Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'set' sonuçları
Çeviri set
(i.) duruş, oturuş; batma, batış, gurup; akıntı veya rüzgarın yönü; fide; testere dişlerinin çaprazlanması; meyil, eğilim temayül; mizanpli; tenis set; briç yenilgi. set square gönye. a dead set engel, mâni; av köpeğinin avı göstermesi.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri set
(i.) takım, grup, klik; seri; tiyatro dekor, stüdyo düzlüğü; (sin.) set; televizyon veya radyo alıcısı; (mat.) dizi. a set of teeth diş takımı. dinner set sofra takımıi the fast set hızlı yaşayanlar grubu.
 
Çeviri set
(s.) belirli, muayyen; ayarlanmış; adetlere uygun; yerleşmiş; aynı, basmakalıp; verilmiş; değişmez; hazır; düzenli, muntazam.
 
Çeviri set
(f.) (set, ting) koymak, yerleştirmek; batmak, kaybolmak; kuluçkaya yatırmak, kuluçka makinasına koymak; pekiştirmek; dondurmak, katılaştırmak; kurmak, ayarlamak; hazırlamak; doğrultmak, kırık veya çıkığını yerine oturtmak; yön vermek; kakma işi yapmak; bahse girişmek; (saç) sarmak, mizanpli yapmak; (müz.) bestelemek; tayin etmek; donatmak, tanzim etmek; bulup yerini göstermek (av köpeği); (matb.) dizmek, tertip etmek; dikmek (fidan); pekişmek, katılaşmak, donmak; yönelmek. set about başlamak, girişmek, koyulmak, teşebbüs etmek. set afloat yüzdürmek. set against mukayese etmek, tartmak; kışkırtmak, aleyhine çevirmek. set apart bir kenara ayırmak, ayrı koymak; ayırmak, tahsis etmek. set a price on someone's head aranılan bir kimsenin kellesine fiyat biçmek. set aside bir tarafa koymak; lağvetmek, feshetmek, iptal etmek; kenara bırakmak. set at ease yatıştırmak, teskin etmek, rahatlatmak, sıkıntısını gidermek. set at large serbest bırakmak. set at naught hiçe saymak. set at work işe başlatmak. set back geri bırakmak, geri almak, ilerlemesini engellemek. set back on one's heels şaşkına çevirmek. set before önüne koymak, göstermek, anlatmak, arzetmek. set bread hamura maya katmak ve dinlendirmek. set by bir kenara koymak, ilerisi için saklamak. set by the ears boğuşmak. set down indirmek, yere koymak; yazmak, kaydetmek; alçaltmak, kibrini kırmak. set eyes on görmek; göz koymak. set fire to tutuşturmak, ateşe vermek. set foot in (bir yere) ayak basmak. set forth zikretmek, beyan etmek, meydana koymak, ileri sürmek; yola koyulmak. set forward ileri koymak, ilerletmek. set free serbest bırakmak, salıvermek. set in başlamak; sahile doğru esmek, sahile doğru ilerlemek (met). set in order sıraya koymak, düzeltmek. set loose başıboş bırakmak, serbest bırakmak, salıvermek. set off ayrı koymak; etkilemek; yola çıkmak; fitillemek; göstermek; belirginleştirmek, süslemek. set on saldırtmak, kışkırtmak; üzerine koymak. set on edge kamaştırmak (diş); sinirlendirmek. set on end dikmek, dikine koymak. set on fire tutuşturmak, ateşe vermek. set on foot başlatmak. set one's cap for (k.dili) kancasını takmak, birinin peşini bırakmamak (evlenmek maksadıyle). set one's heart on ele geçirmeye veya yapmaya azmetmek. set out yola çıkmak, koyulmak, başlamak; sınırlarını belirtmek; yaymak, göz önüne sermek; resmetmek; daldırmak (fidan). set out for yola çıkmak. set out on başlamak. set out to e kalkışmak, e koyulmak. set over mesuliyeti yüklemek. set right düzeltmek, tashih etmek. set sail yelken açmak, denize açılmak (gemi). set store by çok kıymetli saymak. set the fashion moda çıkarmak, örnek olmak. set the pace yarışta nasıl koşulacağını göstermek. set the teeth çaprazlamak (testere). set the watch nöbet dağıtmak. Set them up! İçkiler benden ! set to girişmek, başlamak. set to music bestelemek. set to rights düzeltmek, tashih etmek. set up havaya dikmek; açmak; kurmak, tesis etmek; işe başlatmak; yükseltmek (ses); ileri sürmek; mevkiini yükseltmek; harflerini dizmek; dik durdurmak; kendine getirmek; gerip tam yerine getirmek (yelken). set up a loud noise yaygarayı basmak. set up housekeeping ev açmak. set upon üzerine saldırmak veya saldırtmak.
 
Çeviri seta
(i.) (çoğ. setae) (biyol.) domuz kılına benzer sert uzantı; ince diken.
 
Çeviri setaceous
(s.) sert kıllı; domuz kılı gibi.
 
Çeviri setback
(i.) aksilik, işin ters gitmesi; ters akıntı; (mim.) yüksek binalarda üst katların alt katlara nazaran daha geriden inşa edilmesi.
 
Çeviri setiferous
(s.) sert kıllı.
 
Çeviri setiform
(s.) domuz kılı şeklinde.
 
Çeviri setoff
(i.) karşılık, mukabil; (huk.) borca mukabil sayılan borç; (mim.) çıkıntı.
 
Çeviri seton
(i.), (tıb.) kıl fitili, bundan çıkan cerahat.
 
Çeviri settee
(i.) kanepe.
 
Çeviri setter
(i.) dizici; seter (av köpeği).
 
Çeviri setting
(i.) kakılmış şey, mücevher yuvası; bir defada kuluçkaya konulan yumurtalar; tiyatro dekor; konunun geçtiği yer ve zaman, ortam; batma, gurup; bir kişilik yemek takımı; beste.
 
Çeviri settle
(f.), (i.) yerleştirmek, yerleşmek; düzeltmek; sakinleştirmek; dibe çökmek, posasını çöktürmek; durulmak; (k.dili) hesaplaşmak; karara varmak; ödemek, hesabı kapatmak; iskân ve imar etmek; bir karara bağlamak, halletmek; konmak (kuş); oturmak (temel); katileştirmek. settle accounts hesaplaşmak, hıncını almak. settle down yerleşmek, oturmak. settle in yerleşmek; (kış) bastırmak. settle on karar vermek; (huk.) (irat, nafaka) bağlamak. settle one's hash (k.dili) hakkından gelmek, göstermek, pes dedirtmek. settle the stomach karın ağrısını geçirmek. settle up hesap görmek. That settles it ! Tamam işte ! settled (s.) yerleşik; sabit; halledilmiş.
 
Çeviri settlement
(i.) yerleşme, oturma; kararlaştırma; halletme; hesap görme; duvarın veya toprak setin biraz çöküp oturması; yeni sömürge; yeni iskan edilmiş yer; ev, mesken; (huk.) irat bağlama. settiement house şehrin fakir semtlerinde kurulan yardım yurdu.
 
Çeviri settler
(i.) yeni bir yere yerleşen göçmen.
 
Çeviri settling
(i.) yerleşme; halletme; (çoğ.) tortu, posa.
 
Çeviri setto
(i.) çarpışma, tokuşma.
 
Çeviri setup
(i.), ABD, (k.dili) durum, vaziyet; ABD, argo kolaylıkla kazanılacak şekilde planlanmış maç; ABD, (k.dili) içkiye katılan buz ve soda; ABD, (k.dili) lokantada sofra takımı; fiziksel yapı; duruş.
 
Toplam 20 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com