Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'in' sonuçları
Çeviri in
i. etkili tarafın üyesi; k.dili istenilen du- ruma erişme vasıtası. ins and outs bir işin bütün ayrıntılarlı girdisi çıktısı; bir yerin bü- tün köşeleri.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri in
s. dahili, iç; kazanmış; elinde; içeri doğru yönelen. in and out kah içerde kah dışanda. in-and-out s., mak. bir içeri bir dışan hareket eden.
 
Çeviri in
z.içeride, içeriye, içine; evde; vazife ba- şında; mevsimi gelmiş be in with ortağı ol- mak; arkadaşı olmak. have it in for k.dili kin beslemek We are in for a fight şimdi çattık belaya ! muhakkak kavga çıkacak.
 
Çeviri in
edat içinde, içine, dahilinde, de, da; giymiş, süslenmiş, örtülü; (belirli bir renk, model veya kumaştan) yapılmış; düzenlenmiş; ile meşgul; amacıyle; vasıtasıyla; göre; bakımından; tesirinde; esnasında; A.B.D. zamam dolmadan önce; halinde, vaktinde, mevsiminde; üzere, ile, iken. in any case her halde, ne olursa olsun. in a crowd ka- labalık halde, küme halinde in fact gerçekte, aslında, hakikatte. in health sıhhatte. in honor of şerefine. in hot water sıcak suda; güçlük içinde, zor durumda. in itself haddi- zatında, bağımsız olarak. in my opinion benim fikrimce, bana kalırsa. in order that diye, ta ki. in reply to -e cevaben, cevap olarak. in sight görünürde. in so far as -e kadar. in that çünkü, cihetiyle, madem ki. in the dark karanlıkta, bilmeyerek, malumatı olmadan. in three months uç aya kadar, üç ay zarfında. believe in him ona güvenmek. blind in one eye bir gözü kör. seven in number sayıca yedi, yedi adet.
 
Çeviri in esse
Lat. fiilen mevcut olan, var olan.
 
Çeviri in flagrante delicto
Lat. cürmü meşhut halinde, suçüstü.
 
Çeviri in hoc signo vinces
Lat. Bu alemle utkulu olacaksın (Büyük Kostantin'in ibaresi).
 
Çeviri in locoparentis
Lat. ana veya baba yerinde.
 
Çeviri in medias res
Lat. ortasında, asıl bahse veya işe (girişmek).
 
Çeviri in re
huk. hakkında.
 
Çeviri in rem
huk. şahıslarla ilgili olmayarak.
 
Çeviri in statu quo
Lat. eski halinde, evvelki gibi, statüko halinde.
 
Çeviri in-
önek -sız veya gayri edatı: incapable ka biliyetsiz, yeteneği olmayan; -e doğru, içe riye, içine: in-bound merkeze doğru yak- laşmakta; limana doğru; içinde: inhome evde yapılan; sırasında: in-service training çalışma sırasında yapılan eğitim, pratik.
 
Çeviri inability
i. iktidarsızlık, ehliyetsizlik, kifayetsizlik yeterli olmayış.
 
Çeviri inabsentia
Lat. (toplantıda, mahkemede) gıyabında.
 
Çeviri inaccessible
s. yanına varılmaz, erişilemez, ulaşılamaz, yaklaşılamaz. inaccessibility i. erişilmezlik yaklaşma imkansızlığı. inaccessibly z. erişilemez bir şekilde.
 
Çeviri inaccurate
s. yanlış; kusurlu, tam olmayan, hatalı; aslından farklı. inaccuracy i. tam olmayış, hatalı oluş; kusur, hata. inaccurately z. tam olmayarak, hatalı olarak, kusurlu olarak.
 
Çeviri inaction
i. hareketsizlik faaliyetsizlik: atalet avarelik. inactive s. hareketsiz, atıl. inactively z. hareketsiz olarak; avere olarak. inactivity i. hareketsizlik; avarelik.
 
Çeviri inadaptability
i. uyumsuzluk, intibaksızlık, uygun gelmeyiş. inadapt'able s. uyumsuz, intibak edemeyen.
 
Çeviri inadequate
s. kifayetsiz, yetersiz, liyakatsiz, elvermez, eksik, nakıs. inadequacy, inadequateness i. yetersizlik. inadequately z. kifayetsiz olarak, yetersiz bir şekilde.
 
Çeviri inadmissible
s. kabul olunmaz, uygun görülmez. inadmissibility kabul olunmazlık.
 
Çeviri inadvertent
s. dikkatsiz; kasıtsız, elde olmayan. inadvertence, inadvertency i. dikkatsizlik. inadvertently z. istemeyerek, kasıtsız olarak.
 
Çeviri inadvisable
s. tavsiye edilemez; makul olmayan; akla uygun olmayan. inadvisability i. makul olmayış.
 
Çeviri inalienable
s. sahibinin tasarrufundan çıkması yasak, satılamaz, devrolunamaz, alınamaz. inalienability i. elden çıkaralamayış. inalienably z. elden çıkarılmaz surette.
 
Çeviri inalterable
s. değişmez, değiştirilemez, degişiklik kabul etmez. inalterabil'ity i. değismezlik. inalterably z. değişmez surette.
 
Çeviri inamorata
i. sevgili, sevilen kadın; aşık kadın.
 
Çeviri inane
s., i. boş, anlamsız; budala, ahmak; seciyesiz alçak; i. boşluk. inanely z. budalaca; anlamsız bir şekilde.
 
Çeviri inanimate
s. cansız, ruhsuz, ölü; donuk, sönük. inanimate nature. cansız maddeler. inanimately z. cansız olarak.
 
Çeviri inanition
i. gıdasızlıktan ileri gelen zafiyet; boşluk.
 
Çeviri inanity
i anlamslzllk, anlamse söz; boşluk
 
Çeviri inapplicable
s. uymaz, tatbik olunamaz, ilgisiz. inapplicabil'ity, inap'plica bleness i. uygun olmayış, tatbik edilemeyiş.
 
Çeviri inapposite
s. münasebetsiz, uygunsuz.
 
Çeviri inappreciable
s. takdir edilemez; belirsiz, pek az, cüzi. inappreciably z. anlaşılmaz derecede, ehemmiyetsiz surette, pek az.
 
Çeviri inappreciative
s. hoşnutsuz, memnuniyetini göstermeyen.
 
Çeviri inapproachable
s. yaklaşılamaz, erişilemez; eşsiz.
 
Çeviri inappropriate
s. uygun olmayan, yakışık almayan, münasebetsiz. inappropriately z. yakışık almaz bir şekilde. inappropriateness i. uygunsuzluk, münasebetsizlik.
 
Çeviri inapt
bak. inept.
 
Çeviri inaptitude
i. yeteneksizlik, kabiliyetsizlik; uygunsuzluk.
 
Çeviri inarch
f. çin usulüyle aşılamak, bir ağacın dalını kesmeden başka bir ağaca aşılamak. inarching i. çin aşısı, yanaştırarak yapılan aşı.
 
Çeviri inarm
f. kucaklamak, kolları arasına almak.
 
Çeviri inarticulate
s. kendisini iyi ifade edemeyen; meramını anlatmaktan âciz; anlaşılmaz; dilsiz; ifade edilmemiş; biyol. mafsalsız, oynak yeri olmayan. inarticulately z. meramım anlatamayarak, ifadeden âciz bir şekilde. inarticulateness i. meramını anlatamayış.
 
Çeviri inartistic
s. sanat değeri olmayan; içinde sanat zevki veya kabiliyeti bulunmayan. inartistically z. sanatsız şekilde, zevksizce.
 
Çeviri inasmuchas
madem ki, çünkü, i. göz önünde bulundurarak.
 
Çeviri inattention
i. dikkatsizlik, ihmal; nezakete önem vermeyiş. inattentive s. dikkatsiz, ihmalkar inattentively z. dikkatsizce. inattentiveness i. dikkatsizlik.
 
Çeviri inaudible
s. işitilemez, duyulamaz. inaudibly z. işitilmeyerek, işitilmeyecek surette. inaudibil'ity i. işitilmezlik.
 
Çeviri inaugural
s., i. açlılş töreni ile ilgili; i. başkanın göreve başlarken yaptığı konuşma.
 
Çeviri inaugurate
f. resmen işe başlatmak, (bir kimseyi) törenle bir göreve getirmek; başlamak (işe); açılış töreni yapmak. inaugura'tion i. resmen işe başlama; bir kimsenin göreve başlaması münasebetiyle yapılan tören, açılış toreni.
 
Çeviri inauspicious
s. uğursuz, meşum. inauspiciously z. uğursuzlukla. inauspiciousness i. uğursuzluk.
 
Çeviri inboard
s., z., den. geminin içindeki; z. geminin içinde, bordalarında; geminin içine. inboard motor teknede sabit motor.
 
Çeviri inborn
s. tabii, yaradılıştan, doğuştan, fıtri.
 
Çeviri inbound
s., den. limana giren, limana doğru yönelmiş.
 
Çeviri inbred
s. tabii, yaradılıştan, fıtri, aslında var olan; aynı soydan olan hayvanların dölünden elde edilmiş.
 
Çeviri inbreeding
i., biyol. aynı soy ve cinsten hayvan ve bitkilerin çiftleştirilmesi.
 
Çeviri inc
kıs. inclosure, inclusive, income, in- corporated, increase.
 
Çeviri inca
i. inka; inka imparatoru.
 
Çeviri incage
, encage f. kafese kapamak.
 
Çeviri incalculable
s. hesaba gelmez, hesap edilemez; sayısız. incalculably z. hesaba gelmez bir şekilde.
 
Çeviri incandesce
f. ısı etkisiyle beyazlaşmak, akkor haline gelmek; bir madeni akkor haline getirinceye kadar kzdırmak.
 
Çeviri incandescent
s. yüksek derecede ısı ile akkor haline gelmiş, akkor. incandescent lamp elektrik ampulü. in candescence i. akkorluk.
 
Çeviri incantation
i. efsun, büyü, sihir.
 
Çeviri incapable
s. yeteneksiz, kudretsiz, iktidarsız, ehliyetsiz, kabiliyetsiz, âciz. incapabil'ity i. güçsüzlük. incapably z. kabiliyetsizce.
 
Çeviri incapacitate
f. kudretsiz hale getirmek; huk ehliyetini elinden almak. incapacita'tion i. ehliyetsizlik, yetkisizlik, salâhiyetsizlik.
 
Çeviri incapacity
ih kabiliyetsizlik, ehliyetsizlik, yetkisizlik, salâhiyetsizlik.
 
Çeviri incapsulate
f. kapsül içine kapamak, sarmak.
 
Çeviri incarcerate
f., s. hapsetmek, kapatmak; s. hapsedilmiş. incarcera'tion i. hapsetme, hapsedilme.
 
Çeviri incarnadine
s., f. ten renginde, pembemsi; kan kırmızısı; f. kızıla boyamak.
 
Çeviri incarnate
s., f. vücut bulmuş, insan şekline girmiş, mücessem; ten renginde; f. vücut kazandırmak, canlandırmak, cisimlendirmek. a fiend in carnate mücessem şeytan, şeytanın ta kendisi.
 
Çeviri incarnation
i. insan veya hayvan şeklinde vücut bulma .
 
Çeviri incase
f. sandık veya kutu içine koymak, kaplamak.
 
Çeviri incasement
i. sandık içine koyma; muhafaza.
 
Çeviri incautious
s. dikkatsiz, tedbirsiz, ihtiyatsız, düşüncesiz. incaution i. dikkatsizlik incautiously z. düşüncesizce, düşünmeden.
 
Çeviri incendiary
s., i. kasten yangın çıkaran; çok fazla ısı meydana getirebilen; fesatçı, tahrik edici; i. kundakçı. in cendiary bomb kundak bombası.
 
Çeviri incense
f. kızdırmak, öfkelendirmek, darıltmak.
 
Çeviri incense
f., i. tütsülemek, buhur yakmak; i. günlük, buhur, tütsü; herhangi güzel bir koku.
 
Çeviri incentive
s., i. teşvik edici; harekete geçirici; i. dürtü, saik; mükâfat; meram. incentive pay fazla yapılan iş için ödenen para.
 
Çeviri inception
i. başlama, başlangıç. inceptive s. başlayan, başlayıcı.
 
Çeviri incertitude
i. şüphe, tereddüt, kararsızlık.
 
Çeviri incessant
s. devamlı, sürekli, fasılasız, ardı arkası kesilmeyen. incessantly z. sürekli olarak, ardı arkası kesilmeden.
 
Çeviri incest
i. akraba ile zina, nikâh düşmeyen akraba ile cinsel ilişki kurma.
 
Çeviri incestuous
s. akraba ile zina kabilinden; akrabası ile zina yapmış; akraba ile zina yapmaktan hâsıl olmuş.
 
Çeviri inch
i., f. pus, bir kademlik uzunluğun on ikide -biri, 2,54 cm, inç; barometredeki civayı bir pus yükseltecek hava basmcı; toprağa düşen yağmurun yükseklik ölçümü; f. yavaş yavaş hareket etmek veya ettirmek. inch along yavaş yavaş hareket etmek. by inches ağır ağır, yavaş yavaş. every inch tepeden tırnağa. within an inch of his life ölümüne ramak kalmış.
 
Çeviri inchmeal
z. azar azar, yavaş yavaş.
 
Çeviri inchoate
s. yeni başlamış, gelişmemiş, inkişaf etmemiş, tamamlanmamış. inchoative s, gram bir hareketin başladığını gösteren (zaman, kip).
 
Çeviri inchworm
i. yeri ölçer gibi yürüyen bir çeşit tırtıl.
 
Çeviri incidence
i. isabet,tesadüf etme; tekerrür oranı; oluş derecesi; fiz. bir cisim veya ışmın bir düzey üzerine düşmesi; huk. bir kanun veya verginin etkisi. angle of incidence geliş açısı.
 
Çeviri incident
i., s. olay, hadise, vaka; önemsiz olay; s. bağlı, tabi; fiz. gelen, düşen.
 
Çeviri incidental
s. rastlantıya bağlı, tesadüfi; arızi, dıştan gelen; doğal olarak takip eden. incidentally z. tesadüfen; fazladan; aklıma gelmişken .
 
Çeviri incinerate
f. yakıp kületmek. incinerator i. yakıp kül haline getiren makine veya alet. incinera'tion i. yakıp kületme.
 
Çeviri incipient
s. henüz başlamakta olan, yeni başlayan, başlangıç halinde. incipience incipiency i. başlangıç.
 
Çeviri incise
f. hakketmek, oymak, kazımak; yarmak, deşmek.
 
Çeviri incision
i. yarma, deşme; tıb. ensizyon, yarma .
 
Çeviri incisive
s. sivri, keskin; nüfuz eden, delip geçen; zeki, kesin ve açık. incisively z. kesin ve açık olarak. incisiveness i. kesinlik, katiyet.
 
Çeviri incisor
i. kesici diş, ön diş.
 
Çeviri incite
f. teşvik etmek, tahrik etmek, kışkırtmak. incitement i. teşvik, tahrik, kışkrtma, kışkırtılma.
 
Çeviri incivility
i. kabalık, nezaketsizlik; kaba davranış.
 
Çeviri inclasp
bak. enclasp.
 
Çeviri inclement
s. sert, fırtlnalı (hava); haşin, merhametsiz. inclemency i. fırtınalı hava; buhranlı hal. inclemently z. sert bir şekilde, merhametsizce.
 
Çeviri inclinable
s. eğiliminde, meyilli hale getirilebilir, mutemayil, arzulu.
 
Çeviri inclination
i. meyil, eğilim, yatma; bayır, yokuş; istek, rağbet, heves; geom. kesişen iki egri veya yüzeyin meydana getirdiği açı; eğilme derecesi.
 
Çeviri incline
i. eğri yüzey, mail satıh; yokuş, meyil; eğilme.
 
Çeviri incline
f. eğmek, yatırmak, meylettirmek; eğilmek, yatmak; meyletmek, istidat göstermek; sapmak, inhiraf etmek. incline one's ear kulak kabartmak, takdirle dinlemek. inclined plane. eğri yüzey, mail satıh. I am inclined to think düşünme egilimindeyim. green inclining to blue maviye çalan yeşil.
 
Çeviri inclinometer
i. meyil ölçeği, uçak veya geminin ufka göre egimini ö1çen alet; dünyamn manyetik alanının eğimini gösteren mıknatlslı iğne.
 
Çeviri inclose
, inclosure bak. enclose, enclosure .
 
Çeviri include
f. işine almak, kapsamak, şamil olmak, ihtiva etmek, dahil etmek, hesaba katmak. included s. dahil.
 
Çeviri inclusion
i. dahil etme, dahil olma, kapsama, hesaba katma veya katılma.
 
Çeviri inclusive
s. kapsayan, şümulü olan, ihtiva eden, dahil, belirli hudutlar dahilinde bulunan. inclusively z. şamil olmak üzere, hepsi içinde olarak, kapsayarak. inclusiveness i. şümullülük, kapsamlı olma.
 
Çeviri incognito
(k.dili incog) i., s., z. kıyafet değiştiren kimse; değiştirilmiş kıyafet; s. kim olduğunu belli etmeyen; tebdili kıyafet etmiş; z. takma bir isimle, kıyafet degiştirerek.
 
Çeviri incognizant
s., of ile farkında olmayan.
 
Çeviri incoherenceency
i. anlaşılmazlık, manasızlık; birbirini tut- mazlık, irtibatsızlık, tutarslzlık.
 
Çeviri incoherent
s. manasız, şekilsiz, abuk sabuk; irtibatsız, birbirine bağlı olmayan, birbirini tutmayan, tutarslz. incoherently z. anlaşılmaz bir şekilde, birbirini tutmayarak.
 
Çeviri incombustible
s., i. yanmaz, ateş almaz, tutuşmaz; i. ateş almaz madde. incombustibil'ity i. yanmazlık. in combus'tibly z. ateş almayarak.
 
Çeviri income
i. gelir, kazanç, irat; biyo. vücuda giren gıda. income tax gelir vergisi. gross income brüt gelir, gayri safi gelir net. income net gelir, safi gelir.
 
Çeviri incomer
i. içeri gelen kimse veya sey; muhacir.
 
Çeviri incoming
s., i. giren, ele geçen; yeni (hükümet, yıl), başlayan; i. girme.
 
Çeviri incommensurable
s.,i. oranssız, nispetsiz, kıyas kabul etmez; ölçülmeyen; i., çoğ, ortak ölçülmez sayılar. in commensurabil'ity i ölçülemez oluş, nis - petsizlik. incommen'surably z nispet sizce, ölçülemez bir ,sekilde.
 
Çeviri incommensurate
s. oransız, nispetsiz, kıyas edilemez; yetersiz. in commensurately z. nispetsiz olarak; yetersizce.
 
Çeviri incommode
f. rahatsız etmek, zahmet vermek, taciz etmek.
 
Çeviri incommodious
s. rahatsız, kullanışsız, elverişli olmayan; zahmetli, işe yaramaz; sıkışık. incommodiously z. elverişli olmayarak, kullamşslz bir sekilde. incommodiousness i. elverişsizlik, kulIanışlı olmayış.
 
Çeviri incommunicable
s. ifade edilemez; söylenilemez; nakledilemez. incommunicabil'ity i. ifade edilemez durum. incommunicably z. ifade edilmez surette.
 
Çeviri incommunicado
z. kimse ile görüştürülmeyerek (hapiste).
 
Çeviri incommunicative
s. fikrini başkasına açıklamayan, ketum, ağzısıkı.
 
Çeviri incommutable
s. değişmez; değiştirilemez; tebdil veya tahvili mümkün olmayan. incommutabil'ity i. değişmezlik. incommut'ably z. değismez bir şekilde.
 
Çeviri incomparable
s. kıyas kabul etmez; emsalsiz, eşsiz; with veya to ile klyaslanamaz, mukayese edilemez. in comparably z. kıyas kabul etmez surette.
 
Çeviri incompatible
s. birbirine uymayan, birbirine zıt, bir diğerine uymaz, birbiriyle geçinemeyen. incompatibil'ity i. birbirine uymayış; geçimsizlik. incompat'ibly z. birbirine uymayarak.
 
Çeviri incompetent
s. yetersiz, kifayetsiz; huk. ehliyetsiz. incompetence, incompetency i. işinin ehli olmayış, ehliyetsizlik, yetersizlik. incompetently z. yetersizce, işinin ehli olmayarak.
 
Çeviri incomplete
s. eksik, noksan, tamam olmayan, bitmemiş, kusurlu. incompletely z. eksik olarak; kusurlu olarak. in completeness i. noksan, eksik; kusur.
 
Çeviri incomprehensible
s. anlaşılamaz, kavranmaz, akıl ermez. incom prehensibil'ity i. anlaşılmazlık. incom prehen'sibly z. anlaşılmaz surette.
 
Çeviri incomprehension
i. anlayışsızllk, akıl erdirememe, idrak noksanlığı.
 
Çeviri incompressible
s. sıkıştırılamaz, basınçla oylumu. kuçültülemez. incompressibil'ity i. sıkışmazlık.
 
Çeviri incomputable
s. hesaba sığmaz, hesap edilmesi imkânsız.
 
Çeviri inconceivable
s. tasavvur olunamaz, anlaşılamaz, inanılmaz; idrak edilemez, kavranamaz. inconceivabil'ity i. kavranamaz oluş, idrak edilemez oluş. in conceiv'ably z. tasavvur edilemeyecek şekilde.
 
Çeviri inconclusive
s. bir sonuca varmayan, neticesiz; ikna edici olmayan, kifayetsiz; tesirsiz, etkisiz. inconclusively z. kesin bir sonuç elde edemeden; kifayetsiz olarak.
 
Çeviri incondensable
s. yoğunlaştınlamaz; kısaltılamaz; sıvı haline dönüştürülemeyen (gaz).
 
Çeviri incongruent
s. birbirine uymayan, ahenksiz; uygunsuz yersiz: geom. özdeş olmayan.
 
Çeviri incongruity
i. uyuşmazlık, uyumsuzluk; uyuşmayan kısım veya şey.
 
Çeviri incongruous
s. diğerlerine veya birbirine uymayan, aykırı, uyuşmaz, bağdaşmaz; uygunsuz, yersiz, münasebetsiz. incongruously z. uygun olma yarak .
 
Çeviri inconsequent
s. birbirini tutmayan, irtibatsız; mantıksız; konu dışı. incon'sequence i. mantıksızlık; irtibat sızlık. inconsequen'tial s. yersiz; önemsiz; irtibatsız incon'sequently z. konu dışı olarak; irtibatsız bir şekilde.
 
Çeviri inconsiderable
s. ufak, az; itibara lâyık olmayan, önemsiz.
 
Çeviri inconsiderate
s. düşüncesiz, saygısız; aceleye gelmiş, tedbirsiz. inconsiderately z. düşüncesizce inconsiderateness i düşüncesizlik.
 
Çeviri inconsistent
s. uyuşmaz, aykırı, tutarsız; kararsız, sebatsız. inconsistency i. tutarsızlık, insicamsızlık. inconsistently z. tutarsız bir şekilde, insicamsız olarak.
 
Çeviri inconsonant
s. uygunsuz, uyumsuz, ahenksiz. inconsonance i. ahenksizlik.
 
Çeviri inconspicuous
s. gözle kolay farkedilemeyen, göze çarpmayan; önemsiz, ehemmiyetsiz. inconspicuously z. göze çarpmayacak ekilde. inconspicuousness i. göze çarpmayış.
 
Çeviri inconstant
s. kararsız, sebatsız, dönek; vefasız. inconstancy i. kararsızlık, değşkenlik; vefasızlık.
 
Çeviri inconsumable
s. tüketilemez, istihlak edilemez .
 
Çeviri incontestable
s. malum, bilinen, su götürmez, itiraz kabul etmez, inkar edilemez. incontestably z. itiraz kabul etmez şekilde .
 
Çeviri incontinent
s. nefsine hâkim olamayan, kendini tutamayan; iradesiz; idrarını tutamayan; perhiz edemeyen. incontinence, incontinency i. nefsine hâkim olamayış; perhiz edemeyiş; kendini tutamama hali; tıb. idrar tutamama hali. in continently z. kendini tutamayarak; eski hemen, vakit kaybetmeden.
 
Çeviri incontrovertible
s. muhakkak; gerçekli, itiraz kabul etmez. incon trovert'ibly z. yadsınamayacak şekilde.
 
Çeviri inconvenience
i., f. zahmet, rahatsızlık, güçlük; uygunsuzluk, münasebetsizlik; f. rahatsız etmek, zahmet vermek.
 
Çeviri inconvenient
s. uygunsuz, münasebetsiz; zahmetli, müşkül, çetin; elverişsiz. inconveniently z. münasebetsiz bir şekilde; elverişsizce.
 
Çeviri inconvertible
s. değiştirilemez; madeni paraya çevrilemez (kağıt para). inconvertibly z. değiştirilemeyecek şekilde.
 
Çeviri inconvincible
s. inandırılamaz, kandınlamaz .
 
Çeviri incoordination
i.düzensizlik, ahenksizlik, uyumsuzluk (hareketlerde).
 
Çeviri incorporal
s.madde varlığı olmayan.
 
Çeviri incorporate
f. anonim şirket haline getirmek; birleştirmek, birleşmek; içine almak, dahil etmek.
 
Çeviri incorporate
s. anonim şirket olan.
 
Çeviri incorporated
s. anonim.
 
Çeviri incorporeal
s. tinsel, manevi, cisimsiz; tinsel olana ait; huk. yalnız tinsel varlığı olan haklara ait.
 
Çeviri incorrect
s. yanlış, hatalı, doğru olmayan; düzeltilmemiş; yakışıksız, biçimsiz. incorrectly z. yanlış olarak.
 
Çeviri incorrigible
s., i. ıslah olmaz, yola getirilemez, akıllanmaz, düzelmez (kimse); i. ıslah olmaz kimse. incorrigibly z. yola getirilmez şekilde.
 
Çeviri incorrupt
s. ahlâkı bozulmamış, lekelenmemiş, iffetli, namuslu; bozulmamış, çürümemiş, kokuşmamış; değiştirilmemiş.
 
Çeviri incorruptible
s. dürüst, rüşvet kabul etmez; ahlâklı bozulmaz; bozulmaz, çürümez, kokuşmaz. incorruptibil'ity i. dürustlük; bozulmazlık. incorrupt'ibly z. dürüstçe; bozulmaz şekilde.
 
Çeviri incrassate
f., s. koyulaşmak, kalınlaşmak; s., bot. s şişmiş, kalınlaşmış.
 
Çeviri increase
i. büyüme, çoğalma, artma; ürün, mahsul; kâr; hasllât; döl. on the increase gittikçe artmakta.
 
Çeviri increase
f. artmak, çoğalmak; gelişmek, büyümek; verimli olmak; arttırmak, çoğaltmak, büyütmek, ilerletmek. increasingly z. gittikçe artarak.
 
Çeviri incredible
s. inanılmaz. in credibility i. inanılmaz hal, inamlmazlık incredibly z. inanılmaz şekilde, çok fazla.
 
Çeviri incredulity
, incred,ulousness i. kuşku, inanmazllk, şüphecilik. incred'ulously z. inanmayarak.
 
Çeviri incredulous
s. inanmaz; güvenmez, kuşkulanan, kuşkusu olan.
 
Çeviri increment
i. artma, çoğalma; azar azar artma; fazlalık; mat. nicelik farkı. unearned increment ikt. bir servet veya bir değerin emeksiz olarak artması.
 
Çeviri incriminate
f. suçlamak, suç yüklemek. incrimina'tion i. suçlama. in criminatory s. suçlama kabilinden, üstüne atıcı.
 
Çeviri incrowd
i. klik, başkalarına kapalı grup.
 
Çeviri incrust
bak. encrust.
 
Çeviri incrustation
i. üstüne kabuk bağlama; bağlanmış kabuk.
 
Çeviri incubate
f. kuluçkaya yatırarak veya suni araçlarla civciv çıkarmak; mec. kafasında (plan) kurmak, belleğinde tasarlamak; tıb bir hastalığın bedene girmesiyle belirtisinin meydana çıkması arasındaki zaman boyunca gelişmek (mikroplar).
 
Çeviri incubation
i. kuluçkaya yatma; civciv çıkarma; tasarlama; tıb bir hastalığm bedene girmesiyle belirtisinin meydana çıkması arasmdaki zaman boyunca mikropların gelişmesi, kuluçka devri.
 
Çeviri incubator
i. kuluçka makinası; suni olarak mikroorganizma geliştirme aygıtı; tıb içi her zaman doğal beden ısısını koruyan ve erken doğmuş bebekleri koymak için kullanılan kutu biçiminde bir aygıt.
 
Çeviri incubus
i. (çoğ. incubi, incubuses) kâbus, karabasan, ağırlık basması; kâbus gibi şey, sıkıntı.
 
Çeviri inculcate
f. talim etmek, öğretmek, tekrarlayarak kafasma sokmak, telkin etmek, aşılamak. inculca'tion i. telkin.
 
Çeviri inculpable
s. suçsuz.
 
Çeviri inculpate
f. suçlamak, suç yüklemek. inculpa'tion i. itham, suçlandırma. incul'patory s. suçlama türünden, suçlayıcı.
 
Çeviri incumbency
iş. görev, ödev; memuriyet; memuriyet devri.
 
Çeviri incumbent
s., i. zorunlu, yükümlü, ödevli, görev olarak yükletilmiş; i. görevli kimse, memur.
 
Çeviri incumber
bak. encumber.
 
Çeviri incunabula
i., çoğ. özellikle 1500 tarihinden evvel Avrupa,da basılmlş kitaplar; baslı ilk kitaplar; bir şeyin başlangıç devirleri.
 
Çeviri incur
f. (-red,- ring) maruz olmak; girmek, tutulmak, uğramak, yakalanmak, hedef olmak. incur a debt borçlanmak .
 
Çeviri incurable
s., i. iyi olmaz, şifa bulmaz, devasız, düzelmez; i. iyi olmaz hasta. incurabil'ity, incur'ableness i. çaresizlik, şifa bulmazlık incur'ably z. şifa bulmaz şekilde.
 
Çeviri incurious
s. meraksız, kaygısız; lakayt, ilgisiz, kayıtsız.
 
Çeviri incursion
i. akın, hücum, saldırı. incursive s. akın eden.
 
Çeviri incurve
i., beysbol havada atıcıya doğru yönelen ve eğik olarak giden top atışı.
 
Çeviri incus
(çoğ. incudes) i., Lat. ortakulaktaki örs kemikçiği.
 
Çeviri ind
kıs. independent, indicative, indigo, indirect.
 
Çeviri indebted
s. borçlu, verecekli; minnettar. indebtedness i. borçluluk; borç miktarı, borçlar.
 
Çeviri indecent
s. yakışıksız, edebe aykırı, edepsiz, hayâsız, çirkin, kaba; huk. toplum töresine aykırı. indecency i. ahlâksızlık indecently z. edepsizce, ahlâksızca.
 
Çeviri indecipherable
s. okunmaz, sökülmez, çözülmez, karışık, anlaşılmaz.
 
Çeviri indecision
i. kararsızlık, tereddüt, duraksama.
 
Çeviri indecisive
s. kararsız, kesin olmayan indecisively z. kesin olmayarak, kararsız bir şekilde indecisiveness i. kararsızlık, tereddüt.
 
Çeviri indeclinable
s., gram. çekilmez, sıygasız.
 
Çeviri indecomposable
s. bileşimi bozulmaz, çözüm kabul etmez; çü rümez.
 
Çeviri indecorous
s. edebe aykırı, ayıp, yakışmaz, utandırıcı, uygunsuz.
 
Çeviri indecorum
i. edebe aykırı hareket; ertem ve yönteme aykırılık.
 
Çeviri indeed
z., ünlem hakikaten, gerçekten, doğrusu; ünlem Öyle mi? No,indeed! Hiç de öyle değil. Yok canım. Yes, indeed ! Elbette.
 
Çeviri indefatigable
s. yorulmaz, yorulmak bilmez, usanmaz, bıkmaz indefatigabil'ity i. yorulmazlık. indefat'igably z. yorulmadan.
 
Çeviri indefeasible
s. iptal edilemez, feshedilemez. indefeasibil'ity i. iptal edilemezlik.
 
Çeviri indefectible
s. çürümez; hatasız, yanılmaz.
 
Çeviri indefensible
s. savunulamaz, savunmasız, müdafaasız; korumasız, muhafazasız. indefensibil'ity i. savunmasızlık. indefen'sibly z. savunulamaz şe kilde.
 
Çeviri indefinable
s. tarif edilemez; tanımlanamaz, açıklanması olanaksız, anlatılamaz. indefinably z. anlatılamaz şekilde.
 
Çeviri indefinite
s. belirli olmayan, belirsiz, sayısız, belgisiz, bellisiz, müddeti olmayan; bot. sayısı belirsiz, sayısı çok olan (ercik); gram. belgisiz (sıfat, fiil). indefinite article belgisiz sıfat: bir (İngilizcede a, an). indefinite pronoun belgisiz zamir. indefinitely z. müddetsiz olarak. in - definiteness i. belirsizlik.
 
Çeviri indehiscent
s., bot. kendikendine açılmayan (tohum).
 
Çeviri indelible
s. silinmez, çıkmaz (leke, hatıra, intiba); sabit (boya, mürekkep). indelible pencil kopya kalemi. indelibly z. silinmez şekilde. indelibil'ity i. silinmezlik, sabitlik.
 
Çeviri indelicate
s. uygun olmayan; incitici, nezaketsiz, kaba. indelicate remarks zarif olmayan sözler. indelicacy i. uygunsuzluk; kabalık. indelicately z. uygunsuz bir şekilde.
 
Çeviri indemnify
f. zararını ödemek; zarar görmeyeceğine dair peşinen kefil olmak. indemnifica'tion i. tazminat.
 
Çeviri indemnity
i. tazminat, zararı karşılamak için ödenen para; ceza veya sorumluluktan af; kefalet, teminat, kefil olma, garanti.
 
Çeviri indemonstrable
s. tanıtlanamayan, açıklanamayan.
 
Çeviri indent
i., f. bere, çentik; f. çentmek; basmak; bere yapmak.
 
Çeviri indent
f., i. içeriden başlamak, içerlek yazmak, paragraf başı yapmak; diş diş kesmek; kenarını oymak; ambardan erzak verilmesini resmen emretmek; ısmarlamak; senet ile birini uşaklığa vermek; diş diş olmak; i. diş; uşaklık senedi; ısmarlama.
 
Çeviri indentation
i. bere, çentik; çentik yapma; koy, körfez; matb. içerlek yazma.
 
Çeviri indention
i, matb. içerlek yazma
 
Çeviri indenture
i., f. sözleşme kâğıdı, resmi senet, bilhassa hizmetçi veya uşakla yapılan onaylı sözleşme; f. kontrat veya senetle bağlamak.
 
Çeviri independence
, dency i. serbestlik, bagımsızlık, istiklal, hürriyet; geçinecek kadar malı olma. Independence Day Birleşik Amerika'da Bağımsızlık Günü (4 Temmuz). Declaration of Independence Birleşik Amerika'da bağımsızlığı ilan eden resmi belge.
 
Çeviri independent
s., i. hür, bağımsız, başlı başına, ayrı, serbest; kendi geliri ile geçinebilen; pol. parti dışı olan; i. bağımsız kimse; parti üyesi olmayan kimse. independently z. bağımsız olarak; aynca, birbirini etkilemeden, birbirinden habersizce.
 
Çeviri indepth
s. etraflı, geniş kapsamlı.
 
Çeviri indescribable
s. tanlmlanamaz, nitelendirilemez, anlatılamaz. indescribably z. anlatılamayacak şekilde.
 
Çeviri indestructible
s. yıkılmaz, bozulamaz, yok edilemez, çok dayanıklı, tahrip olunamaz. indestructibly z. yıkılamayacak şekilde. indestructibility i. yıkıl- mazlık.
 
Çeviri indeterminable
s. belgilenemez ve sınırlanamaz; hallolunamaz. indeterminably z. çözülemeyecek şekilde.
 
Çeviri indeterminate
s. sınırsız, belirli olmayan, meçhul, bilinmedik, bilinmeyen; şüpheli, bellisiz; mat. değeri tespit edilemeyen. indeterminate sentence süresi belirsiz ve suçlunun davranışlarına bağlı olan hapis cezası. indeterminately z. belirsiz olarak. indeterminateness i. belirsizlik.
 
Çeviri indetermination
i. kararsızlık, duraksama, tereddüt; sebatsızlık; belirsiz oluş.
 
Çeviri indeterminism
i., fels. yadgerekircilik, indeterminizm.
 
Çeviri index
(çoğ.- ex.es,- i.ces) i., f. indeks, fihrist; katalog; gösterge, işaret; delil, kanıt; mat. üs; işaret parmağı; b.h., Kat. okunması yasak kitaplar listesi; f. indeks yapmak, indeks içine koymak; işaret etmek. index finger işaret parmağı. index number istatistikte indeks sayı, iki sayı arasmdaki oranlı farkı gösteren sayı. index of refraction yansıma ve kırılma açıları arasındaki oran. card index kartoteks, konuları ayrı ayrı kartlara yazılmış fihrist. cost-of-living index geçim indeksi.
 
Çeviri india
i. Hindistan. India ink çini mürekkebi. India paper pek ince Çin kağıdı. India rubber kauçuk, lastik.
 
Çeviri indiaman
i. eskiden Hindistan ile İngiltere arasında işleyen büyük ticaret gemisi.
 
Çeviri indian
s., i. Hindistan'a ait; Amerika kızılderilisine ait; i. Hintli; kızılderili; Amerika kızılderililerinin dillerinden biri. Indian club jimnastikte kullanılan şişe biçiminde çomak. Indian corn mısır, darı. Indian file tek sıra (yürüyüş). Indian Ocean Hint Okyanusu. Indian pipe çiçeği pipo şeklinde beyaz bir bitkisel asalak, bot. Monotropa uniflora. Indian summer pastırma yazı.
 
Çeviri indic
s. Hindistan'a ait; Hint dil grubuna ait.
 
Çeviri indicant
i. gösteren şey veya kimse.
 
Çeviri indicate
f. işaret etmek, göstermek, imlemek, dolaylı olarak belirtmek; tıb. hastadaki belirtileriyle, hastalığın cinsini veya ilâcını göstermek; kısaca tanımlamak. indicated horse power bir makinanın belirtilmiş olan beygir gücü.
 
Çeviri indication
i. bildirme, anlatma, gösterme; belirti, delil, kanıt; tıb. hastalıklarda uygun tedavi şeklini gösterme.
 
Çeviri indicative
s., i. gösteren, belirten; bildiren; i., gram. basit zaman çekimindeki fiil, bildirme kipi.
 
Çeviri indicator
i. gösteren şey veya kimse, işaret eden şey, delil, belirti; mak. gösterge ibresi, gösterge; kim. asit veya alkalinin olup olmadığını bildiren ecza.
 
Çeviri indicia
i., çoğ. işaretler, kanıtlar; A.B.D. posta pulu yerine zarflara basılan,ödendi işaretleri; belirtiler.
 
Çeviri indict
f. suçlamak; sorguya çekmek. indictable s. suçlanabilir.
 
Çeviri indiction
i., tar. Roma'da on beş yllllk süre.
 
Çeviri indictment
i. iddianame; suçlama, töhmet; dava açma. bill of indicment juri heyetine sunulan resmi ithamname. joint indictment birkaç kişiyi birden suçlayan ithamname.
 
Çeviri indies
i., çoğ., the ile Doğu veya Batı Hint Adaları. the West Indies Büyük ve Küçük Antiller.
 
Çeviri indifference
i. aldırmazlık, önem vermeyiş, umurunda olmayış, soğukluk, ilgisizlik, rağbetsizlik; duygusuzluk, hissizlik; ancak geçerli oluş. a matter of indifference ilgilenmeye değmeyen mesele.
 
Çeviri indifferent
s. Iâkayt, kaygısız; duygusuz; önemsiz; bir, farksız; ancak geçerli olan, şöyle böyle; kimyasal veya elektrik kuvveti olmayan. indifferently z. ilgisizce.
 
Çeviri indigene
i. yerli insan veya hayvan ve bitki.
 
Çeviri indigenous
s. yerli; doğuştan olan.
 
Çeviri indigent
s. fakir, züğürt, yoksul. indigence i. fakirlik, züğürtlük.
 
Çeviri indigested
s. iyice düşünülmemiş; düzensiz, intizamsız, biçimsiz, biçime girmemiş; hazmolunmamış, sindirilmemiş.
 
Çeviri indigestible
s. hazmolunamayan, sindirilemeyen.
 
Çeviri indignant
s. hiddetlenmiş, kızmış. indignantly z. hiddetle, kızgınlıkla.
 
Çeviri indignation
i. kızgınlık, öfke, gazap; haksızlığa karşı öfke, kızma. indignation meeting bir haksızlığı protesto amacıyle yapılan toplantı.
 
Çeviri indignity
i. hürmetsizlik, hakaret, yakışıksız muamele.
 
Çeviri indigo
i. (çoğ.- gos,- goes) çivit; çivit rengi. indigo plant çivit fidanı, nil, bot. Indigofera tinctoria.
 
Çeviri indirect
s. dolaşık, dolambaçlı, doğru olmayan, dolaylı; hile türünden; dolaylslyla olan; doğrudan doğruya olmayan, araçlı. indirect cost dolaylı masraf. indirect damage dolaylı zarar. indirect discourse sözcünün söylediklerinin şahıs ve zaman değişimiyle nakli. indirect lighting dolaylı ışıklandırma. indirect object dolaylı tümleç,- e halindeki isim. indirect result dolaylı sonuç. indirect tax dolaylı vergi. indirectly z. dolaylı olarak. indirectness i. dolaylılık.
 
Çeviri indirection
i. dolaylı söz veya hareket; doğru olmayan hal veya hareket, hilekârlık.
 
Çeviri indiscernible
s. seçilemez, tefrik edilemez, farkına varılmaz, ayırt edilemez. indiscernibly z. seçilemeyecek şekilde.
 
Çeviri indiscreet
s. düşüncesiz, geveze, boşboğaz, ağzı gevşek; sağgörüsüz. indiscreetly z. düşüncesizce.
 
Çeviri indiscrete
s. kısımlara bölünmemiş, toplu halde.
 
Çeviri indiscretion
i. düşüncesizlik, akılsızlık, boşboğazlık, sağgörüsüzlük.
 
Çeviri indiscriminate
s. gelişigüzel, rasgele; ayırt edilmemiş, karışık. indiscriminately z. rasgele; tefrik etmeyerek, ayrı seçi yapmayarak, fark gözetmeden.
 
Çeviri indislestion
i. hazımsızlık, mide fesadı, dispepsi.
 
Çeviri indispensable
s. zaruri, elzem, zorunlu, onsuz olamaz. indispensably z. zaruri olarak.
 
Çeviri indispose
f. hevesini kırmak, soğutmak, zayıflatmak; rahatsız etmek; rağbetini azaltmak. indisposed s. rahatsız; isteksiz.
 
Çeviri indisposition
s. rahatsızlık; isteksizlik, gönülsüzlük.
 
Çeviri indisputable
s. söz götürmez, su götürmez, münakaşa götürmez, muhakkak, itiraz kaldırmaz. indisput'ably z. itiraz kaldırmaz derecede.
 
Çeviri indissoluble
s. erimez; ayrılmaz, sabit. indissolubly z. birbirinden ayrılmaz surette; çözülmez surette.
 
Çeviri indistinct
s. belirsiz, seçilmez, iyice görülmez, ayırt edilmez. indistinctive s. tefrik olunamaz; tefrik edemeyen. indistinctly z. belirsiz surette. indistinctness i. belirsizlik.
 
Çeviri indistinguishable
s. ayırt edilmesi olanaksız, seçilemez. indis- tinguishably z. seçilemeyecek derecede.
 
Çeviri indium
i., kim. indiyum.
 
Çeviri individual
s., i. tek, yalnlz, ayrı, başlı başına; hususiyeti olan; ferdi, bireysel; i. fert, kimse, şahıs, birey; tane. individually z. ayrı ayrı.
 
Çeviri individualism
i. fikir ve harekette şahsi bağımsızlık; ferdiyetçilik, bireycilik; benlik, kendini beğenmişlik; ferdin hususi menfaatlerini arama; hususiyet, ferdiyet. individualist i. ferdiyetçi, bireyci, erkin kimse. individualistic s. ferdi, bireysel, ferdiyete ait; erkin.
 
Çeviri individuality
i. ferdiyet, başkasına benzemeyiş, hususiyet; erkinlik.
 
Çeviri individualize
f. ferdiyet vermek, ferdiyetini belirtmek, bireyleştirmek, ayırmak; ayrı tutmak. individualization i. ferdileştirme, bireyleştirme.
 
Çeviri individuate
f. ayırt etmek; fert yapmak. individuation i. fert yapma; fert olma; fertlik.
 
Çeviri indivisible
s. taksim olunmaz, bölünmez; mat. kesirsiz, taksim edilemez. indivisibil'ity i. bölünmezlik. indivis'ibly z. bölünemeyecek şekilde.
 
Çeviri indo-
önek Hintli, Hindistan'a ait.
 
Çeviri indo-aryan
i. Hint-İran dil ailesinin Hint kolu.
 
Çeviri indo-european
i., s. Hint- Avrupa dillerinden birini konuşan kimse; s. Hint-Avrupa dil ailesine ait; bu dillerden birisini konuşana ait.
 
Çeviri indo-hittite
i. Hint-Avrupa ve Anadolu dillerinin kökeni varsayılan dil.
 
Çeviri indochina
i. Hindiçini. Indo- chinese' s., i. (çoğ.- nese') Hindiçini halkına veya lisanına ait; i. Hindiçini halkından biri; Çince-Tibetçe dil grubundan biri.
 
Çeviri indoctrinate
f. herhangi bir düşünce sisteminin esaslarını öğretmek; telkin etmek, (fikir) aşılamak.
 
Çeviri indole
i., kim. parfüm yapımında kullanılan bir madde.
 
Çeviri indolent
s. tembel, üşenen; tıb. ağrısız, acısız. indolence i. tembellik. indolently z. tembelce.
 
Çeviri indomitable
s. yılmaz; boyun eğmez, bezmez, inatçı.
 
Çeviri indonesia
i. Endonezya. Indonesian s., i. Endonezyalı
 
Çeviri indoor
s. ev içine ait, ev içinde yapılan. indoor games ev içinde oynanan oyunlar. indoor life ev hayatı.
 
Çeviri indoors
z .ev içinde, ev içine.
 
Çeviri indorse
bak. endorse.
 
Çeviri indraft
, İng. indraught i. içeri çekme, içeriye doğru akış.
 
Çeviri indrawn
s. içeriye doğru çekilmiş; zihni meşgul.
 
Çeviri indri
i. Madagaskar'a mahsus maymuna benzer siyah ve beyaz tüylü bir hayvan.
 
Çeviri indubitable
s. şüphe kaldırmaz, kati, kesin. indubitably z. şüphesiz, muhakkak.
 
Çeviri induce
f. ikna etmek, kandınp yaptırmak, teşvik etmek; sevketmek; sebep olmak; fiz. elektrik akımı meydana getirmek; man. tüme varmak. inducible s. ikna edilir, teşvik edilir.
 
Çeviri inducement
i. sebep, saik, vesile; ikna, teşvik, tahrik.
 
Çeviri induct
f., A.B.D. resmen askere almak; vazifeye geçirmek, memuriyete başlatmak. inductance i., elek. indüktans
 
Çeviri inductee
i. askere yeni alınan kimse.
 
Çeviri inductile
s. uzamaz, çekilip tel şekline giremez; boyun eğmez, inatçı. inductility i. uzamayış; inatçılık.
 
Çeviri induction
i. memuriyete geçirme; man. tümevanm; özel durumlarda doğruluğu kesin olan bir önermenin genel durumlarda da doğru olduğunu tanıtlama, sonuç çıkarma; elek. indüksiyon. induction coil indüksiyon bobini. induction current tesir akımı. induction motor indüksiyonlu elektrik motoru, almaşık akım motoru. induction pipe emme borusu. magnetic induction mıknatısi indüksiyon.
 
Çeviri inductive
s. tümevarımsal, tümevarımlı; indüksiyon yapan; ilkel. inductively z. tümevanmsal bir yolla.
 
Çeviri indue
bak. endue.
 
Çeviri indulge
f. iptila göstermek; teslimiyet göstermek; kendini vermek, müptela olmak, düşkünlük göstermek; müsamaha etmek, mühleti uzatmak.
 
Çeviri indulgence
i. iptila, düşkünlük; müsamaha, hoşgörü, göz yumma; Kat. pişmanlık hâsıl olunca kilise tarafından günah cezasından bir kısmının affolunması; tic., huk. borç vadesinin uzatılması.
 
Çeviri indulgent
s. müsamahakâr, hoş görülü. indulgently z. müsamaha ile, göz yumarak.
 
Çeviri indurate
f.,s. katılaştırmak, sertleştirmek; duygusuzlaştırmak; dayanıklı kılmak; s. katı, sert; duygusuz.
 
Çeviri indusium
i., bot. eğreltiotunun spor keselerini örten zarf; zool. böceğin sürfe kesesi. indusial s. böyle zarf veya keseye ait.
 
Çeviri industrial
s. sanayie ait, sınai, endüstriyel. industrial arts sanayide kullanılan teknik yetenekler. industrial design fabrika ürünü eşyanın güzel ve kullanışlı olmasını sağlayan tatbiki güzel sanatlar kolu. industrial disease bir sanayi kolunda çalışan işçilere özgü hastalık. in- dustrial engineer fabrikanın düzeni ve çalışması ile meşgul olan mühendis. in- dustrial exhibition sanayi mamulatı sergisi. industrial law sanayi kanunları. industrial relations işveren ile işçiler arasındaki ilişkiler. Industrial Revolution sanayi devrimi (Avrupa, 19. yüzyıl). industrial school teknik okul; özellikle mahkum çocuklara aynlan sanayi okulu. industrial union belirli bir sanayi koluna bağlı işçilerin mensup olduğu sendika. industrially z. sanayi bakımdan.
 
Çeviri industrialism
i. sanayii temel olarak kabul eden iktisadi sistem.
 
Çeviri industrialist
i. sanayide mevki sahibi, fabrika sahibi, fabrika yöneticisi.
 
Çeviri industrialize
f. sanayileştirmek.
 
Çeviri industrious
s. çalışkan, gayretli. industriously z. çalışkanlıkla.
 
Çeviri industry
i. sanayi, endüstri; çalışkanlık, gayret; iş, meşguliyet.
 
Çeviri indwell
f .(indwelt) iskan etmek; nüfuz etmek.
 
Çeviri inebriant
s., i. sarhoş edici; i. sarhoş eden sey.
 
Çeviri inebriate
f., s., i. sarhoş etmek, mest etmek; s. sarhoş, mest; i. sarhoş kimse. inebria'tion i. sarhoş ol- ma. inebri'ety i. sarhoşluk, ayyaşlık.
 
Çeviri inedible
s. yenmez.
 
Çeviri ineffable
s. sözü edilmez, ağıza alınmaz (kutsal); tarif olunamaz, anlatımı olanaksız, söylenemez. ineffably z. sözü edilemeyecek şekilde.
 
Çeviri ineffaceable
s. silinemez. ineffaceably z. silinemez surette.
 
Çeviri ineffective
s. tesirsiz, beklenilen tesiri göstermeyen, iyi tesir bırakmayan, faydasız, kabiliyetsiz. ineffectively z. netice vermeden, sonuç vermeden.
 
Çeviri ineffectual
s. tesirsiz, faydasız, boş, başarısız. ineffectually z. boşuna, faydasızca.
 
Çeviri inefficacious
s. istenilen tesiri uyandırmayan, etkisiz, kifayetsiz, yetersiz. inef'ficacy i kifayetsizlik, yetersizlik, tesirsizlik.
 
Çeviri inefficient
s. etkisiz, tesirsiz; az verimli, imkâmna göre randımanı az, iyi çalışmayan, istenilen neticeyi vermeyen, ehliyetsiz. inefficiently z. etkisiz bir şekilde. inefficiency i. etkisizlik; randıman dü- şüklüğü.
 
Çeviri inelastic
s. elastikiyetsiz, esnek olmayan, çekilip uzamayan; uydurulamayan. inelastic'ity i. esnek olmayış.
 
Çeviri inelegant
s. zarif olmayan, zarafetsiz, çirkin. inelegance, inelegancy i. zarafetsizlik. inelegantly z. inceliği bir yana bırakarak, zarafetsiz olarak.
 
Çeviri ineligible
s. katılma hakkı olmayan; herhangi bir makam için yeterli nitelikleri olmayan. ineligibility i. katılma hakkı olmayış; yeterli nitelikleri olmayış.
 
Çeviri ineluctable
s. kaçınılamaz, bertaraf edilemez.
 
Çeviri inept
s. uygun olmayan; beceriksiz, hünersiz, toy. ineptitude i. beceriksizlik. ineptly z. hünersizce.
 
Çeviri inequality
i. eşitsizlik, farklılık; değişebilirlik.
 
Çeviri inequitable
s. insafsız, haksız, adalete aykırı. inequitably z. adaletsizce.
 
Çeviri inequity
i. insafsızlık, haksızlık.
 
Çeviri ineradicable
s. sökülemez, kökünden çıkarılamaz, giderilmesi olanaksız. ineradicably z. sökülüp atılmaz surette, çıkarılamaz surette.
 
Çeviri inerrable
s. yanılmaz, hatasız. inerrabil'ity i. yanılmazlık. iner'rably z. yanılmadan.
 
Çeviri inerrant
s. yanılmaz, hataya düşmez. inerrancy i. yanılmazlık.
 
Çeviri inert
s. süreduran, hareketsiz; ağır; tembel; kim. tesirsiz. inertly z. süredurum halinde. inertness i. süredurum.
 
Çeviri inertia
i., fiz. atalet, süredurum. inertial guidance ciroskopla idare (roket, uçak).
 
Çeviri inescapable
s. kaçınılamaz.
 
Çeviri inessential
s. gerekli olmayan, gereksiz.
 
Çeviri inestimable
s. hesaba sığmaz; paha biçilmez, takdiri imkansız; çok kıymetli. inestimably z. hesaba gelmez derecede.
 
Çeviri inevitable
s. kaçınılamaz, sakınalamaz, çaresiz, menedilemez. inevitabil'ity, inev'itableness i. kaçınılmazlık. inevitably z. kaçınılamaz surette.
 
Çeviri inexact
s. tam doğru olmayan, yanlış, hatalı; hakikatten farklı, hakiki rakam veya ölçüden farklı. inexactly z. tam doğru olmayarak. inexactness i. tam doğru olmama.
 
Çeviri inexcusable
s. mazur görülemez, affedilemez, mazeret kabul etmez. inexcusably z. affedilemez surette.
 
Çeviri inexecution
i. icra etmeyiş, bir işi yerine getirmeyiş.
 
Çeviri inexhaustible
s. tükenmez, tüketilemez, arkası alınamaz; yorulmaz. inexhaustibly z. bitip tükenmeden, yorulmayarak.
 
Çeviri inexistent
s. mevcudiyeti olmayan, varlığı olmayan. inexistence,- cy i. yokluk.
 
Çeviri inexorable
s. yalvarışa kulak vermez, amansız, merhametsiz; değiştirilemez. inexorably z. yalvarışa aldırmayarak; karşı konulmaz şekilde.
 
Çeviri inexpedient
s. münasebetsiz, uymaz, tedbire aykırı.
 
Çeviri inexpensive
s. ucuz, masrafı az. inexpensively z. ucuza.
 
Çeviri inexperience
i. tecrübesizlik, görgüsüzlük, acemilik. inexperienced s. tecrübesiz, acemi.
 
Çeviri inexpert
s. acemi, tecrübesiz,eli yakışmaz.
 
Çeviri inexpiable
s. kefaretle ödenemez, affı imkansız.
 
Çeviri inexplicable
s. sebebi anlaşılmaz, izah edilemez, açıklanamaz. inexplicably z. açıklanamayacak surette.
 
Çeviri inexplicit
s. çapraşık, muğlak.
 
Çeviri inexpressible
s. tarif olunamaz, anlatılamaz, ifade edilemez. inexpressibly z. tarif edilemez surette.
 
Çeviri inexpressive
s. anlatımsız, ifade etmeyen.
 
Çeviri inexpugnable
s. zaptolunamaz, hücumla alınamaz.
 
Çeviri inextenso
Lat. tam olarak, tamamen, kısaltılmamış olarak, etraflıca.
 
Çeviri inextinguishable
s. söndürülemez, bastırılamaz.
 
Çeviri inextirpable
s. kökünden sökülemez, kökleşmiş.
 
Çeviri inextremis
Lat. ölüm döşeğinde.
 
Çeviri inextricable
s. sökülemez, içinden çıkılmaz, ayrılamaz derecede karışmış. inextricably z. içinden çıkılmaz surette.
 
Çeviri infallible
s. yanılmaz, şaşmaz, hata yapmaz. infallibil'ity i. yanılmazlık. infal'libly z. yanılmadan.
 
Çeviri infamous
s. adı kötüye çıkmış; rezil, kepaze; ayıp, çok çirkin. infamously z. rezaletle, rezilcesine. infamousness i. rezillik.
 
Çeviri infamy
i. rezalet, alçaklık, şenaat, huk. ağır suç yüzünden kanuni haklardan mahrum olma.
 
Çeviri infancy
i. bebeklik, çocukluk; huk. rüştten önceki zaman, küçüklük; başlangıç.
 
Çeviri infant
i., s. bebek, küçük çocuk; huk. reşit olmayan kimse; s. küçük.
 
Çeviri infanta
i. Portekiz veya İspanya prensesi.
 
Çeviri infante
i. Portekiz ve İspanya'da veliahttan başka kral hanedanından herhangi bir prens.
 
Çeviri infanticide
i. yeni doğan çocuğu öldürme; çocuk öldüren kimse.
 
Çeviri infantile , infantine
s. çocuğa ait, çocukça, çocuğa benzer infan- tile paralysis tıb. çocuk felci.
 
Çeviri infantilism
i. yetişkinde anormal çocukluk emaresi, gelişmemişlik; yetişkinde çocukça davranış.
 
Çeviri infantry
i. piyade, yaya asker. light infantry hafif piyade askeri. mounted infantry süratli gitmek için at veya arabaya binen fakat piyade olarak dövüşen asker. infantryman i. piyade, yaya er.
 
Çeviri infatuate
f. aklını çelmek, çıldırtmak, meftun etmek, aşırı sevdaya düşürmek. infatua'tion i. delicesine sevdaya tutulma.
 
Çeviri infect
f. bulaştırmak, hastalığı sirayet ettirmek; bozmak; huk. ifsat etmek; herhangi bir hissi sirayet ettirmek. infection i. bulaşma, bulaştırma, sirayet, geçme.
 
Çeviri infectious
s. bulaşıcı, sari; bulaştırıcı; bozucu, ifsat edici; başkalarına kolay geçen (gülme, neşe). infectiously z. bulaşıcı olarak, başkalarına kolay geçebilir şekilde.
 
Çeviri infecund
s. kısır.
 
Çeviri infelicitous
s. fena ifade olunmuş, beceriksizce yapılan, münasebetsiz; hoşnutsuz.
 
Çeviri infelicity
i. uygun olmayan söz veya davranış; talihsizlik, hoşnutsuzluk.
 
Çeviri infer
f. (-red,- rinq) anlamak, çıkarmak, istidlal etmek; göstermek, ifade etmek; netice çıkarmak.
 
Çeviri inference
i. netice çıkarma, mana çıkarma; man. çıkarsama; netice, sonuç.
 
Çeviri inferential
s. sonuç olarak çıkarılabilir. inferentially z. istidlâl edilerek, dolayıyle anlayarak.
 
Çeviri inferior
s, i. aşağı; adi, bayağı; mevki veya rütbede aşağı; ikinci derecede, ehemmiyeti az; astr. güneş ve dünya arasında olan; ufkun altında olan; bot. başka organın altında yetişen, alt; matb. harflerin veya satırların altına dizilen; i. aşağı derecede olan kimse veya şey.
 
Çeviri inferiority
i. aşağılık, adilik, bayağılık, kıymetçe aşağılık. inferiority complex aşağılık kompleksi. inferiority feeling aşağılık duygusu.
 
Çeviri infernal
s. cehennemi, şeytani, cehenneme ait; iğrenç, melun. infernal machine suikast bombası. infernally z. şeytancasına; aşırı olarak.
 
Çeviri inferno
i. cehennem; cehennem gibi yer.
 
Çeviri infertile
s. çorak, mahsulsüz, verimsiz; kısır. infertil'ity i. verimsizlik; kısırlık.
 
Çeviri infest
f. zarar verecek kadar bir yerde çok olmak, zarar vermek; (bit, kurt) istila etmek, etrafı sarmak.
 
Çeviri infestation
i. istila (bit, kurt).
 
Çeviri infidel
s., i. imansız, mümin olmayan, kafir; i. kâfir kimse.
 
Çeviri infidelity
i. sadakatsizlik, hıyanet; zina; imansızlık, küfür.
 
Çeviri infield
i., beysbol dört esas hat dahilindeki saha, bu sahada oynayan oyuncular; çiftlik evine yakın tarla. infielder i., beysbol iç sahada oynayan oyuncu.
 
Çeviri infiltrate
f. süzülmek, sızıp içeri geçmek; süzmek; ask. nüfuz etmek, düşman hatlarına gizlice girmek. infiltration i. süzme, süzülme.
 
Çeviri infin
kıs. infinitive.
 
Çeviri infinite
s., i. hudutsuz, nihayetsiz, sonsuz; bitmez, tükenmez, sayıya gelmez; pek çok; külli; mutlak; i. sonsuz saha, sonsuzluk. Infinite Being Sonsuz Varlık, Cenabı Hak. infinite pains sonsuz gayret. infinite time ebediyet. infinitely z. son derecede.
 
Çeviri infinitesimal
s., i. bölünemeyecek kadar küçük, parçalara ayrılamayan; i., mat. hududu sıfıra yaklaşan miktar. infinitesimally z. pek az, hemen hiç gibi, son derecede (küçük).
 
Çeviri infinitive
s., i., gram. mahdut olmayan; mastara ait; i. mastar. split infinitive: to quickly report cümleciğinde olduğu gibi zarf ile iki kısma ayrılmış mastar.
 
Çeviri infinitude
i. hudutsuzluk, mahdut olmayış, sonsuzluk.
 
Çeviri infirm
s. zayıf, kuvvetsiz, halsiz; sebatsız metanetsiz. infirmity i. zayıflık; hastalık; sakatlık; ahlak bozukluğu. infirmness i. zayıflık, kuvvetsizlik. infirmly z. zayıf bir şekilde.
 
Çeviri infirmary
i. (okul, fabrikada) revir; hastane; klinik.
 
Çeviri infix
f. bir şeyin içine tutturmak, içine geçirip bağlamak; sağlamca yerleştirmek.
 
Çeviri infix
i., gram. asıl kelimenin ortasına konan ek.
 
Çeviri inflame
f. alevlendirmek, tahrik etmek; öfkelendirmek; tıb. iltihaplandırmak; alevlenmek, ateş almak, tutuşmak.
 
Çeviri inflammable
s., i. ateş alır, tutuşur, parlar; kolay kızdırılır (madde). inflammability i. tutuşabilme.
 
Çeviri inflammation
i. alevlendirme, tutuşma; tıb. kızarma; tıb. iltihaplanma, iltihap. inflammatory s. tahrik edici, alevlendirici; kızdırıcı.
 
Çeviri inflate
f. hava ile şişirmek; gururlandırmak; piyasaya çok sayıda kâğıt para çıkarmak. inflatable s. şişirilebilir. inflated s. şişmiş, şişirilmiş; enflasyon haline getirilmiş. inflation i. enflasyon, para şişkinliği; şişkinlik. inflationist i. enflasyon usulü taraftarı.
 
Çeviri inflect
f. ses tonunu değiştirmek; eğmek; gram. tasrif etmek, çekmek.
 
Çeviri inflection
, İng. inflexion i. sesin yükselip alçalması; bükülme, eğilme, eğrilik; gram. çekim, büküm; mat. yayın iç bükeylikten dışbükeyliğe veya aksine değişmesi.
 
Çeviri inflexible
s. eğilmez, çok sert; inatçı; sebatlı, bir kararda. inflexibil'ity i. eğilmezlik. inflexibly z. eğilmeyerek.
 
Çeviri inflict
f. vermek (ağn, acı, ceza). inflict a punishment on a person birini cezaya çarptırmak.
 
Çeviri infliction
i. ceza, eziyet.
 
Çeviri inflorescence
i. çiçek açma; top halinde çiçek açma; çiçeklerin sapları üzerinde umumi duruşları.
 
Çeviri inflow
i. içeriye akış. inflow pipe içeri akıtma borusu, verici boru.
 
Çeviri influence
i., f. nüfuz, baskı, tesir, etki, hüküm; sözü geçen kimse, tesir eden kimse veya şey; slang piston; f. tesir etmek, sözünü geçirmek; müessir olmak. undue influence huk. gereksiz tesir. under the influence k.dili sarhoş.
 
Çeviri influential
s.tesirli; sözü geçen.
 
Çeviri influenza
i. grip hastalığı, salgın nezle, enflüanza; bayt. hayvanlara mahsus bir çeşit enfluanza.
 
Çeviri influx
i. içeriye akma, akın; nehir ağzı.
 
Çeviri infold
bak. enfold.
 
Çeviri inform
f. bilgi vermek, haber vermek, söylemek, bildirmek; şekil vermek, canlandırmak; fikrini açmak; against veya on ile ihbar etmek.
 
Çeviri informal
s. teklifsiz, resmi olmayan, merasimsiz; resmi elbise gerektirmeyen; konuşma diline özgü. informal'ity i. teklifsizlik. informally z. teklifsiz olarak,gayri resmi olarak.
 
Çeviri informant
i. haber veren kimse, malumat veren kimse.
 
Çeviri information
i. malumat, bilgi, haber; huk. şikâyet; danışma.
 
Çeviri informative
s. bilgi verici, aydınlatıcı, eğitici.
 
Çeviri informed
s. bilgili, tahsilli.
 
Çeviri informer
i. jurnalcı, müzevir kimse; ele veren kimse.
 
Çeviri infra dignitatem
Lat. bir insanın üstüne yakışmayan, yakışıksız, İng, k.dili infra dig.
 
Çeviri infraction
i. suç, kurala veya kanuna karşı hareket, kuralları bozma.
 
Çeviri infrangible
s. kırılamaz; bozulamaz.
 
Çeviri infrared
s., i. enfraruj, kızılötesi olan; i. kızılötesi ışınlar.
 
Çeviri infrequent
s. nadir, az bulunur, her zaman olmayan, seyrek. infrequency i. seyreklik. infrequently z. seyrek olarak, nadiren.
 
Çeviri infringe
f. bozmak, ihlâl etmek; tecavüz etmek, karşı gelmek. infringement i. tecavüz; sakatlama, bozma; bir hakkın ihlâli.
 
Çeviri infundibular
,- ulate,- uliform s. huni şeklinde.
 
Çeviri infuriate
f. çıldırtmak, çok kızdırmak, çok öfkelendirmek.
 
Çeviri infuse
f. aşılamak; telkin etmek, ilham etmek; içine dökmek veya akıtmak; demlendirmek (çay). infusive s. tesir edici; ilham veren; demlendirici.
 
Çeviri infusible
s. eritilmez, birleştirilemez; karıştırılabilir, içine dökülebilir.
 
Çeviri infusion
i. içine dökme veya akıtma; içine dökülme; karıştırma, katma; demlendirme; kaynamış içecek (çay veya ilaç); tıb. damarlara zerketme.
 
Çeviri infusorian
i. ufak ve tek hücreli hayvan, haşlamlı. infusorial s. haşlamlılarla dolu (toprak).
 
Çeviri ing
sonek kök fiildeki hareketi belirtme: fishing balık tutma; a singing bird ötücü kuş; drinking fountain su içilen çeşme.
 
Çeviri ingathering
i. hasadı toplama, devşirme.
 
Çeviri ingeminate
f. tekrarlamak.
 
Çeviri ingenious
s. hünerli, marifetli; zeki, usta; usta işi, maharetle yapılmış. ingeniously z. maharetle, ustallkla. ingeniousness i. maharet, ustalık.
 
Çeviri ingenue
i., Fr. saf kız; sahnede saf kız rolü yapan kadın oyuncu.
 
Çeviri ingenuity
i. yaratıcılık; maharet, hüner, marifet.
 
Çeviri ingenuous
s. açık yürekli, samimi, candan; masum, saf. ingenuously z. açlk yüreklilikle. ingenuousness i. açlk yüreklilik.
 
Çeviri ingest
f. midesine indirmek (yemek).
 
Çeviri inglorious
s. ayıp, şerefsiz, utandırıcı.
 
Çeviri ingoing
s., i. içeriye giren; memuriyete başlayan; i. içeri girme, başlama.
 
Çeviri ingot
i. külçe.
 
Çeviri ingrain
f., s. kökleştirmek, yer etmek; ham iken boyamak, dokunmadan boyamak; s. kökleşmiş; ham iken boyanmış. ingrain carpet dokunmadan boyanmış halı. ingrained s. kökleşmiş, tam.
 
Çeviri ingrate
i. nankör kimse.
 
Çeviri ingratiate
f. sevdirmek; sevgisini kazanmak. ingratiate oneself with a person yağcılık yaparcasına birisine sokulmak.
 
Çeviri ingratitude
i. nankörlük, iyilik bilmeyiş.
 
Çeviri ingravescent
s., tıb. şiddeti yavaş yavaş artan, ağırlaşan (hastalık).
 
Çeviri ingredient
i. bir karışımdaki maddelerden her biri, cüz.
 
Çeviri ingress
i. girme, girme yetkisi; girilecek yer; astr. güneş tutulduğu zaman ayın arz gölgesi içine girmesi, bir gezegenin arz ve güneş arasından geçerken güneş dairesinde ilk görünüşü.
 
Çeviri ingression
i. giriş, giriş hakkı.
 
Çeviri ingroup
i., sosyol üyelerinin karşılıklı bir dayanışma içinde olduğu herhangi bir grup.
 
Çeviri ingrowing
s. bir şeyin içine doğru büyüyen.
 
Çeviri ingrown
s. içine batmış. ingrown nail etin içine gömülerek büyüyen ayak tırnağı, batan tırnak.
 
Çeviri inguinal
s. kasığa ait.
 
Çeviri ingulf
bak. engulf.
 
Çeviri ingurgitate
f. oburcasına yutmak.
 
Çeviri inhabit
f. sakin olmak, ikamet etmek, içinde oturmak. inhabitable s. içinde oturulur, oturmaya elverişli.
 
Çeviri inhabitancy
i. ikamet, sakin olma; mesken, ev.
 
Çeviri inhabitant
i. (bir yerde) ikamet eden kimse.
 
Çeviri inhalant
i. solukla içeriye çekilen ilaç.
 
Çeviri inhalation
i. solukla içeriye çekme, teneffüs; solukla içeriye çekilen ilaç.
 
Çeviri inhale
f. solukla içeriye çekmek, teneffüs etmek, nefes almak; içmek; sigara dumanını içine çekmek. inhaler i. solukla içeriye çeken kimse; solukla içeri çekmeye mahsus ilaçları veren alet.
 
Çeviri inharmonious
s. uyumlu olmayan, uyumsuz, ahenksiz; müzik yöntemine aykırı, kötü sesli. inharmoniously z. uyumsuz olarak.
 
Çeviri inhere
f. bir şeye bağlı olmak, meydana gelmesi zorunlu olmak, oluşu zorunlu olmak, tabiatında var olmak. inherence, - cy i. doğal olarak veya aslında bulunma.
 
Çeviri inherent
s. tabiatında var olan. be inherent in a thing bir şeyin aslında veya tabiatında mevcut bulunmak. inherently z. tabiatında, doğal olarak, doğuştan.
 
Çeviri inherit
f. miras almak, kalıt almak; varis olmak. inheritor i. varis.
 
Çeviri inheritable
s. miras kalması mümkün olan, irsi, kalıtımla geçebilir.
 
Çeviri inheritance
i. miras, kalıt; huk. veraset; kalıt alma.
 
Çeviri inhesion
i. tabiatında veya aslında mevcut bulunma.
 
Çeviri inhibit
f. tutmak, bırakmamak, mani olmak, kendini çekmek. inhibited s. ruhsal etkenler yüzünden hareketlerinde serbest olmayan, çekingen. inhibitory s. menedici.
 
Çeviri inhibition
i. tutan şey, bırakmayan özellik; yasak, memnuiyet; psik. etrafın tesiri ile hareketlerdeki çekingenlik.
 
Çeviri inhospitable
s. misafir kabul etmez, konuk sevmez, misa- fir sevmez; barınak olmayan (yer). inhos- pitably z. soğuk davranarak. inhospitableness i. misafir sevmezlik, soğuk muamele.
 
Çeviri inhospitality
i. misafir sevmezlik, soğuk muamele.
 
Çeviri inhouse
s. bir firmanın içinde olan, yapılan veya neşredilen.
 
Çeviri inhumane
s. zalim; ilgisizlik veya bilgisizlikten dolayı başkalanna veya hayvanlara eziyet eden.
 
Çeviri inhume
f. gömmek, defnetmek.
 
Çeviri inhumsn
s. insanlık dışı, merhametsiz, şefkatsiz, zalim; kıyıcı. inhumanly z. insafsızca. inhumanity i. insaniyetsizlik.
 
Çeviri inimical
s. düşman, hasım, zıt, muhalif, karşıt; ters, uygunsuz. inimically z. düşmanca.
 
Çeviri inimitable
s. taklit edilemez, yansılanamaz, aynı yapılamaz, benzetilemez; eşsiz, misli bulunmaz. inimitabil'ity i. taklit edilemez hal. inimitably z. taklit edilemez surette.
 
Çeviri iniquity
i. günah; kötülük; haksızlık, adaletsizlik.
 
Çeviri iniqultous
s. günahkar, haksız, kötü, kanuna aykırı. iniquitously z. günahkarca; haksızca.
 
Çeviri initial
s., i., f. (-ed,- ing veya- led,- ling) baştaki, birinci, evvelki; i. kelimenin ilk harfi; kıta başındaki büyük harf; f. kısa imza atmak. Initial Teachlng Alphabet okumayı öğrenmek için İngilizce bir fonetik alfabe. initially z. başlangıçta, evvela.
 
Çeviri initiate
f.,i. başlatmak; alıştırmak, göstermek; üyeliğe kabul etmek; i. üyeliğe yeni kabul edilmiş kimse; bir grubun sırlarını ve adetlerini bilen kimse.
 
Çeviri initiation
i. üyeliğe kabul töreni; başlatma, başlayış. initiator i. başlatan kimse.
 
Çeviri initiative
s., i. sebep olan, başlatan, teşvik edici; i. başlama yetkisi; başlama kabiliyeti veya hevesi, kişisel teşebbüs, öncelik.
 
Çeviri initiatory
s. tanıtıcı, başlatan, başlangıç türünden.
 
Çeviri inject
f. içeri atmak; sokuşturmak; şırınga etmek, enjeksiyon yapmak. injector i. enjeksiyon yapan kimse veya şey; mak. enjektor.
 
Çeviri injection
i. içeri atma; içeriye atılan şey; tıb. enjeksiyon, zerk; mak. islim kazanına soğuk su sıkma; konu dışı bir fikri ortaya atma. injection cock püskürtme musluğu. injection engine soğuk su sıkarak islimi yoğunlaştıran makina, kondanseli makina. injection nozzle püskürtücü. injection pipe püskürtme borusu. hypo dermic injection deri altına yapılan iğne.
 
Çeviri injudicious
s. tedbirsiz, akılsız, basiretsiz. injudiciously z. tedbirsizce.
 
Çeviri injunction
i. emir, uyarma, öğüt; emir verme, yasak etme; huk. taraflardan birine belirli bir davranışta bulunmamasını emreden karar.
 
Çeviri injure
f. incitmek, fenalık etmek, zarar vermek; bozmak, ihlal etmek; rencide etmek, haksızlık etmek.
 
Çeviri injurious
s. zararlı, dokunur, muzır, rencide edici, haksız; yeren, yerici (sözler), aşağılayıcı, onur kırıcı. injuriously z. zararı dokunacak biçimde, inciterek. injuriousness i. zarar, zarar verme.
 
Çeviri injury
i. zarar, ziyan, hasar; eza, üzgü; haksızlık; yara.
 
Çeviri injustice
i. haksızlık, insafsızlık, adaletsizlik.
 
Çeviri ink
i., f. mürekkep; mürekkepbalığının çıkardığı siyah sıvı; f. üstüne mürekkep sürmek; mürekkep bulaştırmak. ink bag mü- rekkepbalığının mürekkep torbası. ink horn i. boynuzdan yapılan eski biçim mürekkep hokkası. ink in kurşun kalemle çizilmiş veya yazılmış şeyleri mürekkeplemek. ink pad ıstampa. ink up mürekkeple koyulaştırmak. inkwell i. okul sıralarındaki mürekkep hokkası. indelible ink solmaz veya çıkmaz mürekkep. invisible ink gözle görülmeyen ancak ısı veya kimyasal yöntemlerle belli olan mürekkep. printers ink matbaa mürekkebi. solid ink kalıp şeklinde kuru mürekkep.
 
Çeviri inkling
i. ima, işaret; seziş, kuşku.
 
Çeviri inky
s. mürekkepli, mürekkep gibi, simsiyah. inkiness i. mürekkeplilik, simsiyahlık.
 
Çeviri inlaid
s. kakma, işleme ile süslü.
 
Çeviri inland
i., s., z. bir memleketin denizden uzak yerleri; memleketin içerisi, dahil; s. memleketin içeri kısımları olan, dahili, denizden uzak; z. içeriye doğru, içerilerde, denizden uzakta. Inland Sea Japon adaları ile çevrilmiş kapalı deniz. inlander i memleketin iç tarafında oturan kimse.
 
Çeviri inlaw
i., k.dili evlilik vasıtası ile yakın akraba.
 
Çeviri inlay
f. (inlaid) içine kakmak, kakma işlemek; bir resim veya sayfayı kağıt veya mukavvadan çerçeve içine koymak.
 
Çeviri inlay
i. kakma işi; disçi. dolgu.
 
Çeviri inlet
i. koy, küçük körfez; giriş, girilecek yer; kakılmış parça veya şey.
 
Çeviri inly
z.,( şiir) yürekte, içte, derunen; içten, bütün yürekten, can ve gönülden, tamamen.
 
Çeviri inmate
i. hapishane veya akıl hastanesinde bulunan kimse; sakin; başkası ile aynı evde oturan kimse; birlikte oturan kimse.
 
Çeviri inmemoriam
Lat. hatırasına, anısına.
 
Çeviri inmost
s. en içeride olan, dahili, deruni.
 
Çeviri inn
i. han, otel; Londra'da bazı binaların isimlerinde talebe yurdu manasına gelir. innkeeper i. hancı, otelci. Inns of Court Londra'da avukatlık stajını yapma hakkını veren dört belli cemiyet; bu cemiyetlere ait binalar.
 
Çeviri innards
i., çoğ., k.dili iç kısımlar, iç organlar (makina, vücut).
 
Çeviri innate
s. tabii, yaradılıştan olan, doğuştan, tanrı vergisi. innately z. doğuştan olarak. innateness i. doğuştan olma.
 
Çeviri inner
s. içerideki, dahili, iç; ruhani; gizli, saklı. inner circle iç grup, en imtiyazlı danışman grubu. inner significance derin veya gizli mana. inner city şehrin merkezinde fakirlerin oturduğu mahalle. inner city s. şehrin iç mahallesine ait. inner space denizaltı uzamı; zihnin şuuraltı kısmı. inner voice müz. soprano ile baso arasındaki orta ses. the inner man insanın derunu, ruh, içyüz, vicdan; (şaka) mide, iştah. inner tube iç lastik. innermost s. en içerideki, en içteki.
 
Çeviri innervate , innerve
f. sinirlerini kuvvetlendirmek; metanet ve cesaret vermek; canlandırmak.
 
Çeviri inning
i.,( beysbol) her iki taraf oyuncularının birer vuruş sırası, beysbolda iki tarafın sıra ile vurucu mevkiine gelmesi. innings i., (kriket) bir tarafın on oyuncusu oyun dışı edilinceye kadar vuruş sıraları; bir parti veya bireyin iktidar mevkiinde bulunduğu devre; sıra, nöbet.
 
Çeviri innocence
i. masumiyet, suçsuzluk; safiyet, saflık.
 
Çeviri innocent
s., i. masum, suçsuz, kabahatsiz, günahsız, zararsız; saf, aklı ermez; azade; kanuni, hilesiz; i. masum kimse veya çocuk; aptal kimse. innocent emusement zararsız eğlence. innocently z. masumca, saflıkla.
 
Çeviri innocuous
s. zararsız, incitmeyen. innocuously z. zararsızca.
 
Çeviri innominate
s. adsız, isimsiz. innominate bone anat. kalça kemiği.
 
Çeviri innovate
f. yenilik çıkarmak, değişiklik yapmak. innova'tion i. yenilik; icat. in'novator i. yenilik çıkaran kimse.
 
Çeviri innoxious
s. zararsız, zarar vermez. innoxiously z. zararsızca. innoxiousness i. zararsızlık.
 
Çeviri innuendo
i. ima, kinaye; imleme, dolayısıyle anlatma; huk. hakaret davasında açıklama.
 
Çeviri innumerable
s. sayılmaz, sayıya gelmez, hesapsız, pek çok. innumerably z. sayısız olarak.
 
Çeviri innutrition
i. gıdasızlık. innutritious s. gıdasız.
 
Çeviri inobservant
s. dikkatsiz, etrafına dikkat etmez, dalgın. inobservance i. dikkatsizlik.
 
Çeviri inoculate
f. aşılamak; ağaç aşılamak; mec. aşılamak (fikir). inoculable s. aşılanabilir. inoculation i. aşı; aşılama.
 
Çeviri inodorous
s. kokusuz.
 
Çeviri inoffensive
s. zararsız, kimseye zarar vermez, dokunmaz, incitmez. inoffensively z. zararsızca, incitmeyerek. inoffensiveness i. zararsızlık.
 
Çeviri inofficious
s., huk. sebepsiz yere asıl mirasçıya zarar veren veya kendisini mirastan düşüren (vasiyetname); vazifesi olmayan.
 
Çeviri inoperable
s. ameliyat edilemez; çalıştırılamaz.
 
Çeviri inoperative
s. işlemeyen, tesirsiz; boş, hükümsüz.
 
Çeviri inopportune
s. zamansız, mevsimsiz, münasebetsiz, uygunsuz, sırasız. inopportunely z. vakitsizce, uygunsuz zamanda.
 
Çeviri inordinate
s.. aşırı, hadden fazla, oransız; düzensiz. inordinately z. aşırı olarak.
 
Çeviri inorganic
s. uzvi olmayan, cansız, inorganik. inorganic chemistry inorganik kimya. inorganic substances inorganik maddeler.
 
Çeviri inosculate
f. dalları bir araya gelip bitişmek (bedendeki damarlar); bir araya getirip bitiştirmek. inoscula'tion i. bir araya gelip birleşme.
 
Çeviri inpatient
i. hastanede yatan hasta.
 
Çeviri inperpetuum
Lat. ilelebet, ebediyen.
 
Çeviri inpetto
İt. yüreğinde, kafasında (gizli plan).
 
Çeviri inposse
Lat. muhtemel, olabilir, imkân dahilinde.
 
Çeviri inpropriapersona
Lat. şahsen, bizzat, kendi şahsında.
 
Çeviri input
i. bir makinaya verilen enerji miktarı; bir elektrik cihazına verilen cereyan veya voltaj; bir şahsın yediği yemek miktarı; bir elektronik beyne verilen bilgi.
 
Çeviri inquest
i. resmi kontrol ve soruşturma. coroners inquest sebebi bilinmeyen ölümlere ait resmi soruşturma.
 
Çeviri inquietude
i. rahatsızlık, sükunetsizlik; endişe, kaygı.
 
Çeviri inquire
f. sormak, sual etmek; aramak, araştırmak; soruşturmak, tahkikat yapmak. inquire about (a thing) (birşey) hakkında sual sormak. inquire after (a person) bir kimsenin hal ve hatırını sormak. inquiringly z. cevap beklercesine.
 
Çeviri inquiry
i. sorgu, soruşturma, araştırma.
 
Çeviri inquisition
i. soruşturma, araştırma; sorgu, sorguya çekme; b.h. Engizisyon mahkemesi. inquisitional s. Engizisyon veya soruşturma ile ilgili.
 
Çeviri inquisitive
s. sual soran, meraklı, mütecessis. inquisitively z. merakla, tecessüsle. inquisitiveness i. meraklılık, tecessüs.
 
Çeviri inquisitor
i. araştırma veya soruşturma yapan kimse; Engizisyon mahkemesi üyesi. Grand Inquisitor Engizisyon mahkemesi reisi. inquisitorial s. Engizisyona ait. inquisitorially z. Engizisyon kabilinden.
 
Çeviri inroad
i., gen. çoğ. akın, baskın, salgın.
 
Çeviri inrush
i. içeriye hücum, baskın.
 
Çeviri ins
kıs. inches, insulated, insurance.
 
Çeviri insalivate
f. çiğnerken (yemeğe) tükürük katmak. insalivation i. tükürük katma.
 
Çeviri insalubrious
s. sağlığa yaramaz, sağlığa dokunur, zararlı. insalubrity i. sıhhate aykırılık.
 
Çeviri insane
s. deli, çıldırmış; delilere mahsus; delice, manasız. insane asylum tımarhane. insane person deli kimse. insanely z. delicesine. insanity i. delilik, cinnet.
 
Çeviri insanitary
s. sağlığa zararlı, pis.
 
Çeviri insatiable
s. doymak bilmez, doymaz, kanmaz; açgözlü, obur. insatiableness, insatiabil'ity i. doymazlık, açgözlülük. insatiably z. kanmayarak.
 
Çeviri insatiate
s. doymak bilmez, hiç kanmaz, çok obur. insatiately z. hiç kanmadan.
 
Çeviri inscribe
f. yazmak, kaydetmek; taşa veya tunca yazıt yazmak, hakketmek; ithaf etmek; geom. bir şekil içine dahilen temas etmek üzere bir şekil çizmek.
 
Çeviri inscription
i. kitabe, yazıt, yazı; ithaf; madalya veya para üzerinde olan yazı.
 
Çeviri inscrutable
s. anlaşılmaz, idrak edilemez, esrarlı. inscrutably z. anlaşılmaz şekilde.
 
Çeviri insect
i. böcek, haşere; nefrete lâyık kimse. insect powder haşarat tozu.
 
Çeviri insectary
i. böcek beslemeye ve üretmeye mahsus yer.
 
Çeviri insecticide
i. haşarat ilâcı.
 
Çeviri insectival
s. haşarat cinsinden, haşarattan ibaret.
 
Çeviri insectivore
i. böcekçil hayvan. insectiv'orous s. böcek yiyen, böcekçil.
 
Çeviri insecure
s. emniyetsiz, sağlam olmayan, garantili olmayan, tehlikeli; endişeli. insecurely z. emin olmayarak, sağlam vaziyette olmayarak. insecurity i. emniyetsizlik.
 
Çeviri inseminate
f. döllemek, ilkah etmek, tohumlamak, tohum ekmek; fikrine sokmak, aşılamak. insemination i. dölleme, döllenmiş olma.
 
Çeviri insensate
s. hissiz, duygusuz; insafsız, merhametsiz; cansız.
 
Çeviri insensible
s. hissetmez; hissiz, duygusuz; cansız, baygın; hissolunamaz, farkına varılamaz; yavaş; ilgisiz, aldırış etmeyen. insensibil'ity i. duygusuzluk, hissizlik, insafsızlık, merhametsizlik. insensibly z. duygusuzca, insafsızca, merhametsizce.
 
Çeviri insensitive
s. hissetmez, hissiz, duygusuz.
 
Çeviri insentient
s. hissi olmayan, hissiz, cansız.
 
Çeviri inseparable
s. ayrılmaz; bağlı; gram. ayrılmaz surette kullanılan (önekler). inseparables i. ayrılamayan şeyler, çok yakın dostlar. inseparableness i. ayrılmazlık. inseparably z. birbirinden ayrılmaz surette.
 
Çeviri insert
i., ortaya eklenen şey; kitap ortasına eklenen sayfalar; bir mecmua veya gazete arasına konulan ilâve.
 
Çeviri insert
f. sokmak, arasına sıkıştırmak, ortasına geçirmek.
 
Çeviri insertion
i. ekleme; eklenen şey; bir ilânın gazeteye bir defa konması.
 
Çeviri insessorial
s. tüneyebilen (kuş).
 
Çeviri inset
i. bir şeyin ortasına konulan parça; ilâve, ek; coğr. met.
 
Çeviri inset
f. (inset, insetting) bir şeyin ortasına ek koymak.
 
Çeviri inshore
s., z. kıyıya yakın; z. sahile doğru.
 
Çeviri inside
z., (edat) içeride, içeriye; (edat) içerisine, içerisinde.
 
Çeviri inside
i., s. iç, iç taraf, dahil; iç yüz; s. iç, içteki, dahili. inside in formation içeriden sızan haberler. have the inside track yarış alanının en iç ve dolayısıyle en kısa kısmına yakın olmak; daha elverişli mevkide olmak. inside out ters yüz. insider i. içerideki kimse, iç yüzünü bilen kimse. insides i. karın ile bağırsaklar, iç organlar, iç kısımlar.
 
Çeviri insidious
s. gizlice fırsat kollayan, sinsi; hain, hilekâr. insidiously z. sinsice. insidiousness i. sinsilik.
 
Çeviri insight
i. vukuf, anlayış, bir şeyin iç yüzünü kavrama.
 
Çeviri insignia
i., çoğ., Lat. nişan alâmetleri, nişanlar; rütbe işaretleri.
 
Çeviri insignificance -cancy
i. manasızlık; önemsizlik, ehemmiyetsizlik, değersizlik.
 
Çeviri insignificant
s. manasız; önemsiz, ehemmiyetsiz; cüzi, pek az; ufak; değersiz, değmez. insignificantly z. önemsiz olarak.
 
Çeviri insincere
s. samimiyetsiz, riyakâr, vefasız, sadakatsiz, yalancı. insincerely z. samimiyetsizce. insincerity i. samimiyetsizlik.
 
Çeviri insinuate
f. üstü kapalı söylemek, ima etmek; kurnazlıkla fikrini anlatmak; yavaş yavaş girmek. insinuatingly z. ima ile.
 
Çeviri insinuation
i. ima, üstü kapalı söz; teveccüh kazanmaya yöneltilmiş söz veya hareket.
 
Çeviri insipid
s. sönük; tatsız, yavan, lezzetsiz. insipidly z. sönük bir şekilde. insipidity, insipidness i. sönüklük.
 
Çeviri insist
f. ısrar etmek, sebat göstermek, davasından vaz geçmemek. insistence i. ısrar, sebat. insistent s. ısrar edici, zorlayıcı.
 
Çeviri insitu
Lat. asıl yerinde, tabii vaziyetinde.
 
Çeviri insnare
bak. ensnare.
 
Çeviri insobriety
i. sarhoşluk, bekrilik, içkiye düşkünlük, itidalsizlik.
 
Çeviri insofar
z. şu kadarki. insofar as ... e kadar.
 
Çeviri insolate
f. güneşe maruz bırakmak, güneşlendirmek. insola'tion i. güneşe maruz bırakma; güneşe serip kurutma; tıb. güneş çarpması; tıb. hastaya güneş banyosu yaptırma.
 
Çeviri insole
i. ayakkabının iç astarı; kundura içine konan taban astarı.
 
Çeviri insolent
s. küstah,terbiyesiz, arsız. insolence i. küstahlık. insolently z. küstahça, cüretkârca.
 
Çeviri insoluble
s. erimez; halledilemez, izah olunamaz, çözülemez. insolubly z. halledilmez surette. insolubility i. erimemezlik; çözülemezlik.
 
Çeviri insolvable
s. hallolunamaz, izah edilemez.
 
Çeviri insolvent
s., i. borcunu ödeyemez, iflâs etmiş; borcu kapamaya kâfi olmayan; i. müflis kimse. insolvency i. müflislik, iflâs.
 
Çeviri insomnia
i. uykusuzluk, uyuyamazlık. insomniac i. uykusu zor gelen kimse.
 
Çeviri insomuch
z., gen. as veya that ile o dereceye kadar, o kadar ki.
 
Çeviri insouciant
s., Fr. gailesiz, ilgisiz, kaygısız, tasasız, endişesiz. insouciance i. gailesizlik, ilgisizlik, lâkaytlık, kaygısızlık.
 
Çeviri insoul
bak. ensoul.
 
Çeviri inspan
f .(-ned,- ning) arabaya koşmak.
 
Çeviri inspect
f. teftiş etmek, muayene etmek, yoklamak, bakmak. inspection i. muayene, yoklama, teftiş.
 
Çeviri inspector
i. müfettiş, tetkik memuru, enspektör; kontrol memuru. inspetorate, inspectorship i. müfettişlik memuriyeti veya dairesi.
 
Çeviri inspiration
i. ilham, esin; vahiy; telkin; içeriye doğru nefes alma. inspirational s. ilham verici, ilham edici. inspir'atory s. nefesin içeri çekilmesine ait.
 
Çeviri inspire
f. ilham etmek, esinlemek; telkin etmek; içine çekmek (nefes), nefes almak.
 
Çeviri inspirit
f. canlandırmak, can vermek, neşelendirmek, ümit vermek.
 
Çeviri inspissate
f. koyultmak, daha yoğun bir hale koymak.
 
Çeviri inst.
kıs. instant, institute, institution.
 
Çeviri instability
i. dayanıksızlık; kararsızlık, sebatsızlık.
 
Çeviri instable
s. sabit olmayan, kararsız; dayanıksız.
 
Çeviri instal(l)ment
i. taksit; kısım, bölüm. installment plan taksit usulü.
 
Çeviri install
f. yerine koymak; tesisat yapmak, tanzim etmek, düzenlemek; makamına getirmek (memur), bir yere yerleştirmek. installa'tion i. tesisat, tertibat, düzen; askeri üs; fabrika.
 
Çeviri instance
i. örnek, misal; kere, defa. for instance örneğin, meselâ. at the instance of (onun) isteğinden ötürü. court of first instance asliye mahkemesi.
 
Çeviri instance
f. misal getirmek; örnek ile göstermek.
 
Çeviri instancy
i. acil olma.
 
Çeviri instant
s. hemen olan, derhal olan; âcil; şimdiki; su ilavesiyle hemen hazırlanan (yiyecek). instantly z. hemen, derhal.
 
Çeviri instant
i. an, dakika, lahza. at this instant bu anda. the instant I came ben gelir gelmez.
 
Çeviri instantaneity
i. bir anda olma .
 
Çeviri instantaneous
s. ani, ansızın, anında olan, bir anlık. instantaneously z. bir anda olarak; hemen.
 
Çeviri instanter
z. hemen, derhal, birdenbire.
 
Çeviri instar
f. (-red, -ring) yıldızlarla donatmak; yıldız gibi yapmak.
 
Çeviri instar
i., biyol. iki deri dökme zamanı arasında meydana gelen değişim safhasındaki böcek; bu safha.
 
Çeviri instate
f. bir yere yerleştirmek, belirli bir yere koymak.
 
Çeviri instauration
i.,( eski) yenileme, tazeleme, onarma.
 
Çeviri instead
z. yerinde, yerine, karşılık olarak. instead of yerine. He came here instead. Oraya gideceğine buraya geldi. Başkasının yerine kendisi buraya geldi.
 
Çeviri instep
i. ayağın üst kısmı, tabanın oyuk tarafının üstündeki kısım, ayakkabı veya çorabın üst kısmı; at bacağının art diz ile bukağılık arasındaki kısmı.
 
Çeviri instigate
f. kışkırtmak, tahrik etmek, teşvik etmek. instiga'tion i. kışkırtma, tahrik, teşvik. in'stigator i. kışkırtıcı kimse.
 
Çeviri instill
f. yavaş yavaş öğretmek veya aşılamak; damla damla içine akıtmak. instilla'tion i. fikir aşılama.
 
Çeviri instinct
i. insiyak, içgüdü; istidat. instinctive s. içgüdüye ait, içgüdüsel. instinc'tively z. içgüdüsel olarak.
 
Çeviri instinct
s., gen. with ile dolu (can, his, kuvvet ile).
 
Çeviri institute
f. kurmak, tesis etmek; kil. atamak.
 
Çeviri institute
i. kuruluş, müessese; enstitü, okul; bilimsel kurum; konferans serisi. institutes i. hukuk el kitabı.
 
Çeviri institution
i. yerleşmiş gelenek veya kanun; devamlı olan şey; kuruluş, müessese, tesis; tımarhane, hapishane.
 
Çeviri institutional
s. kuruluş veya kuruma ait; geleneğe ait, bir mevzuun esasına ait. institutional food herhangi bir müessesenin çıkardığı yemek. institutionalize f. kurum haline getirmek; adet haline getirmek; A.B.D., k.dili düşkünler evine yerleştirmek.
 
Çeviri institutionary
s. gelenek veya âdetlere ait, hukukla ilgili.
 
Çeviri institutor
i. kurucu.
 
Çeviri instruct
f. okutmak, ders vermek, öretmek, eğitmek; talimat vermek, yol göstermek. instructor i. öğretmen, eğitmen; asistan; okutman.
 
Çeviri instruction
i. öğretme, öğrenim, eğitim, talim; bilgi verme. instructions i. direktif, emir, talimat.
 
Çeviri instructive
s. öğretici, eğitici. instructively z. bilgi verici bir şekilde.
 
Çeviri instrument
i., f. alet; vasıta; enstrüman, müzik aleti, çalgı, saz; belge; belgit, senet; f., huk. senet yazmak. instrument panel kontrol tablosu. on instruments aletler vasıtasıyle uçak idare edilerek. percussion instrument davul ve zil gibi vurularak çalınan müzik aleti. string instrument telli müzik aleti, telli saz. wind instrument nefesle çalınan çalgı, nefesli saz.
 
Çeviri instrumental
s. yararlı, tesirli, etkili; yardımcı, aracı olan; bir alete ait; müz. enstrümantal. instrumentalist i. çalgı çalan kimse. instrumentally z. yararlı bir şekilde.
 
Çeviri instrumentality
i. vasıta, araç; vasıta olma.
 
Çeviri instrumentanlsm
i., fels. etkili eylem için mantıki düşünce gerektiğini ileri süren bir tür faydacılık.
 
Çeviri instrumentation
i. bir müzik parçasının çeşitli seslerini çalgılara taksim etme, enstrümantasyon; aletler takımı; alet kullanma; aletli iş görme.
 
Çeviri insubordinate
s., asi, itaatsiz, kafa tutan, baş kaldıran,isyan eden. insubordination i. baş kaldırma.
 
Çeviri insubstantial
s. esassız, hakiki olmayan, hayali; zayıf, kuvvetsiz.
 
Çeviri insufferable
s. çekilmez, katlanılamaz, tahammül olunamaz. insufferably z. tahammül olunamayacak derecede.
 
Çeviri insufficient
s. eksik, kiyafetsiz, yetersiz, ehliyetsiz. insufficiently z. yetersiz derecede. insufficiency i. yetersizlik, yetmezlik.
 
Çeviri insufflate
f. üzerine üflemek; içine üflemek, içine hava vermek. insuffla'tion i. üzerine veya içerisine üfleme veya hava verme.
 
Çeviri insular
s. adaya ait, adaya özgü; adada yaşayan; ayrılmış; dar fikirli; tıb. adacıklar halinde olan. insular'ity i. dar görüşlülük.
 
Çeviri insulate
f. tecrit etmek, izole etmek, yalıtmak; ayırmak. insulating tape elek. izole bant. insula'tion i. tecrit, izolasyon. insulator i., elek. izolatör, fincan.
 
Çeviri insulin
i. insulin, pankreas bezesinin çıkardığı bir madde (şeker hastalığında vücuda ilâç olarak zerkolunur).
 
Çeviri insult
i. hakaret, onur kırma, aşağısama, hor görme, kötü davranış; tıb. yara.
 
Çeviri insult
f. tahkir etmek, hor görmek, fena muamele etmek, şerefini kırmak. insultingly z. aşağısayarak, hakaretle, onur kırarak.
 
Çeviri insuperable
s. başa çıkılmaz, yenilemez; geçilemez. insuperably z. başa çıkılamayacak bir şekilde.
 
Çeviri insupportable
s. tahammül edilemez, çekilmez, dayanılmaz; haksız. insupportably z. dayanılmaz bir şekilde.
 
Çeviri insuppressible
s. bastırılamaz, önlenemez.
 
Çeviri insurance
i. sigorta, sigorta etme; sigorta parası, sigorta taksiti. insurance broker sigorta acentesinde çalışan kimse. insurance company sigorta şirketi. insurance policy sigorta poliçesi. insurance premium sigorta primi. fire insurance yangın sigortası. health insurance sağlık sigortası. life insurance hayat sigortası. marine insurance deniz sigortası.
 
Çeviri insure
f. sigorta etmek; emniyet altına almak; sigorta olmak; temin etmek. insurable s. sigorta edilebilir. insured s. sigortalı.
 
Çeviri insurgent
s., i. asi, baş kaldıran, kafa tutan; i. ihtilalci, asi. insurgence, insurgency i. ayaklanma, isyan.
 
Çeviri insurmountable
s. yenilemez, geçilemez, başa çıkılmaz, üstün gelinemez. insurmountably z. yenilemeyecek derecede.
 
Çeviri insurrection
i. isyan, ayaklanma, ihtilâl. insurrectional, insurrectionary s. isyan kabilinden. insurrectionist i. isyan taraftan, asi, baş kaldıran kimse.
 
Çeviri insusceptible
s. duygusuz, hissiz; to ile hissetmez, etkisinde kalmaz; of ile çözümlenemez, yapılamaz.
 
Çeviri int.
kıs. intelligence, interest, interior, interjection, internal, international, interval, in-transitive.
 
Çeviri intact
s. bozulmamış, dokunulmamış, el sürülmemiş, salim, eksiksiz.
 
Çeviri intaglio
i., f. hakkedilmiş oyma iş; oyma; f. oyma işi yapmak (özellikle kıymetli taş üstüne).
 
Çeviri intake
i. giriş ağzı, giriş; içeriye alınan şey. intake valve emme supapı.
 
Çeviri intangible
s., i. fiziksel varlığı olmayan, el ile tutulamaz, dokunulamaz; kavranamaz, kafaya giremez; i. fiziksel varlığı olmayan şey; tic. manevi değer.
 
Çeviri intarsia
i. kakmacılık.
 
Çeviri integer
i. tam sayı; bütün.
 
Çeviri integral
s., i. bir bütünün ayrılmaz bir parçası olan, gerekli; bir birlik meydana getiren parçalardan oluşan; bütün, yekpare, bölünmemiş; mat. tam sayıya ait, kesir olmayan; i. bütün bir şey; tam adet; öğe, cüz, unsur; mat. integral. integral calculus bütünleme hesabı, integral hesabı. integrally z. bütün bütün, tamamıyle.
 
Çeviri integrant
s., i bir bütünü meydana getiren, bütünleyici; terkibe dahilolan; i. bütünleyici şey.
 
Çeviri integrate
f. tamamlamak, bütünlemek, bütün veya yekpare kılmak; bütünleme hesabı yapmak. integrated circuit elek. ufak bir silikon parçasında çok kısımlı elektronik devre. integra'tion i. yekpare veya tamam kılma; mat. kökenlerinden fonksiyonu bulma, bütünleme; A.B.D. bütün ırkları aynı sosyal gruplarda birleştirme.
 
Çeviri integrity
i. doğruluk, dürüstlük; bütünlük.
 
Çeviri integument
i. deri, zar, kabuk, gömlek. integumen'tary s. deri veya kabuktan ibaret.
 
Çeviri intellect
i. akıl, zihin, idrak, anlık; akıl sahibi kimse.
 
Çeviri intellection
i. anlama, anlayış, idrak.
 
Çeviri intellectual
s., i. akli, zihni; akıllı, yüksek zekâ sahibi; çok okumuş, âlim, bilgili, münevver; i. münevver kimse, entellektüel kimse. intellectuality i. münevverlik, zihni kabiliyet. intellectually (z.) zeka ile, anlayarak.
 
Çeviri intellectualism
(i.) münevverlik, anlıkçılık, ilmin mantıktan çıktığını ileri süren kuram.
 
Çeviri intellectualist
(i.) akla fazla kıymet veren kimse; ilmin mantıktan çıktığını iddia eden kimse.
 
Çeviri intellectualize
(f.) âlimce ifade etmek; düşünmek.
 
Çeviri intelligence
(i.) akıl, zekâ, anlayış; istidat; zekâ sahibi; malumat, haber; bilgi, vukuf. intelligence bureau istihbarat bürosu. intelligence quotient zekâ bölümü, öIçülmüş zeka derecesini gösteren rakam. intelliqence service istihbarat teşkilâtı. intelligence test zekâ testi.
 
Çeviri intelligent
(s.) akıllı, zeki, anlayışlı; kabiliyetli; maharetli, usta. intelligently (z.) akıllıca, anlayışla.
 
Çeviri intelligentsia
(i.) aydınlar, münevverler sınıfı.
 
Çeviri intelligible
(s.) anlaşılır, idrak edilebilen. intelligibly (z.) anlaşılır surette. intelligibil'ity (i.) anlaşılabilme.
 
Çeviri intemperance
(i.) aşırılık, ifrat, taşkınlık; aşırı düşkünlük; ayyaşlık .
 
Çeviri intemperate
(s.) taşkın, aşırı; sert, fırtınalı, bozuk (hava); şiddetli (söz); ayyaş, bekri. intemperately (z.) ifratla, taşkınca. intemperateness (i.) ifrat, taşkınlık.
 
Çeviri intend
(f.) zihninde kurmak, niyet etmek, tasarlamak; kasdetmek, meram etmek, demek istemek. intended (i.), (k.) dili nişanlı (erkek veya kız).
 
Çeviri intendant
(i.) idare memuru. intendancy (i.) memuriyet.
 
Çeviri intense
(s.) şiddetli, kuvvetli, keskin, hararetli; gergin. intensely (z.) şiddetle, kuvvetle. intenseness (i.) şiddet, kuvvetlilik .
 
Çeviri intensify
(f.) şiddetini artırmak; (foto.) resmin daha belirli çıkması için negatifi kuvvetlendirmek. intensifica'tion (i.) kuvvetlendirme.
 
Çeviri intensity
(i.) keskinlik, şiddet, ifrat derece; yoğunluk, koyuluk .
 
Çeviri intensive
(s.) şiddetli, bir noktada toplanmış; yoğun; şiddet gösteren; dar bir sahada çok mahsul yetiştirmeye vesile olan; (tıb.) tedrici aşılama suretiyle tedaviye ait. intensive care unit (tıb.) hastaya çok yönden bakım imkânı veren hastane tertibatı. intensively (z.) bir noktada toplanmış olarak .
 
Çeviri intent
(s.) dikkatli, gayretli; niyet etmiş. intently (z.) dikkatle. intentness (i.) sıkı dikkat.
 
Çeviri intent
(i.) maksat, niyet, meram, kasıt.
 
Çeviri intention
(i.) maksat, niyet, murat, meram; mana; kasıt; (çoğ.) evlenme niyeti; (tıb.) yaranın kapanma tarzı. intentional (s.) maksatlı, mahsus, kasıtlı. intentionally (z.) kasten, mahsus.
 
Çeviri inter
(f.) (red, ring) gömmek, defnetmek.
 
Çeviri inter
önek arasında; birbiriyle.
 
Çeviri interact
(f.) birbirini etkilemek. interaction (i.) birbirine tesir etme. interactive (s.) birbirini etkileyen .
 
Çeviri interbreed
(f.) (bred) çeşitli hayvan veya bitkileri karıştırarak üretmek.
 
Çeviri intercalary
(s.) takvime ilave edilen; ilâve edilmiş ay veya günü olan (yıl); araya giren .
 
Çeviri intercalate
(f.) araya sokmak, araya ilâve etmek; takvime gün veya ay ilave etmek .
 
Çeviri intercede
(f.) araya girmek, aracılık etmek, tavassut etmek.
 
Çeviri intercellular
(s.), (biyol.) hücrelerarası.
 
Çeviri intercept
(f.) durdurmak, yolunu kesmek; yolda iken tutmak, tevkif etmek. interception (i.) tevkif, durdurma. interceptor (i.) yol kesen kimse; avcı uçağı.
 
Çeviri intercession
(i.) rica, başkaları hesabına yalvarma; iltimas isteme.
 
Çeviri intercessor
(i.) aracı, arabulucu; şefaatçi, başkası için iltimas isteyen kimse. intercessory (s.) arabuluculukla ilgili, başkası için yardım rica eden .
 
Çeviri interchange
(f.) değiştirmek, mübadele etmek, değiş tokuş etmek .
 
Çeviri interchange
(i.) mübadele, değiştirme, nöbetleşme; mukabele; vasıtaların trafiği aksatmadan giriş veya dönüş yapabildiği ve bir hız yoluyla diğer bir yolun kesiştiği kavşak.
 
Çeviri interchangeable
(s.) bir biriyle değiştirilebilir. interchangeability, interchange'ableness (i.) birbiriyle değiştirilebilme, birbirinin yerini tutabilme.
 
Çeviri intercollegiate
(s.) kolej veya üniversiteler arası.
 
Çeviri intercolumniation
(i.), (mim.) bina direkleri arasındaki açıklık, iki sütun arasındaki aralık.
 
Çeviri intercom
(i.), (k.dili) dahili telefon sistemi .
 
Çeviri intercommunicate
(f.) birbiri ile konuşmak veya muhabere etmek, birinden diğerine serbestçe gidip gelmek. intercommunicable (s.) birinden diğerine geçilebilir. intercommunica'tion (i.) bir biriyle temas, ulaşım.
 
Çeviri intercommunity
(i.) müşterek olma .
 
Çeviri interconnect
(f.) birbirine bağlamak. interconnection (i.)birbirine bağlı olma; bağ.
 
Çeviri intercontinental
(s.) kıtalararası .
 
Çeviri intercostal
(s.) kaburga kemikleri arasında olan.
 
Çeviri intercourse
(i.) görüşme, konuşma, münasebet; cinsi münasebet.
 
Çeviri intercurrent
(s.) aralarında cereyan eden; (tıb.) başka hastalığa karışan.
 
Çeviri interdenominational
(s.) muhtelif mezhepler arasında vuku bulan, mezheplerarası.
 
Çeviri interdependence
(i.) karşılıklı dayanışma. interdependent (s.) bir birine bağlı olan. interdependently (z.) birbirine dayanarak.
 
Çeviri interdict
(i.) yasak, yasak etme; (Kat.) bir kimseyi kilise veya ibadet ayinlerinden menetme .
 
Çeviri interdict
(f.) menetmek, yasak etmek; (Kat.) kilise ayinlerinden menetmek. interdiction (i.) yasak. interdictory, interdictive (s.) yasak eden, yasaklaylıcı.
 
Çeviri interdisciplinary
(s.) bir kaç bilim dalıyle ilgili .
 
Çeviri interest
(i.) alaka, ilgi, merak; merak uyandırma, zevk verme kabiliyeti; hisse, pay; menfaat; kar, kazanç; faiz; (çoğ.) iktisadi hayatta hakim grup. in the interest of menfaatine, için. vested interests (ikt.) alakadar menfaatler; hakları tanınmış iktisadi müesseseler.
 
Çeviri interest
(f.) alakadar etmek, ilgilendirmek; merakını uyandırmak; hissedar etmek, ortak etmek. interested (s.) meraklı; bir şeyde hakkı olan; menfaat gözeten. interested in a thing bir şeye meraklı .
 
Çeviri interesting
(s.) enteresan, dikkate değer, çekici. interestingly (z.) alâka uyandıracak surette.
 
Çeviri interface
(i.) iki cisim arasındaki ortak yüzey, arayüz.
 
Çeviri interfere
(f.) karışmak, müdahale etmek; çatışmak, zıddiyet göstermek; dokunmak, zarar vermek; (fiz.) birbiri üzerine tesir etmek; mâni olmak; bazı oyunlarda karşı tarafın yolunu kesmek .
 
Çeviri interference
(i.) karışma, dokunma, sataşma; (fiz.) girişim, karışım; radyo parazit .
 
Çeviri interferometer
(i.) küçük hareket veya mesafeleri iki ışının çarpışmasıyle öIçen alet, çatışma öIçeği .
 
Çeviri interfertile
(s.) birbiriyle üreyebilen .
 
Çeviri interfluent, interfluous
(s.) birbirinin arasına veya içine akan, birbirine karışıp akan.
 
Çeviri interfold
(f.) birbiriyle katlamak.
 
Çeviri interfuse
(f.) karıştırmak, katmak; her tarafı dolmak; karışmak .
 
Çeviri intergalactic
(s.), (astr.) gökadalar arası .
 
Çeviri interglacial
(s.), (jeol.) buz devreleri arası ile ilgili.
 
Çeviri intergrade
(f.) yavaş yavaş birbirine karışmak .
 
Çeviri interim
(i.), (s.) aralık, fasıla (zaman); (s.) muvakkat; geçici. ad interim muvakkaten, geçici olarak, aradaki zaman müd- detince. in the interim aradaki zamanda .
 
Çeviri interior
(s.), (i.) içerideki, iç yerlere ait, dahili; sahil veya huduttan uzak; içten, manevi; (i.) iç, dahil; iç yerler, iç kısım. interior decoration iç dekorasyon. interior planet güneş ile dünya arasında bulunan gezegen.
 
Çeviri interj.
(kıs.) interjection.
 
Çeviri interject
(f.) içine atmak, arasına katmak .
 
Çeviri interjection
(i.) ünlem, nida; nida etme; söz arasına koyma. interjec- tional (s.), (gram.) ara söz kabilinden; ünlem şeklinde.
 
Çeviri interlace
(f.) ağ gibi örmek, şebeke haline koymak; karıştırmak.
 
Çeviri interlard
(f.) içine karıştırmak; (konuşmayı) süslü sözlerle doldurmak .
 
Çeviri interleaf
(i.) (çoğ leaves) bir kitabın arasına konan boş sayfa.
 
Çeviri interleave
(f.) kitabın sayfaları arasına boş yapraklar ilâve etmek.
 
Çeviri interline
(f.) yazının satırları arasına başka yazı yazmak; kumaş ile iç astarı arasına orta astarı koymak. interlining (i.) orta astarı.
 
Çeviri interlinear
(s.) satırlar arasına yazılmış.
 
Çeviri interlineate
(f.) satırlar arasına yazı yazmak. interlineation (i.) satırlar arasına yazılan yazı.
 
Çeviri interlink
(f.) halkalarla birbirine bağlamak .
 
Çeviri interlock
(f.) birbirine bağlamak, birbirine kenetlemek; (mak.) birlikte işlemeleri için manivelaları birbirine bağlamak. interlocking directorates idare heyetleri ekseriyetle aynı üyelerden meydana geldiğinden birlikte çalışan şirketler.
 
Çeviri interlocutor
(i.) başkası ile konuşan kimse; ABD komedyen üçlüsünü sorularıyle yöneten ortadaki adam. interlocution (i.) konuşma, mükâleme, muhavere. interloc'utory (s.) konuşmaya ait, konuşma niteliğindeki.
 
Çeviri interlope
(f.) başkasının işine karışmak, tecavüz etmek. interloper (i.) başkasının işine burnunu sokan kimse.
 
Çeviri interlude
(i.) arada olan olay; tiyatro ara piyesi, perde arası; (müz.) ara faslı.
 
Çeviri interlunar
(s.) ayın görünmediği zamanla ilgili.
 
Çeviri intermarriage
(i.) çeşitli aileler veya milletler arasında evlenme; yakın akrabalar arasında evlenme.
 
Çeviri intermarry
(f.) değisik milletten birisi ile evlenmek; aileler arasında kız alıp vermek .
 
Çeviri intermeddle
(f.) karışmak, müdahale etmek, qereksiz vere mudahale etmek .
 
Çeviri intermedia
(i.), tiyatro bir gösteride filim, teyp bandı, renkli ışıklar gibi çeşitli teknikler kullanma .
 
Çeviri intermediary
(s.), (i.) arada bulunan, aracılık eden, vasıta olan; meyan - cılık eden; (i.) vasıta, meyancı, aracı; ortada bulunan şey.
 
Çeviri intermediate
(s.), (i.) ortadaki, orta seviyede bulunan, aradaki; (i.) orta seviyede bulunan şey; orta boy araba; meyancı, vasıta, aracı; (kim.) ara mamulü. intermediately (z.) ara yerde bulunarak; vasıta olarak .
 
Çeviri interment
(i.) öIünün gömülmesi, defnetme.
 
Çeviri intermezzo
(i.), tiyatro ara perdesi, iki perde arasında oynanan ufak piyes; fasılları birleştiren müzik parçası veya bale, küçük fasıl .
 
Çeviri interminable
(s.) sonsuz, nihayetsiz, bitmez, tükenmez. interminably (z.) sonu gelmeyerek .
 
Çeviri intermingle
(f.) birbirine karıştırmak veya karışmak.
 
Çeviri intermission
(i.) aralık, fasıla; tatil, aralık verme; (tıb.) ateş nöbetlerinin arasındaki müddet. intermissive (s.) aralıklı, fasılalı, kesik kesik.
 
Çeviri intermit
(f.) (ted, ting) ara vermek, geçici olarak tatil etmek. intermittingly (z.) ara vererek .
 
Çeviri intermittent
(s.) arada kesilen, aralıklarla meydana gelen. intermittent fever (tıb.) belirli aralıklarla gelen ateş, sıtma. intermittence (i.) geçici olarak ara verme. intermittently (z.) zaman zaman durarak .
 
Çeviri intermix
(f.) birbirine karıştırmak veya karışmak.
 
Çeviri intermixture
(i.) muhtelif şeylerin birbirine karışması; karışmış şey, ka rışım, halita; ilave edilen şey.
 
Çeviri intermural
(s.) duvarlar arasında olan.
 
Çeviri intern
(f.), (i.) enterne etmek; (bir gemiyi bir limanda) hapsetmek; harp zamanında kapamak, alıkoymak, göz altına almak; (i.) stajını yapan tıp öğrencisi; staj yapan kimse.
 
Çeviri internal
(s.), (i.) içe ait, içinde bulunan, dahili, iç; içilir (ilaç); içten, deruni, bâtıni. internal combustion engine iç yakımlı makina. internal evidence bir şeyin kendisinde bulunan delil. internal medicine dahiliye. internal revenue devlet geliri. internal structure iç bünye, iç yapı. internally (z.) dahili olarak, içten; iç tarafta, dahilde.
 
Çeviri international
(s.) milletlerarası, beynelmilel, uluslararası, enternasyonal. international code Mors alfabesi; (den.) uluslararası işaret sancakları sistemi. Inter national Date Line Büyük Okyanus'ta gün değiştirme hattı. international Iaw milletlerarası hukuk. International Morse Code Beynelmilel Mors Alfabesi. International Phonetic Alphabet Milletlerarası Fonetik Alfabe. internationally (z.) milletlerarası olarak.
 
Çeviri internationalism
(i.) milletler arasında birlik ruhu veya fikri, enter - nasyonalizm.
 
Çeviri internationalist
(i.) enternasyonalizm taraftarı.
 
Çeviri internationalize
(f.) milletlerarası kontrola sokmak, enternasyonal hale koymak, beynelmilel kılmak. internationalization (i.) milletlerarası bir hale getirme.
 
Çeviri interne
(i.), (bak.) intern.
 
Çeviri internecine
(s.) birbirini kırıp öIdüren; öIdürücü, mahvedici.
 
Çeviri internee
(i.) enterne edilmiş kimse.
 
Çeviri internist
(i.) dahiliye uzmanı.
 
Çeviri internment
(i.) enterne ediliş. internment camp enterne kampı, temerküz kampı.
 
Çeviri internode
(i.) boğum, bir sapın iki boğumu arasındaki kısım. internodal (s.) bu kısma ait .
 
Çeviri internship
(i.) doktorluk stajı: staj devresi; staj bursu.
 
Çeviri internuncio
(i.) Papa elçisi bulunmayan bir yabancı memlekete Vatikandan gönderilen siyasi memur; aracı, arabulucu. internuncial (s.) vücudun farklıl kılsılmlarını birbirine bağlayan (sinirler); Papa elçisi ile ilgili .
 
Çeviri interoceanic
(s.) okyanuslar arasında bulunan, okyanusları birbirine bağlayan .
 
Çeviri interosculate
(f.) (biyol.) bir birine bağlanmak; birbirinin arasına girmek .
 
Çeviri interpellate
(f.) gensoru açmak. interpellation (i.) gensoru.
 
Çeviri interpenetrate
(f.) tamamen içine girmek; birbirinin içine nüfuz etmek. interpenetra'tion (i.) tam olarak nüfuz etme.
 
Çeviri interphone
(i.) (bina, gemi uçakta) muhtelif kısımlar arasında kullanılan dahili telefon .
 
Çeviri interplanetary
(s.), (astr.) gezegenler arası.
 
Çeviri interplay
(i.), (f.) karşılıklı etkileme; (f.) karşılıklı etkilemek.
 
Çeviri interplead
(f.), (huk.) üçüncü bir şahsın hukukunu tespit veya tayin maksadıyle mahkemede birbiri ile davalaşmak. interpleader (i.), (huk.) bir borçlunun kendisinden alacak iddia eden iki kişiden hakiki hak sahibi olanın tespiti için bunlar arasında açılmasını istediği dava.
 
Çeviri interpol
(i.) interpol.
 
Çeviri interpolate
(f.) yazıya kelime veya ibare ilave ederek asıl metni değiştirmek; iki şey arasına başka bir şeyi sokmak; (mat.) ara değeri bulmak. interpola'tion (i.) ara değeri bulma; metne ilave.
 
Çeviri interpose
(f.) iki şeyin arasına koymak; araya girmek, müdahale etmek .
 
Çeviri interposition
(i.) araya girme, karışma, müdahale.
 
Çeviri interpret
(f.) manasını izah etmek, tefsir etmek, yorumlamak; tercüme etmek, tercümanlık etmek. interpretable (s.) tercüme olunur; tefsiri mümkün. interpreta'tion (i.) yorum, tefsir, izah, mana. inter' pretative (s.) izah edici, yorumlayıcı.
 
Çeviri interpreter
(i.) yorumcu; tercüman, mütercim.
 
Çeviri interracial
(s.) ırklararası.
 
Çeviri interregnum
(i.) ((çoğ.) -na, -nums) iki hükümdar devresi arasındaki hükümdarsız devre; hükümetin kanunen çaIışamadığı devre.
 
Çeviri interrelation
(i.) karşılıklı münasebet. interrelated (s.) birbiri ile alâkası olan .
 
Çeviri interrobang
(i.) soru işareti ile ünlem işaretinden icat edilmiş karışık bir işaret .
 
Çeviri interrogation
(i.) sorguya çekme; soru sorma. interrogation point soru işareti .
 
Çeviri interrogative
(s.), (i.) sorulu, sual ifade eden; (i.) soru edatı, soru kelimesi .interrogatively (z.) soru sorarak.
 
Çeviri interrogator
(i.) sorgu yargıcı; sual soran kimse.
 
Çeviri interrogatory
(s.), (i.) soru türünden, soru belirten, sual ifade eden; (i.), (huk.) yazılı olarak sorulan sorular .
 
Çeviri interrogete
(f.) sorguya çekmek; sual sormak .
 
Çeviri interrorem
(Lat.) ikaz etmek için, korkutmak için.
 
Çeviri interrupt
(f.) kesmek, aralık açmak, ara vermek, fasıla vermek; intizamını bozmak, arasını kesmek; birinin sözünü kesmek, birinin işine mâni olmak. interrupted (s.) kesilmiş. interruptedly (z.) aralıklarla, fasılalarla. interruptive (s.) arayı kesici. interruptively (z.) arasını keserek.
 
Çeviri interrupter
(i.) arasını kesen kimse veya şey; (elek.) birden cereyanı kesen ve veren tertibat, kesici tertibat .
 
Çeviri interruption
(i.) ara, fasıla, kesilme, inkıta, arası kesilme.
 
Çeviri interscholastic
(s.) okullar arası.
 
Çeviri intersect
(f.) kesişmek; katetmek, kesmek, ikiye bölmek, birbiri üzerinden geçmek (yol).
 
Çeviri intersection
(i.) kesişme, kavşak; (geom.) kesişme noktası veya hattı, ara kesit.
 
Çeviri intersession
(i.) tatil.
 
Çeviri interspace
(f.), (i.) ara vermek, aralık bırakmak; (i.) ara, aralık, fasıla .
 
Çeviri intersperse
(f.) arasına serpmek, karıştırmak. interspersion (i.) serpiştirme.
 
Çeviri interstate
(s.) ABD eyaletleri arasında olan .
 
Çeviri interstellar
(s.) yıldızlar arasında vaki olan, yıldızlar arasındaki mesafelere ait.
 
Çeviri interstice
(i.) yarık, çatlak; birbirine yakın iki parça arasındaki açıklık.
 
Çeviri interstitial
(s.) çatlağa ait; dokulararasında bulunan.
 
Çeviri interstratified
(s.), (jeol.) başka tabakalar arasında tabaka olarak bulunan.
 
Çeviri intertexture
(i.) bir şeyin başka şeyler arasına veya muhtelif şeylerin birbirine örülüp karışması.
 
Çeviri intertribal
(s.) kabileler arasında olan.
 
Çeviri intertropical
(s.) iki dönence arasında bulunan.
 
Çeviri intertwine
(f.) birbirine örmek veya sarmak; örülmek, sarılmak. intertwiningly (z.) birbirine örerek.
 
Çeviri interurban
(s.) kasaba veya şehirler arasında bulunan, şehirleri birbirine bağlayan (demiryolu, telefon).
 
Çeviri interval
(i) aralık, fasıla, mesafe, ara; müddet, zaman; (müz.) iki ses arasındaki perde farkı, enterval, aralık. at intervals aralarla, fasılalarla, zaman zaman, ara sıra.
 
Çeviri intervene
(f.) karışmak, araya girmek, müdahale etmek, düzeltme maksadıyle araya girmek; arada bulunmak; diğer olaylar arasında meydana gelmek; aracılık yapmak; (huk.) nüfuzunu kullanmak, dava dahili olmak. intervention (i.) aracılık; müdahale, karışma.
 
Çeviri interview
(f.), (i.) röportaj yapmak, görüşmek; (i.) görüşme, mülakat, röportaj.
 
Çeviri intervolve
(f.) birbirine sarmak; birbirine dolaşmak .
 
Çeviri interweave
(f.) (wove, woven) beraber dokumak, dokuyarak birbirine birleştirmek; birbirine karıştırmak.
 
Çeviri interwind
(f.) (wound) birbirine sarmak, bir arada bükmek.
 
Çeviri intestate
(s.), (i.) vasiyetname bırakmadan ölen; vasiyetnameye girmemiş; (i.) vasiyetname bırakmadan ölen kimse. intestacy (i.) vasiyetsiz öIme.
 
Çeviri intestine
(s.) dahili, memleket içinde vuku bulan (özellikle kötü şeyler için kullanılır).
 
Çeviri intestine
(i.) bağırsak. Iarge intestine kalın bağırsak. small intestine ince bağırsak. intestinal (s.) bağırsaklara ait.
 
Çeviri inthrall
(bak.) enthrall.
 
Çeviri inthrone
(bak.) enthrone.
 
Çeviri intimate
(f.) ima etmek, dolayısıyle anlatmak. intima'tion (i.) ima.
 
Çeviri intimate
(s.), (i.) çok yakın dostluk ve ilişkiye ait; deruni, içten, yürekten, candan; mahrem; yakından; (i.) teklifsiz dost; candan arkadaş. be intimate with ile samimi olmak; kanun dışı cinsi münasebeti olmak. intimacy (i.) mahremiyet, teklifsiz dostluk. intimately (z.) samimi bir şekilde .
 
Çeviri intimidate
(f.) gözünü korkutmak, sindirmek, yıldırmak. intmida'tion (i.) gözdağı verme.
 
Çeviri into
edat içine, dahiline, -e, -ye, içeri. be into ile meşgul olmak, meraklısı olmak; (bir kimseye) borçlu olmak
 
Çeviri intolerable
(s.) çekilmez, dayanılmaz, tahammül olunmaz. intolerabil'ity (i.) dayanılmaz hal. intolerably (z.) çekilmez derecede.
 
Çeviri intolerant
(s.) hoşgörüsüz, müsamahasız; tahammülsüz. intolerance (i.) müsamahasızlık, hoş görmeme. intolerantly (z.) müsamaha göstermeden.
 
Çeviri intomb
(bak.) entomb.
 
Çeviri intonate
(f.) monoton bir makamla okumak; (dilb.) seslenmek .
 
Çeviri intonation
(i.) konuşma şekli, şive, ses tonunun yükselip alçalma şekli; (müz.) doğru ses perdesi, seslem, tonotüm.
 
Çeviri intone
(f.) monoton bir makamla okumak; belirli bir ses vermek.
 
Çeviri intoto
(Lat.) bütünüyle, hep beraber, tamamıyle.
 
Çeviri intoxicant
(s.), (i.) sarhoş edici; (i.) sarhoş eden madde.
 
Çeviri intoxicate
(f.) sarhoş etmek, mest etmek; sevinçten çılgın hale sokmak; (tıb.) zehirlemek. intoxica'tion (i.) sarhoşluk, mest oluş; (tıb.) zehirlenme.
 
Çeviri intr.
(kıs.)intransitive.
 
Çeviri intra
önek içinde bulunan.
 
Çeviri intracostal
(s.) göğüs kemiğinin iç tarafında olan.
 
Çeviri intractable
(s.) inatçı, serkeş; kolay kontrol edilemeyen, yola getirilemeyen. intractabil'ity, intractableness (i.) kolaylıkla yola getirilememe. intrac'tably (z.) kolayIıkla kontrol edilemeyecek şekilde.
 
Çeviri intrados
(i.), (mim.) kemerin asıl iç kavsi.
 
Çeviri intramolecular
(s.) molekül içinde bulunan veya meydana gelen.
 
Çeviri intramural
(s.) mektep içinde yapılan, bir okulun sınıfları arasında olan (oyun, müsabaka).
 
Çeviri intramuscular
(s.) kasın içine zerkedilen, kasın içini etkileyen.
 
Çeviri intrans.
(kıs.) intransitive.
 
Çeviri intransigent
(s.), (i.) uzlaşmaz, uzlasması imkansız; (i.), (pol.) uzlaşmayan kimse, ihtilafçı. intransigence (i.) uyuşmazlık, ihtilafta inat.
 
Çeviri intransitive
(s.), (gram.) geçişsiz, nesnesi olmayan, nesnesiz (fiil), (abbr.) (nsz.) intransitively (z.) geçişsiz olarak .
 
Çeviri intrauterinedevice
(tıb.) hamileliği önlemek için kullanılan ve dölyatağı yoluna yerleştirilen küçük alet, spiral .
 
Çeviri intravenous
(s.) damarın içinde bulunan veya damarın içine tesir eden.
 
Çeviri intrench
(bak.) entrench.
 
Çeviri intrepid
(s.) yılmaz, korkusuz, cesur, yiğit. intrepid'ity (i.) yiğitlik. intrep'idly (z.) yiğitçe.
 
Çeviri intricate
(s.) karışık, sökülmez, müşkül, muğlak, anlaşılması güç; girintili çıkıntılı. intricacy, intricateness (i.) şaşırtıcı derecede karışık olma. intricately (z.) karışık olarak.
 
Çeviri intrigant
(i.) (Fr.) entrikacı, hilekâr, dalavereci.
 
Çeviri intrigue
(i.) entrika, desise, hile; el altından görülen iş; gizli aşk macerası; merak uyandırabilme kabiliyeti; hikâyeyi ilginç bir duruma sokan karışık olaylar.
 
Çeviri intrigue
(f.) merakını uyandırmak, ilgisini çekmek; şaşırtmak; el altından iş görmek, entrika çevirmek, dalavere yapmak, hilekârlık etmek; gizlice sevişmek. intriguingly (z.) merakını uyandırarak .
 
Çeviri intrinsic, sical
(s.) aslında olan, esasi, yaradılıştan, hakiki. intrinsically (z.) aslında olarak.
 
Çeviri intro
önek içe doğru.
 
Çeviri introd.
(kıs.) introduction, introductry.
 
Çeviri introduce
(f.) takdim etmek, tanıştırmak; ortaya çıkarmak, ortaya koymak, teklif etmek; tanıtmak; yeni bir bilgi getirmek; öğretmek, usulünü göstermek; içine sokmak; öne sürmek; başlamak, açmak .
 
Çeviri introduction
(i.) takdim, tanıştırma; tavsiye mektubu; kitap önsözü; başlangıç; giriş; ortaya getirilen veya konan şey.
 
Çeviri introductory
(s.) önsöz veya tavsiye kabilinden; tanıtma maksadıyle yapılan.
 
Çeviri introit
(i.) dini ayinin başlangıcında sesle okunan ilâhi.
 
Çeviri introjection
(i.), (psik.) kendisini başka biri veya başka bir şey zannetme.
 
Çeviri intromission
(i.) bir şeyin başka bir şeyin içine sokulması.
 
Çeviri introspect
(f.) kendi düşünce veya hislerini tahlil etmek. introspection (i.) kendi düşünce ve hislerini tetkik ve tahlil etme, murakabe, iç gözlem. introspective (s.) kendi kendini tetkik kabilinden .
 
Çeviri introvert
(i.), (f.) içedönük kimse, içine kapanık kimse; (biyol.) kendi içine çevrilen uzuv; (f.) içeriye doğru çevirmek veya eğmek; düşüncelerini kendi üzerine çevirmek; (zool.) bir uzvu kendi içine çevirmek (salyangoz gözü gibi). introver'sion (i.) içeriye doğru dönme veya çevrilme.
 
Çeviri intrude
(f.) zorla içeriye sokmak; istenilmeyen bir yere müsaadesiz ve davetsiz girmek; (jeol.) tabakalar arasına sokmak (volkanik kaya) .
 
Çeviri intruder
(i.) davetsiz misafir, hakkı olmadığı yere giren kimse.
 
Çeviri intrusion
(i.) zorla içeri girme, fuzuli işgal; davetsiz olarak sokulma, müsaadesiz şekilde araya girme.
 
Çeviri intrusive
(s.) müsaadesiz gelip zorla içeri giren; (jeol.) tabakalar arasına giren (volkanik kaya) intrusively (z.) tabakalar arasına girerek. intrusiveness (i.) zorla içeri girmeye meyli olma.
 
Çeviri intrust
(bak.) entrust.
 
Çeviri intubate
(f.), (tıb.) boğaz gibi bir nefes alma organının içine boru sokmak (difteride). intubation (i.) boru sokma ameliyesi.
 
Çeviri intuition
(i.) içine doğma; muhakeme kullanmadan meydanda olmayan bir şeyi sezme, sezgi. intuitional (s.) içe doğma ile ilgili, sezgili .
 
Çeviri intuitionism
(i.), (fels.) hakikatlerin akıl ve bilgi ile değil de sezgi yolu ile ortaya çıkarılabileceğini ileri süren öğreti; duyularımızla algıladığımız cisimlerin gerçek olduğunu savunan öğreti; insanın sezgi anlayışına sahip olduğunu ve bununla doğru ahlâk kaidelerini bulacağını savunan öğreti. intui'tionist (i.) bu felsefeyi savunan kimse.
 
Çeviri intuitive
(s.) sezgi yolu ile anlaşılan veya öğrenilen. intuitively (z.) sezgi ile .
 
Çeviri intumescent
(s.) şişen, kabaran; hararetle büyüyen. intumescence (i.) şişme, kabarma.
 
Çeviri intussusception
(i.), (biyol.) içine alma; (tıb.) bir kısım bağırsağın yanındaki kısmın içine girmesi; yiyecek gibi yabancı bir maddenin vücuda girerek doku haline gelmesi.
 
Çeviri intwine
(bak.) entwine.
 
Çeviri intwist
(bak.) entwist.
 
Çeviri inunction
(i.) yağ sürme, yağlama; (tıb.) ovarak yağı deriye içirme.
 
Çeviri inundate
(f.) su ile kaplamak, su basmak, sel basmak; çok fazla miktarda mevcut olmak; garketmek. inunda'tion (i.) sel, tufan; çok fazla miktarda olma.
 
Çeviri inurbane
(s.) nezaketsiz, terbiyesiz kaba.
 
Çeviri inure
(f.) dayanmaya alıştırmak, adet etmek .
 
Çeviri inurn
(f.) yakılmış ceset külünü muhafaza içine koymak; gömmek.
 
Çeviri inutile
(s.) Iüzumsuz, faydasız, boş, nafile. inutil'ity (i.) faydasızlık.
 
Çeviri inv.
(kıs.) invented, inventor, invoice.
 
Çeviri invacuo
(Lat.) boşlukta, havasız yerde.
 
Çeviri invade
(f.) saldırmak; tecavüz etmek, hücum etmek; istila etmek; ihlâl etmek .
 
Çeviri invaginate
(f.) içine koymak, üzerine kılıf geçirmek.
 
Çeviri invagination
(i.) içine koyma, üzerine kılıf geçirme; (tıb.) bir kısım bağırsağın başka bir kısmın içine girmesi .
 
Çeviri invalid
(s.) geçersiz, hükümsüz, battal, muteber olmayan.
 
Çeviri invalid
(s.), (i.), (f.) hasta zayıf, hastaIıklı, yatalak, sakat; hastaya mahsus; (i.) hasta kimse, yatalak kimse; sakat kimse; (f.) çürüğe çıkarmak, hastaneye göndermek; malul kılmak; hasta olmak, malul olmak; (ing.) hasta sayarak memleketine göndermek. invalidism (i.) hastalık, maluliyet.
 
Çeviri invalidate
(f.) hükümsüz kılmak, battal etmek. invalidation (i.) hükümsüz bırakma, iptal .
 
Çeviri invalidity
(i.) hükümsüzlük, muteber olmayış, battallık.
 
Çeviri invaluable
(s.) çok kıymetli, paha biçilmez. invaluably (z.) çok kıymetli bir şekilde.
 
Çeviri invariable
(s.) değişmeyen, her zaman bir olan, sabit bir durumda kalan. invariabil'ity (i.) değişmezlik. invar'iably (z.) değişmeyerek; aynı şekilde, istisnasız; mütemadiyen, her zaman.
 
Çeviri invariant
(s.), (i.) değişmesi imkânsız sabit; (i.), (mat.) sabit nicelik.
 
Çeviri invasion
(i.) istilâ, saldırı, akın; tehlikeli veya zararlı bir şeyin saldırması veya sirayeti. invasive (s.) istilaya ait; saldırıya ait.
 
Çeviri invective
(i.), (s.) ağır hakaret, sövüp sayma, küfür, tahkir, tezyif; (s.) küfür mahiyetinde.
 
Çeviri inveigh
(f.) tenkit etmek, çatmak. inveigh against paylamak, çıkışmak.
 
Çeviri inveigle
(f.) aldatmak, kandırmak, ayartmak, baştan çıkarmak; aldatarak bir kimseye iş yaptırmak. inveiglement (i.) aldatma, kandırma.
 
Çeviri invent
(f.) icat etmek, ihtira etmek, çıkarmak, türetmek; uydurmak, düzmek .
 
Çeviri invention
(i.) icat; ihtira, türetme, uydurma, yalan; icat kabiliyeti, ihtira kuvveti; özellik, hususiyet, orijinallik.
 
Çeviri inventive
(s.) yaratıcı, buluşları olan; icat etmekle ilgili, hünerli. inventiveness (i.) icat kabiliyeti, yaratıcılık.
 
Çeviri inventor
(i.) icat eden kimse, mucit, türeten kimse.
 
Çeviri inventory
(i.), (f.) envanter; deftere kayıtlı eşya; (f.) müfredat defterine geçirmek, kaydetmek.
 
Çeviri inveracity
(i.) gerçekle ilgisi olmayış.
 
Çeviri inverness
(i.) İskoçya'da bir şehir; kolsuz erkek cüppesi.
 
Çeviri inverse
(s.), (i.) ters çevrilmiş, ters, aksi; (i.), (mat.) ters sonuç. inverse ratio veya proportion (mat.) ters orantı. inverse'ly (z.) tersine olarak.
 
Çeviri inversion
(i.) ters dönme, altüst olma; tersine dönmüş şey; ters çevirme; (kon.) (san.) bir cümledeki kelime sırasının değişmesi; (kim.) değişim, değişme, sakarozun früktoz ve glikoza ayrılması ve bu esnada polarize ışınların titreşim düzleminin sağdan sola çevrilmesi; (meteor.) sıcak hava tabakasının soğuk hava tabakasının üstüne çıkması sonucunda yükseltiyle beraber ısının da artması.
 
Çeviri invert
(f.) tersine çevirmek, tersyüz etmek, altüst etmek; bir müzik parçasında notaların sırasını değiştirmek. invert sugar dekstroz ile levüloz karışımı; meyva ve balda bulunan tabii şeker. invertedly (z.) tersine.
 
Çeviri invertase
(i.), (kim.) bira mayasında ve bazı hayvanların bağırsaklarında bulunan bir ferment.
 
Çeviri invertebrate
(s.), (i.), (zool.) omurga kemiği olmayan, omurgasız, vertebrasız; mukavemetsiz, dayanıksız, zayıf iradeli; (i.) omurga kemiği olmayan hayvan; dayanıksız kimse.
 
Çeviri invest
(f.) (para) yatırmak; (para, güç, zaman) sarfetmek; memuriyete koymak; (saIâhiyet) vermek; kuşatmak. invest in ileride gelir sağlamak için bir şeye para yatırmak.
 
Çeviri investigate
(f.) incelemek, tetkik etmek, gözden geçirmek, teftiş etmek, tahkik etmek, araştırmak. investigable (s.) incelenebilir, teftişi mümkün. investigative (s.) teftiş ve incelemeye ait. investigation (i.) tahkik araştırma, tetkik, inceleme, teftiş.
 
Çeviri investiture
(i.) resmen memuriyet makamına koyma, tayin; resmi elbise, üniforma.
 
Çeviri investment
(i.) para koyma, yatırım; yatırılan sermaye; gelir getirmesi için paranın yatırıldığı şey, para sarfedilen gelir kaynağı; memuriyete koyma; muhasara, kuşatma; (biyol.) dış deri.
 
Çeviri inveterate
(s.) kökleşmiş, yerleşmiş, müzmin; düşkün, müptelâ, tiryaki. inveteracy, inveterateness (i.) müzminlik, yerleşme, kökleşme; tiryakilik. inveterately (z.) kökleşmiş olarak .
 
Çeviri inviable
(s.) yaşayamayacak.
 
Çeviri invidious
(s.) kıskandırıcı; haksız, hiddet uyandıran; tiksindirici. invidiously (z.) hiddet uyandıncı bir sekilde. invidiousness (i.) haksızlık.
 
Çeviri invigorate
(f.) canlandırmak, kuvvetlendirmek, zindelik vermek.
 
Çeviri invincible
(s.) yenilmez, mağlup olmaz, yılmaz. invincibil'ity, invincibleness (i.) yılmazlık. invincibly (z.) yenilemez bir şekilde.
 
Çeviri inviolable
(s.) şeref ve haysiyetine dokunulamaz; dokunulmaz; bozulamaz, nakzedilemez, taarruz edilemez. inviolabil'ity, invi'olableness (i.) taarruzdan masuniyet; kişisel dokunulmazlık. inviolably (z.) ihlal edilemeyecek bir surette, masun olarak.
 
Çeviri inviolate
(s.) şeref ve haysiyetine dokunulmamış; bozulmamış, nakzedilmemiş, ihlal edilmemiş.
 
Çeviri invisible
(s.), (i.) görülmez, görünmez, gözle seçilemez; çabuk kestirilemez; (ikt.) resmi hesaplarda gözükmeyen; (i.) görülmeyen şey veya kimse. invisible ink ancak kimyasal etki veya ısı tesiriyle görünen, aslında renksiz olan mürekkep. invisibil'ity, invis'ibleness (i.) görülmezlik. invis'ibly (z.) saklı olarak.
 
Çeviri invitation
(i.) davet; davetname; çağırma, çağrı.
 
Çeviri invitatory
(s.) davet ihtiva eden, davet kabilinden.
 
Çeviri invite
(f.) davet etmek, çağırmak; cezbetmek, celbetmek; icrasını teklif etmek. invitingly (z.) davetkar bir şekilde, cezbedici surette.
 
Çeviri invocation
(i.) dua, niyaz, münacat; toplu halde dua etme; dua cümleleri. invocatory (s.) dua veya münacat kabilinden.
 
Çeviri invoice
(i.), (f.) fatura; gönderilen mal; (f.) fatura çıkarmak, fatura tanzim etmek. pro forma invoice proforma fatura.
 
Çeviri invoke
(f.) dua etmek; niyaz etmek; çağırmak; müracaat etmek; davet etmek; himayesini dilemek .
 
Çeviri involucre ,involucrum
(i.) (çoğ. involucres, involucra) (bot.) Iifafe, bürüm, bileşik çiçeklerin sapları altında bulunup bir daire teşkil eden ufak yapraklar. involucral (s.) böyle ufak yaprakları olan.
 
Çeviri involuntary
(s.) istenilmeden yapılan ihtiyar harici; tasarlanmamış. involuntar'ily (z.) istemeyerek, ihtiyar harici olarak, elde olmadan.
 
Çeviri involute
(s.), (i.) dolaşık, müşkül, karışık, girift; (bot.) içeriye kıvrılmış; (zool.) bazı böcek kabukları gibi içeriye kıvrılmış, helezoni; (i.), (geom.) involut.
 
Çeviri involution
(i.) kıvırma, sarma; kıvrılmış şey; karışıklık, dolaşıklık; (gram.) muğlak cümle, karışık ifade; (fizyol.) genişlemiş veya açılmış bir uzvun eski haline dönmesi.
 
Çeviri involve
(f.) icap ettirmek, bağlamak, tabi kılmak; sarmak, kuşatmak, ihata etmek, içine almak, ihtiva etmek; karıştılrmak, sokmak (müşkülat veya derde); duçar etmek; (mat.) belirli bir dereceye yükseltmek. be involved (gen.) in iie alakası olmak, karışmış bulunmak; dalmak, garkolmak (bir işe) .
 
Çeviri involved
(s.) kolayca anlaşılamayan; çapraşık.
 
Çeviri involvement
(i.) bağlılık, ilgi, alaka; karıştırılma, sarılma.
 
Çeviri invulnerable
(s.) yaralanamaz, incitilemez; fethedilemez. invulnerabil ity (i.) yaralanamazlık, saldırıdan zarar görmezlik. invul'nerably (z.) yaralanamaz bir şekilde.
 
Çeviri inward
(s.), (i.) içeride bulunan, iç, dahili; bâtıni, manevi, ruhsal; (i.) iç kısım.
 
Çeviri inwardly
(z.) içte, içeride; derunen, derinliğinde.
 
Çeviri inwardness
(i.) içyüz, gerçek hal; bâtınilik, ruhanilik.
 
Çeviri inwards
(z.) içeriye doğru, fikir veya ruhun derinliğine doğru.
 
Çeviri inweave
(f.) (inwove, inwoven) başka kumaş içine dokuyup örmek, bir kumaş içine başka bir şey dokumak.
 
Çeviri inwrap
(bak.) enwrap.
 
Çeviri inwreathe
(bak.) enwreathe.
 
Çeviri inwrought
(s.) işlenerek başka bir şeye geçirilmiş; içine başka şeyler dokunmuş, karışıp birleşmiş.
 
Toplam 970 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com