Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'fore' sonuçları
Çeviri fore
(s)., (i). ön taraftaki, öndeki; ilk; daha evvelki; (i). ön; önde olan şey; (den). baş taraf, pruva. come to the fore başa geçmek, öne geçmek. the fore part ön taraf, baş taraf.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri fore
(z)., ünlem ön tarafta, baş tarafta önde; ünlem Dikkat ! (golf oyununda önde bulunanlara tehlikeyi ihtar için bağırma). fore and aft (den). bas ve kıç istikametinde (gemi).
 
Çeviri fore
önek önde veya önceden.
 
Çeviri forearm
(i)., (anat). önkol,kolun dirsekle bilek arasındaki kısmı.
 
Çeviri forearm
(f). önceden silâhlandırmak.
 
Çeviri forebear
(i)., (gen). (çoğ). ata cet.
 
Çeviri forebode
(f). önceden haber vermek; (özellikle uğursuz bir şeyi) önceden hissetmek. foreboding (i). kötü bir şeyin vuku bulacağını önceden hissetme, önsezi.
 
Çeviri forecast
(i). tahmin, hava tahmini.
 
Çeviri forecast
(f). (cast veya casted) önceden tahmin etmek; belirtisi olmak: tasarlamak.
 
Çeviri forecastle
(i)., (den). baş kasarası.
 
Çeviri foreclose
(f). (huk). parayı ödemediği için ipotekli malı sahibinin elinden almak; imkânsızlaştırmak, engellemek; önceden halletmek.
 
Çeviri foreclosure
(i)., (huk). ipotekli malı sahibinin kaybetmesi, hakkın düşmesi.
 
Çeviri forecourt
(i). ön avlu ön bahçe.
 
Çeviri foredeck
(i)., (den). güvertenin ön tarafı, bilhassa palavranın ön tarafı.
 
Çeviri foredoom
(f). önceden mahkum etmek.
 
Çeviri forefather
(i). ata, cet.
 
Çeviri forefinger
(i). işaret parmağı.
 
Çeviri forefoot
(i). ön ayak.
 
Çeviri forefront
(i). en öndeki yer, ön taraf, ön sıra.
 
Çeviri foregather
(bak). forgather.
 
Çeviri forego
(bak). forgo.
 
Çeviri forego
(f). (went, gone) önce gitmek.
 
Çeviri foregone
(s). önceden gitmiş, geçmiş; bitmiş. foregone conclusion kaçınılmaz sonuç, mukadder olan şey.
 
Çeviri foreground
(i). ön plan. in the foreground ön planda, ön tarafta, göze çarpacak yerde.
 
Çeviri forehand
(i)., (s)., tenis sağ vuruş, forhend; atın boynu ve omuzları; menfaatli mevki; (s). sağ vuruşla yapılan; önderlik eden; önceden yapılan.
 
Çeviri forehanded
(s)., (A.B.D). ihtiyatlı, tedbirli.
 
Çeviri forehead
(i). alın; herhangi bir şeyin ön tarafı veya cephesi.
 
Çeviri foreign
(s). yabancı, ecnebi; harici, dış; ilgisi olmayan. foreign accent yabancı aksanı. foreign affairs dışışleri. foreign-born (s). ikamet ettiği memleketten başka bir memlekette doğmuş. foreign exchange döviz; döviz alım satımı. foreign minister dış işleri bakanı. foreign office dışişleri bakanlığı. foreign to one's nature kendi tabiatına aykırı. foreign trade dış ticaret. foreigner (i). yabancı, ecnebi. foreignness (i).ecnebilik, yabancılık; uygunsuzluk, münasebetsizlik.
 
Çeviri forejudge
(bak). forjudge.
 
Çeviri forejudge
(f). önceden hüküm vermek.
 
Çeviri foreknow
(f). (knew, known) önceden bilmek. foreknow'ledge (i). önceden bilme, önceden alınan haber.
 
Çeviri foreland
(i). burun, çıkıntı; bir şeyin önündeki arazi parçası.
 
Çeviri foreleg
(i). (hayvanlarda) ön ayak.
 
Çeviri forelock
(i). alın üzerine sarkan saç demeti perçem; (mak). başlık çivisi, kilit pini. take time by the forelock fırsatı yakalamak, fırsatı kaçırmamak.
 
Çeviri foreman
(i). ustabaşı, baş kalfa; reis, başkan, özellikle jüri başkanı.
 
Çeviri foremast
(i)., (den). baş direği, pruva direği.
 
Çeviri foremost
(s)., (z). başta gelen, en öndeki; (z). başta. first and foremost en başta, evvelâ. head foremost başı önde; çekinmeden.
 
Çeviri forename
(i). birinci isim, küçük isim, şahıs ismi, vaftiz ismi. forenamed (s). yukarıda ismi geçen, mezkur.
 
Çeviri forenoon
(i). öğleden evvel, sabah.
 
Çeviri forensic
(s). mahkeme veya munazaraya ait, munazara kabilinden. forensic medicine adli tıp.
 
Çeviri foreordain
(f). evvelden takdir etmek, önceden tayin ve tertip etmek. foreordination (i). kader, takdir, kısmet.
 
Çeviri forepart
(i). ön taraf, ilk kısım.
 
Çeviri forequarters
(i)., (kasap). ön ayak ve yanındaki kısımlar.
 
Çeviri forerun
(f). (ran, run) önden koşmak, koşup geçmek, önünden gitmek; müjdelemek. forerunner (i). selef; cet, ata; müjdeci, haberci.
 
Çeviri foresail
(i)., (den). trinketa yelkeni.
 
Çeviri foresee
(f). (saw seen) önceden görmek ileriyi görmek, önceden bilmek.
 
Çeviri foreshadow
(f). önceden ima etmek, (colloq). dokundurmak.
 
Çeviri foresheet
(i)., (den). trinketa yelkeninin bir kısmı; (çoğ). kayığın ön tarafı.
 
Çeviri foreshore
(i). inme sırasında suların çekildiği kıyı.
 
Çeviri foreshorten
(f). (güz. san). resimde yandan görülen bir şeyin boyunu kısa göstermek.
 
Çeviri foreshow
(f). (showed, shown) önceden göstermek, önceden söylemek.
 
Çeviri foresight
(i). ihtiyat, tedbir, önceden görme, basiret.
 
Çeviri foreskin
(i)., (anat). sünnet derisi, gulfe.
 
Çeviri forest
(i)., (f). orman; (f). ağaç dikip orman haline getirmek, ağaçlandırmak.
 
Çeviri forestay
(i)., (den). pruva ana istralyası.
 
Çeviri forester
(i). ormancı; siyah bir cins pervane, (zool). Ageristus; bir çeşit büyük kanguru, (zool). Macropus giganteus.
 
Çeviri forestry
(i). ormancılık; orman, ormanlık.
 
Çeviri foretaste
(i). önceden alınan tat; önceden tadına varma.
 
Çeviri foretell
(f). (told telling) önceden haber vermek; kehanette bulunmak.
 
Çeviri forethought
(i). ihtiyat, tedbir; basiret; evvelden düşünme.
 
Çeviri foretime
(i). geçmiş zaman.
 
Çeviri foretoken
(i)., (f). ihtar, bir şeyin olacağına dair belirti; (f). evvelden uyarmak, ikaz etmek.
 
Çeviri foretop
(i). (den). pruva çanaklığı.
 
Çeviri foretopgallantsail
pruva babafingo yelkeni.
 
Çeviri foretopmast
(i). pruva gabya çubuğu.
 
Çeviri foretopsail
(i). pruva gabya yelkeni.
 
Çeviri forever
(z)., (ing). for ever ebediyen daima: mütemadiyen, durmadan. forevermore (z). ebediyen, ilelebet.
 
Çeviri forewarn
(f). önceden ikaz etmek, uyarmak.
 
Çeviri forewoman
(i). başkalfa kadın: jurinin kadın başkanı.
 
Çeviri foreword
(i). önsöz mukaddeme.
 
Çeviri foreyard
(i)., (den). trinketa.
 
Toplam 71 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com