cock(i)., (f)., (s). horoz; horoz ötüşü; herhangi bir erkek kuş; önder, slang horoz; rüzgârgülü; valf, anahtar, musluk; tüfek horozu, tabanca horozu; ateşe hazır oluş; yukarı doğru kıvrılma (şapka kenarı); kaba penis, kamış; (f). tüfek horozunu ateşe hazır duruma getirmek; umursamazllkla yana çevirmek (baş); hazır etmek; havaya dikmek; kurmak (fotoğraf makinasl ); (s). erkek cock-and- bull story uydurma laf, kurt masalı. cock of the walk önder, lider; gururlu ve umursamaz kimse. go off at half cock hazırlıksız iş görmek half cock alt tetik. speckled cock çil horoz cock one's hat şapkayı yan giymek. cocked hat yanlan kalkık bir çeşit üniforma şapkası. knock into a cocked hat tanınmaz hale getirmek pestile çevirmek; suya düşürmek.
3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net
cock(i)., (f). saman yığını, ot yığını; (f). saman yığmak.
cock-a-hoop(s). çok neşeli, şen; çarpık, bozuk; övüngen.
cockade(i). şapkaya takılan rozet veya düğme, kokart.
cockaigne(i). hayali bir tembellik ve lüks diyarı.
cockalorum(i). küçük horoz; büyüklük taslamaya özenen kimse.
cockatoo(i). ibikli ve rengarenk tüylü birkaç çeşit papağan.
cockatrice(i). horoz yumurtasından hâsıl olduğu farzolunan hayali bir yılan.
cockbill(f)., (den). Iengeri fondaya alesta etmek.
cockchafer(i). mayısböceği, (zool). Melolontha vulgaris.
cockcrow(i). sabah, slang karga bokunu yemeden.
cocker(i). horoz dövüştüren kimse. cocker spaniel bir cins spanyel köpeği.
cockeyed(s). şaşı gözlü; çarpık, eğri; argo saçma, budala; argo kufelik
cockiness(i)., (k).dili kendine aşırı güvenme.
cockle(i). tarak; midye ve istiridyeye benzer eti yenir bir deniz hayvanı, (zool). Cardium edule; bu hayvanın kabuğu; küçük hafif sandal. cockleshell (i). tarak kabuğu; küçük hafif sandal; kırışık. corn cockle karamuk, (bot). Agrostemma githago It warmed the cockles of my heart. Beni çok memnun etti.
cockle(f) buruşturmak, buruşmak.
cockle(i). delice; buğdaygiller arasında yetişen zararlı ot.
cocklebur(i). dulavratotu; kazık otu; pıtrak, (bot). Xanthium.
cockney(s)., (i). Londralı, bilhassa Londra'ya has şive ile konuşan (kimse).
cockpit(i). pilot kabini; gemilerin kıç tarafında bulunan alçak güverte; eski harp gemilerinde revir; horoz dovüşlerinin yapıldığı yer; mücadele alanı.
cockroach(i). hamamböceği, (zool). Blatta orientalis; karafatma, (zool). Carabus.
cockscomb(i). horoz ibiği; horoz ibiği çiçeği; züppe kimse.
cockshy(i)., (f). nişan tahtası; (f). hedefe atmak.
cocksure(s). kendinden fazla emin, kendine fazla güvenen.
cocktail(i). güdük kuyruklu at; saf kan olmayan at; asil diye geçinen kimse.
cocktail(i). kokteyl; karides kokteyli; meyva kokteyli.
cocky(s)., (k).dili kendini beğenmiş.
Toplam 34 sonuç listeleniyor