Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'to' sonuçları
Çeviri to
(edat) -e; -e doğru, yönüne doğru, tarafına; ile; -e kadar, -e değin, derecesine kadar; -e dair; -e nazaran, -e nispetle; -e göre; hakkında, için; mak, mek (mastar edatı).
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri to
z. -e dogru; asıl vaziyete doğru. to and fro öteye beriye, öne ve arkaya. come to kendine gelmek. shut the door to kapıyı iyice kapamak. The ship heaved to. Gemi rüzgarı başa alıp durdu. They gladly fell to. Memnuniyetle işe başladılar.
 
Çeviri toad
i. kara kurbağa, zool. Bufo bufo; iğrenç kimse.
 
Çeviri toadeater
i. dalkavuk.
 
Çeviri toadflax
i. nevruz otu, bot. Linaria vulgaris.
 
Çeviri toadstool
i. sapkalı mantar; k.dili zehirli mantar.
 
Çeviri toady
i., f. dalkavuk; f. dalkavukluk etmek, yaltaklanmak. toadyism i. dalkavukluk.
 
Çeviri toast
i., f. kızartılmış ekmek (dilimi); f. ekmek kızartmak; ateşe tutup iyice ısıtmak; kızarmak (ekmek); çok ısınmak, yanmak. toast'ing fork ekmek kızartmaya mahsus uzun çatal.
 
Çeviri toast
i., f. sıhhatine içme; sıhhatine veya şerefine içerken kadeh tokuşturma; sıhhatine içilen kimse; f. sıhhatine içmek.
 
Çeviri toaster
i. tost makinası.
 
Çeviri toastmaster
i. ziyafette şerefe içilmesini teklif eden kimse, ziyafet reisi.
 
Çeviri tobacco
i. tütün; tömbeki. tobacco box tütun kutusu. tobacco heart tıb. çok tütün içmekten ileri gelen kalp hastalığı. tobacco pipe pipo, tütün çubuğu. tobacco pouch tütün torbası. İng. tütüncü.
 
Çeviri tobacconist
i. tütün satıcısı.
 
Çeviri toboggan
i., f. ayaksız ve ucu kalkık alçak kızak; f. böyle kızakla kaymak veya gitmek. toboggan slide böyle kızakların kayması için yapılmış ve çoğunlukla setlerle çevrilmiş dönüşlü yokuş.
 
Çeviri toby
i. üç köşeli şapka giyen ihtiyar adam şeklinde yapılmış bira bardağı; A.B.D. bir çeşit ince uzun puro.
 
Çeviri toccata
i., müz. tokkata.
 
Çeviri tocopherol
i. E vitamini.
 
Çeviri tocsin
i. tehlike işaretini bildiren zil, alarm zili; tehlike işareti.
 
Çeviri tod
i. çalı, sarmaşık çalısı; 13 kiloluk eski yün tartısı.
 
Çeviri today
z., i. bugün; bu günlerde, şimdi; i. bugün, şimdiki zaman.
 
Çeviri toddle
f, i çocuk gibi sendeleyerek yürümek; gitmek; i. çocuk gibi sendeleyerek yürüme. toddler i. yeni yürümeye başlayan çocuk.
 
Çeviri toddy
i. sıcak su ve şekerle karıştırılmış bir içki; Hindistan'da bazı hurma ağaçlarından çıkarılan tatlı bir şıra.
 
Çeviri todo
i., k.dili heyecanlı faaliyet, telaş, gürültü, patırtı.
 
Çeviri tody
i. Antil adalarına mahsus ve böcek yiyen bir çeşit küçük kuş, zool. Todus.
 
Çeviri toe
i., f. ayak parmağı; ayak ucu; kundura burnu; f. ayak parmakları ile vurmak; çiviyi meyilli çakmak. toe dance ayak ucunda dans. toe in paytak yürümek. toe out ayak uçlarını dışa doğru çevirerek yürümek. toe the mark koşuda başlangıç çizgisinin üzerinde hazır vaziyette durmak; vazifesini yapmaya hazır bulunmak; kurallara uymakı be on one's toes tetikte olmak. tread on someones toes kırmak, incitmek (hisleri). turn up ones toes nalları dikmek, ölmek.
 
Çeviri toehold
i. güreşte hasmının ayağını bükme, topuk elleme; ancak basacak yer; başlangıç.
 
Çeviri toenail
i. ayak tırnağı.
 
Çeviri toff
i., İng., (argo) kibar adam.
 
Çeviri toffee
bak. taffy.
 
Çeviri tog
i., f. (-ged,- ging) k.dili palto; çoğ. elbise; f., out (veya) up (ile) en iyi elbisesini giymek.
 
Çeviri toga
i. eski Roma'da hür erkek vatandaşlann özellikle resmi yerlere giderken sarındıkları uzun ve dikişsiz beyaz çarşaf, toga. togaed, togated s. toga giymiş, togalı; azametli.
 
Çeviri together
z., s. beraber, birlikte, hep bir yerde, bir arada; aralıksız, fasılasız; s., A.B.D., (argo) sakin, kendine hâkim, kendine güvenen get. it all together (argo) sakinleşmek; olumlu davranışı olmak, kendine güvenmek. together with ile beraber. togetherness i. beraber oluş, birbirine yakın oluş; birbirine tutkunluk.
 
Çeviri toggery
i., k.dili giyim eşyası ve bunların satıldığı mağaza.
 
Çeviri toggle
i., f., den. kasa çeliği; f. kasa çeliği ile bağlamak. toggle harpoon, toggle iron zıpkının ucuna takılan ve zıpkının çekilmesine engel olan demir kanca; mak. mafsallı kol, mafsallı manivela. toggle joint mak. menteşeli dirsek.
 
Çeviri togo
i. Togo.
 
Çeviri toil
f., i. çalışmak, yorulmak, didinmek, zahmet çekmek; zorlukla ilerlemek; i. zahmet, meşakkat, yorgunluk; zahmetli iş; uğraş.
 
Çeviri toil, toils
i. tuzak, ağ. taken in the toils tuzağa duşmüş, yakalanmış.
 
Çeviri toile
i. tuval.
 
Çeviri toilet
i., A.B.D. tuvalet odası, apteshane; tuvalet; tuvalet masası; giyinip kuşanma, süslenme. toilet paper tuvalet kâğıdı. toilet powder yüz pudrası. toilet room banyo ve tuvalet odası. toilet table tuvalet masası. toilet water tuvalet suyu.
 
Çeviri toiletry
i. sabun ve tarak gibi tuvalet eşyası.
 
Çeviri toilette
i. kendine çeki düzen verme; giyim tarzı; elbise.
 
Çeviri toilsome
s. zahmetli, meşakkatli, emek isteyen, yorucu. toilsomely. z. zahmetle.
 
Çeviri toke
i., A.B.D., (argo) nefes, (slang) fırt (sigara, haşiş).
 
Çeviri token
i., f. belirti, nişan, işaret; hatıra, yadigâr, andaç; hususiyet, özellik; jeton; f. göstermek, işaret etmek; sembolü olmak. token money itibari para, para yerine geçen sikke veya kâgıt. by the same token aynı sebeple. in token of belirtisi olarak.
 
Çeviri tokenism
i. ancak sembolik olarak bir reformu yerine getirme.
 
Çeviri tokyo
i. Tokyo.
 
Çeviri tola
i. Hindistan'da 11,5 gramlık bir ağırlık birimi
 
Çeviri told
bak. tell.
 
Çeviri tolerable
s. dayanılabilir, çekilebilir, tahammülü mümkün, katlanılabilir; orta, ne iyi ne kotü, iyice; k.dili sıhhati oldukça iyi. tolerableness i. tahammül imkanı. tolerably z. oldukça, iyice.
 
Çeviri tolerance
i. müsamaha, müsaade, hoşgorü, hoş görme, tahammül; mak. tolerans, müsaade edilen hata veya fark derecesi; sikkelerde muteber tutulan ayardan farklı olmasına müsaade edilen ağırlık. derecesi.
 
Çeviri tolerant
s. müsamahakar, tahammüllü, hoşgörücü, sabırlı. tolerantly z. hoş görerek.
 
Çeviri tolerate
f. tahammül etmek, menetmemek, müsamaha etmek, hoş görmek, yapılmasına müsaade etmek, katlanmak; tıb. bir ilaç veya sarsıntının tesirine dayanmak.
 
Çeviri toleration
i. müsaade, müsamaha, hoşgörü; tahammül, sabır; yapılmasına müsaade etme; dini işlerde fikir farkını hoş görme.
 
Çeviri toll
f., i. çanı ağır ağır çalmak; (saat) çalmak; çan çalarak çağırmak; avı cezbedecek hareketler yapmak; cenaze çanı çalınmak; i. ağır çan sesi.
 
Çeviri toll
i. resim; köprü veya yol parası, geçiş vergisi; geçiş resmi; duhuliye resmi, giriş vergisi, oktruva; geçiş parası alma hakkı; değirmen payı veya hakkı; şehirlerarası telefon ücreti; zorla alma. death toll ölü sayısı. toll bridge geçiş ücreti alınan köprü. toll call şehirlerarası telefon konuşması. toll collector köprü geçiş ücretini toplayan kimse. toll line şehirlerarası telefon hattı. toll road geçiş ücreti alınan yol. The fire took a heavy toll Yangın çok sayıda can ve mal kaybına sebep oldu. The three recent deaths in his family took a heavy toll on him. Ailesindeki üç ölüm ona darbe gibi indi.
 
Çeviri tollgate
i. geçiş ücretinin ödendiği köprü veya yol girişi.
 
Çeviri tollhouse
i. geçiş ücreti toplayan memurun kulübesi. tollhouse cookie için de ufak çikolata parçaları bulunan fındıklı çörek.
 
Çeviri toltec
i. Orta Meksika'da Azteklerden evvel yaşayan pek medeni bir kavim Toltecan s. bu kavme ait.
 
Çeviri toluene
i. bir çeşit balsamdan çıkarılan ve ilaç veya boya imalâtında kullanılan benzin gibi bir sıvı.
 
Çeviri tom
i. çeşitli hayvanların erkeği; b.h. Thomas adının kısası tom turkey baba hindi. Tom, Dick and Harry herkes, avam sınıfı.
 
Çeviri tom thumb
Parmak çocuk; cüce.
 
Çeviri tomahawk
i., f. Kuzey Amerika kızılderililerinin bir çeşit savaş baltası; f. bu balta ile vurup ölüdürmek. bury the tomahawk savaştan vazgeçmek, barış yapmak.
 
Çeviri toman
i. toman (iran parası).
 
Çeviri tomato
i. (çoğ. -es) domates; domates fidanı; A.B.D., argo kız.
 
Çeviri tomb
i. mezar, kabir, gömüt, sin; türbe.
 
Çeviri tombac
i. tombak, bakır ve çinko alaşımu
 
Çeviri tombola
i. tombala oyunu.
 
Çeviri tomboy
i. oğlan gibi kız, erkek tavırlı kız.
 
Çeviri tombstone
i. mezar taşı.
 
Çeviri tomcat
i. erkek kedi.
 
Çeviri tomcollins
cin ve soda karışımı bir içki.
 
Çeviri tome
i. cilt; büyük kitap.
 
Çeviri tomentose, tomentous
s. üzeri pamuk gibi tüylü,yünlü.
 
Çeviri tomfool
i., k.dili çok ahmak adam.
 
Çeviri tomfoolery
i. ahmaklık; saçmalık.
 
Çeviri tommy
i. İngiliz ordusunda er; İng., k.dili bir somun veya parça ekmek; bir işçiye ücret yerine verilen eşya; ücret yerine eşya alma.
 
Çeviri tommyrot
i., k.dili saçma.
 
Çeviri tomography
i. vücudun röntgen ışınlarıyle çekilmiş belli bir kesitinin resmi.
 
Çeviri tomorrow
z., i. yarın.
 
Çeviri tompion
bak. tampion
 
Çeviri tomtit
i. baştankaraya benzer ufak kuş.
 
Çeviri tomtom
i. tamtam.
 
Çeviri tomy
(sonek) kesme.
 
Çeviri ton
i. ton, (A.B.D.), (Kanada) 2000 libre (909 kilo); İng. 2240 libre (1018 kilo); 1000 kiloluk ağırlık; den. gemi ambarında 2,83 metreküplük yer; bir ton suya eşit olan gemi istiap ölçüsü. long ton büyük ton, 2240 libre. short ton küçük ton, 2000 libre.
 
Çeviri ton
i., Fr. moda.
 
Çeviri tonal
s. ses perdesine ait. tonally z. ses perdesine dikkat ederek.
 
Çeviri tonality
i., müz. tonalite, tonculuk, bir bestenin ton özelliği; resimde renk uygunluğu.
 
Çeviri tone
i. nitelik, perde ve süresi itibariyle ses; müzik sesi; müz. aralık; ses rengi; ton, perde; tıb. vücudun veya uzvun sıhhatli hali, beden kuvveti; fikir hali; nitelik; güz. san. renk tonu; tarz, tavır, hal. tone color müz. ses rengi. tone poem müz. senfonik şiir. half tone, semitone i. yarım perde. whole tone tam perde. toneless s. perdesiz; bıkkınlık ifade eden.
 
Çeviri tone
f., foto. kimyasal banyo ile rengini değiştirmek; renk almak; rengi uygun düşmek. tone down mülayimleştirmek, yumuşatmak; donuklaştırmak, parlaklığını azaltmak. tone up kuvvetlendirmek.
 
Çeviri tonedeaf
s. perde farkını işitemeyen.
 
Çeviri tong
i. eskiden Amerika Birleşik Devletleri'nde faaliyet gösteren gizli Çin örgütü; A.B.D. aile
 
Çeviri tonga islands
Tonga adaları.
 
Çeviri tongs
i., çoğ. maşa. a pair of tongs maşa.
 
Çeviri tongue
f., müz. dil vuruşu yapmak; tahtalara geçme kenar yapmak; k.dili konuşmak.
 
Çeviri tongue
i. dil; lisan; dil şeklinde şey; söz, konuşma; konuşma tarzı; konuşulan dil; araba oku; broş iğnesi; denize uzanan sivri burun, dil. a sharp tongue sert söz söyleme eğilimi. find one's tongue yeniden konuşabilmek, konuşmaya başlamak. gift of tongues dini bir toplantıda bilinmeyen kelimelerle konuşma. give tongue havlamak (av köpeği). have one's tongue in one's cheek birini memnun etmek için düşündüğünden başka türlü ağız kullanmak, şaka yollu konuşmak. hold one's tongue susmak, dilini tutmak. put out one's tongue dilini çıkarmak. smoked tongue tütsü ile kurutulmuş dil, füme dil. wag one's tongue gevezelik etmek, boşboğazlık etmek.
 
Çeviri tongue-and-groovejoint
lamba ve zıvana.
 
Çeviri tonguelashing
i., k.dili azarlama, haşlama.
 
Çeviri tonguetied
s. dili tutulmuş. tongue twister tekerleme, ses oyunu.
 
Çeviri tonic
i., s. kuvvet ilacı, tonik; müz. ana nota, baş nota; dilb. vurgulu ses; içilecek soda; s. ses veya ses perdelerine ait; dilb. vurgulu; kuvvet verici; vücudu kuvvetlendirici; resimde gölge ve ışık veya renk etkisine ait. tonic accent kelime telaffuzunda vurgu; perde değişmesinden meydana gelen aksan. tonic sol-fa do re mi vb. kelimelerle yazılan ses perdesi sistemi.
 
Çeviri tonicity
i. sıhhat, zindelik, esneklik (kas).
 
Çeviri tonight
i., z. içinde bulunulan gece; içinde bulunulan günün gecesi; z. bu gece, bu akşam.
 
Çeviri tonka bean
tohumları tütüne karıştırılan ve Güney Amerika'ya mahsus bir ağacın meyvası.
 
Çeviri tonmile
i. tonmil.
 
Çeviri tonnage
i. ton olarak bir geminin taşıma kabiliyeti, istiap haddi, tonaj, tonilato; gemideki yükün ağırlığı; bir memleketin bütün gemilerinin tonajı.
 
Çeviri tonneau
i. eski bir otomobilin oturacak yerlerini de kapsayan arka kısmı.
 
Çeviri tonometer
i. ses perdesini ölçme aleti; diyapazon, akort verme aleti; gözün tansiyonunu ölçme aleti.
 
Çeviri tonsil
i., anat. bademcik. tonsillar s. bademciğe ait, bademcikle ilgili. tonsillec'tomy, tonsillot'omy i., tıb. bademcik ameliyatı. tonsillitis i.,tıb. bademcik iltihabı.
 
Çeviri tonsorial
s. berbere ve berberliğe ait.
 
Çeviri tonsure
i., f. Katolik papazlarının tıraş olunan tepe kısmı; başın tepesini tıraş etme; f. Katolik papazının tepesini tıraş etmek.
 
Çeviri tontine
i. bir çeşit ortaklaşa hayat sigortası sistemi, tontin.
 
Çeviri tonus
i., tıb. devamlı kas kasılması; biyol. bir uyarıya cevap olarak kasların kasılma yeteneği.
 
Çeviri too
z. fazla, lüzumundan fazla, hadden ziyade; de, dahi, ilâveten, ek olarak, hem de. Too bad! Vah vah! I am too going. Ne yaparsan yap, gideceğim. This has gone too far. Bu mesele sıktı artık.
 
Çeviri took
bak. take.
 
Çeviri tool
i., f. alet, el aleti, kalem; çoğ. takım, avadanlık; herhangi bir işi görmek için gerekli olan vasıta; herkesin oyuncağı olan kimse; (argo) penis; f. aletle şekil vermek veya yapmak; kalıp gibi aletle süslemek; (argo) arabaya binip sürmek. tool box takım kutusu. tool'ing i. çizgili olarak taş yontma; sıcak kalıpla kitap kapağına süs yapma.
 
Çeviri toon
i. Batı Hint adalarına mahsus ve kırmızı olan kerestesi mobilya için kullanılan bir ağaç.
 
Çeviri toot
f., i. boru çalmak, boru gibi ses çıkarmak; i. boru sesi; düdük sesi; (argo) içki alemi.
 
Çeviri tooth
i. (çoğ. teeth) f. diş; diş gibi çıkıntı, diş şeklinde şey; diş gibi kesen şey; belirli bir yemeğe olan aşırı düşkünlük; çoğ. keskin ve içine işleyen şey; f diş diş etmek, kenarına diş yapmak. armed to the teeth baştan tırnağa kadar silâhlı. a bone in his teeth gemi giderken önünde meydana gelen su fışkırması. by the skin of one's teeth ancak, güçbelâ. cast it in his teeth yüzüne vurmak, yüzüne karşı söylemek. cut a tooth diş çıkarmak. fight tooth and nail çok şiddetli dövüşmek. get one's teeth into kendini vermek (işine). in the teeth of karşı karşıya. show one's teeth tehdit etmek. It set my teeth on edge Dişlerimi kamaştırdı. They put teeth in that law. Koydukları madde ile kuralın etkisini artırdılar. toothed s. dişli tooth'y s. dişlek.
 
Çeviri toothache
i. diş ağrısı.
 
Çeviri toothbrush
i. diş fırçası. tooth brush tree misvak agacı, bot. Salvadora persıca.
 
Çeviri toothpaste
i. diş macunu.
 
Çeviri toothpick
i. kürdan, diş karıştırıcı.
 
Çeviri toothpowder
i. diş tozu.
 
Çeviri toothsome
s. lezzetli, tadı güzel, iştah açıcı; hoş. toothsomely z. lezzetle; hoşça. toothsomeness i. lezzetlilik; hoşluk.
 
Çeviri toothwort
i. dişotugillerden herhangi bitki, bot. Dentaria; gizli otu, bot. Lathraea.
 
Çeviri tootle
f. nefesli sazlarda yavaş ve devamlı ses çıkarmak.
 
Çeviri toots
i., A.B.D., (argo) kız; gen. ünlemle kullanılır: Hi, toots! N'aber kız?
 
Çeviri tootsy, tootsywootsy
(argo) (çocuk, kadın) ayak.
 
Çeviri top
i. topaç. sleep like a top külçe gibi uyumak.
 
Çeviri top
i., s. üst, tepe; zirve, doruk; baş; başın tepesinde bulunan saç tutamı; çoğ. bitkinin toprak üstünde kalan kısmı; en yüksek derece, en yüce yer; den çanaklık; (spor) topun tepesine vuruş; s. en yüksek; âlâ, birinci derecedeki, birinci sınıf. top boot uzun potin. top hat silindir şapka. top'less s üstü olmayan; belden yukarısı çıplak. top'most s. en üstteki. at the top of his lungs bar bar, avazı çıktığı kadar. blow one's top argo tepesi atmak; çıldırmak. go over the top siperden çıkıp saldırmak; beklenilenden daha çoğunu elde etmek. off one's top kafadan çatlak, kaçık. on top zirvede; başta, en güç1ü; başarılı. on top of en tepede; üstünde; ilâveten, ek olarak; az kalsın, nerdeyse on top of that hem de, üstelik. one thing on top of another üst üste, birbiri üstüne. over the top fazladan. I'm on top of the world. Dünyalar benim oldu.
 
Çeviri top
f (-ped, -ping) tepesini kesmek; üstünü kapamak, kapak koymak; kapak yerine geçmek; tepesine çıkmak; tepeye varmak, üstünden geçmek; geçmek, üstün gelmek; üstesinden gelmek; kim. damıtarak en uçucu kısmını ayırmak; (spor) topun tepesine vurmak top off bitirmek, sona erdirmek;tepeleme doldurmak. Can you top this? Bundan daha iyisini uydurabilir misiniz?
 
Çeviri topaz
i. topaz; bir çeşit sarı safir.
 
Çeviri topazolite
i. sarı veya zeytin renginde, grena.
 
Çeviri topcoat
i. palto.
 
Çeviri topdrawer
s., k.dili iyi cins, üstün.
 
Çeviri topdressing
i. serpme gübre.
 
Çeviri tope
f. çok içki içmek, ayyaş olmak. top'er i. ayyaş kimse, bekri kimse.
 
Çeviri tope
i. ufak kubbeli Buda tapınağı.
 
Çeviri tope
i. camgöz, zool. Galeus canis.
 
Çeviri topectomy
i. beyindeki ön lobun kısmen çıkarılması.
 
Çeviri topflight
s. en iyi kalite, üstün.
 
Çeviri topgallant
i., den. babafingo.
 
Çeviri topheavy
s. havaleli, üst taraf çok yüklü.
 
Çeviri tophet
i. Kudüs şehri yakınlarındaki Hinnom deresinde eskiden çocukların kurban edildiği bir yer; cehennem.
 
Çeviri tophus
i. (çoğ tophi) tıb. gut hastalığında mafsallarda kireç toplanması.
 
Çeviri topiary
s., i., bahç. süslü şekilde budanmış; i. süslü şekilde budama sanatı; böyle düzenlenmiş bahçe.
 
Çeviri topic
i. konu, mevzu.
 
Çeviri topical
s. konuya ait; tartışmalı; yöresel, mahalli, mevzii; güncel, günün meselelerine değinen; tıb. lokal. topical coloring kumaş basması, bez üstüne yapılan renkli basma. topical song güncel konulu şarkı topically z. tartışmalı olarak; yöresel olarak.
 
Çeviri topknot
i. kuş sorgucu tepe ibik; saç topuzu; kordele ve tüy gibi saç süsü.
 
Çeviri topmast
i., den. gabya çubuğu.
 
Çeviri topnotch
s. en iyi kalite, üstün.
 
Çeviri topographical
s. topografyaya ait, topografik.
 
Çeviri topography
i. topografya. topographer i. topografya uzmanı.
 
Çeviri topology
i., mat. geometrik şekillerin veya üc boyutlu cisimlerin bazı durumlarda değişmeyen özelliklerini inceleyen matematik dalı.
 
Çeviri toponym
i. yer ismi; bulunduğu yerden dolayı verilen isim. topon'ymy yer adları bilgisi.
 
Çeviri topper
i. bir şeyin tepesini kesen kimse veya alet; kaban; (argo) üstün kimse; (argo) kaliteli şey; (argo) silindir şapka.
 
Çeviri topping
s., i. üstün, âlâ; İng., k.dili zinde, çok sıhhatli; çok iyi; i. tepesini kesme; tepe; sos.
 
Çeviri topple
f. devirmek; devrilmek, düşecek gibi yana yatmak; itip yuvarlamak, düşürmek. topple over düşmek.
 
Çeviri tops
s., (argo) en iyi, birinci sınıf.
 
Çeviri topsail
i. gabya yelkeni.
 
Çeviri topsecret
s., A.B.D., ask. çok gizli.
 
Çeviri topside
i., den., gen. çoğ. geminin su hattından yukan olan dış yanı, borda.
 
Çeviri topsoil
i. toprağın üst tabakası, humus.
 
Çeviri topsyturve
z., s., i. altüst, başaşağı, karmakarışık; i. başaşağı vaziyette olma; karışıklık.
 
Çeviri toque
i. başa sıkıca oturan kenarsız bir kadın şapkası
 
Çeviri tor
i. kayalık yüksek tepe, kayalık burun
 
Çeviri torah
i. Tevrat, Eski Ahdin ilk beş kitabı; Musa şeriatı; k.h. Musevi edebiyatında kanun.
 
Çeviri torc , torque
i. burma madenden gerdanlık.
 
Çeviri torch
i. meşale; asetilen lambası; İng. cep feneri; (argo) yangın çıkarma delisi. torch race eski Yunanlılarda koşucuların elde tuttukları meşaleleri birbirine vererek yaptıkları menzil yarışı. torch singer melankolik aşk şarkıları söyleyen kimse. torch song melankolik bir aşk şarkısı. carry a torch for (argo) karşılık görmeksizin sevmek. hand on the torch ilim ışığını devam ettirmek.
 
Çeviri torchbearer
i. meşale taşıyan kimse; bilgi veya doğruluk yayan kimse.
 
Çeviri torchlight
i. meşale ışığı.
 
Çeviri torchonlace
i. keten ipliğiyle işlenen bir çeşit dayanıklı dantela.
 
Çeviri tore
bak. tear.
 
Çeviri tore
i., mim. tam kaval (yarım daire profilinde yuvarlak silme kısmı).
 
Çeviri toreador
i. boğa güreşçisi, toreador. toreador pants balıkçı pantolonu.
 
Çeviri toreutic
s. maden oymacılığına ait. toreutics i. maden oymacılığı.
 
Çeviri torii
i. Japonya'da Sinto tapınağının ulu ve süslü tore kapısı.
 
Çeviri torment
f. işkence etmek, eziyet etmek, eza vermek, azap çektirmek; canını sıkmak, başını ağrıtmak; kızdırmak. tormentingly z. işkence edercesine. tormentor i. eziyetçi kimse; işkence aleti; sahne içindeki yan perde.
 
Çeviri torment
i. işkence, eziyet, ezinç, eza, elem, azap, cefa; cehennem.
 
Çeviri tormentil
i. beşparmakotu, bot. Potentilla reptans.
 
Çeviri torn
f., bak. tear.
 
Çeviri tornado
i. (çoğ. -does, -dos) kasırga; hortum; şiddetli fırtına.
 
Çeviri torose , torous
s., bot. yumrulu; zool. şişkin, çıkıntılı, boğumlu.
 
Çeviri torpedo
i. (çoğ. -does, -dos) f torpil; demiryolu üzerine konulup işaret olarak tekerlekler altında patlatılan fişek; eğlence için taş üzerine atılıp patlatılan fişek; uyuşturanbalığı, torpilbalığı, zool. Raia top pedo; f. torpillemek, torpil ile harap etmek veya batırmak. torpedo boat torpido, torpidobot. torpedoboat destroyer muhrip. torpedo net torpil ağı. torpedo station torpido üssü. torpedo tube torpil atmaya mahsus kovan.
 
Çeviri torpid
s. uyuşmuş, uyuşuk; cansız gibi; durgun; duygusuz; faaliyetsiz.
 
Çeviri torpidity, torpidness
i. uyuşukluk, hareketsizlik, cansızlık. torpidly z uyuşukça; hareketsizce.
 
Çeviri torpor
i. uyuşukluk, cansızlık, hareketsizlik; sersemlik. torporif'ic s. uyuşukluk getirici, uyuşturucu.
 
Çeviri torquate
s., zool. boynu halkalı.
 
Çeviri torque
i., mak. devir meydana getiren kuvvet, dönme momenti; bazı sıvı ve billurlardan geçme sonucunda polarılmış ışık düzleminde meydana gelen dönel etki; bak. torc.
 
Çeviri torrefy , torrify
f. kavurmak, yakmak; mad. tas. yüksek ısıyla gazlarını defetmek için kurutmak; ecza. kurutup gevrekleştirmek torrefac'tion i. kavurma. uyuşuk.
 
Çeviri torrent
i. sel, çok hızlı akıntı; sel gibi akan veya zorlu şey.
 
Çeviri torrential
s. sel gibi; selden meydana gelen; şiddetli, kızışık. torrentially z. sel gibi.
 
Çeviri torricellian
s. barometrenin ana ilkesini keşfeden İtalyan fizik bilgini; Toricelli'ye ait veya onunla ilgili Torricellian tube barometrenin cam tübü Torricellian vacuum barometre cıvası üzerindeki hava boşluğu.
 
Çeviri torrid
s. güneşten kavrulan: çok sıcak kızgın, ateş gibi yakıcı. Torrid Zone Sıcak Kuşak. torrid'ity i. sıcaklık yakıcılık.
 
Çeviri torsion
i. burma, bükme kıvırma; burulma bükülme, kıvrılma; mak. burulmuş tel veya cubuğun eski haline dönmesini gerektiren kuvvet. torsion balance burulmalı terazi. torsion meter burma ölçeği torsion scale tel veya maden çubuklarının burulması ile işleyen terazi. torsional s. burulma kabilinden, bükülmeye ait. torsionally z. burarak.
 
Çeviri torsk
i. mezgitgillerden herhangi bir balık, zool. Gadidae.
 
Çeviri torso
i. insan gövdesi; heykel gövdesi; güdük şey.
 
Çeviri tort
i., huk. haksız muamele, haksız fiil.
 
Çeviri torte
i., ahçı. turta.
 
Çeviri tortfeasor
i., huk. haksız fiil isleyen kimse.
 
Çeviri torticollis
i., tıb. kasılma sonucu boynun çarpılması, boyun tutulması.
 
Çeviri tortile
s. bükülmüş, çöreklenmiş.
 
Çeviri tortilla
i., Meksika bir çeşit pizza, lahmacun.
 
Çeviri tortious
s., huk. haksız fiil kabilinden.
 
Çeviri tortoise
i. kaplumbağa, tosbağa, zool. Testudo. tortoise shell bağa.
 
Çeviri tortoiseshell
i. çilli evcil kedi, üç renkli dişi kedi.
 
Çeviri tortuosity
i. eğri büğrülük, yılankavilik. tortuously z. eğri büğrü bir şekilde.
 
Çeviri tortuous
s. eğri büğrü, dolambaçlı büküle kıvrıla uzayan; hileli.
 
Çeviri torture
i., f. işkence, eza, eziyet, azap, elem; f. işkence etmek, eziyet etmek, azap vermek; biçimini bozmak, anlamını değiştirmek.
 
Çeviri torus
i. (çoğ. tori) mim. tam kaval; anat. kasta veya kemikte yuvarlak çıkıntı, yumru, kabartı; bot. çiçek tablası.
 
Çeviri tory
i., s., İng. tutucu parti üyesi; s., k.h. tutucu Toryism i. tutuculuk.
 
Çeviri tosh
i., İng., k.dili saçma.
 
Çeviri toss
f., i. atmak; havaya fırlatmak; (başı) arkaya doğru silkmek; öteye beriye çarpmak; çalkalamak, çalkandırmak; çalkanmak; bir yandan öbür yana atılmak; silkinmek, sarsılmak; karıştırmak; tartışmak; yazı tura için parayı havaya atmak; i. fırlatma, atma; atılma; (başı) arkaya silkme; yazı tura için para atma; bahis. tossed salad hafifçe altüst edilmiş salata. toss down içivermek, yuvarlamak. toss off bir yudumda içmek, yuvarlamak; yapıvermek. toss up yazı tura için para atmak; hazırlayıvermek win the toss yazı turada kazanmak. I tossed and turned all night. Bütün gece kıpır kıpır döndüm.
 
Çeviri tossup
i. yazı tura için para atma; düşeş, şans işi.
 
Çeviri tot
f. (-ted, -ting) gen. up (ile) toplamak.
 
Çeviri tot
i. ufak çocuk, yeni yürüyen çocuk; azıcık içki.
 
Çeviri total
s., i., f. (-ed, -ing veya -led, -ling ) bütün, tam tamam; top yekun; i. toplam, yekun, tutar; top, hepsi; f. toplamak, yekununu bulmak; tutmak, etmek; (argo) tamamen harap etmek. total abstinence alkolden kaçınma, Yeşilaycılık. total eclipse güneşin tam tutulması. total loss tam zarar. total war top yekun savaş. totality i. bütünlük, tümlük; astr. ay veya gün tutulmasının tam olduğu süre. totally z. tamamen bütün bütün.
 
Çeviri totalitarian
s., i. totaliter, bütüncül; i. totaliter yönetim yanlısı. totalitarianism i. totalitercilik.
 
Çeviri totalize
f. toplamak totaliza'tion i. toplama totalizer. totalizator i. at yarışlarında müşterek bahisleri kaydedip toplayan hesap makinası.
 
Çeviri tote
f., i., A.B.D., k.dili taşımak; i. taşıma; yük. tote bag kadınların büyük el çantası.
 
Çeviri totem
i. ongun, totem: totem heykeli. totem pole totem heykeli. totemism i. ongunculuk, totemizm. totemist i. onguncu, toteme inanan kimse; totem uzmanı.
 
Çeviri tother , t'other
zam. k.dili öbürü.
 
Çeviri totter
f. sendelemek, yalpalamak, sallanmak totteringly z .sendeleyerek tottery s. sarsak; sallantıda olan.
 
Çeviri toucan
i. tukan, zool. Rham phastidae.
 
Çeviri touch
f. dokunmak, ellemek, el sürmek; temas etmek, değmek; bitişik olmak; erişmek; yaklaşmak; tesir etmek; düzeltmek; mütehassıs olmak; (argo) para koparmak; İng., (argo) aldatmak; sözünü etmek, bahsetmek; yemek; müz. çalmak; mat. teğet geçmek, değmek. touch at uğramak. touch bottom dibe değmek; (fiyat) çok düşmek; (ümit) suya düşmek. touch down inmek. touch off patlatmak, ateşlemek. touch on (konuya) dokunmak, değinmek. touch one to the quick ciğerine işlemek, yüreğine tesir etmek. touch the heart of yüreğini yumuşatmak, etkilemek. touch up retuş yapmak touch wood nazar değmesin diye tahtaya vurmak. He touched his hat. Şapkasına dokunarak selâm verdi. I don't dare touch wine. Şaraba el süremem. touch'able s. dokunulur, el sürülebilir.
 
Çeviri touch
i. dokunma, dokunuş, temas, değme; bitişik olma; dokunum, dokunma duyusu; hisleri uyandırma kuvveti; koku, çeşni; iz; üslup; (argo) kendisinden kolayca para koparılan kimse; (argo) para isteme; müz. tuşlayış, dokunuş; tuşların direnci; spor taç touch and go tehlikeli durum; (konuya) şöyle bir dokunma. touch football özel teçhizatsız oynanan bir çeşit Amerikan futbolu. touch needle ayar iğnesi; mihenk veya altın ayar iğnesi. a soft touch ken disinden kolayca para koparılan kimse. finishing touches tamamlayıcı düzeltmeler, son retuşlar. keep in touch with temasta bulunmak, alâkayı devam ettirmek. the royal touch sıraca hastalığının ilâcı farz edilen kralın el dokunuşu. I felt a touch of rheumatism this morning. Bu sabah romatizma beni şoyle bir yokladı. The writer has a light touch. Yazarın hoş bir üslubu var.
 
Çeviri touchandgo
s. tehlikeli, nazik; baştan savma, gelişigüzel, yüzeysel.
 
Çeviri touchdown
i. Amerikan futbolunda gol.
 
Çeviri touche
(ünlem) (eksrimde) Tuş! Dokundun ! Tam yerinde !
 
Çeviri touchhole
i. eski toplarda falya deliği.
 
Çeviri touching
s., edat dokunaklı, içe dokunur, etkili; (edat) -e dayanarak, -e bağlı olarak. touchingly z. dokunaklı bir şekilde.
 
Çeviri touchmenot
i. kına çiçeği, bot. I mpatiens.
 
Çeviri touchstone
i. denektaşı, mihenk taşı.
 
Çeviri touchtype
f. bakmadan daktilo kullanmak. touchwood i. ağaç kavı, kav.
 
Çeviri touchy
s. alıngan, çabuk darılır; titiz, huysuz; çabuk tutuşan. touchily z. alınganca. touchiness i. alınganlık; titizlik.
 
Çeviri tough
s., i. kopmaz, kırılmaz; sert, pek dayanıklı; kart; güç, zor, çetin; kuvvetli, eğilmez; direşken; belâlı; i. külhanbeyi. tough spot çıkmaz. That's tough. Tough luck. Geçmiş olsun. Vah, vah! Pek yazık. He had the toughest beat in the city. Şehrin en olaylı devriyesi onun üzerindeydi. tough'ish s. epeyce dayanıklı; pişkince; kartça; güççe. tough'ly z. güçlükle. tough'ness i. dayanıklılık; güçlük.
 
Çeviri toughen
f. katılaşmak, katılaştırmak; güçlüklere alıştırmak.
 
Çeviri toughie
i., k.dili külhanbeyi; çıkmaz durum, açmaz.
 
Çeviri toughminded
s katı, yeğin; çetin; çakırpençe
 
Çeviri toupee
i. eğreti tepe saçı, ufak peruka.
 
Çeviri tour
i., f. devir; gezi, tur, seyahat; dünya seyahati, uzun yolculuk; turne; nöbet; f. seyahat etmek, tur yapmak, gezintiye çıkmak; turneye çıkmak. tour of duty tayin edilen bir yerde çalışma süresi. tour the Continent Avrupa'yı dolaşmak. the grand tour tahsilin tam olması için aristokrat çocuklarının Avrupa'yı dolaşması. touring car büyük açık otomobil.
 
Çeviri touraco
i. Afrika muzculu, zool. Turacus fischeri.
 
Çeviri tourbillion
i. helezoni şekilde havaya yükselen fişek; kasırga.
 
Çeviri tourdeforce
Fr. üstün kudret veya hüner gösterisi.
 
Çeviri tourism
i. turizm; zevk için yapılan geziler.
 
Çeviri tourist
i. turist. tourist agency seyahat acentesi. tourist class bazı vapurlarda ikinci ve üçüncü mevkiler arasında yolcu mevkii, turistik mevki.
 
Çeviri tourmaline
i. kıymetli taş gibi kullanılan ve birçok renkleri bulunan şeffaf bir taş.
 
Çeviri tournament
i. yarışma, turnuva; ortaçağda mızrak oyunu; turnuva oyunları.
 
Çeviri tourney
i., f. turnuva; f. turnuvaya katılmak; mızrak oyununa katılmak.
 
Çeviri tourniquet
i. kan akıntısını durdurmak için kola veya bacağa sarılan sıkı sargı.
 
Çeviri tousle
f. arap saçına çevirmek, bozmak, karıştırmak, karmakarışık etmek.
 
Çeviri touslesmois
i., Fr. tespih çiçeğinin nişastalı yumru kökü.
 
Çeviri tout
f., i., k.dili müşteri aramak, simsarlık etmek; oy toplamak; yarış taliminde atları gizlice gözetlemek; bahis tutan kimseye atlar hakkında önceden bilgi vermek; i. yarış taliminde atları gözetleyip bahisçilere önceden bilgi veren kimse; simsar
 
Çeviri toutdesuite
Fr. derhal, hemen.
 
Çeviri tovarisch
i., Ru. yoldaş.
 
Çeviri tow
f., i. yedeğe alıp çekmek; çekmek; i. yedekte çekme veya çekilme; yedekte çekilen duba; çekme halatı. have in tow yedekte bulundurmak; peşine takıp gezdirmek. take in tow yedeğe almak, yedekte çekmek; himaye altına almak. tow'age i. yedekte çekme; yedek ücreti.
 
Çeviri tow
i. kıtık.
 
Çeviri toward
s. yumuşak başlı, uysal; yaklaşan. toward'ly s. eski uslu, uysal; uygun.
 
Çeviri towards
(edat) -e doğru, doğrultusunda, tarafına doğru; -e yakın, -e karşı; için. towards evening akşama doğru, akşam üzeri.
 
Çeviri towboat
i. römorkör.
 
Çeviri towel
i., f. havlu, silecek, peşkir; f. havlu ile kurulamak veya kurulanmak. Turkish towel kaliteli havlu. towel(l)ing i. havluluk bez throw in the towel; k.dili pes demek.
 
Çeviri tower
i., f. kule, burç: kale, hisar; f. başkalarından yüksek olmak; dikine havalanmak (kuş). tower over bir diğerinden daha yüksek olmak. a tower of strength insana manevi kuvvet veren kimse. the Tower Londra'nın eski kalesi. water tower yüksek su deposu.
 
Çeviri towering
s. yüksek, kule gibi; çok şiddetli, şiddeti artan towering rage dehşetli öfke.
 
Çeviri towhead
i. sırma saçlı kimse.
 
Çeviri towline , towrope
i. çekme halatı.
 
Çeviri town
i. kasaba; şehir; şehir halkı; şehrin iş merkezi. town and gown tüccarlar ile üniversite. town clerk kasaba sicil memuru. town council belediye meclisi. town crier şehir tellâlı. town hall belediye binası. town house şehirdeki ev; İng. belediye dairesi. town meeting kasabada oy kullanma hakkı olan herkesin katıldığı toplantı. town talk şehir dedikodusu veya söylenti konusu, şehir havadisi. go to town şehre inmek; (argo) harıl harıl yapmak. on the town vakıftan yardım görmekte; (argo) çakırkeyf, âlemde. paint the town red (argo) çok gürültülü eğlenti yapmak.
 
Çeviri township
i. kasaba ile yöresi ve bağlantıları, kaza, ilçe.
 
Çeviri townsman
i. sehirli, hemşeri.
 
Çeviri townspeople
i. şehir halkı.
 
Çeviri towpath
i. kanal kenarında gemiyi çeken beygirlere mahsus yedek yol.
 
Çeviri toxemia
i. kan zehirlenmesi.
 
Çeviri toxic
s. zehir nev'inden, zehirden meydana gelmiş, zehirli. toxicant s., i. zehirli, zehirleyici, zehir meydana getiren; i. zehirli madde. toxica'tion i. zehirleme, zehirlenme.
 
Çeviri toxicology
i zehirbilim, ze hirler bilgisi, toksikoloji. toxicological s. zehirbilimsel. toxicologist i. zehirbilim uzmanı.
 
Çeviri toxin,ine
i. toksin.
 
Çeviri toy
i., f., s. oyuncak; oyuncak gibi ufak şey, önemsiz şey; f. eğlenmek, oynamak: s. oyuncak gibi, küçük, ufak. toy shop oyuncakçı dükkânı.
 
Toplam 274 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com