towf., i. yedeğe alıp çekmek; çekmek; i. yedekte çekme veya çekilme; yedekte çekilen duba; çekme halatı. have in tow yedekte bulundurmak; peşine takıp gezdirmek. take in tow yedeğe almak, yedekte çekmek; himaye altına almak. tow'age i. yedekte çekme; yedek ücreti.
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
towards. yumuşak başlı, uysal; yaklaşan. toward'ly s. eski uslu, uysal; uygun.
towards(edat) -e doğru, doğrultusunda, tarafına doğru; -e yakın, -e karşı; için. towards evening akşama doğru, akşam üzeri.
toweli., f. havlu, silecek, peşkir; f. havlu ile kurulamak veya kurulanmak. Turkish towel kaliteli havlu. towel(l)ing i. havluluk bez throw in the towel; k.dili pes demek.
toweri., f. kule, burç: kale, hisar; f. başkalarından yüksek olmak; dikine havalanmak (kuş). tower over bir diğerinden daha yüksek olmak. a tower of strength insana manevi kuvvet veren kimse. the Tower Londra'nın eski kalesi. water tower yüksek su deposu.
towerings. yüksek, kule gibi; çok şiddetli, şiddeti artan towering rage dehşetli öfke.
towni. kasaba; şehir; şehir halkı; şehrin iş merkezi. town and gown tüccarlar ile üniversite. town clerk kasaba sicil memuru. town council belediye meclisi. town crier şehir tellâlı. town hall belediye binası. town house şehirdeki ev; İng. belediye dairesi. town meeting kasabada oy kullanma hakkı olan herkesin katıldığı toplantı. town talk şehir dedikodusu veya söylenti konusu, şehir havadisi. go to town şehre inmek; (argo) harıl harıl yapmak. on the town vakıftan yardım görmekte; (argo) çakırkeyf, âlemde. paint the town red (argo) çok gürültülü eğlenti yapmak.
townshipi. kasaba ile yöresi ve bağlantıları, kaza, ilçe.
towpathi. kanal kenarında gemiyi çeken beygirlere mahsus yedek yol.
Toplam 15 sonuç listeleniyor