bad(s).(worse,worst) kötü, nahoş; değersiz; kifayetsiz; yanlış, kusurlu; geçersiz; bozuk, zararlı; keyifsiz, hasta; pişman, müteessir; şiddetli, sert; çürük. in bad k. dili güç durumda. be bad at something bir şeyi becerememek. bad debt şüpheli alacak, tahsili mümkün olmayan alacak. bad money kalp para. feel bad kendini iyi hissetmemek. go from bad to worse gittikçe fenalaşmak, daha beter olmak. go to the bad fena yola sapmak, baştan çıkmak. have bad blood between arada husumet olmak
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
badge(i). nişan, alâmet, işaret, rozet
badger(i)., (f). porsuk; porsuk kürkü; porsuk kılından yapılma fırça ve olta; (f). kızdırmak, gücendirmek; taciz etmek, canını sıkmak, fig. başının etini yemek.
badinage(i). takılma, latife, şaka; istihza
badlands(i). içinde birçok vadi bulunan çorak arazi
badly(z). fena halde; (k.dili) çok .
badminton(i). tüylü toplarla ve küçük raketlerle oynanan bir çeşit oyun.
Toplam 12 sonuç listeleniyor