count(i). sayma; hesap; (huk). dava ve şikâyet fıkrası, madde; (spor). on sayma. keep count sıra ile saymak. Iose count hesabı şaşırmak. take the count boksta yere serilip kalkamamak.
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
count(f). saymak, hesap etmek; hesaba katmak, göz önünde tutmak; sayılmak, nüfuzu olmak, itibarı olmak. count for değeri olmak. count in dahil etmek. count off by twos ikişer ikişer saymak. count on itimat etmek, güvenmek. count out spor nakavt olduğunu ilân etmek. count time (müz). tempo tutmak. count up saymak, hesap etmek. This doesn't count. Bu sayılmaz. Bu hesaba katılmaz.
countdown(i). geriye doğru sayma; hazırlık devresi (bilhassa roket ve atom bombası denemelerinde kullanılır).
countenance(i)., (f). çehre, yüz, sima, görünüş; teveccüh, tasvip, teşvik, destek olma ; (f). teveccüh göstermek, yüz vermek; desteklemek. out of countenance mahcup.
counter(i)., (s)., (z). karşıt şey; karşılık; karşılıklı vuruş; (s). ters, zıt, aksi; karşı, mukabil: (z). aksi yolda; tersine, aksine. go counter to, run counter to aykırı düşmek, uymamak; zıt gitmek.
counter(f). karşı koymak, mukavemet etmek; mukabil harekette bulunmak, mukabele etmek.
counter(i). tezgâh; fiş, marka; sayaç, sayıcı.
counter reformationonaltıncı yüzyılda Protestan reformu başladıktan sonra Katolik kilisesinde meydana gelen reform hareketi.
counteract(f). karşı koymak, önlemek, tesirsiz hale getirmek. counteraction (i). karşı hareket. counteractive (s). karşı harekette bulunan , aksi tesir meydana getiren.
counterbalance(f)., (i). eşit kuvvetle karşı koymak; telâfi etmek; denkleştirmek; (i). karşılık, eş ağırlık.
countercheck(f)., (i). karşı koymak; bir daha kontrol etmek; (i). engel; tekrar kontrol etme. counter check bankadaki hesaptan para çekmek için düzenlenip müşterilere imzalattırılan zimmet fişi.
counterclaim(i)., (f)., (huk). karşı dava; (f). karşı dava açmak.
counterfeit(s)., (i)., (f). sahte, kalp; (i). taklit; (f). kalp para basmak; taklit etmek, sahtesini yapmak. counterfeiter (i). kalpazan.
counterinsurgent(s)., (i)., (pol). gerillacılarla savaşmak için yetiştirilmiş.(asker,komando).
counterirritant(i)., (tıb). taharrüşe mani olan ilaç; ilgiyi başka yöne çekmek için yaratılan olay.
counterman(i). tezgâhın arkasından servis yapan garson.
countermand(f)., (i). yeni bir emir ile evvelki emri iptal etmek; (i). iptal emri.
counterpart(i). taydaş; karşılık, tamamlayıcı herhangi bir şey; kopya, ikinci nüsha, suret.
counterplot(i)., (f). mukabil entrika, karşı tedbir; bir oyun veya edebi eserde ikinci tema; (f). mukabil entrika hazırlamak, karşı tedbir almak.
counterpoise(i)., (f). mukabil ağırlık; denge; (f). mukabil ağırlık veya kuvvet ile muvazene husule getirmek , denkleştirmek.
counterrevolution(i). karşı devrim. counterrevolutionary (i)., (s). karşı devrimci; (s). karşı devrimle ilgili.
countershaft(i)., (mak). ana şaft ile makinaları işleten şaft arasında vasıta vazifesi gören şaft grup mili.
countersign(f). tasdik için ikinci olarak imza etmek. countersignature (i). ikinci imza, tasdik imzası.
countersink(i)., (f). havşa, havşa açmaya mahsus kalem; (f). havşa açmak.
countervail(f). aynı kuvvetle karşı koymak, karşılamak. countervailing duty (tic). munzam gümrük resmi, sürtaks.
country(i)., (s). memleket, ulus, millet, vatan, yurt; taşra; kır, sayfiye; (huk). juri; (s). taşra veya sayfiyeye ait; temiz, taze, çiftlikten yeni gelmiş olan (yiyecek). country club şehirlere yakın kırlık yerde olan golf, tenis ve sosyal faaliyetlerin yapıldığı kulüp. country cousin taşralı akraba. country gentleman sayfiyede oturan zengin. countryhouse sayfiye evi, yazlık. appeal to the country (ing)., (pol). seçime gitmek. crosscountryrace spor kır koşusu. foreign country yabancı memleket. native country ana vatan. trial by the country jüri huzurunda dava.
county(i)., (ABD). ilçe; (ing). kontluk. county clerk (ABD). ilçe sekreteri. county farm darülaceze. county seat ilçe merkezi.
Toplam 58 sonuç listeleniyor