Sözlük
Sponsor Bağlantılar
Çevir

EN 'be' sonuçları
Çeviri be
(kıs)., (kim). berylium berilyum.
 

3D Oyunlar
Türkiye'nin en güzel ve ilk 3d oyun sitesi - 3doyunlar.net

 
Çeviri be
önek hakkında, etrafında veya tamamen anlamlarını veren ve çoğu zaman geçissiz fiillerden, isimlerden ve bazen de sıfatlardan geçişli fiiller yapan bir ek: begrudge, befriend, belittle.
 
Çeviri be
(f). olmak, vaki olmak; varlığını göstermek, mevcut olmak. yardımcı fiil -dır edilgen fiil yapmaya yarayan yardımcı fiil. (msl.to see görmek;to be seen görünmek). be at bulunmak, olmak. be about üzere olmak; meşgul olmak. be after peşinde olmak. be from -den gelmek, -li olmak. be oneself kendisi gibi davranmak, normal bir şekilde hareket etmek. Let it be bırak öyle olsun. as it were gibi, sanki, güya. So be it olsun öyle olsun. to be sure muhakkak. Be kls, kim beryllium berilyum BE kls Bachelor of Education, Bachelor of Engineerinsl, bill of exchange
 
Çeviri beach
(i)., (f). kumsal, plaj, sahil; (f)., den karaya çekmek, sahile çekmek (gemiyi). beach buggy A.B.D. kum üzerinde sürülmeye elverişli çok büyük lastikli spor araba. beachcomber (i). hayatını sahillerden topladığı enkaz ile kazanan kimse; okyanustan sahile vuran büyük dalga. beach flea kumsallarda rastlanan birkaç çeşit sıçrayan yengeç cinsi küçük hayvan. beachhead (i)., ask. çıkarma yapılan sahil. beach wagon A.B.D., (bak). station wagon on the beach işsiz; karada vazifeli (denizci); kızağa çekilmiş.
 
Çeviri beacon
(i)., (f). fener; işaret vermek için yüksek yerlerde yakılan ateş; işaret kulesi; hav. yol ve mevkii gösteren ışık veya radyo sinyali, ikaz edici veya yol gösterici herhangi bir şey; (f). yol göstermek; işaret koymak; işaret vermek .
 
Çeviri bead
(i)., (f). boncuk, tane (tespih); coğ tespih, kolye; hava kabarcığı; arpacık; (f). boncukla süslemek; boncuk dizmek. bead tree tespihağacı, (bot). Melia azedarach. say, tell veya count ones beads tespih çekmek, dua etmek. draw a bead on nişan almak beading (i)., bead work boncuktan yapılmış kenar süsü beaded (s). boncuklu.
 
Çeviri beadle
(i)., ing. mübaşir; bir kilise görevlisi.
 
Çeviri beadroll
(i). ruhlanna dua edilecek ölülerin listesi; liste, katalog.
 
Çeviri beady
(s). boncuk gibi, boncuklu; köpüklü. beady-eyed (s). ufak gözlü ve şeytanca bakışlı.
 
Çeviri beagle
(i). bir seşit küçük av köpeği.
 
Çeviri beak
(i). gaga; kaplumbağa ve diğer bazı hayvanların baş kısımlarında bulunan sert kısım; argo burun; ibrik ağzı; eski tip harp gemilerinde düşman gemisini tahrip etmede kullanılan sivri madeni burun; ing., (argo) polis, hâkim, öğretmen. beaked (s). gagalı. beakless (s). gagasız .beaklike (s). gagamsı.
 
Çeviri beaker
(i). geniş ağızlı büyük bardak; geniş şişe.(kimya labratuarında).
 
Çeviri beam
(i). kiriş, hatıl, putrel; direk, mertek; terazi kolu; araba veya saban oku; şua, Işın (radyo,güneş); den. kemere; geyigin boynuz. kökü be on her beam ends (gemi) alabora olurcasına yana yatmak. on the beam doğru yönde; doğru, tam. off the beam doğru yönde olmayan; yanlış.
 
Çeviri beam
(f). yaymak, neşretmek; parlamak; yayılmak, intişar etmek; sevinç göstermek (yüz ifadesiyle). beaming s parlak, 1şıl 1şıl, sevinçle parlayan (yüz). beamish (s). sevinç gösteren beamy s Isık saçan; den. orta kısmı geniş olan.
 
Çeviri bean
(i). fasulye; diğer bitkilerde tane (kahve v.b.); fasulyeye benzeyen şey. vanilla bean; argo baş, kafa. beanbag (i). oyuncak olarak kullanılan fasulye torbası. beanpole (i). fasulye sırığı; (k.dili). çok uzun boylu kimse. broad bean, fava bean, horse bean bakla .green bean taze fasulye. haricot bean kuru fasulye. Iocust bean deve kemigi .Tonka bean çin baklası, Hint baklası, (bot). Dipteryx odorata.
 
Çeviri bear
(i). ayı; ayıya benzer hayvan: ant bear; hantal kimse, kaba kimse; tic. borsada fiyatlar düşecek ümidiyle ilerde alacağı tahvil ve senetleri evvelden satan kimse. the Bear Rusya. bearberry (i). ayı üzümü, (bot). Arctostaphylos uvaursi. bear garden hayvanat bahçesi; kargaşalık. bears-breech (i). ayı pençesi, (bot). Acanthus mollis. bear's-ear i ayı kulağı, (bot). Primula auriculata. bearskin (i). ayı postu. brown bear boz ayı, zool. Ursus arctos. Great Bear Büyük Ayı . Little Bear Küçük Ayı.
 
Çeviri bear
(f). taşımak, kaldırmak; tahammül etmek, dayanmak; üstüne almak; lâyık olmak; etrafa yaymak; aklında tutmak; (meyva) vermek (ağaç) ; doğurmak. bear down çabalamak; sıkıstırmak. bear on alakası olmak. bear out desteklemek, teyit etmek. bear up dayanmak, cesareti elden bırakmamak bear with sablrlı olmak, sabırla tahammül etmek. bearable (s). dayanılabilir. bearably (z). dayanılabilir şekilde born (s). doğmuş.
 
Çeviri beard
(i)., (f). sakal; (bot)., zool. püskül, püskül sakal; (f). sakalını yolmak; sakalına yapışmak; siddetle karşı koymak; sakal yapıştırmak. beard grass bot sıçan kuyruğu. bearded s sakallı. beardless (s). sakalsız.
 
Çeviri bearer
(i). taşıyan kimse, hamil kimse; götüren kimse; tabut taşıyan kimse; rutbe veya makam sahibi; hamal. to the bearer hamiline.
 
Çeviri bearing
(i). hal, tavır, davranış; mahsul, ürün; verme, hasıl etme; taşıma, tahammül etme; ilgi, irtibat, alâka; kiriş ve eşik gibi şeylerin dayandığı destek; mak yatak, mil yatağı; ayak; den. kerteriz .bearing body yatak gövdesi. lose ones bearings şaşırmak, pusulayı şaşırmak. take a bearing kerteriz etmek.
 
Çeviri bearish
(s). ayı gibi kaba ve sert; yontulmamış; borsada fiyat indirimine sebep olacak sekilde; fiyat indirmeye meyilli. bearishness (i). fiyatlar düşecek düşüncesi.
 
Çeviri beast
(i). hayvan, bilhassa dört ayaklı iri hayvan; hayvanca davranan kaba kimse beast of burden yük hayvanı. beast of prey yırtıcı hayvan, canavar. beastie (i)., iskoç. hayvancık. beastly (s)., (z). hayvan gibi; (k.dili). çok fena; (z)., ing., (argo) çok.beastliness (i). hayvan gibi davramış.
 
Çeviri beat
(i). vuruş, darbe; darbeden ileri gelen ses; (müz). tempo; ses; polis devriyesi; ilginç bir haberin rakip gazeteden evvel neşri; (fiz). birbirine yakın iki sesin meydana getirdigi ritmik çatlşma sesi. beaten (s). dövülmüş; mağlup, yenilmiş; çok kullanılmış beater (i). ,cırpma makinası.
 
Çeviri beat
(s)., A.B.D., (k.dili). yorgun, yıpranmış, asi gençlerden olan. Beat Generation asi gençlik.
 
Çeviri beat
(f). dövmek; defalarca vurmak, çırpmak, çarpmak; çalmak (davul); yenmek, galip gelmek; sürgün avında avı çıkarmak için çalılara vurmak; üstün olmak, zor gelmek; A.B.D., (argo) önüne geçmek; ask. davul çalarak işaret vermek; atmak (kalp). beat about the bush bin dereden su getirmek. beat all hollow tamamen yenmek. beat a retreat geri çekilmek, ricat etmek. beat down pazarlıkta fiyat kırmak. Beat it ! A.B.D., (argo) Defol. I beat off bertaraf etmek. beat the air boşuna uğraşmak; havanda su dövmekş beat the bushes aramak. beat time tempo tutmak. beat to windward den. orsasına seyretmek. beat up (k.dili). dövmek, dövüşte galip gelmek. beat up recruits acemi asker toplamak .
 
Çeviri beatific
(s). takdis eden; mesut eden; neşe ifade eden. beatifically (z). mutluluk belirterek.
 
Çeviri beatify
(f). saadete ulaştırmak; Kat. öImüş bir kimseyi azizlik mertebesine çıkarmak. beatification (i)., Kat. öImüş birkimsenin ilk azizlik derecesine çıkarıldığının Papa tarafından ilân edilmesi.
 
Çeviri beating
(i). dövme, vuruş; dayak; yenilgi, mağlubiyet; atış (kalp).
 
Çeviri beatitude
(i). mutlak saadet, uhrevi saadet. the Beatitudes Hz isa'nın Matta incilinde geçen sözleri.
 
Çeviri beatnik
(i)., (k.dili). bitnik.
 
Çeviri beau
(i). aşık; sevgili; kavalye; züppe erkek; şık giyinen adam.
 
Çeviri beau ideal
ideal güzellik, kusursuz güzellik örneği.
 
Çeviri beaugeste
(fr.) bir kimseyi memnun etmek için yapılan hareket veya söylenen söz.
 
Çeviri beaumonde
(fr.) kibarlar zümresi.
 
Çeviri beaut
(i)., A.B.D., (argo) muazzam şey; büyük hata.
 
Çeviri beauteous
(s). güzel, dilber. beauteously z .güzel bir şekilde. beauteousness (i). güzellik.
 
Çeviri beautician
(i). güzellik uzmanı.
 
Çeviri beautiful
(s). güzel, latif, hoş, zarif. beautifully (z). güzel bir şekilde.
 
Çeviri beautify
(f). güzellestirmek, süslemek; güzelleşmek, süslenmek.
 
Çeviri beauty
(i). güzellik; güzel bir kimse, güzel kadın. beauty shop, beauty parlor güzellik enstitüsü, kuaför salonu. beauty sleep güzellik uykusu. beauty spot yüzdeki ben; güzel manzaralı yer.
 
Çeviri beauxarts
(i)., çoğ, (fr.) guzel sanatlar.
 
Çeviri beaver
(i). kunduz, zool. Castor fiber; kunduz kürkü, kastor; kastor Sapka; kalın yünlü kumaş; miğferin yüzün alt kısmını örten parçası
 
Çeviri beaverboard
(i). bir cins suni tahta.
 
Çeviri bebop
(i). bir çeşit dans ve bunun müziği.
 
Çeviri becalm
(f). teskin etmek, yatıştırmak; den. rüzgarsızlıktan yelkenliyi kımıldatamamak. becalmed (s). yatışmış.
 
Çeviri became
(bak). become.
 
Çeviri because
( bağlaç) çünkü, zira, -den dolayı, sebebiyle, için. because of -den dolayı
 
Çeviri beccafico
(i). italyada eti çok sevilen birkaç cins küçük kuştan biri; bir çeşit ötleğen.
 
Çeviri bechamel
(i)., (fr.), (ahçı) beyaz sos, beşamel.
 
Çeviri bechance
(f). vaki olmak, başa gelmek; zuhur etmek.
 
Çeviri beck
(i)., (f). başla yapılan işaret; (f). birisini işaretle çağırmak. at one's beck and call birisinin emrinde, daima karşısındakinin arzusunu yerine getirmeye hazır.
 
Çeviri becket
(i)., den. küçük ip halkası, ilmek, ilik, sancak veya iskota bağı.
 
Çeviri beckon
(f). baş veya el işareti ile çağırmak.
 
Çeviri becloud
(f). bulutlandırmak, karartmak; kaplamak; içinden çıkılması zor hale getirmek.
 
Çeviri become
(f). olmak: yakışmak, yaraşmak, gitmek What became of ? ne oldu ? nereye gitti ? ne yaplyor? become due vadesi gelmek.
 
Çeviri becoming
(s)., (i). cazip, çekici; uygun, münasip; (i). oluş, gelişim becomingly (z).uygun bir şekilde. becomingness (i). uygun oluş.
 
Çeviri bed
(i). yatak, karyola; çiçeklik, tarh; yığın; evlenme; nehir yatağı; tabaka, kat (kaya,arazi); mezar. bed linen yatak takımları. bed and board yiyecek ve yatacak yer, iaşe ve ibateş confined to bed yatağa düşmüş. go to bed yatmak. make a bed yatak yapmak. marriage bed. gelin yatağı. put to bed yatırmak. railroad bed demiryolu yatağı. separate from bed and board yatak ve sofradan ayırmak (karı,koca).
 
Çeviri bed
(f). yatak temin etmek, yatırmak; misafir etmek; dikmek (çiçek); gömmek; tabakalar halinde dizmek; yatmak. bed down at ve inek gibi hayvanlara samandan yatak yapmak.
 
Çeviri bedabble
(f). bulaştırmak.
 
Çeviri bedaub
(f).bulaştırmak, sürmek, kirletmek, karalamak; aşırı derecede süslemek.
 
Çeviri bedazzle
(f). gözünü kamaştırmak, şaşırtmak.
 
Çeviri bedbug
(i). tahtakurusu, zool. Cimex lectularius
 
Çeviri bedchamber
(i). yatak odası.
 
Çeviri bedclothes
(i).,coğ. yatak örtüsü, battaniye gibi yatak takımları.
 
Çeviri bedding
(i). yatak takımı; samandan yapılmış hayvan yatağı, gelembe.
 
Çeviri bedeck
(f). süslemek, tezyin etmek; donatmak.
 
Çeviri bedeman, bedesman
(bak). beadsman.
 
Çeviri bedesman beadsman,
(i). başkalarına dua etmekle hayatını kazanan kimse, duahan.
 
Çeviri bedevil
(f). çileden çıkartmak, azap vermek, eziyet etmek; cinnet getirtmek; bozmak, ifsat etmek. bedevilment (i). çileden çıkartma.
 
Çeviri bedew
(f). çiğ taneleri ile ıslatmak, nemlendirmek.
 
Çeviri bedfellow
(i). yatak arkadaşı, yakın dost.
 
Çeviri bedight
(f).(eski) donatmak, süslemek, tezyin etmek.
 
Çeviri bedim
(f). karartmak, donuklaştırmak.
 
Çeviri bedizen
(f). eski gösterişli ve kaba bir şekilde süslemek, donatmak.
 
Çeviri bedlam
(i). büyük karışıklık ve gürültü, şamata; akıl hastanesi, tımarhane; b.h. Londra'da bulunan St Mary of Bethlehem adlı akıl hastanesi. Bedlam broke loose Kızılca kıyamet koptu.
 
Çeviri bedlamite
(i). akıl hastası, deli kimse.
 
Çeviri bedless
(s). yataksız, karyolasız.
 
Çeviri bedlike
(s). yatak gibi.
 
Çeviri bedouin
(i)., (s). bedevi, çölde yaşayan göçebe Arap; (s). bedevilere ait, bedevilerle ilgili.
 
Çeviri bedpan
(i). yatak lâzımlığı; yatak ısıtacak kap.
 
Çeviri bedpost
(i). karyola direği.
 
Çeviri bedraggle
(f). kirletmek bulaştırmak, ıslatmak.
 
Çeviri bedrench
(f.) sırılsıklam etmek
 
Çeviri bedridden
(s). yatalak.
 
Çeviri bedrock
(i). yüzeydeki tabakalar altındaki asıl kaya; en alt seviye; temel ilkeler.
 
Çeviri bedroll
(i). sırtta taşınabilen tomar şeklinde bağlanmış yatak.
 
Çeviri bedroom
(i). yatak odası.
 
Çeviri bedside
(i)., (s). yatak başucu, hastaya bakan kimsenin veri; (s). yatak başucunda olan. bedside manner doktorun hastaya karşı tutumu.
 
Çeviri bedsore
(i)., tıb. yatak yarası, uzun zaman yatmaktan ileri gelen yatak çıbanı.
 
Çeviri bedspread
(i). yatak örtusü.
 
Çeviri bedstead
(i). karyola.
 
Çeviri bedstraw
(i). eskiden şilte yapmak için kullanılan bir çeşit saman.
 
Çeviri bedtime
(i). yatma vakti.
 
Çeviri bee
(kıs).Bachelor of Electrical Engineering elektrik mühendisine verilen üniversite diploması.
 
Çeviri bee
(i). arı, bal arısı, zool. Apis mellifera; A.B.D. eğlenceli toplu çalışma toplantısı. busy as a bee çok meşgul. have a bee in one's bonnet bir işten dolayı endişeli olmak. put a bee in one's bonnet başkasının kafasına bir fikir veya plan sokmak. bee balm bir çeşit nane, botş Monarda didymaş bee beetle arı kovanlarında yaşayan bir bocek, zool Trichodes apiariusş bee eater arıkuşu, zool. Merops apiaster .bee killer arı yiyen bir karasinek, zool Asilus. bee tree içinde bal olan içi boş ağaç: ıhlamur ağacı. bee wolf an kovanında yaşayan bir böcek kurdu.
 
Çeviri beebread
(i). anların yavrulan için hazlrladıkları, çiçeklerin sarı tozu ve proteininden meydana gelen bir gıda karışımı.
 
Çeviri beech
(i). kayın ağacı, (bot). Fagus sylvatica, akgürgen (kereste) .beechen (s). kayın gibi; akgürgenden yapılmış.
 
Çeviri beechmast, beechnut
kayın ağacının sertkabuklu meyvesi.
 
Çeviri beef
(i)., (f). sığır eti; sığır; (k.dili). adale kuvveti, ağlrlık; A.B.D. (argo) şikâyet; (f)., (argo) şikâyet etmek. beef up (argo) kuvvetlendirmek. beef extract et suyu hulâsasu. beef tea sığır eti suyu.
 
Çeviri beefeater
(i). ingiltere'de kraliyet muhafız alayının askeri; sığır eti yiyen kimse; (argo) ingiliz.
 
Çeviri beefsteak
(i). biftek.
 
Çeviri beefy
(s). etli, adaleli, iriyarı. beefiness (i). adaleli oluş; şişmanlık.
 
Çeviri beehive
(i). arı kovanı.
 
Çeviri beekeeper
(i). arı yetiştiricisi.
 
Çeviri beeline
i. kestirme yol; düz çizgi, düz hat. make a beeline for something bir şeye en kestirme yol ile ulaşmak.
 
Çeviri beelzebub
i. şeytan, şeytanların başı, iblis.
 
Çeviri been
bak. be.
 
Çeviri beer
i. bira; alkollü veya alkolsüz olarak bitki kökleri, pekmez, şeker veya maya ile hazlrlanmlş herhangi bir içki. beer barrel bira fıçısı. beer garden bira icilen açık hava lokantası. small beer hafif bira; ing. önemsiz kimse, değersiz şey.
 
Çeviri beery
s. bira türünden, bira gibi; bira etkisiyle sarhoş.
 
Çeviri beestings,biestings
i. ineğin doğum yapmasından sonraki ilk sütü, ağız.
 
Çeviri beeswax
i., f. balmumu; f. balmumu sürmek, balmumu ile cilalamak.
 
Çeviri beeswing
i. bekletilmiş şaraplann üzerinde meydana gelen ince tabaka halindeki kaymak.
 
Çeviri beet
i. pancar, bot. Beta vulgaris. beet greens, beet tops pancar yaprağı, beet sugar pancar şekeri, sakaroz white beet şeker pancarı wild beet yaban pancarı, bot. Oenothera fruticosa.
 
Çeviri beetle
i., f. tokmak, çomak; ağır çekiç, sahmerdan; f. tokmaklamak, çakmak, kakmak.
 
Çeviri beetle
s., f. sarkık, taşan; f. sarkmak, dışarı doğru çıkıntı yapmak; taşmak. beetlebrowed s. sarkık kaşlı; çatık kaşlı.
 
Çeviri beetle
i. kınkanatlılar familyasından herhangi bir böcek. black beetle ing. hamamböceği, zool. Blatta orientalis bombardier. beetle fanfan böceği, domuzlan böceği, zool. Brachinus crepitans dung beetle bokböceği reed beetle kamış böceği, zool. Donanica rove beetle kalkık kuyruk, zool Ocypus olens.
 
Çeviri beeves
i., çoğ. sıdırlar, kocabaş.
 
Çeviri befall
f. olmak, vaki olmak, zuhur etmek; başına gelmek.
 
Çeviri befit
f. uygun olmak, münasip olmak, denk gelmek. befitting s. uygun.
 
Çeviri befog
f. sisle kapamak, karartmak; şaşırtmak, zihnini karıştırmak.
 
Çeviri befool
f. aldatmak, kandırmak, yanıltmak aptal verine koymak.
 
Çeviri before
z., (edat.), (bağlaç). önde, önden, önce, evvel, daha önce; önünde, cephesinde; (edat) tercihen, yerine; huzurunda; (bağ laç) -den önce before-cited, before-mentioned s. yukarıda bahsi geçen before Christ (b.c) milattan önce (m.ö.). beforehand z. önce, önceden. before the wind rüzgar yönünde. beforetime z., (eski) vaktiyle, eskiden.
 
Çeviri befoul
f. kirletmek, pisletmek, lekelemek.
 
Çeviri befriend
f. dostça davranmak, yardım etmek.
 
Çeviri befuddle
f. sarhoş etmek, sersemletmek; şaşırtmak.
 
Çeviri beg
f. dilenmek, sadaka istemek; dilemek, rica etmek. beg off mazeret beyan etmek. beg the uestion dava veya iddiayı ispat olunmuş farzetmek.
 
Çeviri began
bak. begin.
 
Çeviri beget
f. babasl olmak, vücuda getirmek; sebep olmak, tevlit etmek. begetter i. vücuda getiren kimse, baba.
 
Çeviri beggar
i., f. dilenci, meteliksiz kimse; saka çapkın kimse; f. dilenciye çevirmek, sefalete düşürmek; eksik bırakmak, kifayetsiz olmak. It beggars description Tarif edilemez Tarifinde kelimeler kifayetsiz kalır. beggardom, beggarhood i. dilencilik, dilenciler sınıfı. beggarly s. dilenciye uygun. beggary i. aşırı yoksulluk.
 
Çeviri begin
f. başlamak, ilk adımı atmak (bir işte); meydana gelmek, vücut bulmak, zuhur etmek; başlatmak, önayak olmak, ihdas etmek.
 
Çeviri beginner
i. herhangi bir işe yeni başlayan kimse, başlayıcı.
 
Çeviri beginning
i. başlangıç; menşe; baş, esas, mebde.
 
Çeviri begird
f. kuşatmak, çevirmek, ihata etmek.
 
Çeviri begone
(ünlem). (eski). Defol! Yıkıl karşımdan !
 
Çeviri begonia
i., bot. begonya.
 
Çeviri begot
bak. beget.
 
Çeviri begrime
f. kirletmek, pisletmek; isletmek.
 
Çeviri begrudge
f. çok görmek, gözü kalmak, haset etmek; vermek istememek. be grudging s. kıskanan. begrudgingly kıskanarak.
 
Çeviri beguile
f. aklını çelmek, ayartmak, aldatmak; cezbetmek, saptırmak; hoşça vakit geçirmek.
 
Çeviri beguile (a person) out of (a thing)
kandırarak elinden almak. beguilement i. aklını çelme.
 
Çeviri beguine
i. bolero ritminde Güney Amerika dansı; bununla ilgili modern dans; bu dansların müziği
 
Çeviri beguine
i., Fr. 12. yüzyllda Hollanda,da kurulan layik hemşirelik teşkilâtı üyesi; bugün Katolik kilisesine bağlı ve kendini dine vakfetmiş kadınlar teşkilâtı üyesi.
 
Çeviri begum
i. Hindistan'da Müslüman kadm lider; soylu Müslüman kadını, begüm.
 
Çeviri begun
bak. begin.
 
Çeviri behalf
i. yan, taraf. on behalf of (birisinin) namına, adına.
 
Çeviri behave
f. davranmak, hareket etmek; görgü kurallanna göre hareket etmek. behave oneself terbiyesini takınmak, iyi hareket etmek. well-behaved s. uslu, terbiyeli. behavior, ing. i. hal ve hareket, tavlr, davranış.
 
Çeviri behaviorism
i, psik. davranışçılık kuramı.
 
Çeviri behead
f. boynunu vurmak, kafasını kesmek.
 
Çeviri beheld
bak. behold.
 
Çeviri behemoth
i. Kitabl Mukaddes'te bahsi geçen suaygırına benzer bir hayvan; A.B.D., k.dili iri ve kuvvetli insan veya hayvan.
 
Çeviri behest
i. emir, buyruk, irade.
 
Çeviri behind
z., (edat), i. arkada, arkasında, ardında, gerisinde; (edat) geri, arka planda, geride; geri kalmış (saat v.b.); i., k.dili kıç. behindhand z., s. geç; geri kalmış; borçlu, borca batmış. be behind the times geri kafalı olmak, zamana ayak uyduramamak.
 
Çeviri behold
f., ünlem bakmak, müsahede etmek; gözlemlemek; görmek; (ünlem) işte! Hah !
 
Çeviri beholden
s. borçlu, medyun; minnettar.
 
Çeviri behoof
i. fayda, yarar, menfaat, çıkar
 
Çeviri behoove, ing behove
f. yakısık almak; lazım gelmek, icap etmek, gerekmek.
 
Çeviri beige
s., i. bej; i. bej renk, boyanmamış yün rengi, saz rengi.
 
Çeviri being
i. oluş, varoluş, mevcudiyet; varlık; var olan şey; insan, beser. Supreme Being Allah, Tanrı, Cenabı Hak. call into being yaratmak, halketmek.
 
Çeviri beirut
i. Beyrut, Lübnan'ın baskenti.
 
Çeviri bejewel
f. mücevherle donatmak; ziynet eşyasıyla süslemek.
 
Çeviri bel
kls Belgium.
 
Çeviri bel-esprit, çoğ.beaux-esprits
i., Fr. nüktedan insan, zarif kimse.
 
Çeviri belabor, ingbelabour
f. siddetle dövmek; ağır darbelerle vurmak; dil uzatmak, alaya almak.
 
Çeviri belated
s. gecikmiş, geç kalmış. belatedly z. gecikerek, vaktinden sonra.
 
Çeviri belay
f., den. halatı volta etmek; bağlamak. belaying pin den. armadora çeliği, bağlama direği.
 
Çeviri belch
f., i. geğirmek; püskürtmek, fırlatmak; i. geğirme; fırlatma, püskürtme.
 
Çeviri beldam, beldame
i. kocakarı, acuze; (eski) nine, büyükanne.
 
Çeviri beleaguer
f. muhasara etmek, kuşatmak, etrafını çevirmek.
 
Çeviri belemnite
i. koni biçiminde olan bir çeşit fosil.
 
Çeviri belfry
i. çan kulesi, çan kulesi sahanlığı; çanın üzerine asıldığı tahta iskele
 
Çeviri belg
kıs. Belyium.
 
Çeviri belga
i. 1926'da kullanılmaya baslanan beş Belçika frangı degerindeki para birimi.
 
Çeviri belgian
i., s. Belçikalı; s. Belçika'ya ait. Belgian hare büyük bir çeşit evcil tavşan.
 
Çeviri belgium
i. Belçika.
 
Çeviri belgrade
i. Belgrad, Yugoslavya'nın başkenti.
 
Çeviri belial
i. şeytan, iblis; kötülük, şeytanet
 
Çeviri belie
f. yalancı çıkarmak, tekzip etmek, yalanlamak; iftira etmek.
 
Çeviri belief
i. inanç, itikat, iman, kanaat, akide, doktrin.
 
Çeviri believe
f. inanmak, güvenmek, itimat etmek; iman etmek; zannetmek; in ile güvenmek, itimat etmek Believe me! Sözüme inan ! believable s. inanılır believer i. iman eden kimse.
 
Çeviri belittle
f. küçültmek, küçümsemek; alçaltmak.
 
Çeviri bell
f., i. çıngırak veya zil takmak; böğürmek, bağırmak (geyik v.b.); çan şekline girmek; i. kösnüme devresinde geyiklerin çıkardlığı ses, böğürme. bell the cat tehlikeli bir işi başarmak.
 
Çeviri bell
i. çan, kampana; çan şeklinde herhangi bir şey; zil, sıngırak; den. gemide saati belirtmek için çanın vuruş sayısı. bell buoy çanlı samandıra. bell jar çan şeklindeki kavanoz. bell metal çan yapımında kullanılan bakır ve teneke karışımı bir metal. bell pull, bell rope çan ipi. bell tower çan kulesi. diving be!l dalgıç hücresi.
 
Çeviri bell-mouthed
s. yayvan ağızlı.
 
Çeviri belladonna
i. güzelavratotu, belladon, bot. Atropa belladonna; bu bitkiden çıkarılan zehirli ilaç. belladonna lily nergis zambağı, bot. Amaryllis belladonna.
 
Çeviri bellboy, bellhop
i., A.B.D. otellerde oda hizmetçisi çocuk.
 
Çeviri belle
i. güzellidiyle tanınan kadın veya kız, dilber; salon kadını
 
Çeviri belles-lettres
i.,çoğ., Fr. edebiyat, gökçe yazın; güzel sanatların bir kolu olarak edebiyat; edebiyatın seçme örnekleri.
 
Çeviri belleten, bulten;
dergi. bulletin board ilân tahtası.
 
Çeviri bellflower
i. çançiçeği, bot. Campanula.
 
Çeviri bellicose
s. kavgacı, dövüşken, mücadeleci; savaşmayı seven. bellicosely z. dövüşkence.
 
Çeviri bellicosity
i. dövüşkenlik.
 
Çeviri belligerence
i. münakaşaya meyilli oluş, münakaşacılık; harpçilik, muhariplik, harp hali, harp etme. belligerency i. kavgacılık eğilimi, dövüşkenlik; harp hali.
 
Çeviri belligerent
s.,i. münakaşacı, kavgacı, dövüşken; cenkçi, harbe meyilli; muharip, harbe girmiş; harbe ait; i. harpte taraflardan birini teşkil eden devlet veya millet; bu devlet ordusunun mensubu.
 
Çeviri bellman
i. bekçi gibi çan çalan kimse.
 
Çeviri bellow
f., i. böğürmek; kükremek; yüksek sesle konuşmak; bağırmak; i. böğürme, kükreme, bağırma.
 
Çeviri bellows
i., tek., çoğ. körük; akciğer.
 
Çeviri bellwether
i. kösemen, boynunda çan asılı olan koç; ne yaptığını bilmeyen bir topluluga önderlik eden kimse.
 
Çeviri belly
i, f. karın; oburluk; rahim; herhangi bir şeyin içi veya Sişkin olan kısmı; anat. adalenin yumuşak (etli) kısmı; müz. keman veya benzeri bir sazın ön kısmı; f. şişmek, şişirmek. bellyache i., f. kann ağrısı; (argo) sızlanış; f., (argo) şikayet etmek, sızlanmak, dert yanmak. bellyband i. karın kuşağı, kolan. bellybutton i., k.dili göbek. bellyflop i., f. suya karın üstü düşerek dalış; f. böyle dalmak. bellyful i. karın doyuracak bir miktar. belly laugh gürültülü kahkahalarla gülme. bellied s. karınlı.
 
Çeviri belong
f. ait olmak, mensup olmak. It belongs to me Benimdir. belongings i., çoğ. (bir kimsenin) şahsi eşyası.
 
Çeviri beloved
s., i. sevgili, aziz; i. sevgili.
 
Çeviri beloved
s. sevilen.
 
Çeviri below
z., (edat) aşağı, aşağıda, alt katta; dünya yüzünde; cehennemde; altında; (edat) -den aşağı. below par ikt. başabaştan aşağı, paritenin altında. watch below den. palavra nöbetsisi, rahatçı vardiya.
 
Çeviri belt
f. kemer bağlamak; kuşatmak; etrafını çevirmek; kayışla dövmek. belted s. kuşaklı, çemberlenmiş. belting i. kayış; kayış tertibatı.
 
Çeviri belt
i. kuşak, kemer, bel kayışı; kayış (argo) darbe. belt buckle toka, kayış bağlaması. belt line çevre yolu; şehrin etrafımı dolaşan demiryolu, tramvay v.b. hattı. belt pulley kayış kasnağı. belt saw şerit şeklinde sonsuz çelik testere. hit below the belt boksta kemerden aşağı usulsüz olarak vurmak; mec. kahpece hareket etmek. cartridge belt fişeklik. cotton belt pamuk istihsal bölgesi. shoulder belt omuz kayışı. sword belt kılıç kayışı. tighten one's belt kemerleri sıkmak.
 
Çeviri belvedere
i., it., mim. tepe köşkü, binaların özellikle üst kat taraçaları; manzara seyredilmesi için yapılmış bina. the Belvedere Roma'daki Vatikan sanat galerisi.
 
Çeviri bema
i. Ortodoks kiliselerinde mihrabm etrafındaki çevrili kısım.
 
Çeviri bemire
f. çamura batırmak, çamura bulamak.
 
Çeviri bemoan
f. birşeyden ağlayıp sızlayarak şikayet etmek, inleyerek yakınmak; üzüntüsünü belirtmek.
 
Çeviri bemuse
f. aklını karıştırmak. bemused s. şaşkın; dalgın.
 
Çeviri ben
i., z. banağacı, sorkun ağacı, bot. Moringa aptera; bu ağacm tohumu, bu tohumdan çıkanlan ince yağ; iskoç iç oda; z. içinde.
 
Çeviri bench
i., f. sıra, bank; peyke; yargıçlık mevkii ve rütbesi; yargıçlar heyeti; tezgâh; üzerinde hayvanların teşhir edildiği platform; f. sıraya oturtmak; sıralar koymak (bir yere), sıralarla donatmak; spor oyun harici etmek, oyundan çıkartmak. on the bench spor oyun dışı, hariç. bench mark sabit nokta, bir ölçüyü sonradan hatırlayabilmek için kullanllan işaret.
 
Çeviri bencher
i., ing., huk. avukatlar barosunun idare meclisi üyesi.
 
Çeviri bend
f. kıvlrmak, bükmek, eğmek; yola getirmek (birisini), razı etmek; den. bağlamak; kıvrılmak, bükülmek, edilmek; kuvvetini bir tarafa yöneltmek bend to veya towards aklı yatmak (bir şeye).on bended knee yalvararak, diz çökmüş durumda. bendable s. eğilir, eğrilir, bükülür.
 
Çeviri bend
i. kıvtılma, kıvrılış, kıvrım; dirsek; kavis; inhina; dönemeç, viraj; den. bağ, düğüm.
 
Çeviri bender
i. kerpeten gibi eğme ve bükme işlerinde kullanılan araç; A.B.D. (argo) içki âlemi; ing, (argo) altı penilik para.
 
Çeviri bending
i. eğme, bükme, kıvırma, inhina, meyil. bending claw kıskaç. bending iron eğme demiri. bending machine eğme makinas.
 
Çeviri bends
i., çoğ., k.dili the ile dalglçlann su yüzüne fazla süratle çıkmalanndan ileri gelen tehlikeli bir hastalık.
 
Çeviri beneath
z., (edat) altına, altında, altta; (edat) aşağıda, -den aşağıda; rütbece altında; yakışık almaz. beneath one's dignity -e yakışmaz, yakışık almaz.
 
Çeviri benedicite
i., (ünlem) şükretme;(ünlem) Hamd olsun!
 
Çeviri benedick
i. Shakespeare'in Much Ado About Nothing,- adlı oyununda kendine çok güvenip de sonunda evlenen bekâr: yeni evli adam.
 
Çeviri benedict
i. uzun bir bekârlık devresinden sonra evlenen adam; yeni evli adam; evli adam.
 
Çeviri benedictine
i., s. Benediktin papazları tarikatlnln üyesi; k.h. ilk önceleri Benediktin papazlan tarafından yapılan bir Fransız likörü; s. bu tarikata ait.
 
Çeviri benediction
i. takdis, kilise ayinlerinin sonunda okunan takdis duasıı; takdis sonunda hasıl olan bereket, rahmet.
 
Çeviri benefaction
i. iyilik, ihsan, hayır, nimet.
 
Çeviri benefactor
i. iyilik eden kimse; hayır sahibi; velinimet. benefactress i. hayır sahibi kadır.
 
Çeviri benefice
i., ing. maaşlı papazlık makamı; arpalık, tımar. beneficed s. maaşlı makam sahibi olan; arpalık sahibi olan.
 
Çeviri beneficence
i. iyilik, hayır, lütuf, ihsan.
 
Çeviri beneficent
s. iyilik eden, hayır yapan, lütufkar. beneficently z. iyilik ederek.
 
Çeviri beneficial
s. hayırlı; faydalı, yararlı. beneficial association huk. hayır cemiyeti, umumi menfaatlere hizmet eden cemiyet. beneficial enjoyment huk. malik sıfatlyla kendi nam ve hesabına tasarruf. beneficially z. faydalı bir şekilde. beneficialness i. faydalılık.
 
Çeviri beneficiary
i., sig. faydalanan kimse, müstefit sahip; maaşlı papazlık makamı veya tımar sahibi.
 
Çeviri benefit
i., f. fayda, kar, yarar, menfaat; menfaat için tertiplenen eğlence veya gösteri; hak, imtiyaz, yetki; f. hayır işlemek, iyiliği dokunmak; istifade etmek, yararlanmak. benefit of clergy eskiden ruhban sınıfına tanınan dokunulmazlık imtiyazı.
 
Çeviri benelux
i. Belçika, Hollanda ve Lüksemburg, Benelux Devletleri.
 
Çeviri benevolence
i. iyilikseverlik; cömertlik; yardım, sadaka.
 
Çeviri benevolent
s. yardımsever, başkalarına iyilik etmek isteyen; kar gayesi gütmeyen.benevolently z. yardımseverlikle.
 
Çeviri bengal
i. Bengal. Bengal light işaret vermede kullanılan mavi maytap.
 
Çeviri bengasi
i. Bingazi, Libya,nın başkenti.
 
Çeviri benighted
s. bilgisiz; gece karanIığına kalmış.
 
Çeviri benign
s. iyi kalpli, merhametli, şefkatli; tıb selim (tümör). benignly z. merhametle.
 
Çeviri benignant
s. iyi huylu, merhametli, müşfik. benignantly z. müşfik bir sekilde.
 
Çeviri benison
i. takdis.
 
Çeviri benjamin
i., bot. aselbent..
 
Çeviri benjamin
i., K.M. Yakub'un küçük oğlu; israil'de bir kavim; ailenin en küçük oğlu.
 
Çeviri bennet
i. karanfil kökü herb bennet karanfil otu, bot. Geum urbanum.
 
Çeviri bennies
i., çoğ, (argo) esrar olarak kullanılan amfetamin hapları
 
Çeviri bent
s., i. eğri, kıvrık, bukülmüş, kavisli; i. eğim; temayül, meyil. have a bent for istidadı olmak.
 
Çeviri bent
i. birkaç çeşit sert çimen.
 
Çeviri benthos
i. deniz dibi alemi, deniz dibinde yaşayan bitki veya hayvanlar. benthoscope i. deniz dibi araştlrmalarında kullanılan küre şeklinde motorsuz denizaltı.
 
Çeviri benumb
f. uyuşturmak, hissini iptal etmek.
 
Çeviri benzedrine
i. amfetamin, burun tıkanıklığını açıcı bir ilaç.
 
Çeviri benzene
i., kim. uçma veya yanma kabiliyeti olan renksiz karbonlu hidrojen, benzen.
 
Çeviri benzine
i. benzin.
 
Çeviri benzoate
i., kim. benzoik asidin tuzu.
 
Çeviri benzoic acid
kim. benzoik asit.
 
Çeviri benzoin
i., bot. aselbent, aselbent sakızı.
 
Çeviri benzol
i., kim. katran tasfiyesinden hasıl olan karbonlu hidrojen, benzol.
 
Çeviri benzyl
i., kim. bir hidrokarbon radikali, benzil.
 
Çeviri bequeath
f., huk. vasiyet etmek, vasiyetle bırakmak, miras olarak bırakmak.
 
Çeviri bequest
i., huk. ölüme bağlı tasarrufla yapılan bağışlama, teberru; menkul (bilhassa para) vasiyeti.
 
Çeviri berate
f. azarlamak, haşlamak.
 
Çeviri berceuse
i., Fr., müz. ninni.
 
Çeviri bereave
f. mahrum etmek; merhametsizce elinden almak bereavement i. mahrumiyet. bereft s. mahrum edilmiş. the bereaved geriye kalan.
 
Çeviri beret
i., Fr. bere, ufak ve yuvarlak bir çeşit yumuşak şapka.
 
Çeviri berg
i. aysberg, buzdağı; bak. iceberg.
 
Çeviri bergamot
i. bergamot, bot. Citrus bergamia; bir nevi armut; yağı ıtriyatta kullamlan bir cins portakal veya ağaçkavunu.
 
Çeviri berhyme
f. Siir konusu etmek
 
Çeviri beriberi
i. beriberi.
 
Çeviri berinll sea
Bering Denizi.
 
Çeviri berkelium
i., fiz. berkelyum, bir radyoaktif unsur.
 
Çeviri berlin
i bir çeşit fayton, oturulacak kapalı yeri olan at arabası.
 
Çeviri berlin
i. Berlin.
 
Çeviri berm
i. yolun kenarındaki toprak kısım; kalelerde siper ile hendek arasmdaki toprak.
 
Çeviri bermuda shorts
kısa pantolon, Bermuda pantolon.
 
Çeviri bern
i. Bern, isviçre'nin başkenti.
 
Çeviri bernardine
s., i. Sen Bernar'a veya onun tarikatma ait; i. bu tarikat mensubu.
 
Çeviri berry
i., f., bot. tohumlardan oluşmuş yumuşak meyva; çilek, kiraz, ağaç çileği gibi etli ve zarlı kabuksuz tane; f. bu seçit meyvayı toplamak. hound's berry tilki üzümü, bot. Solanum nigrum. terebinth berry çitlembik. berried s. yemişi zarsız ve kabuksuz olan, sinek veya kiraz gibi.
 
Çeviri berserk
i., s. iskandinav efsanelerinde adı geçen cesaret ve kuvvetiyle meşhur bir kahraman; sş bu kahraman gibi çılgınca hareket eden go berserk çıldırmak, tahripkar bir hal almak.
 
Çeviri berserker
i., bak. berserk.
 
Çeviri berth
i., f yatak, ranza (taşıtlarda); den. manevra veya rıhtımda palamar yeri; gemici ranzası; iş, vazife; mevki; f., den. manevra yaparak yer vermek (gemiye); yatacak yer vermek; rıhtıma yanaşmak (gemi). give the land a wide berth karadan çok uzakta bulunmak. slive a wide berth to -den kaçınmaya dikkat etmek.
 
Çeviri bertha
i. kadınların omuzlarına attıkları dantel veya diğer bir kumaştan yaka veya atkı. Big Bertha Almanlann Birinci Dünya Savaşmda Paris'i dövmek için kullandıklan çok büyük top.
 
Çeviri bertillon system
kişileri, bilhassa suçluları, vücut ölçülerine göre teşhis eden bir sistem.
 
Çeviri beryl
i. zümrüt gibi birkaç çeşit kıymetli taşı da içine alan bir maden; nil rengi, cam göbeği. beryline s. zümrüt nev'inden.
 
Çeviri beryllium
i., kim. berilyum.
 
Çeviri beseech
f. yalvarmak, rica etmek, istirham etmek, niyaz etmek. beseecher i. rica eden kimse. beseechingly z. yalvararak.
 
Çeviri beseem
f. uygun olmak munasip olmak, yakışmak, yaraşmak; yakışık almak. beseeming s. yakışır, münasip. beseemingly z. yakışır şekilde.
 
Çeviri beset
f. kuşatmak, etrafını almak; rahat vermemek, üzerine varmak; üzerine koymak, nakşetmek. besetting s. yakayı bırakmayan.
 
Çeviri beside
(edat) yanyana, yanında; -e nazaran; üstelik, -den başka, dışında. beside oneself kendinden geçmiş çılgınş beside the mark söz dışı; munasebeti olmayanş
 
Çeviri besides
z., (edat). bundan başka, ayrıca, yanı sıra; üstelik: (edat) -den gayri, -den hariç.
 
Çeviri besiege
f. kuşatmak muhasara etmek; üstüne varmak. besiegement i. kuşatma. besieger i. kuşatan kimse.
 
Çeviri beslobber
f. salya bulaştırmak.
 
Çeviri besmear
f. bulaştırmak, kirletmek.
 
Çeviri besmirch
f. kirletmek, rengini attırmak; şerefine halel getirmek.
 
Çeviri besom
i. çalı süpürgesi.
 
Çeviri besot
f. sarhoş etmek, sersemletmek; bunaltmak. besotted s. sarhoş.
 
Çeviri besought
bak. beseech.
 
Çeviri bespangle
f. pul veya payet ile süslemek.
 
Çeviri bespatter
f. çamur sıçratmak; zifos atmak, lekelemek; iftira etmek .
 
Çeviri bespeak
f. Ismarlamak, talep etmek.
 
Çeviri bespot
f. benek benek lekelemek.
 
Çeviri bespread
f. örtmek, yaymak; kaplamak, saçmak.
 
Çeviri besprent
s., şiir örtülü, saçılmış, serpilmiş.
 
Çeviri besprinkle
f. serpmek, saçmak, lekelemek.
 
Çeviri bessemer process
Bessemer ameliyesi; Bessemer'in bulduğu çelik yapma usulü. Bessemer steel Bessemer çelidi.
 
Çeviri best
s.,i. en iyi, en hoş, en uygun, en elverişli; i. en iyisi. best beloved en çok sevilen; çok sevgili. best man sağdıç. the best part yarısından fazla, çoğunluğu. Maybe it's all for the best Belki de böylesi daha hayırlı olur. at best olsa olsa taş çatlasa. do one's best elinden geleni yapmak. get the best of alt etmek, yenmek. had best do yapmalı, yapsa daha iyi olur. make the best of olandan mümkün olduğu kadar istifade etmek. have the best of it galip gelmek, üstün olmak. best seller satış rekoru kıran kitap.
 
Çeviri best
f. hakkından gelmek, yenmek; baskın çıkmak, geçmek .
 
Çeviri bestead
f., s. yardım etmek, işine yaramak; faydalı olmak; s., (eski) konmuş, yerlestirilmiş durumda olan hard, ill veya sore bestead müşkül durumda, sıkışık halde.
 
Çeviri bestial
s. hayvan gibi, hayvana ait; vahşi; kaba. bestially z. hayvanca, hayvana yakışır şekilde; vahşice, kabaca.
 
Çeviri bestiality
i. vahşilik, canavarlık.
 
Çeviri bestiary
i. ortaçağda yazılan ve hayvanlara ait hikâyeleri içine alan kitap.
 
Çeviri bestir
f. harekete geçirmek, yerinden oynatmak.
 
Çeviri bestow
f. hediye etmek, vermek, ihsan etmek, yerine koymak;( kız) vermek. bestowal, bestowment i. ihsan, verme.
 
Çeviri bestraddle
f. bacaklarını ayırarak binmek.
 
Çeviri bestrew
f. saçmak, kaplamak, dağıtmak.
 
Çeviri bestride
f. bacaklarını ayırarak binmek; üzerinden geçmek.
 
Çeviri bestud
f. kakma işiyle süslemek, kakmak; pullarla süslemek
 
Çeviri bet
f., i. bahse girmek, bahis tutuşmak; iddia etmek; i. bahis, iddia. better bettor i. bahse giren kimse. best bet en iyi yol veya çare. You bet I A.B.D., (argo) Elbette I Hay hay !
 
Çeviri beta
i. Yunan alfabesinin ikinci harfi (bilimsel sınıflandırmalarda ikinci olan bir şeyi ifade için kullanılır). beta particle fiz. beta ışınındaki elektron. beta rays fiz. radyoaktif maddelerden çıkarılan elektron ışınları.
 
Çeviri betake
f. , oneself ile gitmek; üzerine almak, müracaat etmek, baş vurmak.
 
Çeviri betatron
i., fiz. betatron, bir çeşit elektron makinası.
 
Çeviri betelnut
i. Doğu Hindistan'da yerlilerin çiğnediği fındığa benzer bir yemiş.
 
Çeviri betenoire
Fr. nefret edilen veya korku veren kimse, şey veya iş.
 
Çeviri bethel
i. kutsal yer; gemiciler için küçük kilise.
 
Çeviri bethink
f.düşünmek, göz önünde bulundurmak; hatırlamak; aklına getirmek; baş vurmak.
 
Çeviri bethlehem
i. Beytlehem şehri; Londra'da meşhur bir akıl hastanesi. star of Bethlehem tükürükotu, bot. Ornithogalum stachyoides.
 
Çeviri betide
f (kimsenin) başına gelmek; ol mak.
 
Çeviri betimes
z. vaktinde, çok geçmeden, erkenden.
 
Çeviri betoken
f. göstermek, delâlet etmek, işaret etmek, (bir şeyin)alâmeti olmak.
 
Çeviri betony
i. nane familyasından birkaç çeşit bitki, bot. Betonica wood betony kestere, bot. Betonica officinalis.
 
Çeviri betook
bak. betake.
 
Çeviri betray
f. hıyanet etmek; ihanet etmek; ele vermek; ifşa etmek, ağzından kaçırmak; göstermek, ortaya koymak; yanlış yola saptırmak, baştan çıkanp ortada bırakmak. betrayal i. hıyanet, ele verme, ifşa.
 
Çeviri betroth
f. nişanlanmak, evleneceğine söz vermek. betrothal i. nişanlanma, nişanlama. betrothed i., s. nişanlı kimse; s. nişanlı.
 
Çeviri better
i., f. daha iyisi; çoğ. (akıl servet v.b.'nde) kendinden üstün kimseler; üstünlük; f. islah etmek, daha iyi şekle sokmak; önüne geçmek. get the better of galip gelmek, üstün olmak.
 
Çeviri better
s., z.daha iyi, daha güzel; daha çok; z. daha iyi bir şekilde, daha çok, daha ziyade. better and better gittikçe daha iyi. be better off daha iyi durumda olmak. better half eş. for better or for worse iyi de olsa, kötü de olsa, anca beraber kanca beraber. get better iyileşmek. He had better not. Yapmazsa daha iyi eder. I had better go Gitsem iyi olacak. So much the better Daha iyi ! iyi ya ! isabet. I think better of düşünüp fikrini değiştirmek.
 
Çeviri betterment
i. Islah, iyileşme; huk. gayri menkul üzerinde yapılan devamlı Islahat ve masraflar; bir gayri menkulün, yol açılması gibi devlet faaliyetleri dolayısıyle iktisap ettiği kıymet fazlası, şerefiye. betterment tax şerefiye, değerlenme resmi.
 
Çeviri between
(edat), z. arada, arasında, aralarında, aralarından; araya; ortada, ortaya. between you and me söz aramızda. few and far between nadiren, seyrek. in between sallantıda.
 
Çeviri betwixt
(edat), z., (eski), şiir arasında, arada, ortada. betwixt and between ikisi ortası, ne o ne bu.
 
Çeviri bevel
i., f., s., mak. iki yüzeyin 90° dışındaki herhangi bir eğimi; açı; iletki; f. şevlendirmek, eğik olarak kesmek; s. şevli, meyilli, eğik. bevel gear konik dişli. bevel square dülgerlerin, eğik olarak biçilen yüzeylerin doğruluğunu ve açılarım öIçmede kullandıklan ayarlı bir alet. bevel wheel konik çark.
 
Çeviri beverage
i. içecek, meşrubat, içki
 
Çeviri bevy
i. kuş sürüsü; takım, zümre; bilhassa kadınlardan meydana gelen grup.
 
Çeviri bewail
f. feryat etmek, ağlamak; hayıflanmak; üzüntüsünü beyan etmek.
 
Çeviri beware
f., (ünlem) sakınmak, kaçınmak; dikkat etmek, gözünü açmak; b.h., (ünlem) Dikkat! Sakm ha! Aman!
 
Çeviri bewilder
f. şaşlrtmak, sersemletmek, hayrette bırakmak. bewilderment i. şaşkmlık, sersemlik, hayret.
 
Çeviri bewitch
f. büyü yapmak; tehir etmek; cezbetmek, hayran etmek. bewitcher i. cezbedici kimse, çekici kimse, alımlı kimse. bewitching s. cazibeli. bewitchingly z. cazibeli olarak. bewitchment i. büyü, cazibe.
 
Çeviri bewray
f., eski ağzından kaçırmak..
 
Çeviri beyond
(edat), z. ötede, öteye, ötesine, ötesinde, -den ötede; dışında; -den çok; z. fazla; daha ileri.
 
Çeviri bezel
i. şevli uç veya kenar; façeta, yüzük kaşı; pırlanta şeklinde kesilmiş taşın eğik yüzü.
 
Çeviri bezique
i. bezik, 64 kağıtla oynanan bir çeşit iskambil oyunu.
 
Çeviri bezoar
i. geviş getiren hayvanların mide ve bağırsaklarında meydana gelen ve eskiden panzehir olarak kullanılan taş; (eski) panzehir.
 
Toplam 347 sonuç listeleniyor
Copyright © Dogrusozluk.comSponsor: ip adresim nedir cevaplar için doğru adres ipsorgu.com