pourf., i. dökmek, akıtmak, boşaltmak; bardaktan boşanırcasına yağmak; dokülmek, akmak; çay servisi yapmak; i. dökülen miktar; akma, yağma; şiddetli yağmur. It never rains hut it pours. Hepsi bir arada gelir (bazen iyilikler bazen de aksilikler). pour cold water on pişmiş aşa soğuk su katmak. pour oil on troubled waters heyecanı yatıştırmak.