pallf. yavanlaşmak, tatsızlaşmak; zevkini kaybetmek, bıkmak; usandırmak, bıktırmak. It has palled on me Gına geldi Bıktım artık.
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
palli. siyah çuha veya kadifeden tabut örtüsü; kasvetli hava.
palladiumi. Pallas Atene'nin Truva'nın güvenliğini sağlayan heykeli; her hangi bir güvenlik unsuru.
pallasi., mit. tanrıça Atene'nin diğer ismi; astr. Merih ile Erendiz arasındaki asteroitlerden biri.
pallbeareri. cenaze merasiminde tabutu taşıyan veya yanı sıra giden kimse.
palleti., mak. çömlekçi spatulası; ciltçilikte altın yaldızı yerleştirmeye mahsus yassı fırça, tezhip fırçası; mak. cep saati çarkını tanzim eden ufak parça; ressam paleti; istif rafı.
palliatef. hafifletmek (hastalık, zorluk), teskin etmek, yatıştırmak; (kaba hat veya hakareti) mazur göstermek. palliation i. özür; hafifletme.
palliatives., i. hafifletici; özür kabilinden; i. hafifletici şey.
pallids. solgun, benzi atmış, sararmış, silik.
pallori. solgunluk, beniz sarılığı.
Toplam 11 sonuç listeleniyor