla1; günah, suç. trans gressional s. günah ve hata kabilinden.
 
Çeviri tranship
bak. transship.
 
Çeviri transhumance
i. iyi otlak için sürülerin mevsim göçü.
 
Çeviri transience, -siency
i. geçici hal, geçicilik.
 
Çeviri transient
s., i. geçici, süreksiz; fani, kalımsız; çabuk geçen; i. yalnız kısa zaman kalan misafir; radyo. geçici dalga veya cereyan. transiently z. geçici olarak. transientness i. geçicilik; fanilik.
 
Çeviri transilient
s. bir şeyden öbürüne atlayan; ani hareketlerle sıçrayan.
 
Çeviri transilluminate
f., tıb. arkasından ışık vererek aydınlatmak.
 
Çeviri transistor
i., elek. transistor. transistorize f. transistorla teçhiz etmek.
 
Çeviri transit
i., f. geçme, mürur; geçiş; transit; astr. gökcisminin teleskop sahasından geçmesi; astr. ufak bir gökcisminin büyük bir gökcismi ile dünyanın arasından geçmesi; yatay ve düşey açıları ölçmeye mahsus yüzölçümü aleti; f. geçmek, transit geçmek; teleskop sahasından ge çirmek veya geçmek. transit circle, transit instrument bir gökcisminin meridyenden geçişini izleyen rasat aleti, meridyen aleti. transit compass yatay açı ö1çmeye mahsus yüzölçümü aleti. transit duty transit gümrük resmi. transit lounge (havaalanında) transit salonu. in transit transit olarak.
 
Çeviri transition
i. geçiş, intikal; geçiş yeri veya müddeti; bağlantı; müz., eksen değişimi. transition period, transition stage geçiş devresi, intikal devresi.
 
Çeviri transitional
s. geçişe veya değişmeye ait. transitionally z. değişim müddetince.
 
Çeviri transitive
s., i. geçme veya geçirme kabiliyeti olan; gram. nesneli, geçişli; i. geçişli fiil. transitively z. geçişli olarak.
 
Çeviri transitory
s. geçici, süreksiz; fani, kalımsız. transitorily z. geçici olarak. transitoriness i. geçicilik; fanilik.
 
Çeviri transjordan
i. eski Ürdün (devleti).
 
Çeviri translate
f. çevirmek, tercüme etmek; nakletmek; bir insanı ölmeden göğe nakletmek; dönüştürmek, değiştirmek, tahvil etmek; tercümanlık yapmak; tercüme edilmek; telgrafı alarak tekrar başka yere aynen göndermek (otomatik cihaz). translatable s. tercümesi mümkün, çevrilebilir; dönüştürülebilir.
 
Çeviri translation
i. çeviri, tercüme; verden yere nakil; tahvil, tebdil.
 
Çeviri translator
i. tercüman, çevirmen, mütercim; telgrafı gönderen otomatik cihaz.
 
Çeviri transliterate
f. başka dilin alfabesiyle yazmak. translitera'tion i. transkripsiyon.
 
Çeviri translucent
s. yarı şeffaf. translucency i. yarı şeffaflık translucently z. yarı şeffaf bir şekilde.
 
Çeviri translunar
s. ayın ötesindeki.
 
Çeviri transmarine
s. denizaşırı.
 
Çeviri transmigrate
f. bir memleketten başka bir memlekete göç etmek, hicret etmek; tenasüh etmek, slçramak, göçmek (ruh).
 
Çeviri transmigration
i. hicret; ruh göçü, ruh sıçraması. transmigration of a soul tenasuh, ruh göçü.
 
Çeviri transmissible
s. geçirilmesi mümkün. transmissibil'ity i. geçirme imkânı.
 
Çeviri transmission
i. geçirme, nakil, intikal, gönderme, iletme, taşıma; mak. transmisyon, vites. transmission dynamometer bir makina veya cihazdan geçirilen kuvveti ölçme aleti. automatic transmission otomatik vites. transmissive s. naklolunur; nakleder, iletken.
 
Çeviri transmit
f. (ted, -ting) geçirmek; göndermek, nakletmek; geçmesine müsaade etmek. transmitter i. radyo veya televizyon verici istasyonu; nakledici cihaz; geçiren kimse; iletken şey.
 
Çeviri transmogrify
f. şeklini değiştirmek, acayip şekle sokmak.
 
Çeviri transmontane
s. dağ(lar)ın ötesindeki; Alplerin kuzeyindeki; Alplerin güneyindeki.
 
Çeviri transmutable
s.cismen değişirilmesi mümkün transmutability i. değişme kabiliyeti, cismen degiştirilme imkânı.
 
Çeviri transmutation
i. tahavvül, değiştirilme.
 
Çeviri transmute
f. aslını veya şeklini değiştirmek.
 
Çeviri transoceanic
s. okyanusun ötesinde bulunan, okyanus aşırı, transokyanus, okyanus ötesi; okyanuslar arası.
 
Çeviri transom
i. vasistas; pencereyi yatay olarak bölen kiriş; çapraz kiriş; den. kıç yatırması.
 
Çeviri transonic
s., fiz. ses altından ses üstüne geçerken oluşan durumlarla ilgili.
 
Çeviri transonic barrier
bak. sonic barrier.
 
Çeviri transoxiana
i., eski Amu Derya ötesi, Semerkant bölgesi.
 
Çeviri transparency
i. şeffaflık; şeffaf şey; ışığa tutulunca görülebilen cam üzerine yapılmış resim; slayt.
 
Çeviri transparent
s. şeffaf, berrak, saydam cam gibi; açık vazıh, aşikâr. transparently z. şeffaf olarak. transparentness, transparence i. şeffaflık, açıklık.
 
Çeviri transpierce
f. sivri aletle delmek, delip geçmek.
 
Çeviri transpiration
i terleme.
 
Çeviri transpire
f. vaki olmak, olmak; beden veya bitki gözeneklerinden dışarı çıkmak; terlemek; nefes vermek; meydana çıkmak, şüyu bulmak, duyulmak, sızmak.
 
Çeviri transplant
f., i. bir yerden çıkarıp başka yere dikmek (fidan); başka yere yerleştirmek; tıb. aşılama için doku eklemek; i. nakletme; başka yere yerleştirilen şey; başka yere yerleştirme. heart transplant kalp nakli. transplanta'tion i. doku nakli.
 
Çeviri transponder
i., elek. radyo sinyaline cevap veren radyo vericisi.
 
Çeviri transpontine
s. köprü ötesinde; Londra'da Thames nehrinin güney tarafında.
 
Çeviri transport
i. askeri vasıta; kendinden geçme, zevk ve heyecandan çılgın hale gelme; nakil, münakalat, taşınma, yerden yere götürme; sürgün olmuş kimse. Ministry of Transport Ulaştırma Bakanlığı.
 
Çeviri transport
f. yerden yere götürmek, taşımak, nakletmek; kendinden geçirmek, çı1dırtmak; sürgüne göndermek, nefyetmek. transportable s. nakli mümkün; taşınabilir.
 
Çeviri transportation
i.. nakil, yerden yere taşıma, münakalât, ulaştırma; nakil vasıtası; nakil vasıtası bileti; taşıt ücreti; sürgünlük cezası.
 
Çeviri transpose
f. ters çevirip yerini değiştirmek; sırasını değiştirmek, takdim ve tehir etmek; mat. işaretini değiştirerek denklemin bir tarafından öbür tarafma geçirmek; müz. aktarmak, perdesini degiştirmek transposable s. yeri değiştirilebilir, aktarılabilir.
 
Çeviri transposition
i. yerini degiştirme; takdim ve tehir; mat işaretini degiştirerek denklemin bir tarafından öbür tarafına geçirme; tıbı bir uzvun olağandışı bir yerde bulunması; tıb. bir doku parçasını yerinden tamamen ayırmadan kesip başka bir yere yapıştırma ameliyatı; müz. aktarma.
 
Çeviri transship
f. (-ped, -ping) aktarma yapmak. transshipment i. aktarma.
 
Çeviri transubstantiate
f. başka bir cisme deiğştirmek; Hazreti İsa'nın et ve kanına değiştirmek. (Aşai Rabbani'de kullanılan ekmek ve Sarabı). transubstantia'tion i. Katolik ve Ortodoks kiliselerinin inanışına göre Aşai Rabbani ayininde kullanılan ekmek ve şarabın Hazreti İsa'nın et ve kanına değiştirilmesi.
 
Çeviri transude
f. sızmak, ter gibi deriden sızmak. transudation i. sema, sızıntı.
 
Çeviri transuranian
s. uranyumdan daha ağır olan.
 
Çeviri transvaal
i. Transval.
 
Çeviri transversal
s., i. yandan yana geçen, karşıdan karşıya, enine; i., geom. bir takım hatları kateden doğru hat.
 
Çeviri transverse
s., i. karşıdan karşıya, enine, çaprazvari; i. çapraz şey; mat. hiperbolde enine mihver. transverse ligament anat. çaprazvari bağ. transversely z. çapraz olarak.
 
Çeviri transvestite
i. kadınımsı giyinmekten zevk alan erkek.
 
Çeviri trap
i. bir çeşit volkanik kara taş. trappean s. volkanik kara taş benzeri.
 
Çeviri trap
f. (-ped, -ping) i. süslemek, atlara süslü takım koymak; i., çoğ., k.dili eşya, pıl pırtı.
 
Çeviri trap
i., f. (-ped, -ping) tuzak, kapan, kapanca; hile, desise; koku veya gaz çıkmasın diye borudaki S şeklinde kıvrım; iki tekerlekli tek atlı hafif araba; (argo) ağız; çoğ. dans orkestrasında vurma çalgılar; f. tuzağa düşürmek; kapanca ile tutmak; engel olmak; tuzak hazırlamak; apteshane küngüne kapak koymak. trap door tavanda veya yerde bulunan kapak şeklinde kapı. set a trap for tuzak kurmak. trapdoor spider toprakta açılır kapanır kapaklı yuvası olan örümcek. trap'shooting i. kuş gibi havaya fırlatılan şeyi havada vurma talimi.
 
Çeviri trapeze
i. trapez, jimnastik trapezi. trape'ziform s. trapez şeklinde.
 
Çeviri trapezium
i., geom. yamuk.
 
Çeviri trapezoid
i., geom ikizkenar yamuk (Bazen trapezium ve trapezoid kelimeleri ters anlamda kullanılır). trapezoi'dal s. ikizkenar yamuk şeklinde.
 
Çeviri trapper
i. tuzakçı, kürklü hayvanları tuzakla tutmayı meslek edinen avcı.
 
Çeviri trappings
i., çoğ. süslü koşum takımı süs, tezyinat.
 
Çeviri trappist
i. çok sıkı kuralları olan ve konuşmayı bile meneden Katolik manastırda rahip.
 
Çeviri trash
i., f. çerçöp, süprüntü; çalı çırpı; çöplük;değersiz bayağı adam; avam, ayak takımı; değersiz şey; artık; saçma; özü çıkarılmış şeker kamışı. f. çerçöpünü temizlemek; çalısını çırpısını ayırmak, budamak; luzumsuz diye atmak, (argo) yıkmak, tahrip etmek.
 
Çeviri trashy
s. süprüntü gibi, adi, değersiz. trashiness i. çerçöp.
 
Çeviri trass
i. hidrolik çimento yapımında kullanılan bir çeşit volkanik süngertaşı.
 
Çeviri trauma
i. (çoğ. -mata) tıb. yara, incinme, travma; psik. sarsıntı. traumatic s., tıb. yaraya ait, yaradan ileri gelen; sarsıntı doğuran.
 
Çeviri travail
f., i. ağrı çekmek, doğum agrısı çekmek; zahmet ve meşakkat çekmek; i. doğum ağrısı; zahmet ve meşakkat, şiddetli ağrı.
 
Çeviri travel
f. (-ed, -ing veya -led -ling) i. yolculuk etmek, seyahat etmek, gezip dolaşmak, yol gitmek; geçmek; mak. hareket etmek, gidip gelmek (mil); A.B.D., k.dili hızlı gitmek; i. seyahat etme; çoğ. yolculuk; çoğ. seyahatname; hareket; mak. muntazam hareket; milin hareket mesafesi. travel agency seyahat acentesi. traveling salesman seyahat eden satış elamanı.
 
Çeviri travelled
s. çok seyahat etmiş; seyahati dolayısıyle tecrübe edinmiş; işlek (yol).
 
Çeviri traveller
i. yolcu, seyyah, gezmen; İng. satış elemanı; den. halat üzerinde hareket eden demir halka; üzerinde halkaların hareket ettiği halat veya çubuk. traveler's check seyahat çeki. commercial traveller İng. satış elemanı.
 
Çeviri travelogue
i. bir seyahat hakkında konferans veya filim.
 
Çeviri traverse
s., i., f. aykırı, çapraz; i. kat eden kısım; çapraz kısım; travers; mim. galeri; bölen şey, engel; çapraz çizgi; karşıdan karşıya geçme; geçiş yolu; makina kısmının yana doğru hareket sahası; huk. resmi red; geminin volta seyri; kestirme mesafe; kayanın yüzeyinden enlemesine geçiş; f. bir yandan öbür yana geçirmek veya geçmek; öne arkaya hareket etmek; mil etrafında dönmek; dikkatle incelemek; karşı gelmek; sağa sola çevirmek; huk. iddiayı reddetmek; dönmek. traverse board den. geminin rotasını göstermek için kullanılan delikli tahta, rota bildiricisi. traverse circle ask. topun vaziyetini degiştirirken top tekerleklerinin üzerinde işlediği demir. daire traverse sailing den. volta seyri. traverse survey poligon usulü ölçme. traverse table den. volta cetveli; yüzölçümü işlerinde kullanılan bir çeşit cetvel; d.y. lokomotifi bir hattan paralel başka bir hatta yanlarmasına nakleden sürgü.
 
Çeviri travertine
i. travertin, ırmaklardaki kireçli su birikintisinden hasıl olan açık sarı renkli sünger gibi kaya, bir çeşit kireç taşı, pamuktaş.
 
Çeviri travesty
f., i. gülünç etmek maksadı ile taklit etmek; hicvetmek; i. gülünç surette taklit veya tebdil, alay, hiciv, karikatür. travesty of justice adaleti küçültücü olay, adli haksızlık, adaletsizlik.
 
Çeviri trawl
f., i. tarak ağı ile balık tutmak; torba şeklinde ağ ile deniz dibini taramak; i. kayık arkasından çekilen çok çengelli olta; deniz dibini taramaya mahsus torba şeklinde ağ. trawler i. torba şeklinde ağ ile ballk tutmak için kullanılan gemi; bu şekilde balık tutan balıkçı.
 
Çeviri tray
i. tepsi, sini; tabla; sandık bölmesi.
 
Toplam 182 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com