Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'sec' sonuçları
Çeviri sec
s., Fr. sek (şarap).
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri sec
kıs., A.B.D. Securities and Exchange Commission tahvil borsasını teftiş eden resmi daire.
 
Çeviri sec.
kıs. secant, second, secretary, section, Just a sec. k.dili Bir saniye!
 
Çeviri secant
s., i. kateden, kesen; i., geom. sekant.
 
Çeviri secco
s., i., it. kuru; i. sıva kuruduktan sonra üzerine yapılan duvar resmi.
 
Çeviri secede
f. çekilmek, ayrılmak (özellikle siyasi veya dini bir örgütten).
 
Çeviri secern
f. ayırt etmek, tefrik etmek; tb. ifraz etmek.
 
Çeviri secernent
i. ifraz edici gudde veya ilâç.
 
Çeviri secession
i. ayrılma, uzaklaşma; b.h.,(A.B.D.) 1860-61'de Güney Eyaletlerinin Birlikten ayrılması. secessionist i. ayrılma taraftarı.
 
Çeviri seclude
f. bir yere kapatıp dışarı salıvermemek, tecrit etmek, ayırmak.
 
Çeviri secluded
s. ayrılmış; kapalı; bir kenara çekilmiş; ırak; mahfuz, saklı, korunmuş.
 
Çeviri seclusion
i. inziva, köşeye çekilme; tenhalık.
 
Çeviri seclusive
s. yalnızlık eğiliminde olan.
 
Çeviri second
i. saniye.
 
Çeviri second
s., i., f. ikinci, sani; bir daha; ikinci derecede, aşağı; müz. ikinci; i. ikinci gelen kimse veya şey; düelloda şahit veya yardımcı; oto. ikinci vites: çoğ. ikinci derecede mal, tapon mal; müz. yan yana olan iki nota arasındaki fasıla; şarkıda ikinci ses; bir teklifi destekleme; f. yardım etmek, ilerletmek, teşvik etmek; parlamentoda bir teklife katıldığını ilân etmek. second best ikinci en iyi. second childhood bunaklık. second class ikinci sınıf veya derece. second fiddle ikinci kemanın çaldığı parça; ikinci derecede olma. second hand saat kadranında saniyeleri gösteren ibre. second lieutenant ask. teğmen. second mile kendine düşenin ötesinde bağışta bulunma. second nature kökleşmiş huylar. second sight önsezi. second thoughts sonradan akla gelen düşünceler. second wind yeniden kazanılan güç veya enerji. second, secondly z. ikinci olarak, saniyen.
 
Çeviri secondary
s., i. ikincil, tali, ikinci derecede olan, ikinci gelen; sonraki; min. evvelce teşekkül etmiş kaya içinde toplanan taş veya maden kabilinden; elek. tali (cereyan); i. murahhas, delege; yardımcı, muavin; kuş kanadının ikinci mafsalındaki tüy; astr. tali yıldız. secondary accent uzun bir kelimede ikinci derecedeki vurgu. secondary battery elek. akümülatör. secondary consideration ikinci derecede önemi olan mesele. secondary education ortaöğretim. secondary rays röntgen ışınları etkisiyle meydana gelen ışınlar. secondary road tali yol. secondary rocks başka kayalardan veya taş ve madenlerden oluşan kaya veya taş. secondary school orta ve lise seviyesinde okul. secondarily z. ikinci derecede, ikinci olarak secondariness i. ikinci derecede olma.
 
Çeviri secondguess
f. sonradan fikir yürütmek, iş işten geçtikten sonra düşüncesini soylemek.
 
Çeviri secondhand
s. kullanılmış, elden düşme; dolaylı.
 
Çeviri secondo
i., müz. sekondo, ikinci.
 
Çeviri secondrate
s. ikinci derecede; ikinci sınıf.
 
Çeviri secondstring
s., (A.B.D.), k.dili ikinci sınıf (oyuncu).
 
Çeviri secrecy
i. sır saklama, sır tutma; ketumluk, gizlilik.
 
Çeviri secret
s., i. gizli, saklı, hafi, mektum; esrarlı; mahrem; i. sır, gizli şey; anlaşılmaz şey, muamma. secret police gizli polis teşkilatı. secret service hafiye teşkilâtı. secret society gizli cemiyet. an open secret herkesçe bilinen sır. in on the secret sırra vâkıf. keep a secret sır saklamak. secretly z. gizlice, el altından secretness i. gizlilik.
 
Çeviri secretarial
s. sekreterliğe ait.
 
Çeviri secretariat
i. müdüriyet, müdüriyet personeli.
 
Çeviri secretary
i. sekreter, özel kâtibe, kâtip, yazman; bakan; bir çeşit yazıhane (kıs. sec., secy., sec'y). secretary bird Güney Afrika'ya mahsus yılan avlayan bir kuş. Secretary of State A.B.D.'nde Dış işleri Bakanı. secretary treasurer i. hem sekreter hem veznedar olan şahıs. honorary secretary fahri vekil veya kâtip. private secretary özel sekreter.
 
Çeviri secrete
f. gizlemek, saklamak; biyol. salgılamak, ifraz etmek.
 
Çeviri secretin
i., tıb. onikiparmak bağırsağında bulunan bir hormon, sekretin.
 
Çeviri secretion
i., biyol. salgılama, salgı, ifrazat; gizleme, sır saklama, ketumiyet.
 
Çeviri secretive
s. sır saklayan, sıkı ağızlı, ketum; tıb. salgılayan. secretively z. gizliliğe meylederek. secretiveness i. gizlilik, gizliliğe meyletme.
 
Çeviri secretory
s., tıb. vücutta sıvı madde hasıl eden, ifrazi.
 
Çeviri sect
i. fırka, mezhep; aynı meslek taraftan kimseler.
 
Çeviri sectarian
s., i. mezhep veya fırkaya ait; i. bir mezhep veya fırkanın bağnaz üyesi. sectarianism i. fırka veya mezhep usulü veya aşırı taraftarlığı.
 
Çeviri sectary
i. mezhep taraftarı; Anglikan kilisesine bağlı olmayan kimse.
 
Çeviri sectile
s. bıçakla kesilebilir.
 
Çeviri section
i., f. kesme, kesiş; kesilme, inkıta; kıta, parça, bölük, fasıl, kısım, bölge; A.B.D.,nde hükümetin malı olan 1 mil kare büyüklüğünde toprak parçası; yataklı vagonda kompartıman; geom. kesit; bir şeyin mikroskopla muayene edilen ince dilimi, kesit; f. kısımlara ayırmak veya bölmek, kısım kısım kesmek.
 
Çeviri sectional
s. bir bölüme ait; bir bölgeye ait. sectionalism i. bölgecilik.
 
Çeviri sectionalize
f. bölgelere ayırmak; bölmek.
 
Çeviri sector
i., geom. daire dilimi daire kesmesi, sektör; açılır kapanır bir rasat aleti; ask. mıntıka.
 
Çeviri secular
s., i. dünyevi, cismani; layik, dini olmayan, ruhani olmayan; manastır sistemine bağlı olmayan; yüz yılda bir vaki olan, asırlık; asırlarca süren; i. mahalle papazı. secularly z. layikçe.
 
Çeviri secularism
i. cismanilik, dini mahiyeti olmayan işlerle meşguliyet; layiklik secular'ity i. cismanilik, dünyevilik.
 
Çeviri secularize
f. layikleştirmek, dünyevileştirmek. seculariza'tion i. manastır sisteminden kurtarma; vakfı mülke çevirme; dini tesirden uzaklaştırma, layikleştirme, layikleştirilme.
 
Çeviri secund
s., bot., zool. bir taraflı, tek yanlı.
 
Çeviri secundine
i., bot. örtü (tohum taslağmda), integüment; çog, tıb. meşime, son.
 
Çeviri secure
s., f. emin, korkusuz, tehlikeden uzak; kaygısız, şüphesiz; emniyetli, muhafazalı; f. korumak, emniyet altına almak; tehlikeden masun kılmak; sağlamlaştırmak, bağlamak; iyice kapamak; ele geçirmek, bulmak. securely z. emniyetle; sımsıkı secureness i. sağlamlık, emniyetlilik.
 
Çeviri security
i. emniyet, güvenlik; korkusuzluk; kefalet, teminat; rehin, emanet, depozito; kefil; emniyet tedbirleri; çoğ. tahviller, senetler. Security Council Güvenlik Konseyi. security risk A.B.D. devlet memuriyetinde veya milli güvenliği ilgilendiren bir işte çalışması uygun görülmeyen şüpheli şahısı
 
Toplam 46 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com