Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'com' sonuçları
Çeviri coma
(i). coma comatose, comatous (s). komada; yarı baygın.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri coma
(i). (çoğ comae) (astr). koma, kuyrukluyıldızın başı etraflndaki ışık; (bot). püskül; (fiz). merceğin meydana getirdiği şeklin etrafındaki ağıl.
 
Çeviri coma bereniees
Berenisin saçı takımyıldızı.
 
Çeviri comate
(s)., (bot). püsküllü.
 
Çeviri comate
(i). eş, arkadaş.
 
Çeviri comb
(i)., (f). tarak; ibik, tepe, sorguç; ibik gibi şey; petek; dalganın yüksek kısmı; (f). taramak, taranmak; (dalga) tümselip kırılmak comb out taramak, ayırmak.
 
Çeviri combat
(i)., (f). dövüş, mücadele, çarpışma, savaş; (f). dövüşmek, savaşmak, çarpışmak, mücadele etmek. combat fatigue harp tesiriyle meydana gelen psikonorotik bozukluk. close combat göğüs göğüse çarpıma single combat düello.
 
Çeviri combatant
savaşçı, kavgacı (kimse).
 
Çeviri combative
(s). kavgacı, hırçın.
 
Çeviri combe
(bak). coomb.
 
Çeviri comber
i tarak, yün, keten vb'ni tarayan kimse; uzun ve tümsekli dalga
 
Çeviri combination
(i). karıştırma, birleştirme; bileşim, terkip; bağdaşma, uyuşma, kaynaşma; birlik; kilidin şifre rakam veya harfleri; şifreli kilit; külot ve kombinezonu tekparça olan kadın iç çamaşırı; dans orkestrası combination lock şifreli kilit.
 
Çeviri combine
(i). uzlaşma, birlik; A.B.D., (k).dili siyasi ve ticari çıkar sağlamak için bir araya gelen grup; biçerdöğer makinası.
 
Çeviri combine
(f). birleştirmek, karıştırmak, bir araya getirmek; toplamak; birleşmek, bir araya gelmek.
 
Çeviri combings
(i)., çoğ. tarantı.
 
Çeviri combo
(i)., (k).dili dans orkestrası.
 
Çeviri combustible
(s)., (i). yanabilir, tutuşabilir; parlamaya hazır; (i). kolay tutuşan şey.
 
Çeviri combustion
(i). yanma, tutuşma; (kim). ısı ve ışık veren oksitlenme. combustion chamber yanma hücresi, yanma haznesi. combustion furnace yanma fırını, yakım ocağı. combustion gases yakım gazları. combustion motor yakımlı motor. combustion period yanma süresi, yakım devresi. combustion türbine iç yakımlı türbin. incomplete combustion eksik yanma. internal-combustion engine iç yakımlı makina, motor.
 
Çeviri come
(f).gelmek, yaklaşmak, varmak; olmak, vaki olmak;akla gelmek;(k).dili orgazma varmak.come about olmak, vaki olmak;dönmek, volta etmek.come acrossrast gelmek, karşılaşmak;intiba bırakmak;argo istenileni yapmak, sakladığını çıkarıp vermek.come across with argo teslim etmek, ödemek, vermek.come along beraber gelmek;iyileşmek.come alongside yanaşmak, bordaya gelmek.come around kendine gelmek, ayrılmak, uğramak;razı olmak.come at varmak, ulaşmak; ile uğraşmak; üstüne yürümek, saldırmak. come back hatıra gelmek, eski formunu bulmak; argo ters bir şekilde cevaplandırmak. come by elde etmek, edinmek; yakınından geçmek, uğramak. He comes by his good looks naturally. Sevimli yüzü anasıyla babasına çekmiş. come down inmek, düşmek, intikal etmek, geçmek; argo uyuşturucu madde kullandıktan sonra kendine gelmek.come off one's high horse (k).dili hak etmek;elde etmek, almak..come into (mirasa) konmak; girmek, katılmak. come of çıkmak, -den gelmek. come of age reşit olmak. come off çıkmak, kopmak;olmak, vaki olmak;sona ermek, bitmek; sonunu erişmek; argo tutnmak. Come off it ! (k). dili Saçmalama! come on rast gelmek;gelişmek ilerlemek; sahneye çıkmak, yerinden çıkmak; yayınlanmak; meydana çıkmak; sosyeteye takdim edilmek (genç kız); sonuçlamak, neticelenmek. come out with söylemek, ağızdan kaçırmak;satışa çıkarmak. come over olmak, bir hal takınmak; (karşıdan) gelmek; taraf değiştirmek, katılmak. come round (bak).come around. come short az gelmek, yetmemek. come through with (k).dili (beklenileni) yapmak. come to ayrılmak, kendine gelemek; (bir çareye, bir karara) varmak, erişmek, başlamak, den. orsa etmek.come to a head olgunlaşmak; dönüm noktasına varmak; baş vermek. come to blows yumruk yumruğa gelmek. come to grief başı darda olmak; başarısızlığa uğramak. come to grips with ciddiyetle ele almak. come to hand gelmek, alınmak. come to life canlanmak. come to light meydana çıkmak. come to hothing boşo gitmek, neticesiz olmak. come to one's senses aklı başına gelmek, aklını başına toplamak; ayrılmak, açılmak. come to pass vaki olmak. come to stay yerleşmek . come to terms (with) uzlaşmak, anlaşmak; teslim olmak, kabul etmek. Come to think of it... Aklıma gelmişken ... come true gerçek leşmek, doğru çıkmak; filizlenmek. come under girmek. come up against -e çatmak, ile karşılaşmak. come up to (belirli bir hizaya) kadar gelmek; (belirli bir seviyeyi) tutturmak. come up with A.B.D., (k).dili öne sürmek, ortaya atmak. come upon bulmak; karşılaşmak; saldırmak. come what may ne olursa olsun . Come July and we'll be swimming. Temmuz geldiğinde denize girmiş olacağız. to come önümüzdeki gelecek. come-at-able (s).erişilebilir.
 
Çeviri come-hither
(s)., A.B.D., argo çekici, davet edici (bakış).
 
Çeviri come-on
(i)., A.B.D. (argo). tuzak kuran kimse, tuzak; davet edici bakış.
 
Çeviri comeback
(i)., (k).dili eski formunu bulma; argo zekice ve yerinde cevap; A.B.D., argo şikayet sebebi.
 
Çeviri comedian
(i). komedi artisti, komedyen; komedi yazarı comedienne(i). kadın komedi artisti.
 
Çeviri comedown
(i). hayal kırıklığı, düşüş, sukut.
 
Çeviri comedy
(i). komedi, güldürücü piyes veya filim.
 
Çeviri comely
(s). sevimli, güzel, yakışıklı, zarif; uygun, yakışan.
 
Çeviri comer
(i). gelen kimse; katılan kimse; (k).dili geleceği parlak olan şey veya kimse istikbal vaat eden şey veya kimse. all comers müracaat eden herkes butün katılanlar.
 
Çeviri comestible
(s)., (i)., (nad). yenilebilir; (gen). (çoğ). yiyecek şey, gıda maddesi.
 
Çeviri comet
(i)., (astr). kuyrukluyıldız.
 
Çeviri cometary
(s). kuyrukluyıldız gibi veya ona ait.
 
Çeviri comeuppance
(i)., A.B.D. (k).dili hak edilen ceza.
 
Çeviri comfit
(i). bonbon, birçeşit şekerleme; şekerli meyva.
 
Çeviri comfort
(i)., (f). rahat, refah, konfor; teselli; A.B.D. yorgan; (f). rahat ettirmek; teselli etmek; yatıştırmak; (huk). yardım etmek. comfort station umumi helâ. creature comforts bedeni rahatı sağlayan konfor comfortless (s). kasvetli; konforsuz.
 
Çeviri comfortable
(s)., (i). rahat, müreffeh; teselli edici, rahatlatıcı; (k).dili yeterli; (i)., A.B.D. yorgan comfortably (z). rahatça.
 
Çeviri comforter
(i). rahatlatıcı şey; teselli edici kimse veya şey; A.B.D yorgan; yün boyun atkısı; bh Ruhulkudus.
 
Çeviri comfrey
(i). karakafes, (bot). Symphytum.
 
Çeviri comfy
(s)., (k).dili rahat.
 
Çeviri comic
(s)., (i). güldürücü, gülünç, komik; komedi ile ilgili; (i). komedi oyuncusu. comics, comic strip karikatür şeklinde hikâye serisi. comic book miki tipinde resimli çocuk kitabı. comic opera operakomik.
 
Çeviri comical
(s). komik. comically (z). gülünçlü olarak.
 
Çeviri coming
(i)., (s). geliş, yaklaşma, varış, zuhur; (s). gelen gelecek, yaklaşan; istikbal vaat eden. coming-out (i)., (k).dili sosyeteye takdim ediliş.
 
Çeviri comity
(i). nezaket, medeni davranış, karşılıklı iyi muamele. comity of nations milletlerin birbirlerinin hukuk ve adetlerini tanımaları.
 
Çeviri comma
(i). virgül .comma bacillus virgül şeklinde mikrop, kolera mikrobu. inverted commas tırnak işareti.
 
Çeviri command
(i)., (f). emir, kumanda, komut; bir subayın kumanda ettiği askerler; yetki, hakimiyet; (f). emretmek, hâkim olmak, kumanda etmek, idare etmek; amir olmak, bakmak. a good command of (a Ianguage) (bir dili) rahat konuşabilme. at command emir üzerinde. at one's command emrinde. by command of emri ile in command amir, sözü geçen.
 
Çeviri commandant
(i). kumandan, komutan, amir.
 
Çeviri commandeer
(f)., (ask). askeri hizmete mecbur tutmak; müsadere etmek.
 
Çeviri commander
(i). kumandan, komutan; önder, baş; deniz binbaşısı. commander in chief başkomutan.
 
Çeviri commandery
(i). tımar, zeamet; kumandanlık; masonluk gibi cemiyetlerin loncası.
 
Çeviri commanding
(s). emreden; etkili: hâkim.
 
Çeviri commandment
(i). emir. the Ten Commandments On Emir.
 
Çeviri commando
(i). komando birliği; komando.
 
Çeviri comme il faut
(Fr). icap ettiği şekilde, gerekli şekilde; modaya uygun.
 
Çeviri commeasurable
(s). aynı ölçülere sahip olan, eşit.
 
Çeviri commemorate
(f). anmak, zikretmek, hatırasını yad etmek commemora'tion (i). anma, hatırasını yad etme; anma töreni. commemorative (s). anma vesilesi oian; hatıra serisi olarak basılmış (pul).
 
Çeviri commence
(f). başlamak.
 
Çeviri commencement
(i). başlama, başlangıç; diploma töreni.
 
Çeviri commend
(f). tavsiye etmek, salık vermek; övmek; saygılarını sunmak; emanet etmek.
 
Çeviri commendable
(s). övülmeye 1ayık, beğenilir. commendably (z). övülmeye lâyık şekilde.
 
Çeviri commendation
(i). tavsiye, salık verme; övme.
 
Çeviri commendatory
(s). salık veren, tavsiye eden; metheden, öven.
 
Çeviri commensal
(s)., (i). aynı sofrada yemek yiyen;( zool). komensal; (i). sofra arkadaşı.
 
Çeviri commensurable
(s). aynı birim ile ölçülebilen; orantıl commensurably (z). orantılı olarak.
 
Çeviri commensurate
(s). orantılı, eşit; yeterli; uygun, münasip. commensurately (z). uygun bir öIçü ile.
 
Çeviri comment
(i)., (f). yorumlama, tefsir; açımlama; düşünce, mütalaa; eleştirme tenkit; (f). açımlamak, fikrini söylemek; on ile hakkında fikir beyan etmek, tefsir etmek, yorumlamak; eleştirmek .commentary (i). tefsir, şerh, açımlama, izah; çıkma haşiye.
 
Çeviri commentator
(i). eleştirmeci; yorumcu, şarih, tefsirci.
 
Çeviri commerce
(i). ticaret, iş, alım satım; toplumsal ilişkiler; cinsel ilişki. chamber of commerce ticaret odası. domestic commerce iç ticaret. foreign commerce dış ticaret.
 
Çeviri commerce
(f). alışveriş etmek; ilişkide bulunmak.
 
Çeviri commercial
(s)., (i). ticari; (i). radyo veya televizyon ilânı. commercial college ticaret öğretimi yapan yüksekokul .commercial law ticaret hukuku. commercial paper kıymetli ticari vesika; kısa vadeli ticari senet; emre yazılı senet; poliçe.
 
Çeviri commercialism
(i). ticari gelenekler; ticari tutum; ticari terim.
 
Çeviri commercialize
(ing). -ise (f).ticarileştirmek.
 
Çeviri commie
(i)., (k).dili komünist.
 
Çeviri commingle
(f). karıştırmak, katıştırmak; karışmak, kaynaşmak.
 
Çeviri comminute
(f). ezmek, ufalamak, toz haline getirmek.
 
Çeviri commiserate
(f). kederini paylaşmak, dert ortağı olmak, rikkat göstermek. commisera'tion (i). teselli, rikkat, acıma.
 
Çeviri commissar
(i). komiser, eskiden S.S.C.B.'nde herhangi bir idari örgütün başında olan kimse.
 
Çeviri commissariat
(i)., (ask). Ievazım sınıfı; eskiden S.S.C.B.'nde siyasi örgüt; komiserlik.
 
Çeviri commissary
(i)., (ask). iaşe ve levazımat mağazası; vekil, mümessil; komiser.
 
Çeviri commission
(i)., (f). görev, vazife, iş; işleme; eylem; komisyon ücreti, yüzdelik; kurul, komisyon; rütbe, mevki; salahiyetname, emirname; belirli bir görev için verilen yetki; (f). tayin etmek, atamak; vazifelendirmek, görevlendirmek, memur etmek; den donanmaya katmak, kadroya sokmak. execute a commission bir görevi yerine getirmek in commission sefere hazır (gemi); işe hazır. out of commission görev yapamaz halde; bozuk. put into commission sefere hazır hale koymak; tamir etmek. put out of commission işlemez hale getirmek; yıkmak, mahvetmek.
 
Çeviri commissionaire
(i). Avrupa otellerinde veya hükumet dairelerinde hizmet eden uşak veya haberci; ingiltere'de kapıcılık vb. işlerde bulunan görevli.
 
 
Çeviri commissioner
(i). mühim bir işe tayin edilen memur; şube müdüru; komisyon üyesi; vekil.
 
Çeviri commissure
(i). birleşme noktası, ek yeri; (anat)., (zool). birleşik iki organın birbirleriyle birleşme yeri, dudakların veya göz kapaklarının bitiştiği yer.
 
Çeviri commit
(f). (ed -ting) işlemek, yapmak; emanet etmek, teslim etmek, tevdi etmek; kanun tasarısı v.b.'ni komisyona havale etmek; söz vererek bağlamak. commit oneself bir karara varıp bunu ilân etmek. commit oneself to kendini adamak, hasretmek. commit to memory ezberlemek. commit to prison hapsetmek. commit to writing yazmak.
 
Çeviri commitment
(i). vaat, taahhut; kesin karar; teslim etme, teslim olma; bağlantı; havale; irtikap, (suç) işleme; (huk). birinin hapishane veya akıl hastanesine kapatılması için mahkemeden alınan karar, hapis ilâmı.
 
Çeviri committee
(i). komite, kurul, komisyon. committee of the whole meclisin komisyon halinde toplanması. in committee encümende, komisyonda. joint committee birleşik komisyon. standing committee daimi encümen.
 
Çeviri commix
(f). birbirine karıştırmak veya karışmak.
 
Çeviri commode
(i). çekmeceli dolap; konsol, komodin; lavabo; lazımlık, oturak.
 
Çeviri commodious
(s). geniş, kullanışlı, ehven; rahat, ferah.
 
Çeviri commodity
(i). mal, emtia, eşya; yararlı şey. staple commodities başlıca satış ürünleri.
 
Çeviri commodore
(i)., den. komodor; yat kulubü reisi.
 
Çeviri common
(s).genel, yaygın, umumi, umuma ait; ortak, müşterek; evrensel; adi, bayağı, kaba; alışılmış, mutat. common carrier para ile yolcu veya yük taşıyan firma. common consent umumun rızası. common divisor (mat). ortak tam bölen. common fraction (mat). bayağı kesir. common gender (gram). hem eril hem dişil. common good kamu yararı. common knowledge bilinen gerçek. common law orf ve âdete dayanan hukuk .common-law marriage resmi nikâhsız beraber yaşama. common man alelade bir kimse. Common Market Ortak Pazar. common multiple (mat). ortak katsayı. common noun cins isim. common or garden variety bayağı, alelade cinsten, sıradan. Common Pleas medeni hukuk davalarına bakan mahkeme. common room umuma mahsus salon. common scold şirret kadın. common sense sağduyu. common stock alelade hisse senetleri .common time (müz). 4/4 lük ölçü. common touch sempatik olma kabiliyeti. the common run orta, vasat. commonly (z). çoğunlukla, çok kere.
 
Çeviri common
(i). genel park veya otlak, halkın ortak malı olan yer, meydan; (huk). bir kimsenin başkasının toprak veya suyu üzerinde hak iddia etmesi. in common müştereken, beraber, birlikte, ortaklaşa. in common with ile ortak olarak. out of the common fevkalade, alışılmamış. short commons yetersiz yiyecekler.
 
Çeviri commonage
(i). umuma ait olan otlağı kullanma hakkı; ortak mal sahipliği; avam.
 
Çeviri commonalty
(i). avam, halk tabakası, topluluk; tüzel kişiliği olan ticari şirket üyesi.
 
Çeviri commoner
(i). halk tabakasından olan kimse; (bazı ingiliz üniversitelerinde) kendi hesabına okuyan talebe.
 
Çeviri commonplace
(s)., (i). adi, sıradan, bayağı; olağan; kişiliği olmayan; (i). beylik laf, klişe, çok söylenmiş söz; çok görülmüş herhangi bir şey, basmakalıp iş.
 
Çeviri commons
(i)., (çoğ)., (ing). avam, halk tabakası; (üniversitede) yemekhane. House of Commons Avam Kamarası.
 
Çeviri commonweal
(i). kamu yararı, amme menfaati.
 
Çeviri commonwealth
(i). ulus;cumhuriyet; A.B.D. eyalet. the Commonwealth İngiliz Milletler Topluluğu.
 
Çeviri commotion
(i). gürültü; karışıklık, ayaklanma.
 
Çeviri communal
(s). toplumla ilgili, toplumsal, halka ait; umumun malı olan.
 
Çeviri communalism
(i). her eyaletin ayrı bir devlet olarak idare edildiği idari sistem.
 
Çeviri communalize
(f). bir şeyi mahalli halka mal ettirmek; mahalli idare altına sokmak.
 
Çeviri commune
(f)., (i). sohbet etmek, söyleşmek, hasbıhal etmek, konuşmak: (i). konuşma, sohbet, söyleşi.
 
Çeviri commune
(i). bazı memleketlerde mahalli idare; komün; avam.
 
Çeviri communicable
(s). bulaşıcı, sari; ifade edilmesi mümkün, söylenebilir.
 
Çeviri communicant
(i). bilgi veren kimse, konuşan kimse; Aşai Rabbaniyi (komünyon) alan veya almaya hakkı olan kilise üyesi.
 
Çeviri communicate
(f). ifade etmek, anlatmak; nakletmek; meramını anlatmak; muhabere etmek, haberleşmek; bulaştırmak; aralannda bağlantı olmak; bildirmek.
 
Çeviri communication
(i). haberleşme; ulaşım; ulaştırma; bağlantı irtibat; haber, mektup. Minister of Communications Ulaştırma Bakanı.
 
Çeviri communicative
(s). konuşkan, duygulannı serbestçe dile getiren.
 
Çeviri communion
(i). paylaşma; katılma; Aşai Rabbani ; Hıristiyanlıkta mezhep; arkadaşlık; sohbet.
 
Çeviri communique
(i). resmi tebliğ, bildiri.
 
Çeviri communism
(i). komünizm. communist (i)., (s). komünist; (s). komünistlere veya komünizme. ait communis'tic (s). komünizm taraftan olan.
 
Çeviri community
(i). aynı yerde veya aynı şartlar altında yaşayan insan topluluğu; toplum, cemiyet; ahali, halk, amme; müşterek tasarruf, ortak mal sahipli. community center A.B.D. şehir kulübü, bir bölgede oturanlann meselelerini çözümlemek veya eğlenmek için toplandıkları özel yer veya bina. community chest A.B.D.kamu yararına çalışan kurumların yıllık para toplama kampanyası.
 
Çeviri communize
(f). müşterek tasarrufa tabi kılmak, umumun malı haline getirmek.
 
Çeviri commut-te
(f)., elek cereyanın yönünü değiştirmek.
 
Çeviri commutable
(s). deiştirilebilir; hükümetçe deiştirilmesi veya hafifletilmesi caiz (ceza).
 
Çeviri commutation
(i). değiştirme, değiş mübadele; A.B.D. bir kimsenin evi ile işi araslnda abonman bileti ile yaptğı yolculuk; (huk). cezanın değiştirilmesi veya hafifletilmesi. commutation ticket abone kartı veya bileti.
 
Çeviri commutative
(s). değiş tokuş veya yer deiştirmeyle ilgili.
 
Çeviri commutator
(i)., (elek). çevirgeç, komütatör.
 
Çeviri commute
(f).değiş tokuş etmek mübadele etmek; deiştirmek veya hafifletmek (cezayı); toptan daha ucuza almak (aylık tren bileti v.b'ni); karşılığını ödemek; yerini tutmak; (elek). cereyanın yönünü değiştirmek her gün iş ile ev arasında gidip gelmek. commuter (i). her gün işi ile evi arasında gidip gelen kimse.
 
Çeviri commutual
(s). müşterek, ortak; karşılıklı.
 
Çeviri comose
(s)., (bot). püsküllü.
 
Çeviri comp
(kıs). companion comparecompiled complete.
 
Çeviri compact
(s)., (f). (i). yoğun, kesif, sıkı, sık; ince taneli; kısa özlü; of ile -den mürekkep; (f). tazyikle yoğunlaştırmak; (i). pudriyer, pudralık; (oto). küçük araba.
 
Çeviri compact
(i)., (f). sözleşme, sözlü anlaşma; (f). sözleşmek.
 
Çeviri companion
(i)., (f). arkadaş, yoldaş, ahbap; eş; elkitabı, rehber; (astr). kendisinden daha parlak bir yıldıza çok yakın olan ikinci bir yıldız; (f). arkadaşlık etmek.
 
Çeviri companionable
(s). kolayca arkadaş olabilir; hoş sohbet; samimi, sıcakkanlı.
 
Çeviri companionate
(s). arkadaş gibi; müşterek.
 
Çeviri companionship
(i). arkadaşlık, refakat, eşlik.
 
Çeviri companionway
(i). den. kamara iskelesi.
 
Çeviri company
(i). grup; misafir grubu; misafir; şirket, kumpanya, ortaklık; beraberindekiler, arkadaşlar; eşlik, refakat, arkadaşlık; tiyatro oyuncu topluluğu; (ask). bölük; (den). mürettebat tayfa. company manners görgü kurallarına uygun davranışlar. company store bir müessesenin kendi memurlanna mahsus olan satış mağzası.compamy union (A.B.D.). işverene bağlı olan sendika; bir müessesenin işçilerine mahsus olan sendika. in company with ile beraber, birlikte .in good company iyi arkadaşlarla. jointstock company bir cins anonim şirket. keep company eşlik etmek; flört etmek Iimited liability company limited şirket. part company with den aynlmak ship's company gemi mürettebato, gemi tayfası.
 
Çeviri comparable
(s). karşılaştırılabilir, karşılaştırması mümkün.
 
Çeviri comparative
(s)., (i). mukayeseli, karşılaştırmalı; nispi, orantılı; (gram). (sıfat veya zarflann) üstünlük derecesini gösteren; (i)., (gram). üstünlük derecesi. comparative anatomy karşllaştlrmall anatomi compnrative linguistics karşılaştırmalı dilbilim. in comparative comfort hali vakti yerinde.
 
Çeviri compare
(i). mukayese, kıyas, karşılaştırma .beyond compare, without compare fevkalade, eşsiz, üstün.
 
Çeviri compare
(f)., with ile karşılaştırmak, karşılaştırılabilir olmak, kıyas kabul etmek; to ile benzetmek, benzemek; (gram). (sıfat veya zarfın) üstünlük derecesini göstermek. compare notes görüş ve fikir teatisinde bulunmak.
 
Çeviri comparison
(i). karşılaştırma, mukayese; münasebet, ilişki, nispet, benzerlik; gram sıfat veya zarflara üstünlük veya enüstünltk derecesini katan çekim şekli; benzetme, teşbih. in comparison with -e nispeten, -e nispetle, -e oranla.
 
Çeviri compartment
(i). kompartıman, bölme. compartmen'talize(f). bölmelere aylrmak.
 
Çeviri compass
(f). etrafını dolaşmak; şamil olmak, kapsamak; çevirmek, sarmak, kuşatmak; başarmak; kavramak, anlamak; gizli plan kurmak.
 
Çeviri compass
(i). pusula; pergel; çevre; sınır; saha, alan, menzil; devir, deveran, süre. compass card, compass rose pusula kartı, rüzgargülü. compass needle pusula ibresi, pusula inesi. compass saw delik testeresi. beam compass büyük daire çizmeye mahsus sürgülü pergel. box the compass sıra ile pusula kertelerini saymak. drawing compass resim pergeli. mariner's compass gemici pusulası pair of compasses pergel.
 
Çeviri compassion
(i). şefkat, merhamet, acıma, sevecenlik.
 
Çeviri compassionate
(s). şefkatli, merhametli, sevecen.
 
Çeviri compatibility
(i). uygun düşme, uyma, uygunluk.
 
Çeviri compatible
(s)., (gen). with ile uygun, birbirini tutan, munasip; geçimli.
 
Çeviri compatriot
(i). vatandaş, yurttaş.
 
Çeviri compeer
(i). akran, arkadaş, eş.
 
Çeviri compel
(f). (-Ied, -ling) zorlamak, icbar etmek, mecbur etmek.
 
Çeviri compellatton
(i). hitap.
 
Çeviri compendious
(s). özet halinde, kısa, özlü, muhtasar, kısaltılmış.
 
Çeviri compendium
(i). hulasa, özet.
 
Çeviri compensate
(f). tazmin etmek, bedelini ödemek; telafi etmek, karşılamak; (mak). denklemek, denge sağlamak, eşitlemek. compensate for one thing with another tazmin etmek, bir şeyi diğeri ile telâfi etmek. compensate one for -in bedelini birine ödemek.
 
Çeviri compensation
(i). tazmin, telafi; karşılık, ücret, maaş, bedel; takas, karşılama.
 
Çeviri compensator
(i). telafi eden şey veya kimse; dengeleme tertibatı. compensator coil (elek). dengeleme bobini. compensator spring saatte dengeleme yayı.
 
Çeviri compensatory
(s). telafi etmeye yarayan.
 
Çeviri compete
(f). rekabet etmek, yarışmak, müsabakaya girmek.
 
Çeviri competence
(i). yeterlik, kifayet; yetenek, ehliyet, iktidar, güç; hak, yetki, salahiyet; geçinecek kadar gelir.
 
Çeviri competent
(s). yeterli, işinin ehli olan, kabiliyetli; yetkili, salahiyetli.
 
Çeviri competition
(i). rekabet, yarışma.
 
Çeviri competitive
(s). rakip olan; rekabet ile ilgili; müsabaka tarzında, yanşma mahiyetinde.
 
Çeviri competitor
(i). rakip, yanşmacı, yanşçı.
 
Çeviri compilation
(i). derleme; derleme eser, çeşitli kaynaklardan toplanan bilgi veya yazılarla meydana getirilen eser; liste.
 
Çeviri compile
(f). toplayıp liste haline getirmek; çeşitli kaynaklardan bilgi toplayıp sıraya koymak; bu şekilde eser telif etmek, derlemek.
 
Çeviri complacency
(i). kendi kendinden memnun olma hali; gönül rahatlığı. complacent (s). kendi halinden memnun, rahat; kendini beğenmiş.
 
Çeviri complain
(f). şikâyet etmek, yakınmak, derdini anlatmak, içini dökmek; suçlamak. complainant (i). şikâyetçi, davacı.
 
Çeviri complaint
(i). şikayet, feryat, dertyanma; dert, keder, şikâyet sebebi; hastalık, keyifsizlik; (huk). isnat.
 
Çeviri complaisance
(i). hoşgörü, müsamaha, göz yumma. complai'sant (s). müsamahakâr, hoşgörü sahibi.
 
Çeviri complement
(i)., (f). tamamlayıcı herhangi bir şey, tümleç; tüm, bütün; (geom). bir dar açıyı dik açı haline getirmek için gerekli olan açı derecesi; (gram). tümleç; (müz). oktavı tamamlayan enterval; (f). tamamlamak; birbirini tamamlar olmak.
 
Çeviri complementary
(s). tamamlayan, tamamlayıcı, tümleyici. complementary angle tümler açı. complementary colors (bak). color.
 
Çeviri complete
(s)., (f). tamam, tam, bütün; bitmiş, tamamlanmış; mükemmel, dört başı mamur; (f). tamamlamak, bütünlemek, yetkinleştirmek; bitirmek. a complete surprise tam bir sürpriz. completely (z). tamamen, butünüyle. completeness (i). bütünlük, tam olma hali. completion (i). bitirme, tamamlama, sona erme; yerine getirme.
 
Çeviri complex
(i). bileşik veya karışık herhangi bir şey; karmaşa; (psik). komplek. building complex site. inferiority complex aşağılık duygusu. superiority complex kendini üstün görme duygusu.
 
Çeviri complex
(s). karmaşık; çapraşık, muğlak; bileşik, mürekkep, birkaç elemandan meydana gelmiş; karışık, birbirine eşit olmayan elemanlardan meydana gelmiş. complex number karmaşık sayı. complexity (i). müşkuüât, güçlük.
 
Çeviri complexion
(i). cilt, ten; sima, görünüş, veçhe. complexioned (s). belirli bir ten rengi olan.
 
Çeviri compliable
(s). uysal, yumuşak başlı.
 
Çeviri compliance
(i). uyma; itaat; başeğme; razı olma. in compliance with -e uygun olarak, mucibince. compliant (s). uysal, itaatkâr, yumuşak başlı.
 
Çeviri complicate
(f)., (s). karıştırmak, zorlaştırmak, güçleştirmek; (s). karmaşık; (bot)., (zool). uzunlamasına katlanmış (böcek kanadı vb). complicated (s). karmaşık; muğlak, çapraşık, anlaşılması güç, çözülmesi güç.
 
Çeviri complication
(i). karmaşık hale getirme; bir işe giriştikten sonra meydana çıkan engel, zorluk; karışıklık: (tıb) ihtilât.
 
Çeviri complicity
(i). suç ortaklığı; karmaşa.
 
Çeviri compliment
(f)., (i). kompliman yapmak, iltifat etmek; övmek; (i). iltifat, kompliman. compliments (i). selâmlar. compliments of the season (ing). tebrikler. double-edged compliment iğneli kompliman. He sends his compliments. Selâmlarını gönderdi. pay a compliment kompliman yapmak. present one-s compliments hürmetlerini sunmak. with my compliments selâmlarımla: parasız, hediye olarak. complimentary (s). hediye olarak, parasız; övme kabilinden.
 
Çeviri complot
(i). eski komplo, suikast, gizli tertip.
 
Çeviri comply
(f)., with ile uymak; itaat etmek.
 
Çeviri component
(i)., (s). bir tümü meydana getiren kısımlardan biri, cüz, unsur, parça, eleman; (s). bileşimde bulunan.
 
Çeviri comport
(f). davranmak; with ile uymak, uygun olmak. He comported himself well. iyi davrandı. The results comportwith our expectations. Netice beklediğimiz gibi oldu. comportment (i). davranış, hal ve gidiş.
 
Çeviri compos mentis
(Lat)., (huk).aklı yerinde, şuuru tam.
 
Çeviri compose
(f). meydana getirmek, oluşturmak; düzenlemek, tertip etmek; bir butünün parçalarını teşkil etmek; bestelemek; (eser) yazmak, yaratmak; (matb). dizmek, tertip etmek. composed of -den ibaret. composing machine (matb). dizgi makinası. composed (s). sakin, kendi halinde.
 
Çeviri composer
(i). besteci, bestekâr, kompozitör.
 
Çeviri composite
(s)., (i). bileşik, mürekkep; karma, karışık, muhtelit; (b.h)., (mim). Korent uslubu ile ionik üslup karışımı olan sütun şekline ait; (bot). bileşikgiller familyasından; (i). alaşım, halita, bileşim, terkip; (bot). bileşikgillerden herhangi bir bitki. composite number (mat). bölünebilir sayı, asal olmayan sayı. composite photograph fotomontajla biraraya getirilmiş birkaç fotoğraftan meydana gelen resim.
 
Çeviri composition
(i). tümleme, derleme, bir araya getirme; tertip, terkip; nitelik, mahiyet; alaşım, halita; bileşim: kompozisyon, yazı ödevi, tahrir; beste, bestecilik; uzlaşma, anlama; (matb). dizgi, tertip.
 
Çeviri compositor
(i)., (matb). mürettip, dizgici, dizici.
 
Çeviri compost
(i). çürümüş yaprak v.b ile karışık gübre.
 
Çeviri composure
(i). sukunet huzur, dinginlik.
 
Çeviri compote
(i). komposto.
 
Çeviri compound
(f). birleştirmek, bir bütün haline getirmek, terkip etmek; şiddetlendirmek; borç konusunda anlaşmak. compound a felony menfaat karşıIığında suçluyu dava etmekten vazgeçmek veya suçunu örtbas etmek. compound with ile... anlaşmak, uzlaşmak.
 
Çeviri compound
(s)., (i). bileşik, mürekkep; (zool). tek tek hayvancıklardan husule gelmiş; (i). alaşım, halita; bileşim, terkip; (gram). bileşik kelime. compound curve mürekkep eğri. compound eye bileşik göz. compound fraction bileşik kesir. compound fracture (tıb). açık kırık. compound interest bileşik faiz. compound number karışık sayı. chemical compound kimyasal bileşim.
 
Çeviri compound
(i). içinde binalar bulunan etrafı duvarla çevrili arazi.
 
Çeviri comprador
(i). Uzak Doğu'da yabancı firmalar hesabına çalışan yerli acente.
 
Çeviri comprehend
(f). anlamak, idrak etmek, kavramak; kapsamak, içine almak, ihtiva etmek. comprehensible (s). anlaşılabilir, idrak olunabilir, makul. comprehension (i). anlayış, idrak; kapsam, şümul. comprehensive (s). geniş, şümullu, etraflı; idraklı,anlama yeteneği olan.
 
Çeviri compress
(i)., (tıb). kompres; pamuk v.b balyalarını sıkıştıran makina.
 
Çeviri compress
(f). sıkmak, basmak, tazyik etmek. compressed air sıkıştırılmış hava. compressible (s). sıkıştırılabilir.
 
Çeviri compression
(i). sıkıştırma, tazyik, kompresyon; kısaltma, ufaltma. compression stroke (oto). sıkıştıran vuruş.
 
Çeviri compressive
(s). tazyik edici, sıkıştırıcı.
 
Çeviri compressor
(i). kompresör, sıkıştırıcı.
 
Çeviri comprise
(f). kapsamak, ihtiva etmek.
 
Çeviri compromise
(i)., (f). uzlaşma, uyuşma; bazı şeylerden fedakârlık ederek varılan anlaşma zemini; (f). uzlaştırmak, bazı şeylerden fedakârlık yoluyla aralarını bulmak; (bir kimsenin). şerefini tehlikeye atmak; (bir işin neticesini) tehlikeye atmak. compromisewith ... ile uzlaşmak, uyuşmak.
 
Çeviri comptroller
(i). hesap kontrol memuru, murakıp, denetleyici, kontrolör.
 
Çeviri compulsion
(i). zorlama, cebir, icbar; mecburiyet; içten gelen itici his. compulsive (s). zorlayıcı, içten gelen yenilmesi güç bir hissin tesiriyle yapılan.
 
Çeviri compulsory
(s). mecburi, yükümlü; zorunlu. compulsorily (z). zorla, mecburi olarak, zorunlu olarak, metazori.
 
Çeviri compunction
(i). vicdan azabı; pişmanlık, nedamet; esef, yerinme; (vicdanisebeplerle) çekinme, tereddüt, reddetme.
 
Çeviri compurgation
(i)., (huk). eskiden bir sanığın suçsuzluğunun birkaç tanığın şahadeti ile kabul edilmesi.
 
Çeviri compute
(f). hesap etmek, hesaplamak. computa'tion (i). hesap, hesaplama.
 
Çeviri computer
(i). kompüter, hesap eden kimse; elektronik hesap makinası,elektronik beyin. computer hardware kompüterin esas kısımları. computer software yapılacak işe göre değiştirilen kompüterin yardımcı aksamı. analogue computer kendisine verilen rakamlan elektronik nicelikler şeklinde kullanarak hesap çıkaran makina. diqital computer kendisine verilen rakamları ikili rakam olarak kullanarak hesap çıkaran makina.
 
Çeviri computerize, -ise
(f). kompüter ile hesaplamak.
 
Çeviri comrade
(i). arkadaş, yoldaş. comradeship (i). arkadaşlık.--*
 
Toplam 211 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com